Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1049 E. 2022/1417 K. 14.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1049
KARAR NO: 2022/1417
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/541
KARAR NO: 2019/347
KARAR TARİHİ: 19/03/2019
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/12/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının, müvekkilinin üyesi olduğunu, davalının 2013 yılı Ocak ayı itibariyle ödemesi gerekli aidat bedelinin 3.497,00 TL olduğunu, davalının 2013 yılı ilk 9 ayına ilişkin aylık 1.448,00 TL ödeme yaptığını, ödenmeyen ve eksik ödenen aidat bedellerine ilişkin Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının kısmi itirazda bulunduğunu, itirazında aylık 1.448,00 TL tutarı kabul ederek fazlasına itiraz edildiğini, davalının kabul ettiği 2013 yılı Ekim, Kasım, Aralık ve 2014 yılı Ocak, Şubat ve Mart aylarına ilişkin aidatların aylık 1.448,00 TL kısmını icra dosyasına ödediğini, kısmi itiraz sonrasında Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/467 Esas sayılı dosyasında açtıkları davada karşı tarafla uzlaştıklarını, davalının 20.000,00 TL aidat bedelini 17/03/2016 tarihinde ödediği ancak bakiye kısmı ödemediğini, söz konusu davanın takip edilmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verildiğini, 2.049,00 TL eksik ödeme yaptığını, eksik ödeme tutarı 30.735,00 TL olup, 20.000,00 TL ödeme düşüldüğünde bakiye 10.735,00 TL borcunun bulunduğunu belirterek söz konusu tutarın aylık %1 gecikme faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, üst birlik olarak hiçbir hizmet vermeyen davacının aidat talep etmesinin mümkün olmadığını, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/467 Esas sayılı dosyasında taraflar arasında 06/11/2015 tarihli protokol imzalandığını, protokol doğrultusunda davacının davadan feragat ettiğini, bu nedenle davacının alacağının bulunmadığını, talep edilen tutarın fahiş olduğunu, ayrıca müvekilinin 22/02/2014 tarihli genel kurul kararı ile davacı üst birlikten ayrıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… dava, aidat bedeli alacağına ilişkindir. tüm dosya kapsamına göre: davalı kooperatifin davacı birlik üyesi olup, üyelikten ayrılma yönünde genel kurul kararı ile yönetim kuruluna yetki verildiği, bu hususta ayrılma yönünde davacı birliğe başvuru yapılmış olmasına rağmen alınmış bir yönetim kurulu kararının ibraz edilmemiş olması nedeniyle davalının davacı birliğin üyeliğinin devam ettiği, davalının birlik üyesi olarak aidat ödeme yükümlülüğünün bulunduğu, bu kapsamda davacı birliğin 2012 yılı genel kurul toplantısının 04/04/2013 tarihinde yapılmış olup, genel kurul kararına göre bu tarihten itibaren ödenmesi gerekli aidat tutarının 3.497,00 tl olduğu, önceki döneme ilişkin aidat tutarının ise 2011 yılı genel kurul kararı doğrultusunda aylık 1.448,00 tl olduğu, davacı birliğin 04/04/2013 tarihli genel kurul kararında geçmişe yürürlüğe dair hüküm bulunmaması nedeniyle davalının 2012 yılı ile 2013 yılı ocak, şubat ve mart aylarına dayalı olarak aylık 1.448,00 tl aidat bedelinden sorumlu tutulması gerektiği, bu kapsamda davacının talep edebileceği aidat bedeli toplam 24.588,00 tl olup, davalı tarafından daha önce borca mahsuben yapılmış olan 20.000,00 tl ödemenin düşülmesi sonucunda bakiye aidat bedelinin 4.588,00 tl olduğu, bu tutar üzerinden hesaplanan yasal faiz uygulaması doğrultusunda dava tarihine kadar talep edilebilecek yasal faiz tutarının ise 6.012,70 tl olduğu sonucuna varılmış, oluşa uygun ve tutarlı bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; davalının 2014 yılında üst birlikten ayrıldığı, ayrılma iradesi tek taraflı olduğu, davalının geçmişe yönelik beri olmayacak şekilde borçlandırıldığı, taraflar arasında düzenlenen protokol ile alacak bedellerine ilişkin mutabakat sağlandığı belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava kooperatif aidat bedelinin tahsili istemine ilişkindir.Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayıda takip dosyasının incelenmesinde, davacı tarafça davalı aleyhine 2013 yılı Ocak – Eylül ayı için aylık 2.049 TL ve 2013 yılı Ekim -2014 yılı Mart arası aylık 3.497 TL olmak üzere toplam 43.762,80 TL alacağın tahsili taleple takip başlatıldığı, davalı tarafça 2013 yılına ait 9 aylık aidat ve faizine itiraz edildiği iş bu tutarın ödendiği, 2013 yılı 13 ayını ve 2014 yılı ilk 3 ayına ait aylık 1.448 TL’lik kısmının işlemiş faiz ile kabul ettiğini ancak kalan kısma itiraz edildiği belirtilmiş olup icra dosyasına 13.10.2014 tarihinde 10.298,95 TL ödendiği anlaşılmaktadır. Dosyada mübrez ortaklık belgesinde davalının 20.02.1992 kayıt tarihi ile 17 numara ile davacı kooperatif birliğine üye olduğu belirtilmektedir.2012 yılı Olağan Genel Kurul toplantı tutanağının incelenmesinde; 8 nolu maddesinde aylık maktuen 375 TL ve ayrıca üye başına 1 TL alınmasına oybirliğiyle kabul edildiği, davacı kooperatif tarafından kooperatife genel kurula davet mektubunun taahhütlü olarak gönderildiği, davalı kooperatifin ise 2012 yılı genel kurula katılması ve hazırunun cetvelinde isminin bulunmadığı yapılan incelemede anlaşılmaktadır. 2013 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde, tutanağın 9. maddesinde ortak aidatlarının belirlenmesi, gerçek üye başına 14,40 TL /yıl ilave olarak ortak kooperatif başına 5.400 TL /yıl, gecikme faizinin de aylık %3 olarak belirlendiği, davalı kooperatifin genel kurul toplantısına katılmadığı hazırun cetvelinde imzası bulunmadığı anlaşılmaktadır. 22.02.2014 tarihinde yapılan 2013 yılı olan genel kurul toplantı tutanağında ise onuncu maddeyle kooperatif hizmetlerinin daha verimli ve üyeler adına faydalı işler yapmak için, işletme kooperatifine geçiş ve halen üyesi olunan üst birlikten ayrılıp, yeni bir üst birliğe üye olmak için yönetim kuruluna yetki verilmesine oybirliğiyle karar verildiği tespit edilmiştir. Davalı tarafça üst birliğe gönderilen istifa kararının bildirimi konumu konulu 28.10.2015 tarihli yazıda 22.02.2012 tarihinde gerçekleşen genel kurul toplantısında birlikten ayrılma kararı alındığı işbu karara istinaden 03.09.2015 tarihli yönetim kurulu kararı ile birlikten istifa edildiği, daha önce yapılan istifa bildirimini verilen cevabi tarihi olan 05.03.2012 tarihinden itibaren istifanın kabul edilmesi ve bu tarih itibari ile hesap mutabakatının yapılması talep edilmiştir. SMM bilirkişisi … tarafından düzenlenen raporda özetle; mali yönden yapılan incelemede, davacı kooperatifin ticari defterlerinin usul ve yasaya uygun tutulduğu, 2013-2014 ve 2015 yıllarına ait ticari defterlerde davalı kooperatif adına herhangi bir borç kaydı bulunmadığı, davalı kooperatif kayıtlarına göre 2013 yılında davacı kooperatif olan aidat borcunun takip edildiği bir cari hesap kaydı bulunmadığı, davalı tarafından yapılan ödemelerin 770. genel yönetim giderleri hesabında 770.40. 04 22 nolu alt hesapta doğrudan gider yazılarak kayıt altına alındığı, bu hesabın incelenmesinde 2013 yılı ocak – Şubat – Mart – Nisan – Mayıs – Haziran – Temmuz – Ağustos ve Eylül ayları için aylık 1.448 TL olmak üzere toplam 13.032 TL ödeme yapıldığı, davalı kooperatifin üyelikten ayrıldığı yönünde ibraz edilmiş bir yönetim kurulu kararı bulunmadığı, davacı kooperatif birliğinin 2012 yılı Genel Kurulda 04.04.2013 tarihinde yapmış olduğu ve aidatlarının tarih itibarıyla belirlemiş olduğu, buna göre 2013 yılı Mart ayına kadar aylık 1.448 TL ödenmiş olması nazara alınarak mahkemece davacı kooperatifin aylık aidatlarının 2013 yılı Ocak ayından itibaren 3.497 TL olduğunu kabulü ihtimaline binaen seçenekli bir hesaplama yapıldığı ve buna göre;
