Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1083 E. 2022/1436 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1083
KARAR NO: 2022/1436
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/451 Esas
KARAR NO: 2019/209
KARAR TARİHİ: 27/02/2019
BİRLEŞEN DAVA (İst. And. 5. ATM 2015/185 E. 2016/197 K.)
BİRLEŞEN DAVA (İst. And.2. ATM 2015/463 E. 2015/896 K.)
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
KARAR TARİHİ: 14/12/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı kooperatifin 28/02/2015 tarihinde yapılan genel kurulunda denetim kurulunun son bir yılda faturasız ve usulsüz yapılan iş ve işlemlerden dolayı yönetim kurulunu ibra etmediğini, buna rağmen genel kurulda yönetim kurulunun ibra edildiğini, denetim kurulunda okunan rapora rağmen denetim kurulunda ibra edilmeyen üyelerin aynı genel kurul toplantısında yönetim kuruluna seçildiğini, bu üyelerin seçilebilmesi için 4 gün içinde istifa ederek ibra edilmeme raporuyla beraber 15 gün önceden çağrı raporuyla haber vererek olağanüstü toplantı yapılarak seçilmelerinin mümkün olduğunu, bu hususun gözönüne alınmadığını, inceleme komisyonu kurulması talebinin incelemeye sunulmadığını, denetim kurulunun üye olmayan kişilerce seçildiğini, kendilerinin genel kurulda yönetim kurulunun ibrasına muhalefet ettiğini, ayrıca denetim kurulu seçimine üye olmayanların katıldığını ve bu hususa muhalefet ettiğini, denetim kurulu raporunda yönetim kurulunun açık bir şekilde ibra edilmediğinin belirtildiğini, buna rağmen yönetim kurulunun ibra edildiğini, denetim kurulu raporu olumsuz olduğu takdirde finansal tabloların sonuçlarına dayanarak hiçbir karar alınamayacağını, yönetim kurulunun olumsuz görüş raporundan itibaren 4 gün içinde görevinden istifa etmesi ve genel kurulu toplantıya çağırması gerektiğini, genel kurulun yeni yönetim kurulunu seçmesi gerektiğini, yeni yönetimin 6 ay içinde finansal tablolarını hazırlayarak genel kurula sunması gerektiğini, yönetim kurulu üyelerinin kanuna aykırı şekilde yeniden yönetim kuruluna seçildiğini, istifa prosedürünün işletilmediğini ve olağanüstü genel kurul yapılmadığını, bu sebeple ibraya ilişkin kararların iptali gerektiğini, ibra etmeme kararına karşı dava açılıp mahkeme kararı ile ibra sağlanabileceği halde bu yola başvurulmadığını, ibra edilmemiş üyelerin olağanüstü genel kurulda seçilmeleri gerektiğini, denetim kurulu tarafından ibra edilmemeye esas olarak gösterilen hususlarda yönetim kurulunun sorumluluğu ile ilgili olarak 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/322 esas sayılı davasının açıldığını, bu davada sayılan ve gösterilen hususların varlığına rağmen yönetim kurulunun ibra edilmesi tamamen toplantıda bulunan eş ve dost çoğunluğu ile olduğunu, kendilerinin bu usulsüzlükler dolayısı ile yönetimi ibra etmediklerini, genel kurulda inceleme komisyonu kurulması ile ilgili teklifin dikkate alınmadığını, genel kurul sonunda üye olmayanların toplantıya katıldıklarını üye olmayan kişilerin oy kullandıklarının şahitle ispat edilebileceğini, bu sebeplerle 28/02/2015 tarihli genel kurulda alınan kararların iptali gerektiğini yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı kooperatifin farklı üyelerin, aynı maddi vakıalara ilişkin aynı tarihli genel kurul gündem maddelerin iptali için İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/463 Esas, İstanbul anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/185 Esasına kayıtlı açılan davaların işbu dava ile birleştirilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili dilekçesi ile; denetim kurulunun yönetim kurulunu ibra etmesinin söz konusu olmadığını, sadece tesbit edilen usulsüzlükleri tesbit ederse rapor halinde genel kurula