Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1082 E. 2022/1303 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1082
KARAR NO: 2022/1303
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/04/2019
NUMARASI: 2017/351 2019/505
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREGİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin adi ortaklık şeklinde akaryakıt istasyonu işlettiklerini, davalı şirkete … Akaryakıt İstasyonu Sigorta Poliçesi yaptırdıklarını, sigortalı iş yerinde 11.11.2016 tarihinde tanker sürücüsünün dikkatsizliği ile motorinin benzin tankına boşaltıldığını, yanlış boşaltımın farkına varılmasıyla dolumun durdurulduğunu ancak bu süreçte 354 Litre motorinin benzin tankına karıştığını, durumun … yetkililerine bildirildiğini bu şirket görevlilerinin analiz için depodan numune aldığını, analiz sonucunda motorine karışan benzinin özelliğini kaybettiğini, bunun üzerine depoda kalan ürünün 18.11.2016 tarihinde çekilerek imha edilmek üzere …’a yollandığını, toplam olarak 3490 litre benzin ve motorinin bozularak kullanılamaz hale geldiğini bu olay sebebi ile davacı müvekkillerin toplam zararı 14.107,81 TL karışan ve bozularak işe yaramaz hale gelen ürün bedeli ve bu ürünün imhaya gönderilmesi için ödenen 1.443,00 nakliye ücreti olmak üzere toplam 15.550.81 TL zararın meydana geldiğini, oluşan işbu hasarın … Akaryakıt İstasyonu Sigorta Poliçesinin teminat kapsamında olduğunu, davacı müvekkillerce riziko gerçekleştiğinde davalı sigorta şirketine bildirimde bulunulduğunu ve bildirim yükümlülüğünün yerine getirildiğini, davalı sigorta şirketinin hasar dosyası açtığını, meydana gelen rizikodan poliçe şartları gereği davalı sigorta şirketinin %80 inden (12.440,65 TL) sorumlu olduğunu beyanla fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 12.440,65 TL’nin hasar tarihi olan 11/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesi sunmadığı, cevap dilekçesi sunmayan davalının, HMK 128/1 maddesi uyarınca davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr ettiği varsayılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “… 11/11/2016 tarihinde tanker şoförünün dikkatsizliği sonucunda 354 litre motorinin 3136 litre benzinin bulunduğu tanka dökülmek suretiyle toplam 3490 litre ürünün kullanılamaz hale geldiği, davacı tarafından yaptırılan analiz sonucunda ürünün imha edilmesi gerektiği tespit edilerek bozuk ürünün … firmasına gönderilerek imha edilmesinin sağlandığı, bu firmaya 1.443,00 TL nakliye bedeli ödenmiş olduğu, kullanılamaz hale gelen ürünün bedeli 14.107,81 TL olup, sigorta poliçesinde enkaz kaldırma masraflarının da teminat altına alınmış olması nedeniyle davacının talep edebileceği 1.443,00 TL nakliye bedelinin eklenmesi suretiyle toplam zararın 15.550,81 TL olduğu, poliçe kapsamında davalının zararın %80”inden sorumlu olacağı yönündeki hüküm nedeniyle davalının sorumluluğunun 12.440,65 TL olduğu sonucuna varılarak” davanın kabulü ile 12.440,65 TL tazminatın, davalının sorumluluğu poliçe limitleriyle sınırlı olmak kaydıyla, 25/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Dava açılmadan evvel davacılara 13.01.2017’de yapılan 7.242,34 TL ödeme gerçekleştirildiğini, ödemeye ilişkin banka dekontunun dosyaya sunulduğunu, gerçekleştirilen ödemenin mahsup edilerek hüküm kurulması gerektiğini ayrıca faizin de buna uygun şekilde güncellenmesi gerektiğini, yerel mahkeme kararında