I seçenek: davacı kooperatifin 2011-2012 yılı olağan genel kurul kararında belirtilen aidat tutarlarının esas alınması halinde Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında takip tarihi itibariyle davacının davalı kooperatiften ödenmemiş aylık aidatları ilişkin 24.588 TL anapara alacağı ve 1.722,70 TL gecikme faizi alacağı bulunduğu, yasal faizi işletilmesinin uygun olduğu, davalı kooperatif tarafından 11.03.2016 tarihinde (07.07. 2000 14 icra takibinden sonra, 09.06.2017 dava tarihinden önce) icra dosyasına mahsuben 20.000 TL ödendiği tarafların ticari defter ve kayıtlarında tespit edilmiş olduğu, mahkemece bu tutarın nazara alınarak ana para, işlemiş faiz alacağının belirlenmesi yönünde kanaat oluşması halinde, davacı kooperatifin dava tarihi itibariyle ana para 4.588 TL olmak üzere asılacağı oldu yasal faiz esas alınması sonucunda 5.491081 TL (davalı tarafından 20.000 TL ödendiği 11.03.2016 tarihine kadar işlemiş faiz)+ 521,89 TL (bakiye 4.588 TL’nin 11.03.2016 tarihinden 09.06.2017 dava tarihine kadar işlemiş faizi) olmak üzere toplam 5.490,81 TL +521,89 TL = 6.012,70 TL işlemiş faiz alacağı olduğu, II seçenek; davacı kooperatif tarafından 04.04.2013 tarihli genel kurulda belirlenen aidatların 2013 yılı ocak ayından itibaren geçerli olacağı yönünde kanaat oluşması halinde ise Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında takip tarihi itibari ile davacının davalı kooperatife ödenmemiş aylık aidatları ilişkin 30.735 TL anapara ve 411,16 TL gecikme faizi alacağı bulunduğu, davacı kooperatifin dava tarihi itibari ile ana para 10.735 TL olmak üzere alacaklı olduğu ve yasal faiz esas alınması neticesinde 7.121,30 TL (davalı tarafından 20000 TL ödendiği 11.03.2016 tarihine kadar işlemiş faiz) + 1.221,11 TL (bakiye 10.735 TL’nin 11.03.2016 tarihinden 09.06.2017 dava tarihine kadar işlemiş faizi) olmak üzere toplam 7.121,30 TL + 1.221,11 TL =8.342,41 TL işlemiş faiz alacağı olduğu görüşü kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Bilirkişi tarafından düzenlenen ek raporda (davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı sunulan itiraz dilekçesinde kök raporun 11 ve 11’inci maddesindeki seçenekli hesaplamanın esas alınması gerektiği, davalı vekilince sunulan itiraz dilekçesinde ise davacının üst birlikten ayrılma iradesinin 22. 02.2014 tarihinde üst birliği bildirildiği, ayrıca davalının 04.04. 2013 tarihli genel kurulu kararı ile 2013 Ocak – Şubat – Mart ayından itibaren geçerli olmak üzere alınan aidat kararının 04.04.2013’ten sonra geçerli olabileceğini öncesine yönelik borç tahakkuk ettirilemeyeceğini belirtmiştir) özetle; kök raporda yapılan hesaplamalarda değişikliğe gidilecek bir husus bulunmadığı davalı kooperatif tarafından 2013 yılı Ocak – Aralık ayına ilişkin aylık 1.448 TL aidat faiziyle birlikte kabul edildiği ve ödendiği, 2014 yılı Ocak – Şubat ve mart ayına ilişkin aylık 1.448 TL aylık aidat faiziyle birlikte kabul edilip icra dosyasına ödendiği, mahkemece davacı kooperatifin 2011-2012 yılı olağan genel kurul kararında belirtilen aidat tutarlarının esas alınması halinde dava tarihi itibariyle 4.588 TL asıl alacak, 6.012,70 TL işlemiş faiz alacağı, mahkemece 04.04.2013 tarihli genel kurulda belirlenen aidatların 2013 yılı Ocak ayından itibaren geçerli olacağı yönünde kanaat