Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1071 E. 2022/1465 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1071
KARAR NO: 2022/1465
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/05/2019
ESAS NO: 2017/605
KARAR NO: 2019/499
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/07/2017
KARAR TARİHİ: 21/12/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında “…” dergisinin basımı için görüşüldüğünü ve birtakım yazışmalar neticesinde davalı tarafından da uygun bulunan fiyat teklifi üzerinden anlaşıldığını, bu bağlamda anlaşmaya uygun olarak müvekkili şirket tarafından basılan dergilerin davalı şirkete teslim edildiğini, baskılar için anlaşılan bedeli … seri numaralı 18/11/2015 tarihli fatura ile davalı şirkete fatura ettiğini, ancak davalının fatura edilen işbu alacak kalemini taraflar arasındaki anlaşmaya rağmen müvekkili şirkete ödemediğini, bu sebeple davalıya 01/04/2016 tarihinde borç ödeme ihtarı gönderildiğini ancak davalı tarafından bugüne kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını, akabinde davalı şirketçe ödenmeyen cari hesap bakiyesi fatura bedelinin tahsili amacıyla müvekkili şirket tarafından davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstanbul 20. İcra Hukuk Mahkemesi nezdinde 2016/340 E. dosya no.su ile takibin iptali için dava açtıklarını, davanın halen derdest olduğunu, takibin iptalinin davayı konusuz bırakacağından İstanbul 20. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/340 E. dosya nolu davanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, Taraflar arasında müvekkili şirketin dönemsel olarak yayımladığı … adlı derginin basımı konusunda anlaşıldığını, dergilerin anlaşmaya uygun olarak istenilen kalitede üretilmediğini ve belirlenen zamanda teslim edilmediğini, bu hususun müvekkili şirketçe derhal bildirildiğini, şirket yetkilisinin ürünlerin yenilerinin yollanacağını belirterek faturanın iade edilmemesini istediğini, sonrasında ise istenilen kalitede yeni ürünleri göndermeyeceğini belirterek müvekkili şirket aleyhine icra takibine giriştiğini, Davacı şirketin anlaşmaya uygun olarak istenilen kalitede ürünleri üretip zamanında müvekkiline teslim etmemesi sebebiyle, müvekkilinin kalitesiz ürünleri dağıtmak durumunda kaldığını, bu nedenlerle davanın reddi ile kötü niyetli davacının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ” Dava İİK 67 ve devamı maddeleri uyarınca açılan itirazın iptali istemidir. Dava, davalıya verilen hizmet nedeni ile düzenlenen fatura bedelinin tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar ve kötüniyet tazminatı istemine ilişkindir.Dosya kapsamı ile uyumlu bulunarak hükme esas alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; davacı yevmiye defter kayıt suretine göre takip ve dava konusu alacağa dayanak gösterilen 18.11.2015 tarih, … sayılı fatura aynı tarih, … sayılı yevmiye maddesinde kayıt altına alınarak davalı cari hesabına 24.780,- TL borç kaydedildiği, Davalı kayıtlarında İhtilaflı faturanın 18.11.2015 tarih, … sayılı yevmiye maddesinde kayıtlara alınarak davacı cari hesabına 24.780,- TL alacak kaydedildiği, anılan tutarın … sayılı yevmiye kapanış maddesinde davacı cari hesabı karşısında aynen yer aldığı, Beşiktaş Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 16.08.2018 tarihli yazısı ekinde yer alan 2015/11 dönemine ait BA Formundan, anılan faturanın davalı şirketçe ilgili dönemde beyan edildiği, Faturaya dayanak sevk irsaliyesine göre ürünlerin …’e teslim edildiği, Davalının fatura tutarına ve sevk irsaliyesi içeriği ürünlerin teslim alınmadığı yönünde itirazının bulunmadığı ,davalı tarafından ürünlerin istenilen kalitede üretilmediği ve belirlenen zamanda teslim edilmediğinin iddia edilmiş ise de davacıya yönelik ayıp ihtar ve ihbarının mevcut bulunmadığı ,fatura iadesinin söz konusu olmadığı tespit edildiğinden, davacının, davalıdan takibe konu fatura tutarı olan 24.780-TL alacağının olduğu kanaatine varılmıştır.Anılan durum karşısında takip konusu alacağın likit ve hesap edilebilir nitelikte olması nedeniyle davalı-borçlunun İİK’nın 67/2. maddesine göre hükmolunan alacağın %20 oranı üzerinden hesaplanan icra inkar tazminatından da sorumlu olması gerektiği hususu da göz önünde