Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/106 E. 2020/363 K. 23.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/106
KARAR NO: 2020/363
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/09/2017
NUMARASI: 2014/1051 Esas – 2017/684 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Hayat Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/12/2020
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerin murisi …’nın … Bankası Kartal Çarşı Şubesinden … no.lu kredi hesabından 10.000,00 TL anapara olmak üzere 36 ay taksitli toplam 13.355,56 TL bireysel kredi kullandığını, … Bankası Kartal Çarşı Şubesi tarafından müteveffa …’ya davalı şirket tarafından 28/12/2011 başlangıç ve 28/12/2014 bitiş tarihli 3 yıl süreli 24531755 no.lu vefat teminatlı … Hayat Sigortası katılım Sertifikası düzenlenerek, kredinin tamamına sigorta teminatı sağlandığını, sigortalı …’nın 11/01/2013 tarihinde vefat ettiğini ve sigorta teminatı kapsamında davalı şirketin sorumluluğunun doğduğunu, vefatı takiben tüm belgelerin (ölüm tutanağı, veraset ilamı) banka kanalıyla sigorta şirketine ulaştırıldığını, ancak olumlu bir cevap verilmediğini, akabinde Kartal … Noterliğinin 22/05/2013 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarın keşide edildiğini, ihtarnameye cevap verilmediğini, müvekkillerinin murisinin vefatından 12 yıl önce kanser hastalığına yakalandığını ve 2000 yılındaki ameliyattan sonra sağlığına kavuştuğunu, bu dönemdeki tüm tedavisinin İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Onkoloji Bölümünde yapıldığını, hayat sigortası yapıldığı tarihte ve öncesinde kanser hastalığına ilişkin herhangi bir rahatsızlığı ya da tedavi sürecinin bulunmadığını, müteveffanın TTK 1435 m. ve Hayat Sigorta Genel Şartları C.2.2 m. aykırı bir beyanda bulunmadığını, öte yandan sigorta prim ödemelerini düzenli olarak yaptığını, sigortalının vefat tarihi 11/01/2013’den itibaren teminat tutarı olan 7.936,41 TL’nin faiziyle birlikte krediyi kullandıran … Bankasına ödenmesini, müteveffa tarafından bankaya ödenen taksitler teminat kapsamında kaldığı için murisin vefat tarihinden itibaren faiziyle birlikte geri verilmesini, geç ödeme nedeniyle ihtar, icra takibinden doğan masraf ve faizin tespiti ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müteveffa sigortalı …’nın 28/12/2011 tarihinde Kredili Hayat Sigortası Katılım Beyan Formunu doldurup imzaladığını, buna atfen 28/12/2011-28/12/2014 dönemini kapsayan … no.lu azalan teminatlı kredili hayat sigortası poliçesi ile sigortalandığını, dolayısıyla murisin beyanları esas alınarak sigorta poliçesinin akdedildiğini, müteveffa 11/01/2013 tarihinde “Meme CA+DMT Metaztatik” rahatsızlıkları nedeniyle vefat ettiği, müvekkil şirketçe yapılan araştırma sonucunda Medical Park Hastanesinden alınan Epikriz formlarına göre 2000 yılında “Memece Ca” tanısıyla tedavi gördüğü, 2006 yılında Plevrak EFF ve Akciğerde nödüller tespit edildiğinin öğrenildiğini, yine muris poliçe öncesi mevcut ve teşhis edilmiş bu rahatsızlığı nedeniyle vefat ettiği ölüm belgesinde de görüldüğünü, Hayat Sigortası Genel Şartları C. 2 m. ve TTK’nun 1290 m. göre mevcut rahatsızlığını beyan etmemiş olması nedeniyle, hem sigorta genel şartlarını hem de yasayı