sunulacağını, inceleme komisyonu kurulması şartlarının belli olduğunu K.K.46’ncı ve TTK.403/5 maddesinin açık olduğunu, gündem maddesine geçilmeden en az 1/10 üye imzası ile teklif edilmesi gerektiğini, genel kurulda sadece iki kişi tarafından inceleme komisyonu kurulmasının talep edildiğini, toplantının hükümet komiseri nezaretinde yapıldığını, ortak …’ın çift üyeliğe sahip olduğunu üye olmayanların toplantıya alınmadığını, ibrada 48 kişinin oymalamaya katıldığını, 40 kabul oyu verildiğini, denetçi …’un düzenlediği raporun genel kurulca ibra edilmediğini, genel kurulda sitede yapılacak yazlık işlerin gündeme getirildiğini, bina karşılığı takas yoluyla iş yaptırma doğrultusunda karar alındığını, yapılan işler nedeni ile bina değerlerinin yükseldiğini, tapuların üyelere dağıtıldığını ve tasfiyeye geçildiğini, yapılan işlerin çalışma raporunda belirtildiğini, davacıların her genel kurulda her karara itiraz ettiklerini, faturasız iş olmadığını bu konuda 1.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2015/322 sayılı sorumluluk davasının açıldığını ve devam ettiğini, yönetim kurulu ibrasında yönetim kurulu üyelerinin oy kullanmadığını, yönetim kurulu üyelerinden ikisinin yeni yönetime seçilmediğini, hükümet komiserinin denetim kurulunun ibra edilmemesi sebebi ile devam edemeyeceklerini ve yeni seçim yapılması gerektiğini beyan ettiğini, bu sebeple yeni seçim yapıldığını, kooperatifin 12/03/2016 da olağan toplantıya çağrıldığını, bu sebeple bu davanın konusunun kalmadığını, açılan davalarda davacıların birbirlerine tanık olduklarını, buna muvafakat etmediklerini belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, ” Gerek bilirkişi raporları, gerekse tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamına göre, kooperatifin 113 ortaklı olduğu, 113 ortağın 108 ine taahhütlü posta, kalan 5 tanesine elden tebligat yapılarak genel kurula çağrının 30 günlük çağrı süresine de uygun şekilde yapılmış olduğu sabittir. Bilirkişi …’e göre 60, bilirkişi …’a göre 59 kişinin mevcuduyla toplanıldığı; her iki koşulda da salt çoğunluk hesabına göre karar nisabının 31 oydan ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Toplantı yeter sayısı ise 29 olup, toplantı boyunca bu nisabın korunduğu anlaşılmaktadır. Alınan tüm kararlar toplantı ve karar nisabının üzerinde alınmış olup, usulsüz oylama tespit edilmemiştir. Tanıkla ispatı mümkün olmadığı halde tanık dinlenmişse de, tanık beyanları da aksini ortaya koyamamıştır. Bir başka iddia İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/322 esas sayılı dava dosyasında kooperatifin yönetimi kurulu üyelerine karşı açılmış davada ise, 29/01/2019 tarihli 15. celsesinde keşif kararı verilmiş olup, halen davanın derdest olduğu anlaşılmaktadır. Yönetim kurulu üyesi hakkındaki sorumluluk davasının neticelenmesinin beklenmesi talebi yerinde görülmemiştir. Genel Kurulun iptali sebepleri yasanın aradığı sebeplerle sınırlıdır. Sorumluluk davasının ilerleyen aşamalarda kabul edilmesi veya reddedilmesi, nisaplara uygun çoğunlukla alınmış, ana sözleşmeye, kanuna, iyi niyet kurallarına aykırı bir yönü tespit edilememiş genel kurul kararının iptali sonucunu doğurmayacağı ” gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Asıl ve birleşen davacılar vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu ortak istinaf dilekçesinde; Tarafımızca açılan iş bu dava ve birleşen davalarda kanuna ve esasa aykırı olarak yapıldığını iddia ettiğimiz ve iş bu davalarda talebimiz doğrultusunda iptalini talep ettiğimiz kararlar; – Yönetim kurulu üyelerinin, denetim kurulunun hazırladığı faaliyet raporunda yönetim kurulu ibra etmemelerine rağmen yönetim kurulunun ibra edilmesi, -Denetim kurulu