bulundurularak karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Davacı şirketin anlaşmaya uygun olarak istenilen kalitede ürünleri üretip zamanında teslim etmemesi sebebiyle müvekkilinin kalitesiz ürünleri dağıtmak durumunda kaldığını, bu hususun dinletecekleri tanık anlatımlarıyla da ispat olunacağını, yapılan yargılamada davacının istenilen kalite ve sürede dergileri bastığını ve teslim ettiğini ispatlayamadığını, bilirkişi raporu eksik ve hatalı olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır.Dava, tacirler arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi talebine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası örneğinin incelenmesinde; davacı tarafça davalı aleyhine fatura, irsaliye, cari hesap, ticari defterler dayanak gösterilerek 24.780,00TL alacağın tazmini talepli takip başlatılmış, ödeme emri davalı borçluya 04/05/2016 tarihinde tebliğ edilmiş ve davalı tarafça 05/05/2016 tarihli beyan dilekçesinde borca ve ferilerine itiraz edildiği belirtilmiştir. Borçlu tarafından yapılan itirazın davacıya tebliğ edildiğine dair dosyada herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, bu haliyle davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır. Celp edilen İstanbul 20. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/430 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı borçlunun ödeme emrinin iptali için açtığı davada 14/12/2017 tarih 2016/430 esas 2017/735 karar sayılı kararı ile; “şikayetin reddine” karar verildiği, davacı vekilinin istinafı üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesin 22. Hukuk Dairesinin 30/05/2018 tarih 2018/583 esas 2018/1348 karar sayılı ilamında; “İstinaf dilekçesinin HMK’nun 342/2/e, 352 ve 346 maddeleri gereğince reddine” karar verildiği ve istinaf ilamı üzerine dosyanın 01/07/2018 tarihnide kesinleştiği görülmüştür.Mahkemece dava, cevap, ibraz edilen deliller, tarafların 2015 ticari defter kayıt ve belgeleri, icra dosyası ve tüm dosya kapsamı üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak davacının davalıdan alacağı olup olmadığı varsa miktarının ve faizinin belirlenmesine karar verildiği, Yeminli Mali Müşavir Bilirkişi … tarafından sunulan 11/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda; Takip ve dava konusu alacağa dayanak faturanın taraf defterlerinde yer aldığı, taraf ticari defter kayıtlarına göre; davacının 24.780,-TL alacaklı olduğu, BA formundan, anılan faturanın davalı şirketçe ilgili dönemde beyan edildiği, faturaya dayanak sevk irsaliyesine göre; ürünlerin …’e teslim edildiği, davalının, fatura tutarına ve sevk irsaliyesi içeriği ürünlerin teslim alınmadığı yönünde itirazının bulunmadığı kanaati bildirilmiştir.Davaya konu somut olayda; taraflar arasında dergi basımı hususunda anlaşma sağlandığı, davacının ürünleri davalı çalışanı …’e teslim ettiği, anılan faturanın davalı şirketçe ilgili vergi döneminde beyan edildiği, her iki tarafın ticari defter kayıtlarına göre davacının davalıdan 24.780TL alacaklı olduğu anlaşılmaktadır.Her ne kadar davalı taraf, ürünlerin istenilen kalitede üretilmediği ve belirlenen zamanda teslim edilmediğini iddia etmiş ise de; davacıya yönelik ayıp ihtar ve ihbarının mevcut bulunmadığı , davalının bu hususta delil ibraz etmediği, fatura iadesinin söz konusu olmadığı tespit edildiğinden,davalı tarafın itirazına itibar edilmemiştir.Takip konusu alacağın likit ve hesap edilebilir nitelikte olması ve davalının takibe itirazının haksız olması sebebi ile İİK 67/2 maddesine göre hükmolunun alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, hükme esas alınan ve denetime elverişli bilirkişi raporuna, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının, davalı tarafından yatırılan 423,20 TL’den mahsubu ile bakiye 342,50 TL’nin isteme halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oyçokluğu ile karar verildi. 21/12/2022
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu ” belirtilmiştir. Harçlar Kanunu Genel Tebliği, (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”, 1/e maddesinde “(değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E 2021/7367 K sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına ”dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.