Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1058 E. 2022/1411 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1058
KARAR NO: 2022/1411
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/03/2019
ESAS NO: 2017/544
KARAR NO: 2019/270
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 12/06/2017
KARAR TARİHİ: 14/12/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında 23/03/2016 tarihinde koruma ve güvenlik hizmetleri sözleşmesinin imzalandığını, müvekkili firmanın davalı firmaya güvenlik hizmeti verdiğini, sözleşmenin 24/03/2016 – 23/03/2017 tarihleri arasını kapsadığını, davalı tarafından iş akdinin süresinden önce 2016 yılı Temmuz ayında sonlandırıldığını, iş akdinin süresinden önce feshi nedeni ile iş sözleşmeleri fesih edilen işçilere ihbar tazminatının ödendiğini, iş akdinin erken feshi nedeni ile işçilere ödenen ihbar tazminatının 31/07/2016 tarih 37077 sıra numaralı fatura ile davalıdan talep edildiğini, ancak davalı tarafından fatura tutarının ödenmediğini, fatura bedelinin ödenmemesi üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını, borçlu tarafından takibe itiraz edildiğini, fatura alacağına istinaden yapılan icra takibine yapılan itirazın iptalinin gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına yapmış olduğu esasa ilişkin itirazın iptaline, takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili şirket arasında imzalanan 23/03/2016 tarihli Koruma ve Güvenlik Hizmeti Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme hükmü uyarınca müvekkili şirket tarafından işbu sözleşmenin 11/08/2016 tarihinde Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarı ile tek taraflı olarak feshedildiğini, davacının vermiş olduğu hizmete ilişkin bedellerin de müvekkili şirket tarafından eksiksiz ödendiğini, bu hususta herhangi bir ihtilafın bulunmadığını, sözleşmenin müvekkili şirket tarafından süresinden önce feshedilmesi nedeniyle davacının kendi işçilerine ödediğini iddia ettiği ihbar tazminatlarından dolayı müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşme incelendiğinde; müvekkili şirket tarafından sözleşmenin her zaman feshedilebileceğini, süresinden önce feshedilmesi halinde ise davacının vermiş olduğu hizmete ilişkin hak ettiği ücret haricinde bir talebinin olamayacağının açıkça düzenlendiğini, personelini belirli ya da belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştırmasının davacının kendisini bağlayacağını, dava konusu faturaların tebliğ edilmediğini ileri sürerek; davanın reddine, davacının icra inkar tazminatı isteminin reddi ile davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”Dava, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin davalı yanca süresinden önce feshinden dolayı davacının istihdam ettiği çalışanlarına ödemiş olduğu ihbar tazminatlarının davalıdan rücuen tahsili için düzenlemiş olduğu fatura alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talepli davadır. Taraflar arasındaki “Koruma ve Güvenlik Sözleşmesi” M. 19 hükmünde, ” … işbu sözleşmeyi lüzum gördüğü takdirde her zaman tek taraflı fesih etme hakkına sahiptir. Bu durumda fesih tarihi itibariyle doğan ücret dışında … Güvenlik’in …den bir tazminat talebi olamaz hükmü yer almaktadır. Yine sözleşmenin 19. maddesinde; “Bu sözleşmenin fesih edilmesi veya süresi sonunda bitmesi halinde … tüm işçilik haklarını (Kıdem, fazla mesai, yıllık izin, dini milli bayram çalışmaları) şartsız ödeyecektir” hükmünün yer aldığı, bu madde kapsamında “ihbar tazminatı”nın sayılmadığı görülmektedir. Davacı tarafından davalıya yukarıda bahsi geçen