Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1045 E. 2022/442 K. 13.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1045
KARAR NO: 2022/442
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/2
KARAR NO: 2019/172
DAVA TARİHİ: 02/01/2017
KARAR TARİHİ: 01/03/2019
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/04/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında … Projesi inşaat işleri için yevmiyeli işçi tedariki konusunda 21/03/2014 tarihinde yüklenici sözleşmesi düzenlendiğini, müvekkilinin sözleşme konusu işleri 30/05/2016 tarihinde tamamlayarak teslim ettiğini, mayıs 2016 sonu itibarıyle SGK kapanışlarını yaptığını, davalının hakkediş mühendisi … tarafından son hakedişin onaylanmasına rağmen davalı şirket üst düzey yöneticilerinin son hakediş raporunu onaylamayarak son ödemenin yapılmasını çeşitli bahanelerle ertelediklerini, bu nedenle son hakkediş raporuna göre 1.269.942,52 TL’lik fatura kesilerek Beşiktaş … Noterliğinin 24/10/2016 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile davalıya gönderildiğini ve bakiye 196.159,43 TL alacağın ödenmesinin talep edildiğini, davalı tarafından cevaben Bakırköy … Noterliğinin 01/11/2016 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile hakediş raporunun onaylanmadığı gerekçesiyle faturanın iade edildiğinin bildirildiğini ve kesin hesap görüşmelerinin yapılması için davalı şirket ofisine davet edildiğini, 25/11/2016 tarihinde müvekkili şirket yetkilisi ve avukatının da katıldığı görüşmelerde 190.000,00 TL’nin ertesi gün ödenmesi konusunda anlaşılmasına rağmen ödeme yapılmadığından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını ancak davalının haksız ve mesnetsiz itirazı üzerine takibin durdurulduğunu beyan ederek itirazın iptali ile %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket hakkında başlatılan geçerli bir takip olmadığını, ödeme emrinde borçlu olarak … Mah. … Sok. No:.. Beyoğlu/İstanbul adresinde ikamet eden … vergi no.lu “… Tic. Ve San Limited Şirket” yazıldığını ancak müvekkili şirketin unvanının “…Tic. Ve San. Anonim Şirketi” vergi numarasının “…” ve ödeme emrinin ulaştığı tarih itibariyle adresinin “… Mah. … Sok. No:.. Beyoğlu/İstanbul” olduğunu, bu nedenle müvekkiline gönderilen usulüne uygun bir ödeme emri bulunmadığından davanın bu nedenle usulden reddi gerektiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 7 ve devamı maddelerinde hakediş düzenlenmesi için personel puantaj cetveli, hakkediş raporu, aylık prim makbuzu, işe giriş ve çıkış bildirgeleri, SGK ödeme makbuzu, imzalı ücret bordroları, yıllık izin ve fazla mesai ödemelerine ait belgeler, kıdem ve ihbar tazminatlarının ödendiğine dair makbuz v.s belgelerin hakkediş ekinde olması gerektiğini ancak davacının bu belgeleri ibraz etmediğini, davacı tarafça gönderilen ihtarnameye verdikleri cevapta hakediş raporunun onaylanmadığı belirtilerek davacı tarafın bu hususu görüşmeye davet edildiğini, 25/11/2016 tarihinde yapılan toplantıya davacı şirket yetkilisi ve avukatının katıldığını, toplantıda belgelerin sağlanması halinde hakediş çalışmalarına geçileceğinin ve davacının alacaklı çıkması halinde ödeme yapılabileceğinin belirtildiğini, davacı yetkilisi ve avukatının bu belgelerin temin edilerek gönderileceğini beyan etmelerine rağmen göndermediklerini, bu yönde taraflar arasında birçok mail yazışması yapıldığını, gerekli