ihlal ettiğini, bu ihlal nedeniyle Kredili Hayat Sigortası poliçesinin hükümsüz hale geldiğini, müvekkili şirket tarafından bu nedenlerle tazminat ödenmeyeceğinin D/M sıfatına haiz … Bankasına bildirildiğini ayrıca müteveffanın vefat tarihi itibariyle teminat tutarıın 7.500,00 TL olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun bu miktarla sınırlı olduğu beyan edilerek, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1051 E. 2017/684 K. sayılı 12/09/2017 tarihli kararı ile; “…Hayat sigortalarında sözleşmenin kurulması aşamasındaki ihbar yükümlülüğünün eksik veya yanlış olarak yerine getirilmesi halinde uygulanacak yaptırım TTK 1435.maddesi ile buna paralel olarak düzenlenen Hayat Sigortası Genel Şartlarında hükme bağlandığı görülmektedir. Yargıtay’ın bu konudaki emsal kararlarında da açıkça belirtildiği üzere, sigortalının beyan etmemiş veya eksik beyan etmiş olduğu rahatsızlıkları ile vefat nedeni arasında illiyet bağı bulunduğu takdirde poliçe hükümsüz kalmakta ve poliçeye ilişkin olarak herhangi bir hak talep edilebilmesi mümkün bulunmamaktadır. TUİK ölüm belgesinde …’nın sigorta sözleşmesinden önce kendisinde var olan meme kanserinden ölmüş bulunduğu belirtilmiş olduğundan, sigortacıdan gizlenmiş olan hastalık ile ölüme neden olan hastalık arasında illiyet bağı da bulunduğundan, sigortalının sigorta yaptırırken kendisinde bulunan bu hastalığı gizlediğinden davalı şirketin tazminat ödeme yükümlülüğü doğmamıştır. Davacıların miras bırakanı Müteveffa … daha önce hastanede meme kanseri hastalığından tedavi görüp ameliyat olmuştur. Bu hastalığını ve ameliyatını poliçenin düzenlemesi sırasında sigorta şirketine bildirmeyerek gizlemiştir. Sigortalının sigorta yaptırırken kendisinde bulunan bu hastalığı gizlemiş ve ölümü de bu hastalıktan meydana gelmiş olduğundan gerçekleşen risk ile beyan edilmemiş hastalık arasındaki illiyet bağı nedeniyle davalı sigorta şirketinin vefat tazminatını ödemekle yükümlü bulunmadığı….” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ İlk Derece Mahkemesince gerekçeli kararın davacı vekiline 27/11/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekili 07/12/2017 tarihinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi heyetinden alınan kök raporda müteveffanın 17/04/2000 tarihinden itibaren meme kanseri olduğunu bildiği ancak 28/11/2012 tarihinden 6 ay öncesine kadar (krediyi kullandığı tarihten yaklaşık 6 ay sonrası) meme kanserinden iyileşmiş olduğunu düşünebileceği, 28/12/2011 tarihli kredili hayat sigortası katılım beyan formunu okuyarak mı imzaladığının yoksa diğer evraklarla birlikte mi imzalatıldığının tespitinin mümkün olmadığının belirtildiğini, ek raporda da Yalova … Hastanesine ait evraklara göre 27/08/2012-06/09/2012 tarihleri arasında göğüs hastalıkları bölümünde öksürük, balgam, nefes darlığı şikayetleri nedeniyle tedavi gördüğü, 20/09/2012 tarihinde yeniden hastaneye yattığı, kusma, ishal, karın ağrısı gibi şikayetleri olduğu, bu hastanede tedavisi sırasında kanser olduğuna dair bir teşhis bulunmadığı belirtilmesine rağmen raporun devamında kredili hayat sigortası katılım beyan formunda hiçbir rahatsızlığı olmadığını, kanser olmadığını beyan ettiği, mevcut rahatsızlıklarını sakladığı, sigortacının