oluşması halinde ise 10.735 TL asıl alacak, 8.342,41 TL işlemiş faiz alacağı olduğu görüşü tespitinde bulunulmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulü ile 4.588 TL asıl alacak ve 6.012,70 TL işlemiş faizi davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin ise reddine dair karar verilmiş davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf sebeplerinin incelenmesi:1-Davalı kooperatifin davacı üst birlikten ayrılma tarihinin belirlenmesi: K.K. madde 12 de, ”çıkış ancak bir hesap senesi sonu için ve en az altı ay önceden haber verilerek yapılır. Ana sözleşmede daha kısa bir süre belirtilip hesap senesi içinde çıkışa müsaade edilebilir” hükmü yer almaktadır. Kanun gereği açıkkapı ilkesi uyarınca ortağın istediği zaman ortaklıktan çıkabileceği kabul edilirken çıkmanın ancak bir hesap senesi sonu için ve en az altı ay önceden haber verilerek olabileceği hükme bağlanmıştır. Verilen istifa dilekçesini yönetim kurulunca karar altına alınması için belli bir süre belirlenmemişse yönetim kurulunca istifanın kabulüne ilişkin karar alınmadığı dönemde, üyenin üyelik hak ve yükümlülükleri devam ettiğine dair yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 15.02.2017 T. 2016/6344;426 sayılı ilamında ”… Kooperatif üyelerinin, ihraç ve istifadan dolayı üyeliğin sona ermesinden sonra, bu karar kesinleşinceye kadar üyelikleri devam eder.Somut olayda, davacının 10.06.2002 tarihinde üyelikten istifa etmesine ilişkin dilekçe verdiğini, dilekçesinde 2002 tarihinin üzeri çizilerek 2003 yazılması suretiyle sahtecilik yapıldığını, bu nedenle 30.06.2003 tarihinde yönetim kurulunca alınan istifanın kabulüne ilişkin kararın sahte olduğunun ve üye olduğunun tespitini talep etmiştir.Verilen istifa dilekçesinin Yönetim Kurulunca karar altına alınması için belli bir süre belirlenmemiştir. Davacının bu süre içinde istifa iradesini geri aldığına dair bir iddiası da bulunmadığına göre, istifa dilekçesinin davacının iddia ettiği gibi 10.06.2002 tarihinde verilmiş olması halinde dahi yönetim kurulunun bu kararı 30.06.2003’de almasında bir usulsüzlük yoktur.Yönetim kurulunca istifanın kabulüne ilişkin karar alınmadığı dönemde, davacının üyelik hak ve yükümlülükleri devam ettiği için 27.04.2003 tarihli genel kurula çağrılmasında usulsüzlük bulunmamaktadır.Bu nedenlerle davacının kabulünde olan 10.06.2002 tarihli istifa dilekçesinin 30.06.2003 tarihinde yönetim kurulunca kabul edildiği ve bu kabulün geçerli olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken,,,,’ belirtilmektedir. Davaya konu somut uyuşmazlıkta, yargıtay içtihatları ve dosyadaki bilgiler nazara alındığında davalı kooperatifin, davacı üst birlikten tek taraflı irade beyanı ile ayrıldığı yönündeki itiraz sebeplerinin dosya kapsamına uygun olmadığı, yönetim kurulunca istifanın kabulüne dair karar alınmadığı dönemde üyelik hak ve yükümlülüklerin devam ettiği anlaşılmaktadır. 2- Davalı kooperatifin talep edebileceği aylık aidat yönünden yapılan inceleme:Kooperatif üyeliğinden tahsil edilecek ödemelerin kooperatif genel kurul kararıyla kararlaştırıldığı, genel kurulda alınan kararları toplantıya katılsın ya da katılması tüm üyelere bağlayacağı, 1163 sayılı yasanın 53. maddesine göre toplantıda hazır bulunup karara aykırı kalıp muhalefetini tutanağa yazılan veya oyunu kullanmasını haksız olarak müsaade edilmeyen veya toplantıya çağırın usulüne uygun yapılmadığı veyahut gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediği, kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin kararı katıldığı iddiasında bulunan hak sahiplerinin ana sözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğu iddiasıyla genel kurul kararları aleyhine toplantıyı takip eden günden başlamak üzere bir ay içinde iptal davası açabileceği kanunun amir hükmünden anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığa konu davada aidatların belirlendiği 2011-2012 yıllarına ait olağan genel kurul kararları aleyhine iptal davası açıldığına dair bilgi ve belgeye rastlanamamıştır.15.02.2012 tarih 8006 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde davacı kooperatifin 06.02.2012 tarihli 2011 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde aylık maktuen 100 TL ve ayrıca üye başına 0,40 TL alınmasına oybirliğiyle karar verildiği, ödenmeyen aylık aidatları için ve herhangi bir gecikme faiz oranının belirlenmediği anlaşılmaktadır. Davalı kooperatifin 3120 ortak sahip olduğu ve 2011 yılı olağan genel kurulu kararı uyarınca aylık 200 TL +(3120 x0,40 TL) = 1.448 TL aidat borcu olduğu ve davacı kooperatif birliğine iş bu bedelin ödendiği bilirkişi raporuyla tespit edilmiştir. Davacı kooperatif birliğinin 04.04.2013 tarihinde yapılan 2012 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağının 8. maddesi uyarınca aylık maktuen 375 TL ve ayrıca üye başına 1 TL alınmasına oybirliği karar verildiği, yine faiz miktarının belirlenmediği, iş bu nedenle yapılan hesaplamada 375 TL +(3.122 üyex1.00 TL) = 3.497 TL hesaplanmıştır. Davacı kooperatif birliğinin 2012 yılı genel kurul toplantısını 04.04.2013 tarihinde yaptığı ve aidatlarını bu tarih itibariyle belirlediği, İş bu genel kurul kararında belirlenen aidat miktarının geçmişe yürütüleceğine dair bir hükmün bulunmadığı nazara alındığında, davalı kooperatifin 2013 yılı mart ayına kadar 2011 yılı genel kurulunda belirlenmiş olan aylık 1.448 TL aidat ödemesinin dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır. Zira 2013 yılı Ocak, Şubat ve Mart ayına ilişkin ödenmesi gereken aidat bedelleri 1.448 TL olarak tespit edilmiş olup davalı kooperatif tarafından 1.448 TL bu dönemlere ilişkin ödeme yapılmış ve iş bu nedenle bakiye alacak sıfır (0) TL olarak hesaplanmıştır. 2013 yılı nisan ve 2014 yılı mart ayına ilişkin ise davalı kooperatifçe aylık olarak 1.448 TL aidat ödemesi yapılmıştır. Ancak 2013 yılı Nisan ayından itibaren ödenmesi gereken aidat miktarının yukarıda açıklandığı üzere 3.497 TL olduğu tespit edilmiştir. Bu haliyle davalı kooperatif tarafından ödenmesi gereken bakiye alacak 2013 yılın Nisan ayından itibaren her ay 2.049 TL olmak üzere toplamda 24.588 TL’dir.Davalı tarafça 13.10.2014 tarihinde icra dosyasına … A.Ş. aracılığıyla 10.298,95 TL ödeme yapılmış olup 11.03.2016 tarihinde ise 20.000 TL ödeme yapılması nazara alındığında bakiye 4.588 TL davacının alacaklı olduğu hesaplanmıştır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınan 121,30 TL’nin başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA,3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL’nin istinaf karar harcından, davalı tarafından yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye GELİR KAYDINA,4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere (harç konusunda) oy çokluğu ile karar verildi. 14/12/2022
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu” belirtilmiştir.Harçlar Kanunu Genel Tebliği, (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”,1/e maddesinde “(değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir.Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E. 2021/7367 K. sayılı ilamında da ”… Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi’nce HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına” dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.