sözleşmenin yapılmasından önceki hazırlık aşamasında maliyetleri içeren “Güvenlik Hizmeti Teklifi” sunduğu ve bu maliyet hesaplamalarında “İhbar Tazminatı”nın dahil edilmediği görülmüştür. Mahkememiz dosyası bilirkişiye tevdii edilmiş, bilirkişi … raporunda; davacının 2016 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacının ticari defterlerine göre; takip tarihi (06/09/2016) itibariyle davacının davalıdan 31.841,95-TL alacağının olduğu, taraflar arasında 23/03/2016 tarihinde karşılıklı olarak imzalanan 1 (bir) yıllık “Koruma ve Güvenlik Hizmeti Sözleşmesi”bulunduğu, davacı tarafından davalıya maliyetleri içeren “Güvenlik Hizmeti Teklifi” sunduğu ve bu maliyet hesaplamalarında “İhbar Tazminatı”nın dahil edilmediğini bildirmiştir. Her sözleşme kurulurken birden çok aşamadan oluşur; bu aşamalardan biri de sözleşme öncesi safha ki tarafların bu aşamada özenli ve dürüst davranma ilkelerine uymaları gerekir. Taraflar arasında da bu aşama gerçekleşmiş olup davacı taraf bizzat davalıya sözleşmeyi kurarken maliyetleri de gösteren güvenlik hizmet teklifi sunmuş olup, bu teklifte ihbar tazminatına yer verilmemiştir. Aksinin kabulü halinde taraf nezdinde uyandırılan güvene aykırılık oluşur ki bu durum hukuk düzeninde korunmaz. Tüm dosya kapsamında davacının taraflar arasındaki sözleşme gereğince davalının ödemesini gerektirir alacağı bulunmadığı kanaati hasıl olmakla davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; ”Yerel mahkeme tarafından sözleşmenin açık hükmü doğru bir biçimde değerlendirilmemiş bu nedenle hatalı hüküm kurulmuştur. Müvekkil şirket ile davalı arasında akdedilen sözleşme ile ihbar tazminatı açıkça müvekkil şirketin sorumluluk alanı dışında bırakılmış olmakla, dava dışı işçilerin ihbar tazminatının davalının ödemesi gereken bir alacak kalemi olduğu izahtan varestedir. Yerel mahkeme tarafından; taraflar arasındaki sözleşme görüşmeleri ve müvekkil şirket tarafından sunulan güvenlik hizmeti teklifi hatalı değerlendirilmiştir. yerel mahkeme kararında belirtildiğinin aksine; müvekkil şirket sözleşme gereği ihbar tazminatından sorumlu olmadığından, ihbar tazminatı, güvenlik hizmeti teklifi içerisinde bir maliyet kalemi olarak yer almamıştır.” beyanı ile kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE Dava, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin davalı yanca süresinden önce feshinden dolayı davacının istihdam ettiği çalışanlarına ödemiş olduğu ihbar tazminatlarının davalıdan rücuen tahsili için düzenlemiş olduğu fatura alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talepli davadır. Taraflar arasında imzalanan Koruma ve Güvenlik Sözleşmesinin M. 19 hükmü, “… Tic. A.Ş işbu sözleşmeyi lüzum gördüğü takdirde her zaman tek taraflı fesih etme hakkına sahiptir. Bu durumda fesih tarihi itibariyle doğan ücret dışında …’in …den bir tazminat talebi olamaz. Bu sözleşmenin fesih edilmesi veya süresi sonunda bitmesi halinde … tüm işçilik haklarını (Kıdem, fazla mesai, yıllık izin, dini milli bayram çalışmaları) şartsız ödeyecektir. Bu sözleşmeden dolayı …te çalışan işçiler tarafından …ye açılacak tüm davalar nedeniyle gelebilecek mali sorumluluk …’e rücu edilecektir. “hükmünün yer aldığı görülmektedir. İşbu sözleşme 24.03.2016 ite 23.03.2017 tarihleri arasında mer’i ve muteberdir.Sözleşme bitim tarihinden 30 gün önce taraflar feshi ihbarda bulunmadıkları takdirde, sözleşme ücret dışındaki şartlar aynı kalmak suretiyle 1 (bir) yıl daha uzamış sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Sözleşmenin feshi başlıklı 20. Maddesi; ” sözleşme