hükmedilen 1.443-TL nakliye bedelinin dolaylı zarar olup, poliçe teminatı dışında kaldığını, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda sovtaj tenzili yapılmadan fahiş bir tazminat hesaplandığını, kusur oranı doğrultusunda tüm ödemeler gerçekleştirildiğinden ve bakiye bir hasar bedeli bulunmadığını, temerrüde düşülmediğini bu sebeple olay tarihinden itibaren faiz talebinin reddini, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklanması sebebiyle ancak kanuni faiz uygulanabileceğini bu sebeple avans faizi talebinin reddini beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının iptali ile, sovtaj çalışması yapılmak üzere ek bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise resen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357.maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, tankerden yanlış mal boşaltımı sonucu oluşan zararın sigorta poliçesi kapsamında davalı sigorta şirketinden tazmini istemine ilişkindir. Somut olayda uyuşmazlık; tankerden yanlış boşaltım sonucu kullanılmaz hale gelen yakıttan dolayı uğranılan zararın tespiti ile olay nedeniyle petrol istasyonunda kullanılamaz hale gelen yakıtın satışının mümkün olup olmadığı ve bu bağlamda sovtaj tenzili yapılıp yapılamayacağı, atıkların taşınması için davacı tarafça dava dışı şirkete ödenen bedelin ve taşıma masrafının poliçe kapsamında kalıp kalmadığı hususlarında toplanmaktadır. Sigorta şirketi tarafından yaptırılan 22.12.2016 tarihli ekspertiz incelemesi neticesinde, iki türlü bir değerlendirme yapılmış ilk olarak sigortalının poliçeden alıntılanan riziko tanımı çerçevesinde sadece mal bedelinin teminat altına alındığını, bu sebeple nakliye bedelinin (1.443,00 TL) kapsam dışında tutulması ve meydana gelen hasar bedelinin sigortalının talep ettiği tutar değil de 14.113,61 TL olduğu, bunun da %80 nine tekabül eden 11.286,25 TL ( KDV hariç) nin tazmin edilebileceğini ifade etmiş ikinci değerlendirmesinde ise sovtaj bedelinin değerlendirilmesi yoluna gidilmiş, karışım ürünlerin sigortalı tarafından …’a imhaya gönderilmeyip …’a gönderilmiş olsaydı değerlendirilebileceğini ve bu durumda ürün şayet rafine edilmiş olsaydı 4.043,89 TL sovtaj bedeli elde edilebileceğini, bu bedelin hasar bedeli olarak tespit edilen 11.286,25 TL den düşülmesi gerektiği sovtaj tenzilli hasar bedelinin 7.242,34 TL olacağı belirlenmiştir. Mahkemece Kimya Mühendisi bilirkişi … ile sigorta finans uzmanı …’dan oluşan bilirkişi heyetinden alınan 17.02.2019 tarihli raporda özetle; Davacıya ait benzin istasyonunda 11.11.2016 tarihinde tankerden yanlış boşaltım nedeniyle mal kaybı rizikosunun gerçekleşmesi sonucu oluşan maddi zararın, davalı sigorta şirketi nezdinde düzenlenmiş … no.lu 16.04.2016-2017 vadeli … Akaryakıt İstasyonu Sigorta Poliçesi ile teminat altına alınmış rizikolardan olduğu, poliçe vadesi içinde meydana geldiği, hasarın 3 gün içinde davalı sigorta şirketine bildirilerek bildirim yükümlülüğünün yerine getirildiğini, davacı zararının poliçe kapsamında koasürans da dikkate alınarak davalı sigortacı tarafından karşılanması gerektiğini, dosya kapsamında sovtaj tenzilinin uygulanacağına ilişkin bir bilgi görülemediğini, nakil bedelinin poliçede sayılan teminatlar kapsamında sayılmaması sebebiyle davalı sigortacıdan talep edilemeyeceğini, 14.107,81 TL kullanılamaz hale gelen akaryakıt bedelinin koasürans kararlaştırıldığından 14.107,81 x 0,80 =) 11.286,25 TL tutarlı zararın davalı sigorta şirketince karşılanması gerektiği, poliçenin bağlı olduğu Yangın Sigortası Genel Şartları ve Yargıtay kararları gözetildiğinde 22.01.2017 tarihinden itibaren dava tarihine kadar avans faizi talep edilebileceği görüş ve kanaatine varılmıştır.Somut olayda, tankerden yanlış akaryakıt boşaltımı sonucu uğranılan zararın tazmini talep edilmiş olup söz konusu sigorta poliçesi incelendiğinde, sigortalanan istasyona ait veya istasyon adına dolum tesisinden akaryakıt alan tankerin yeraltı tanklarına yanlış ürün boşaltılması sonucu yeraltı tankında bulunan toplam malda oluşacak zararın, poliçede yazan sigorta bedeli kadar temin edileceği ve sigortacının hasardan %80 sorumlu olduğu, tankerden yanlış mal boşaltımı sonucu mal kaybı için 100.000,00 TL teminat bedeli kararlaştırıldığı, toplam sigorta bedelinin %4’ü ile sınırlı olmak üzere oluşacak hasar sonucu enkaz kaldırma masraflarının da teminat altına alındığı görülmüştür. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda yanlış mal boşaltım sonucunda tankta bulunan 3409 lt benzin için 12.970,16 TL, tanka aktarılan 354 lt motorin için 1.137,65 TL olmak üzere toplam 14.107,81 TL zararın oluştuğu, ürünlerin imhaya gönderilmesi için 1.443,00 TL nakliye masrafı yapıldığı konusunda ihtilaf bulunmamaktadır. Bu itibarla davacının yanlış mal boşaltım sonucu uğradığı zararın ve ürünlerin imhası için yaptığı nakliye masrafının sigorta poliçesi kapsamında teminat altına alındığı sabittir. Ekspertiz raporunda ifade edildiği gibi, karışım sonucu ürünlerin imhası için İzeydaş’a göndermek yerine Tüpraş…’a gönderilmiş olsaydı bu ürünlerin değerlendirilebileceği ve bu durumda karışımın rafineye satışından 4.043,89 TL sovtaj bedeli elde edileceği belirtilmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Zararı Önleme, Azaltma ve Sigortacının Rücu Haklarını Koruma Yükümlülüğü” başlıklı 1448/1. maddesinde “Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiği veya gerçekleşme ihtimalinin yüksek olduğu durumlarda, zararın önlenmesi, azaltılması, artmasına engel olunması veya sigortacının üçüncü kişilere olan rücu haklarının korunabilmesi için, imkânlar ölçüsünde önlemler almakla yükümlüdür. Sigorta ettiren, sigortacının bu konudaki talimatlarına olabildiğince uymak zorundadır” düzenlemesine; aynı maddenin 2.fıkrasında “Bu yükümlülüğe aykırılık, sigortacı aleyhine bir durum yaratmışsa, kusurun ağırlığına göre tazminattan indirim yapılır” düzenlemesine ve 3.fıkrasında ise “Sigortacı sigorta ettirenin birinci fıkra gereğince yaptığı makul giderleri, bunlar faydasız kalmış olsalar bile, sigorta tazminatından veya bedelinden ayrı olarak tazmin etmekle yükümlüdür” düzenlemesine yer verilmiştir. Buna göre TTK’nun 1448.maddesi gereği, zararın artmasına engel olunması için gerekli önlemlerin alınması da davacı sigortalı için bir yükümlülüktür.Sovtaj tenzili mahkemece yerinde görülmemiş ise de; TTK 1428. Maddesi uyarınca zararın artmasını engellemek için gerekli önlemleri almakla yükümlü olan sigortalı yönünden, davalının ileri sürdüğü gibi atık hale geldiği değerlendirilen karışık yakıtların … tarafından bedeli ödenmek suretiyle hasar tarihi itibariyle satın alınma durumu olup olmadığı araştırılmaksızın, satın alınma koşulları, satın alınma usulü, birim fiyat bedelleri, bedel ödeniyor ise miktarı tespit edilmeksizin, ekspertiz raporunda sovtaj bedeli olarak