üyelerinin, kanuna ve esasa uygun şekilde kooperatifler kanunun kendilerine verdiği yetki çerçevesinde tüm özen, denetim ve gözetim yükümlülüklerine uygun olarak görev yaptıkları halde ibra edilmemesi, -Yeni denetim kurulunun seçimi esnasında toplantı salonunda 45 civarında kişi olduğu halde oylamada 61 oyun kullanılarak seçimin yapılmış olması ve sayım esnasında usulsüzlük yapılması olup bu hususlara yönelik olarak esasen herhangi bir inceleme yapılmadan eksik inceleme neticesinde dosya karara bağlandığını, Genel kurulun yapıldığı dönem ile alakalı olarak yapılan iş ve işlemler hakkında tarafımızca bu iş ve işlemlerde usulsüzlükler yapıldığı kooperatifin zarara uğratıldığı tespit edilerek denetim kuruluna bilgiler verildiğini, gerek tarafımızca yapılan çalışmalar ve gerekse de denetim kurulu üyelerinin yaptıkları denetimler neticesinde kooperatifin o tarih itibariyle de 150.000,00 TL dolaylarında zarara uğratıldığı tespit edilmesi üzerine tarafımızca İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/322 E. Sayısı ile dava açıldığını, açılan dava derdest olup yargılaması devam ettiğini, tarafımızca işbu dava açıldığı halde yönetim kurulu üyeleri denetim kurulu üyeleri tarafından ibra edilmedikleri halde genel kurulda kanuna ve esasa aykırılık şekilde ibra edildiğini,Denetim Kurulu üyeleri görevde kaldıkları süre içerisinde kendilerine yüklenilen sorumluluklara uygun davrandıkları, yapmaları gereken tüm denetim işlerini en iyi şekilde ifa ettiklerini, denetim kurulu yukarıda değinildiği üzere yönetim kurulunu, kooperatifi zarara uğratan iş ve işlemleri nedeniyle ibra etmemesi nedeniyle Genel kurulda bulunan kişiler itibariyle oy çoğunluğu ve Yönetim Kurulu üyelerinin akraba , eş ve dostlarından oluşması nedeniyle Denetim Kurulu herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin faaliyet raporları ibra edilmediğini, Denetim Kurulu’nun ibra edilmemesi, ileri ki süreçte Denetim Kurulu üyelerinin hukuki sorumluluğuna yol açabileceği gözetilerek denetim kurulu üyelerinin herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin, tamamen keyfi bir şekilde esasa aykırılık teşkil edecek biçimde ibra edilmemesi, ibra edilmeme kararının iptalini gerektirdiğini, Denetim kurulunun seçiminin yapıldığı anda toplantı salonunda her ne kadar hazirun cetvelinde 59 kişi olduğu belirtilmiş ise de o aşama itibariyle genel kurul salonunda 45 civarında kişi bulunduğunu, 45 kişinin bulunduğu bir salonda yapılan seçimde genel kurul tutanağında da sabit olduğu üzere 61 oy kullanıldığını, fazladan 15- 16 civarında oy kullanılmış olup bu oylar seçim sonucunu direkt olarak etkileyecek boyutta olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Asıl ve birleşen dava, davalı kooperatif genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.Davacıların kooperatif ortağı olmakla en az bir pay sahibi oldukları konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır.İptali talep edilen genel kurul kararı, davalı kooperatifin olağan genel kurul toplantısına ilişkin 28/02/2015 tarihli genel kurulda alınan gündemin 4. Maddesine ilişkin bilanço, gelir gider tablosu ve yönetim kurulu yıllık çalışma raporu ve denetim kurulu faaliyet raporunun oylanması ve yönetim ve denetim kurulunun ibrası ile gündemin 10. Maddesine ilişkin yönetim ve denetim kurulunun seçimine ilişkin kararlardır. Davacılar vekili her ne kadar kooperatif üyesi olmayan kişilerin de oylamaya katılarak sonuca etki ettiklerini iddia etmiş ise de, toplantının, genel kurul hazirun cetvelinde yer alan üyelerin asaleten yada vekaleten katılımı ile gerçekleştiği, hazirun cetvelinin Çevre ve Şehircilik Bakanlık temsilcisinin bulunduğu yönetim kurulu üyeleri, divan başkanı, katip