koşullarına uyulmaması halinde her bir taraf birbirlerini yedi gün önceden yazılı bildirimle uyarır. Bildirimde uyulmayan koşullar açıkça belirtilir. Sözleşme koşullarına uygunluk sağlanmadığı takdirde taraflar yazılı bildirimde bulunmak şartıyla sözleşmeyi tek taraflı feshedebileceklerdir” şeklindedir. Davacının düzenlediği Güvenlik Hizmet Teklifi belgesinde maliyet kalemlerinde ihbar tazminatı fonu 0 olarak belirtilmiştir. Davalı, 11/08/2016 tarihinde Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarı ile sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmiştir. İhtarname içeriği şöyledir; ”….sözleşmenin “Sözleşmenin Yürürlük Tarihi ve Sona Ermesi” başlıklı 19/1 maddesi … Tic. A,Ş. iş bu sözleşmeyi lüzum gördüğü taktirde her zaman tek taraflı feshetme hakkına sahiptir. Bu durumda fesih tarihi itibariyle doğan ücret dışında …’ in …den bir tazminat talebi olamaz” hükmünü içermektedir. Anılan 19/1 maddeye dayanılarak işbu ihtarname ile 23.03.2016 tadili Koruma ve Güvenlik Hizmet Sözleşmesinin 15/08/2016 yı. 16/08/2016 bağlayan gece saat: 00:00 tarihinden itibaren geçerli olmak Üzere … Tic. A.Ş. tarafından tek taraflı feshedildiğini beyan ve ihbar ederiz.” Davacı tarafça 31/07/2016 tarihli … numaralı vardiya amiri ihbar bedeli, iş arama izin süresi, personel ihbar bedeli, iş arama izin süresi kalemlerinden oluşan toplam 35.854,54 TL bedelli fatura düzenlenmiştir. Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Alacaklı (davacı) … Hiz. Ltd. Şti. vekili vasıtası ile 06/09/2016 tarihinde borçlu (davalı) … Tic. A.Ş. aleyhine cari hesap alacağını dayanak göstererek, toplam asıl alacak 35.854,54-TL alacağın tahsili amacıyla takibe geçmiştir. Davalı borçlu taraf 09/09/2016 tarihli itiraz dilekçesinde; müvekkilinin takip konusu alacağa ilişkin olarak hiçbir borcunun bulunmadığını, bu nedenle borcun aslına, faizlerine, tüm fer’ilerine faiz oranlarına itiraz etmiştir. Mahkemece mali müşavir bilirkişiden alınan kök ve ek raporlarda; davacının defterlerine göre; takip tarihi (06/09/2016) itibariyle davacının davalıdan 31.841,95-TL alacağının olduğu, davalının ticari defterlerine göre; takip tarihi (06.09.2016) itibariyle davalının davacıya (cari bitiş tarihi 16.08.2016 itibariyle) borcunun bulunmadığı tespit edilmiştir.Somut olayda uyuşmazlık, sözleşmenin sebep göstermeksizin davalı tarafça feshinin mümkün olup olmadığı, davacının haksız fesih sebebi ile işçilere ödemek zorunda kaldığını iddia ettiği ihbar tazminatlarının davalıdan talep edip edemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.6102 sayılı TTK’nun 18/2 maddesinde “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” hükmü yer almaktadır. Tarafların imzaladıkları sözleşmenin 19. maddesi ile davalıya sözleşmeyi hiçbir sebep göstermeden tek taraflı olarak fesih hakkı verilmiş olup, sözleşme davalı tarafından bu hüküm gereğince önel süresine uygun olarak keşide edilen Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye numaralı 11/08/2016 tarihli ihtarı ile feshedilmiştir. Ancak 4721 sayılı TMK’nun 2. maddesinde “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” hükmü ile hak ve borçların kullanımı ve ifasında da dürüstlük kurallarına uyulması gerektiğine işaret edilmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/15206 E. 2016/4748 K. 27/04/2016 tarihli ilamı “…Genel olarak kişiler, özel hukuk alanında diğer kişilerle olan ilişkilerini hukuk düzeni içinde kalmak şartıyla diledikleri gibi düzenler, diledikleri konuda, diledikleri kişiler ile sözleşme yapabilirler. Bu olanak, Borçlar Kanunu’nda öngörülen