hesap edilen miktarın uygun olup olmadığı denetlenmeden eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuştur.Kabule göre de mahkemece kabul edilen tazminatın 25/11/2016 tarihinden itibaren işleyecek değişin oranlarda avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davanın yangın poliçesinden kaynaklandığı ve her iki tarafın da tacir olduğu dikkate alındığında mahkemece hükmedilen tazminat için avans faizi uygulanmasında isabetsizlik yoktur. Ancak, istinaf başvuru ve istinaf başvurusuna cevap dilekçelerinde dosyaya sunulan dekontlardan dava açılmadan evvel davacılara 13/01/2017 tarihinde 7.242,34 TL ödeme yapıldığı, tam zarar karşılamadığı gerekçesiyle yapılan ödemenin davacılarca iade edildiği görülmüştür. 6102 Sayılı TTK’nın 1420. Maddesi ”(1) Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.(2) Diğer kanunlardaki hükümler saklıdır.” 1427. Maddesi ise ”… (2) Sigorta tazminatı veya bedeli, rizikonun gerçekleşmesini müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya verilmesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her hâlde 1446 ncı maddeye göre yapılacak ihbardan kırkbeş gün sonra muaccel olur. Can sigortaları için bu süre onbeş gündür. Sigortacıya yüklenemeyen bir kusurdan dolayı inceleme gecikmiş ise süre işlemez. … (4) Borç muaccel olunca, sigortacı ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşer.” hükmünü düzenlemiştir. Mal sigortalarında TTK’da ayrı bir hüküm olmadığından sigorta hukuku genel hükümlerdeki bu madde mal sigortalarında da uygulanır. Yangın Sigortası Genel Şartlarının B.I. 1/1. maddesine göre Sigorta ettiren/Sigortalı, rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren en geç beş iş günü içinde sigortacıya bildirimde bulunmakla yükümlüdür.6102 Sayılı TTK ve Yangın Sigortası Genel Şartları hükümleri birarada değerlendirildiğinde; sigorta tazminatının rizikonun gerçekleşmesinden itibaren 5 günlük süre içerisinde yapılacak ihbardan 45 gün sonra muaccel olacağı, 5 günlük süre içerisinde ihbar yapılmamış olması halinde 45 günlük sürenin 5 günlük ihbar süresinden sonra başlayacağı sonucuna varılmaktadır. TTK 1427/4. maddesinde yer alan “borç muaccel olunca, sigortacı ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşer” hükmü gereğince sigorta tazminatı bakımından muacceliyet tarihi aynı zamanda temerrüt tarihidir.Somut olayda, hasar tarihi 11/11/2016 olarak belirtilmiş, 14/11/2016 tarihinde ihbar edilmiş olup TTK 1427/2. maddesinde belirtilen 45 günlük sürenin bitim tarihi olan 31/12/2016 tarihinde alacağın muaccel olduğu, her ne kadar davalı tarafça kısmi ödeme yapılmış ise de zararın tam karşılanmaması nedeniyle kısmi ödemenin iade edildiği ve davalı tarafça tevdi mahalli tayini talep edilmediği gözetilerek 31/12/2016 tarihinden itibaren avans faize hükmedilmesi gerekmektedir.Açıklanan nedenlerle, mahkemece eksiklikler ikmal edildikten sonra gerekirse bilirkişi heyetinden ek rapor yada yeni bir heyetten rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Bakırköy 1.asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 2017/351 Esas, 2019/505 Karar sayılı ve 26/04/2019 tarihli kararının HMK’nun 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılamak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine,4-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davalıya İADESİNE, 6-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.09/11/2022