üye ile birlikte imza altına alındığı, kooperatif üyesi olmayan kişilerin de toplantıya katılarak oy kullandığı davacılarca ispatlanamadığından davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.Genel Kurul çağrısının ortak kayıt defterinde 113 ortağın 108’ine taahhütlü posta, kalan 5 tanesine elden tebligat yapılarak genel kurula çağrının 30 günlük çağrı süresine de uygun şekilde yapılmış olduğu, toplantıya çağrılanları ihtiva eden hazirun cetvelinde 113 ortağın toplantıya çağrıldığı, 41 ortağın asaleten 18 ortağın vekaleten olmak üzere toplam 59 ortağın toplantıya bizzat veya temsilen katıldığı tespit edildiği, toplantının açılması için gerekli çoğunluğun mevcut olduğu görülmüştür. Genel kurul kararlarının iptali için dava açabilecek kişiler ve dava açma süresi 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53. maddesinde düzenlenmiş olup, genel kurul toplantısında hazır bulunup da, karara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçiren ortağın toplantıyı kovalayan günden başlamak üzere bir ay içinde dava açabileceği belirtilmiştir. Davacılar, dava konusu genel kurul kararının iptali davalarını, bir aylık hak düşürücü süre içerisinde açmışlardır. ( Birleşen davalar her ne kadar 30/03/2015 tarihinde açılmış ise de 28/03/2015 günü Cumartesi gününe denk geldiğinden bir aylık hak düşürücü sürenin son günü, 30/03/2015 pazartesi gününe uzatılmış olmakla birleşen davaların da süresinde açıldığı anlaşılmıştır) Genel kurul kararının iptali için aranan koşullar, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53. maddesinde düzenlenmiştir. İptali talep edilen gündem maddelerinden 4. maddeye yönelik her bir davacı tarafça muhalefet edildiği ve muhalefet şerhinin tutanağa geçilmiş olduğu, red oyunun kullanıldığı, dava açma koşulunun yerine getirildiği, ancak yönetim ve denetim kurulunun seçimine ilişkin 10. Maddeye sadece asıl davacı … tarafından muhalefet edildiği ve muhalefet şerhin tutanağa geçirildiği anlaşılmıştır. Bu nedenle birleşen davalarda, iptali istenen yönetim ve denetim kurulunun seçimine ilişkin 10. Maddesine, davacıların muhalefet şerhi ve imzasının olmadığı, bu itibarla1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 53. maddesi gereğince, dava konusu genel kuruldaki kararın iptali davası açamayacağı anlaşıldığından, 10. Maddeye yönelik talebin HMK.’nın 114/2 ve 115/2 maddeleri uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına geçilmesi hatalı olmuştur. Gündem maddeleri incelendiğinde; 4 maddede, bilanço, gelir gider tablosu ve yönetim kurulu yıllık çalışma raporu ve denetim kurulu faaliyet raporları okunduğu, okunan raporlar ayrı ayrı müzakereye açıldığı, üyelerden … ve … söz alarak denetim kurulu raporundaki değinilen bazı hususlarda inceleme komisyonu kurulması talep edildiği, bilanço, yönetim kurulu yıllık çalışma raporu ve Denetim Kurulu Raporu ayrı ayrı oylandığı, bilançonun 38 kabul 8 red, yönetim kurulu faaliyet raporu 41 kabul 5 red oy çokluğu ile kabul edildiği, denetim kurulu faaliyet raporu 21 kabul 34 red ile oy çokluğu ile reddedildiği, yönetim kurulu üyeleri 40 kabul 8 red oy çokluğu ile ibra edildiği, denetim kurulu üyeleri 14 kabul 37 red ile oy çokluğu ile ibra edilmediği görülmüştür.”1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 380. maddesi “ Bilançonun tasdikine dair olan umumi heyet kararı, aksine sarahat olmadığı takdirde, idare meclisi azalariyle müdürler ve murakıpların ibrasını tazammun eder. Bununla beraber bilançoda bazı hususlar belirtilmemekte veyahut bilanço şirketin gerçek durumunun görülmesine mani yanlış bir takım hususları ihtiva etmekte ise, idare meclisi azalariyle müdürler ve murakıplar, bilançonun tasdikiyle ibra edilmiş