tazminat ödeme yükümlülüğü olmadığının belirtildiğini, bu nedenle kök bilirkişi raporu ile ek rapor arasında çelişki olduğunu, ek rapordaki görüş değişikliğine ilişkin bir açıklama yapılmadığını, müteveffaya 12 yıl boyunca hiçbir tıbbi kurumdan kanser olduğuna dair teşhis konulmamasına rağmen kanser olduğunu beyan etmesinin beklenemeyeceğini, finans kuruluşları tarafından kredi kullandırıldığında hayat sigortasının da kredi belgeleri ile imzalatıldığını, müşterinin çoğu zaman imzaladığı belgelerle ilgili bilgi sahibi olmadığını, müteveffaya da belgelerin ne şekilde imzalatıldığının bilinmediğini, okuyarak imzaladığının kabulü halinde dahi beyan yükümlülüğüne aykırı davrandığının söylenemeyeceğini, sözleşmenin imzalandığı tarihte herhangi bir rahatsızlığı bulunmadığının sabit olduğunu, müteveffanın 17/04/2000 tarihinde sol memesinde tümör nedeniyle operasyon geçirdiğini, 2006 yılına kadar koruyucu hormon tedavisi gördüğünü ve bu tarihte yapılan tetkiklerde kanser izine rastlanmadığını, 20/11/2009 yılında yapılan son kontrolde ise hastalıksız olduğunun bildirildiğini, krediyi 28/12/2011 tarihinde kullandığını, Yalova … Hastanesinde 27/08/2012-06/09/2012 ve 20/09/2012-29/09/2012 tarihleri arasında bronşit sebebiyle tedavi gördüğünü ve kanser izine rastlanmadığını, krediyi kullandığı sırada kanser olduğunu gösteren bir tıbbi evrak, teşhis, tedavinin olmadığını, bildirim formunda hayatı boyunca bir hastalığa yakalanıp yakalanmadığının değil, beyanı imzaladığı sırada herhangi bir rahatsızlığı olup olmadığının sorulduğunu ve müteveffanın beyan formunu imzaladığı tarihte herhangi bir hastalığı olmaması sebebiyle yalan beyanda bulunduğundan bahsedilemeyeceğini belirterek İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1051 E. 2017/684 K. sayılı 12/09/2017 tarihli kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılmıştır. Dava, kredili hayat sigortası nedeniyle murisin kredi borcundan kaynaklanan sigorta teminatı tutarının kredi kullandıran dava dışı … Bankası A.Ş. Kartal Çarşı Şubesine ödenmesi, müteveffa tarafından ödenen ve teminat kapsamında bulunan kredi taksitlerinin davacı mirasçılara ölüm tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte geri verilmesi, geç ödeme nedeniyle ihtar, icra takibinden doğan masraf ve faizlerle fazla ödeme ve diğer menfi zararların tespiti ile davalıdan tahsiline karar verilmesi istemine ilişkindir. Davacıların murisi …’nın, dava dışı … Bankası A.Ş. Kartal Çarşı Şubesinden 28/12/2011 tarihinde 10.000,00 TL tutarında 36 ay vadeli, aylık 370,98 TL (son taksit 371,26 TL) olmak üzere toplam 13.355,56 TL geri ödemeli tüketici kredisi kullandığı, murisin kullandığı kredi nedeniyle, davalı tarafından … no.lu Kredili Hayat Sigortası Katılım Sertifikası düzenlendiği, 28/12/2011-28/12/2014 tarihleri arasında 36 ay süre ile geçerli, dava dışı … Bankası A.Ş.’nin dain mürtehin olarak yer aldığı poliçede vefat teminatının 7.500,00 TL (azalan teminatlı) olduğu, muris …’nın 11/01/2013 tarihinde vefat ettiği, vefat tarihine kadar kredinin 12 aylık taksitinin ödendiği anlaşılmıştır. Davacılar tarafından, kredi borcundan kaynaklanan sigorta teminatı tutarı olan 7.936,41 TL’nin kredi kullandıran dava dışı … Bankası A.