belgelerin istenildiğini, ayrıca birçok çalışanın haklarının düzenli olarak ödenmediği gerekçesiyle SGK’ya şikayeti üzerine müvekkilinin cezalar ödemek zorunda kaldığını ve cezaları davacının hakedişinden de kestiklerini, davacının iddia ettiği gibi kesin hakedişin onaylanmadığını, davacının 196.159,43 TL kesin hakkediş alacağının olduğu iddiasının doğru olmadığını, kendi yaptıkları hesaba göre de 63.606,20 TL alacağının olabileceğini, bu bedelin ödenmesi için ifade edilen eksikliklerin temin edilmesi gerektiğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Davacının aradan 2 yıl geçtiğinden bu aşamada işçileri tek tek bulup ibralarını alması olanaklı gözükmediği, ancak SGK dan bu iş için (işyeri numarası) prim borcu olup olmadığına dair yazı istenebileceği, davacının bu işyeri için “borcu yoktur yazısı” getirmesi olanaklı olduğu, Ve/veya SGK prim borcu varsa bu bedel davacı alacağından düşülerek son alacağı belirlenebileceği, davalı işveren yüklenicinin işçilerin hak ve alacaklarını ödemediğini veya ödememiş olabileceğini, ve ileride gelecekte bu yönde borç çıkabileceğini bunu da kendilerinin ödeyeceğini iddia ederek hakkediş bakiyesini ödemek istemediği, gelecekte ve bilinmeyen, henüz çıkıp çıkmayacağı da belli olmayan bir borç için alacak bakiyesinin tutulması, ödenmemesi ticari teamüllere uygun düşmediği, yüklenicinin hesap bakiyesi ödendikten sonra, gelecekte bir borç çıkması halinde işveren bunu rücu edilebileceği, davacının son olarak dosyaya sunduğu belgelerde SGK- Beyoğlu Sosyal Güvenlik Merkezinin 05.10.2018 tarih ve … sayılı yazıları ile 03.07.2018 tarih ve … sayılı yazılarından … İnşaat firmasına ait … sicil nolu işyerinde … nolu taşeron … tic. Ltd. şti firmasının bir pirim borcu olmadığı anlaşıldığı, davacı ile davalı arasında akdedilen ve 21.03.2014 tarihinde imzalan ”Yüklenici Sözleşmesi” nde … Projesi İşçilik sözleşmesi işinde; davacının sözleşme konusu işleri ( işçi temini ) yapıp mayıs ayı sonu ile bitirdiği, toplam iş bedelinin net tutar 1.781.299,50 TL olduğu , yapılan kesin hesap hakkedişi sonucundan cari hesap ekstresine göre davacı taşeron … firmasının davalı işveren … İnşaat firmasından 196.159,43 TL alacaklı konumda olduğu, taşeron firmanın kesin hesap hakkedişinin bakiyesini alabilmesi için sözleşme gereği ilgili SGK belgeleri , işçilerin hak ve alacaklarının ödendiğine dair ibraları, işverene ibraz etmesi gerektiği, ancak aradan 2 yıl geçtiğini işçi ibralarının alınmasının olanaklı gözükmediğini, SGK dan primlerin ödendiğine dair “ borcu yoktur” yazının istenebileceğini ve son olarak dosyaya sunulan SGK belgelerinden davacının bu işyeri numarası için muaccel bir pirim borcu olmadığının ve 196.159,43 TL alacaklı (davacı tarafça 01/12/2016 tarihinde takip başlatıldığı 20/10/2016 tarihli fatura nedeniyle davalının temerrüt başlangıcının TTK 1530 gereği 21/11/2016 tarihli olduğu, 196.159,43x10x %10,50/365,00=555,66 TL işlemiş faiz olarak hesaplandığı) olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla, denetlemeye ve hükme dayanak etmeye elverişli bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne “karar verilerek, “1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ İLE; -Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 196.159,43-TL asıl alacak olmak üzere toplam 196.715,09-TL üzerinden iptaline, takibin asıl alacağına takip tarihinden