olmazlar.” hükmünü içermektedir. Buna göre ibra, kooperatifin gerçek durumunu yansıtmalıdır. Bilanço ve gelir gider tablosu tüm ayrıntıları ile açıklanıp irdelenmişse, genel kurulca verilen ibra kararı, gerçek anlamda borçtan kurtarma ve aklama niteliğini taşır. İbra, sadece genel kurulun bilgisine sunulan işlemleri içerir. Açıklanmamış, belgeye dayandırılmamış ve vasat yetenekli bir ortağın anlayamayacağı konularda ibra yok sayılır. İbraya ilişkin genel kurul kararının yasaya, anasözleşmeye veya iyiniyet kurallarına aykırı olması halinde davacıların bu kararın iptali hususunda dava açmakta hukuki yararı mevcut olup, bu iddiaların açılacak şahsi sorumluluk davasında ileri sürülebileceği, bu nedenle hukuki yarar bulunmadığı sonucuna varılamaz. Kaldı ki, ibra kararının neticeleri sadece sorumluluk davası ile ilgili de değildir. Davacı tarafça ileri sürülen hususlardan bir kısmı doğrudan kooperatif zararı ile ilgili bulunduğundan bu hususlar üzerinde durularak iddiaların varid olup olmadığı ve ibra kararı verilmesine engel oluşturup oluşturmayacağı açıklığa kavuşturularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Ayrıca kural olarak ayrıntılı şekilde görüşülerek alınan bir ibra kararı yöneticiler hakkında TTK’nın 341. maddesi kapsamında sorumluluk davası açılmasına engel oluşturacağından, ibra kararın iptali için dava açılmasında hukuki yarar bulunduğu bir gerçektir.” ( Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11.07.2013 tarih, 2013/3902 E., 2013/4888 K.; 12.07.2013 tarih, 2013/3859 E., 2013/4974 K.; 27/10/2014 tarih 2014/2512 E., 2014/6704 K. sayılı ilamları ) Davacılarca, denetim kurulu raporunda belirtilen ve yönetim kurulunun ibra edilmemesine gerekçe olarak gösterilen olaylar; ” Site içi genel tamiratların 195.000 TI bedelle herhangi bir teklif alınmadan ve toplam 3 villa karşılığı yapılması, farklı firmalardan teklifler alınarak işlemlerin usulüne uygun olarak yürütülmesi halinde yapılan bu işlemlerin 50.000 TL’ye yaptırılabilmesi mümkünken 195.000 TL’lik fahiş bir fiyata yaptırılarak kooperatifin zarara uğratılması, spor aletlerin 65.000 TL bedelle satın alınması esnasında herhangi bir teklifin ahnmaması ve faturasız alım satımın gerçekleştirilmesi, faturasız işlem yapılmasından dolayı vergi usul kanununa muhalefetten kooperatife ceza kesilmesi ihtimalinin bulunması ve bu işlemden dolayı kooperatifin zarara uğratılması, elektrik işlerinin herhangi bir teklif almmaksızın 89.950 TL + KDV karşılığında yaptırılması olup farklı firmalardan teklifler alınarak işlemlerin usulüne uygun olarak yürütülmesi halinde yapılan bu işlemlerin 55.000 ‘TL’ye yaptırılabilmesi mümkünken 89.950 TL+ KDV gibi fahiş bir fiyata yaptırılarak kooperatifin zarara uğratılması” olarak gösterilmiştir. Nitekim, aynı gerekçelerle yönetim kurulu üyelerinin kooperatifi zarara uğratmalarından dolayı haklarında İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/332 esasına kayıtlı açılmış tazminat davası bulunmaktadır. Yukarıda emsal Yargıtay kararında belirtildiği şekilde, davacı tarafça ileri sürülen hususların doğrudan kooperatif zararı ile ilgili bulunduğundan bu hususlar üzerinde durularak iddiaların varid olup olmadığı ve ibra kararı verilmesine engel oluşturup oluşturmayacağı açıklığa kavuşturularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususta açılmış tazminat davasının akıbeti beklenmeden karar verilmesi hatalı olmuştur. Ayrıca Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 27/10/2014 tarih 2014/2512 Esas 2014/6704 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere davalı kooperatifin yönetim kurulu çalışma raporu ve denetim kurulu raporunun 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 