Ş. Kartal Çarşı Şubesine ödenmesi, müteveffa tarafından ödenen ve teminat kapsamında bulunan kredi taksitlerinin davacı mirasçılara ölüm tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte geri verilmesi, geç ödeme nedeniyle ihtar, icra takibinden doğan masraf ve faizlerle fazla ödeme ve diğer menfi zararların tespiti ile davalıdan tahsiline karar verilmesi talebi ile toplam 13.355,56 TL üzerinden dava açılmıştır. Somut olayda uyuşmazlık, davacıların murisi …’nın Kredili Hayat Sigortası Katılım Sertifikası düzenlendiği sırada sağlık durumu ile ilgili gerçek dışı beyanda bulunup bulunmadığı ile davalının vefat teminatından sorumlu olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. Müteveffa … ile davalı arasında 28/12/2011 tarihli … no.lu Kredili Hayat Sigortası Katılım Sertifikası düzenlenirken “…Tüm kalp ve damar hastalıkları, felç, diabet, her türlü kanser, ruh ve sinir hastalıkları, böbrek, akciğer, karaciğer ve kan hastalıklarımın olmadığını, son 5 yıl içinde 5 günden uzun süre hastaneye yatmamı gerektiren ameliyat olmadığımı, kapsamlı bir tedavi görmediğimi ve hali hazırda malul olmadığımı, son 12 ay içerisinde 30 günden uzun süreli sağlık raporu ile izin almadığımı, düzenli bir tedavi veya kontrole ihtiyaç olan bir sağlık problemim olmadığını beyan ederim.” ifadesini içerir Kredili Hayat Sigortası Katılım Beyanı, müteveffa … tarafından imzalanmıştır. Müteveffa …’nın dava dışı bankadan kullandığı krediye ilişkin kayıtlar, hayat sigortası kayıtları ile tedavi gördüğü hastanelerden hastane evrakları celp edilerek bilirkişiler İstanbul Üniversitesi Onkoloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. …, Sigorta Uzmanı … ve Bankacı …’den alınan kök raporda; müteveffa …’nın sol meme üst dış kadrandaki tümörü nedeniyle 17/04/2000 tarihinde … Gureba Hastanesinde sol meme üst-dış kadranektomi ve aksilla küretajı ameliyatı olduğu ve meme kanseri tanısı aldığı, daha sonra İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, Onkoloji Enstitüsünde ek tedavileri için müracaat ettiği ve meme kanseri tanısıyla 2000/1260 protokol numarası ile dosya düzenlendiği, ilgili dosyada 17/04/2000 tarihinde sol memesindeki tümör nedeniyle meme koruyucu cerrahi uygulandığı, invazif duktal kanser tanısı aldığı, T2N1M0 olarak evrelendiği ve erken evre hastalığı için kemoterapi, radyoterapi ve hormon tedavisinden oluşan ek tedaviler aldığı, hastalığın yinelemesi şüphesi oluşturan bulgular için arada gerekli tetkik ve biyopsiler yapıldığı, hastalık (kanser) saptanmadığı, bu tedaviler sonucunda tamamen iyileştiği, 2006 yılında, 5 yıl süreyle uygulanan koruyucu amaçlı hormon tedavisi de tamamlandıktan 6 ay sonra akciğerinde kanser şüpheli odaklar saptandığı, biyopsi sonucunda kanser olmadığı anlaşılarak koruyucu hormon tedavisine devam edildiği, İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsünde 20/11/2009 tarihinde yapılan son kontrolünde hastalıksız olduğu ve koruyucu amaçlı hormon tedavisine devam edildiğinin belirtildiği, 28/11/2012 tarihinde … Göztepe Hastanesinde … protokol numarası ile doldurulan “Anamnez ve Fizik Muayene Formunda” 6 aydır öksürük ve nefes darlığı şikayetlerinin artmaya başladığı, çekilen pozitron emisyon tomografisi ve bilgisayarlı tomografisinde akciğerlerde