sözleşme özgürlüğü ilkesinin bir sonucudur ve Anayasa’nın 48. maddesi ile de teminat altına alınmıştır. Sözleşme özgürlüğü, sözleşmeyi yapma, sözleşmenin karşı tarafını seçme, sözleşmenin içeriğini düzenleme ya da değiştirme, sözleşmenin tabi olacağı şekli belirleme ve nihayet sözleşme ile bağlı kalmama, yani sözleşmeyi sona erdirme özgürlüğünü de içerir. Var olan bir sözleşmeyi sona erdirmenin yollarından birisi de, sözleşmenin feshidir. Dolayısıyla sözleşme özgürlüğü, sözleşmenin tek taraflı tasfiyesine yönelik olarak sona erdirilmesini amaçlayan fesih hakkını da içermektedir. Görüldüğü üzere, kural olarak kişinin sözleşmenin feshi yoluna gitme konusunda irade özerkliği sonucu takdir hakkı bulunmakla birlikte, feshin haksız olması halinde, karşı tarafın bundan doğan zararlarından sorumluluğunun da bulunacağı tabiidir. Dairemizin 22/10/2014 tarih, 2014/7542 E. – 2014/16209 K. ilamında da belirtildiği üzere sözleşmede herhangi bir sebep gösterilmeksizin fesih hakkının bulunduğuna dair bir hüküm olması halinde dahi, sözleşmenin feshi için haklı bir sebebin bulunması gerekmektedir…” şeklindedir. TMK’nun 2. maddesi gereğince, hak ve borçların kullanımı ve ifasında dürüstlük kurallarına uyulması gerekmekte olup, bu ilkeye somut dosyada olduğu gibi taraflarca imzalanmış sözleşmenin yürütümü ve feshi sürecinde de uyulması gerekmektedir. Her ne kadar sözleşme ile davalıya sebep göstermeksizin feshi hakkı tanınmış ise de, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2015/15206 E. 2016/4748 K. 27/04/2016 tarihli ilamında da belirtildiği şekilde, böyle bir fesih yetkisinin bulunması halinde dahi haklı bir sebebin bulunması gerekmektedir. Ancak davalı tarafından gönderilen fesih bildiriminde herhangi bir sebep gösterilmemiş, yargılama sırasında da bu yönde haklı bir sebebe dayanmamıştır. Taraflar arasındaki sözleşme 23/03/2017 tarihine kadar yürürlükte kalacak şekilde imzalandığından ve davalı tarafça haklı bir neden bildirilmeksizin yapılan fesih haksız olduğundan, sözleşmenin erken feshi nedeniyle davacının zarara uğrayacağı açıktır. Davacı, haksız fesih sebebi ile işten çıkartmak zorunda kaldığı işçilere ihbar tazminatı ödediğini iddia etmektedir. Sözleşmenin 19/2 maddesinde ”Bu sözleşmenin fesih edilmesi veya süresi sonunda bitmesi halinde … tüm işçilik haklarını (Kıdem, fazla mesai, yıllık izin, dini milli bayram çalışmaları) şartsız ödeyecektir.” Hükmü düzenlenmiş olup ihbar tazminatı davacının sorumluluk alanı dışında bırakılmıştır. Ayrıca davacının düzenlediği Güvenlik Hizmet Teklifi belgesinde maliyet kalemlerinde ihbar tazminatı fonunun 0 olarak belirtilmesi, davacının sözleşme gereği ihbar tazminatından sorumlu olmamasından dolayı bunun bir maliyet kalemi olarak yer almadığı anlamına gelmektedir. Mahkemece bu husus yanlış değerlendirilmiştir. Sonuç olarak davalının haksız feshinden dolayı davacının zararını talep edebileceği, sözleşme gereği ihbar tazminatının davacının sorumluluğunda olmadığının kabulü gerekmektedir. Davacı tarafından ihbar tazminatı ödediği kanıtlanmalıdır. Mahkemece yapılması gereken, davacı taraftan ihbar tazminatı ödemesine ilişkin delilleri toplanıp ihbar tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı ve miktarı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.Açıklanan sebeplerle, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yaptıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/544 E. 2019/270 K. Sayılı 04/03/2019 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davacı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/12/2022