86. maddesi ve bu maddeye dayanılarak çıkartılmış 11.06.2008 tarihli ve 26903 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış olan tebliğlerde belirtilen şartlara uygun olarak düzenlenip raporların gerekli tebliğ ve ilan işlemlerinin usulüne uygun yapılması gerekmektedir. Aksi halde yeterli bilgi ve belge ile yapılamayan faaliyet raporların ibrası da geçerlilik kazanmayacaktır. Dosya kapsamından, Yönetim Kurulu Yıllık Çalışma Raporu ve Denetim Kurulu Yıllık Çalışma Raporu ve bu raporların tebliğine ilişkin tebligat parçaları bulunmadığından bu konuda Resmi Gazete’de yayınlanan tebliğ hükümlerine göre usulüne uygun bir şekilde tebliğ ve ilan edilip edilmediği konusunda herhangi bir inceleme yapılmadan karar verilmesi de hatalı olmuştur.Öte yandan, denetim kurulu üyeleri 14 kabul oyuna karşı 37 red oyu ile oy çokluğu ile ibra edilmemiş ise de Kooperatifler Kanunun 53. Maddesi uyarınca genel kurulda alınan kararların, yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olmaması gerekir. Denetim kurulu üyeleri genel kurulca ibra edilmemiş ise de bunun keyfi bir uygulama olmaması, haklı bir nedene dayanması gerekmektedir. Mahkemece bu hususta araştırma yapılmadan alınan kararın iyiniyet kurullarına aykırı olup olmadığı değerlendirilmeden karar verilmesi hatalı olmuştur.Gündemin 10. Maddesi yönetim ve denetim kurulunun seçimine ilişkindir. İstinaf konu denetim kurulu üyelikleri için 2 asil 2 yedek üyeden oluşan 2 ayrı listenin oylandığı birinci listenin 32 oy, ikinci listenin 29 kabul oyu aldığı, hazirunda kayıtlı ortak sayısından (59) iki fazla toplam 61 oy kullanıldığı görülmüştür.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 48. maddesi, “Genel Kurulda her ortak yalnız bir oya sahiptir. (Ek fıkra: 03/06/2010-5983 S.K./1.mad.) Esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri hariç olmak üzere, ortak sayısı 500’den fazla olan kooperatiflerin ve üst kuruluşlarının genel kurul toplantılarındaki yönetim ve denetim kurulu belirleme seçimleri, gizli oy açık tasnif esasına göre yapılır. Kooperatiflerin organ seçimlerinde her ortak, en fazla bir ortağı temsilen oy kullanabilir.Anasözleşmelerin bu fıkraya aykırı hükümleri uygulanmaz.” hükmünü içermektedir. Somut olayda, 28/12/2005 tarihli genel kurul toplantısının yönetim ve denetim kurulu üyelerinin seçiminde, hazirunda kayıtlı ortak sayısından (59) iki fazla toplam 61 oy kullanıldığı görülmüştür. Dolayısıyla Kooperatifler Kanunu’nun 48. Maddesine aykırı şekilde en az 2 mükerrer oy kullanılmıştır. Ancak hazirun cetvelindeki üyelerin tamamının oylamaya katılıp katılmadığı anlaşılamadığından kaç mükerrer oy kullanıldığı da tespiti mümkün görülmemekle birlikte kullanılacak 3 mükerrer oyun sonuca doğrudan etkisi de tartışılamaz. Bu nedenle birinci listenin 29, ikinci listenin 32 oy kullandığı, bunların içinde mükerrer oylar bulunduğu, oylamanın Kooperatifler Kanunu’nun 48. Maddesine aykırı şekilde yapıldığı, mükkerrer oyların sonuca etki etmediği de kesin olarak tespiti edilemediğinden usulüne uygun yapılmış bir oylama bulunmadığından davaya konu denetim kurulunun seçimine ilişkin 10. Gündem maddesinin iptali gerekirken hukuki yanılgı ile reddine karar verilmesi de hatalı olmuştur.Açıklanan nedenlerle, eksik inceleme ve hukuki yanılgı ile yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacıların istinaf başvurularının KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2015/451 Esas, 2019/209 Karar sayılı ve 27/02/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine,4-Harçlar Kanunu gereğince davacılar tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davacılara İADESİNE, 5-Davacıların yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/12/2022