yaygın akciğer metastazlarının saptandığı ve trans torasik ince iğne aspirasyon biyopsisi ile kanser tanısı konduğu ancak bu hastanede muayene formunun düzenlendiği 28/11/2012 tarihinden 6 ay önceki patoloji raporunun dosyada bulunamadığı, …’nın krediyi 28/12/2011 tarihinde kullandığı dikkate alındığında İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsünde son kontrolünün yapıldığı 20/11/2009 tarihi ile … Göztepe Hastanesinde ilk kaydının yapıldığı 28/11/2012 tarihi arasındaki 3 yıllık dönemdeki, tıbbi kayıtları ve özellikle 28/11/2012’den 6 ay önce yapılan akciğer biyopsisinin rapor tarihinin, 2000 yılında meme kanseri tedavisi gören ve iyileşen …’nın hastalığının yinelediğini öğrendiği tarihi büyük ölçüde göstereceği, ölüm belgesinden meme kanseri, akciğer metastazı tanılı …’nın, 11/01/2013 tarihinde … Göztepe Hastanesi’nde solunum yetmezliği nedeniyle vefat ettiği, …’nın, 17/04/2000 tarihinden itibaren meme kanseri olduğunu bildiği ancak 28/11/2012 tarihinden 6 ay öncesine kadar (krediyi kullandığı tarihten yaklaşık 6 ay sonrası) meme kanserinden iyileştiğini düşünmesinin olası olduğu, krediyi kullandıktan sonra hastalığının yinelendiğini öğrendiği, müteveffa …’nın vefat tarihi itibariyle taksitlerin gecikme faizi ve ferileri hariç olmak üzere kalan 24 aylık taksit tutarı 8.903,52 TL’nin (370,98 TL x 24 ay) ödenmemiş olduğu, davalı sigorta şirketinin cevap dilekçesindeki savunmasına göre poliçe teminat miktarının 7.500,00 TL olarak kabullerinde olduğu belirtilmiştir. Kök rapordan sonra müteveffanın 20/11/2009-28/11/2012 tarihi arasındaki dönemde tedavi gördüğü bildirilen Yalova Özel … Hastanesinden kayıtlar getirtilmiş ve alınan ek raporda; İstanbul Üniversitesi Onkoloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. … tarafından Yalova … Hastanesinden gelen kayıtlar tetkik edildiğinde müteveffanın hastanenin göğüs hastalıkları bölümünde 27/08/2012-06/09/2012 tarihleri arasındaki yatarak tedavi gördüğü, öksürük, balgam, nefes darlığı şikayetleri nedeniyle bronşit, akut veya kronik olarak tanımlanmamış şeklinde tanı konulduğu, müteveffanın aynı hastanede 20/09/2012-29/09/2012 tarihleri arasındaki yeniden yatarak tedavi gördüğü kusma, ishal, karın ağrısı, bulantı, ateş şikayetleri nedeniyle gastroenterik ve kolit enfekte olmayan şeklinde tanı konulduğu, bu hastanedeki tedavisinde kanser olduğuna dair bir teşhis konulmadığı belirtilerek kök rapordaki diğer tespitlere yer verilmiş, tazminat hesabı yönünden ise taksitli kredi ödeme planına göre vefat tarihi itibariyle ödenmesi gereken kredi tutarının 7.298,13 TL olduğu yönünde görüş ve kanaat sunulmuştur. Mahkemece “…sigortalının sigorta yaptırırken kendisinde bulunan bu hastalığı gizlemiş ve ölümü de bu hastalıktan meydana gelmiş olduğundan gerçekleşen risk ile beyan edilmemiş hastalık arasındaki illiyet bağı nedeniyle Davalı Sigorta Şirketinin vefat tazminatını ödemekle yükümlü bulunmadığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, bilirkişi Prof. Dr. …’ın kök ve ek raporunda, “…’nın 17/04/2000 tarihinden itibaren meme kanseri olduğunu bildiği ancak krediyi kullandığı tarihte meme kanserinden iyileştiğini düşünmesinin olası olduğu, … tıbbi kayıtları ve özellikle 28/11/2012’den 6 ay