itibaren yıllık %10,50’den başlayacak ve değişen oranlarda avans faiz uygulanmak suretiyle devamına, -Fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatı 39.343,01-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek, Sözleşmenin 7. ve 9.maddelerinde yer alan hükümlere göre davacının hakediş ödemesine hak kazabilmesi için öncelikle taşeron tarafından imzalanmış ve müvekkili şirkete teslim edilmiş bir Hakkediş Raporu ve Puantaj Cetvelinin bulunması gerektiğinii bilirkişi raporunda “SGK borcu yoktur yazısının kurumdan alınabileceği, işçilerden ibraname almanın ise işin üzerinden 2 yıl geçmiş olması nedeni ile mümkün olmadığı” belirtilmiş ve mahkemece aynı husus gerekçeli kararda yazılmış ise de bu belgelerin sunulmaması halinde asıl işveren konumunda olan müvekkilinin ödenmeyen işçilik alacaklarının muhatabı haline gelebileceğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığın teamüllere değil sözleşme hükümlerine göre çözülebileceğini ve davacı sözleşmeyi basiretli bir tacir olarak kabul ettiği için sözleşme şartları ile bağlı olduğunu, raporda “Tarafların kalan hesap bakiyesinin 190.000,00 TL olduğu konusunda sözlü beyanlarının olduğunun dosyadan anlaşıldığı yönündeki” tespitin gerçek dışı olup raporun davacının hiçbir belgeye dayanmayan sözlü iddiaları üzerine düzenlendiğini ve mahkeme kararında da bilirkişi raporundaki aynı cümlelere yer verildiğini ancak cevap dilekçesinde de ifade edildiği üzere tarafların bedel yönünden mutabakata varmadıklarını, cevap dilekçesi ekinde sunulan SGK şikayetleri incelendiğinde görüleceği üzere davacının projede çalıştırdığı her işçinin şikayetinde SGK tarafından ilgili çalışana ait ücret bordroları, ihbar, kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla mesai …vb. ücretlerinin ödendiğine dair belgelerin de yer aldığı işçilik dosyasının talep edildiğini, belgelerin sağlanamaması durumunda ise idari para cezası uygulandığını, davacının ilgili belgeleri sunmaması nedeniyle kendi kusurundan kaynaklı olarak son hakkediş çalışmaları bitirilemediğinden doğmuş veya muaccel olmuş herhangi bir alacağı bulunmadığını, bilirkişi raporu esas alınarak davacının 196.159,43 TL alacağı olduğu yönünde hüküm tesis edilmiş ise de raporun tek taraflı belgeler üzerinden düzenlendiğini ve 196.159,43 TL’lik rakama nasıl ulaşıldığının ise anlaşılamadığını, taraflara ait ticari defterlerin incelenmediğini, bu yönde yapılan itirazların dikkate alınmadığını, davacının dosyaya sunmuş olduğu ve taraflarınca içeriği bilinmeyen bir CD üzerinden bilirkişi incelemesi yapıldığını, müvekkili şirketin hesaplamalarına göre kesin (son) hesabın onaylanması halinde davacının 63.606,20 TL’lik alacağı kaldığını, açıklanan nedenlerle raporun hükme elverişli olmadığını beyan ederek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nun 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nun 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan bakiye hakediş alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında; davacı alacaklı tarafından … Tic. Ve San. Ltd. Şti. (… Mah. … Sok. No:… Beyoğlu/İstanbul, verni no:…) aleyhine 196,159,43 TL asıl alacak 1.467,17 TL işlemiş faiz 197.626,60 TL alacağın tahsili için 01/12/2016 tarihinde ilamsız genel haciz yoluyla takip başlatıldığı, takibe dayanak olarak “21/03/2014 tarihli yüklenici sözleşmesine istinaden … Projesi bakiye hakediş alacağı 20/10/2016 tarih … no.lu 1.269.942,52 TL fatura bakiye alacağının” gösterildiği, ödeme emrinin 05/12/2016 tarihinde “… Mah. … Sok. No:… Beyoğlu/İstanbul” adresinde … imzasına tebliğ edildiği, davalı … Tic Ve San. A.