önce yapılan akciğer biyopsisinin rapor tarihinin, 2000 yılında meme kanseri tedavisi gören ve iyileşen …’nın hastalığının yinelediğini öğrendiği tarihi büyük ölçüde göstereceği” belirtilmiş, dosyaya müteveffaya ait tüm hastane evrakları celbedilmiş, kredi kullandığı tarih olan 28/12/2011 tarihinde herhangi bir hastalığının tespit edilmediği, zira önceki hastalığının tamamen iyileşmiş olduğu belirlenmiş, bilirkişi Prof. Dr. … tarafından “28/11/2012 tarihinden 6 ay önceki pataloji raporunun dosyada bulunamadığı” ifade edilmiş ise de, bu tarihten 6 ay öncesi 28/05/2012 tarihine denk geldiğinden ve kredinin kullanıldığı tarihten 5 ay sonrasına tekabül ettiğinden, tüm dosya kapsamı itibariyle kredinin kullanıldığı tarihte, müteveffanın herhangi bir hastalığının bulunmadığı, 2000 yılında geçirmiş olduğu meme kanserinin ise kredinin kullanıldığı 28/12/2011 tarihinden 2 yıl önce 2009 yılında tamamen iyileşmiş olduğu tespit edilmiştir. 6762 sayılı TTK’nın 1290. maddesi (6102 sayılı TTK’nın 1435. maddesi) ve Hayat Sigortası Genel Şartlarının C.2.2. maddesi düzenlemesine göre sigorta ettiren, sigortacı tarafından sözleşme yapılırken gerçek durumları bildirdiği taktirde sözleşmeyi yapmamasını ya da daha ağır şartlarda yapmasını gerektiren bütün hususları sigortacıya bildirmekle yükümlü tutulmuştur. Şayet sigorta ettiren veya sigortalı sorulan sorulara karşı susmuş veya eksik bildirimde bulunmuş veya gerçeğe aykırı ihbarda bulunmuş ise bu durumları bildirmemesi sebebiyle sigorta sözleşmesi yapan sigortacıya sigorta sözleşmesinden cayma hakkı tanınmış bulunmaktadır. Somut olayda, murisin kredi kullandığı tarihte, hasta olduğuna dair herhangi bir kayıt bulunmamakta olup daha önceki hastalığının ise tamamen iyileştiği, kredi beyan formunda beyan edilecek bir rahatsızlığının bulunmadığı dosya kapsamı itibariyle sabittir. Bu durumda murisin beyan yükümlülüğünü ihlal ettiğinden bahsedilemeyecektir. Ancak, sigorta poliçesinin dava dışı banka tarafından açılan krediye teminat olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. 6102 sayılı TTK’nun 1490. maddesine göre, sigorta ettiren kişi, kendisinin veya başkasının hayatını, ölüm veya hayatta kalma ihtimallerine karşı sigorta ettirebilir ve TTK’nun 1493/7 bendine göre ise sigortacıdan edimi istem ve tahsil yetkisi, aksi kararlaştırılmadıkça lehtara aittir. Sigorta poliçesinden doğan teminatı talep hakkına sahip olan kişi poliçe lehtarı olduğundan, tazminat talebine ilişkin davada da aktif dava ehliyetine sahip olan kişi lehtardır. Lehtar dışındaki kişilerin poliçeden doğan tazminatı talep hakkı bulunmayacaktır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 879. maddesi gereğince, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatinin alınması gerekmektedir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17/11/2008 tarih, 2007/9766 Esas, 2008/12901 Karar sayılı ilamında “4721 sayılı TMK nun 879.maddesine göre, muaccel olan sigorta bedelinin ödenebilmesi için bütün rehinli alacaklıların rızasının bulunması gerekmektedir. YHGK’nun 14/04/2002 gün ve 2002/284-324 sayılı ilamında da açıkça vurgulandığı üzere, TTK’nın 1273.maddesi uyarınca rehinli bir malın maliki tarafından kendi adına yaptırılan sigorta alacaklı lehine yapılmış bir sigorta değilse de, sigorta tazminatı ancak o mal üzerinde rehin hakkına haiz olan alacaklının muvafakatı alınmak suretiyle sigorta ettiren malike ödenir. Başka bir anlatımla sigorta süresi içinde riziko meydana geldiği takdirde, hasar bedeli, bankaya rehinli kredi borcununda bir güvencesidir.” Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 17/01/2017 tarih 2014/10391 Esas – 2017/150 Karar ilamında; “…Poliçede, dain mürtehin olarak dava dışı … A.Ş. Tunceli Şubesi gösterilmiştir. TTK.’nun 1269. maddesi uyarınca, malı rehin alan kimse sıfatıyla o mal üzerindeki menfaatini kendi adına sigorta ettirebileceği gibi, aynı Yasa’nın 1270. maddesi hükmüne göre, bir başkasının da rehin konusu malı rehin alan hesabına ve onun lehine sigorta ettirmesi mümkündür. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 879.maddesi gereğince, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatinin alınması gerekmektedir…”) Sigorta poliçesi, dava dışı banka tarafından açılan krediye teminat olarak düzenlenmiş olup, dava dışı bankanın poliçede dain mürtehin sıfatı bulunmakla birlikte, kredi borcu ödenmemiş ise sigorta bedelini talep hakkı öncelikle bankaya aittir. Ancak kredi borcundan artan kısım olursa davacı mirasçıların bunu istemesi mümkündür. Kredi borcunun poliçe teminatından daha düşük miktarda olduğu durumda ise kredi borcunun artan kısım için bankanın onayına ihtiyaç bulunmamaktadır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 17/07/2020 tarihli 2019/4491 Esas 2020/4854 Karar sayılı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 09/07/2020 tarihli 2019/4871 Esas, 2020/4592 Karar sayılı ilamları). Dosya kapsamında dain-i mürtehin olan dava dışı …Bankası A.Ş.’nin açılan davaya muvafakat edip etmediğinde ilişkin bir kayıt bulunmamaktadır. Dain-i mürtehin tarafından verilen muvafakat davanın her aşamasında tamamlanabilen dava şartı olup, öncelikle bankanın açılan davaya muvafakat edip etmediğinin, kredi borcunun davacılar tarafından ödenip ödenmediğinin, bakiye borç miktarının bankadan sorulması, davacıların aktif dava ehliyetinin değerlendirilmesi, davaya konu poliçe azalan teminatlı olup, poliçe şartlarında azalan teminat miktarının her yıl için ne şekilde hesap edileceği belirtildiğinden murisin vefat tarihi itibariyle poliçe teminatının ve varsa kredi borcu miktarının hesap ettirilmesi, dava dışı bankanın muvafakatinin bulunması halinde davacılar aktif dava ehliyetine sahip olacakları için hesaplanacak bedelin tahsiline karar verilmesi, bankanın muvafakati yok ise, vefat teminatından kredi borç miktarı tenzil edilerek artan miktar için bankanın muvafakatinin aranmasına gerek olmayacağından varsa artan miktar yönünden değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, eksikliklerin ikmal edilmesinden sonra değerlendirme yapılarak ve rapor alınarak karar verilmesi gerektiğinden, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1051 E. 2017/684 K. sayılı 12/09/2017 tarihli kararının 6100 sayılı HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davacı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davacı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.g maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/12/2020