Ş. vekili tarafından 09/12/2016 tarihinde süresinde borca ve ferilerine itiraz edildiği, itiraz dilekçesinde müvekkili şirketin ödeme emrinin muhatabı olmadığını, müvekkilinin AŞ olup, adresinin … Mah. … Sok. No:… Beyoğlu/İstanbul, vergi numarasının … olduğunu, ödeme emrindeki borçlu bilgilerinin ise farklı olduğunu ayrıca şirketler topluluklarında ödeme emrinde yer alan isimde bir şirket bulunmadığını, muaccel hale gelen bir borcu olmadığını ifade ederek borca ve ferilerine itiraz ettiği anlaşılmıştır. 6102 sayılı TTK’nun 180.maddesinde “Bir şirket hukuki şeklini değiştirebilir. Yeni türe dönüştürülen şirket eskisinin devamıdır.” hükmü yer almaktadır. … Ticaret Ve Sanayi Limited Şirketinin tür değişikliği ile … Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi’ne dönüştüğü dosya kapsamında yer alan sicil gazetesi kayıtları ile sabit olup davalı vekilinin usule ilişkin bu yöndeki itirazları yerinde değildir. Taraflar arasında 21/03/2014 tarihinde … Projesi İşçilik Sözleşmesi imzalanmış, işin süresi 240 takvim günü olarak belirtilmiş, işin 30/11/2014 tarihinde tamamlanacağı ifade edilmiştir. İşin Konusu ve Kapsamı başlıklı 3.maddesinde; “… Projesi kapsamında gerçekleştirilecek olan ve İşbu Sözleşme ve eklerinde tarif edilen ve fiyatlandırılan … Projesi Günlük Yevmiyeli İşçi Tedariği İşinin işbu Sözleşme ve eklerine, projelere, birim fiyat tariflerine, teknik şartname ve eklerine, fen ve sanat kurallarına, idari şartnameye, iş programına, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği kurallarına, ilgili mevzuatlara ve Sözleşmenin ayrılmaz bir parçası olarak tarif edilen diğer tüm belgelere uygun olarak Taşeron tarafından kusursuz, eksiksiz yapılması ve teslim edilmesi işidir.” Sözleşmenin Türü ve Bedeli başlıklı 5.maddesinde; “5.1. İşbu Sözleşme, birim fiyatlı bir Sözleşme olup Taşeron tarafından kabul, taahhüt ve teklif edilen ve tarif edilen sabit birim fiyatlar ile; Düz İşçi Günlük Yevmiye Bedeli 95,00 TL/gün+KDV, Elektrik ve Tesisat vb Usta İşçi Günlük Yevmiye Bedeli 120,90 TL/gün+KDV bedel üzerinden akdedilmiştir. Çalışma saatleri 08:00-17:00 arasıdır. Gece çalışmalarında aynı mesai toplam saatinde yine aynı ücretle kesaplanacaktır…” Sözleşme Bedeline Dahil Olan Giderler ve Fiyat Farkı/Artışı başlıklı 6.maddesinde; “6.1. İş bu sözleşmede geçen sözleşme konusu işler için vergi ve sigorta ödemeleri, kılık, kıyafet harcamaları, şantiyede çalışacak personellerin İş Güvenliği için gerekli malzeme/giysi tedarikleri, yemek, ulaşım, kıdem tazminat fonu birim fiyatlara dahildir. İşveren tarafından birim fiyatlar haricinde hiçbir ilave bedel ödemesi yapılmayacaktır. Birim fiyatlara, genel gider ve Taşeron karı dahildir…” Hakedişler ve Ödemeler başlıklı 7.maddesinde; “Hakedişlerin düzenlenmesi; Taşerona, Sözleşme kapsamında yaptığı İşlerin karşılığı olan alacakları, Taşeron tarafından hazırlanan ve İşveren tarafından kontrol edilip onaylanan Hakediş Raporu ile ödenir. Taşeron İşveren tarafından kendisine bildirilecek periyoda göre yapmış olduğu çalışmalara ait hakedişi İşveren saha ekibi tarafından onaylı personel puantaj cetveli ile beraber hazırlayacak ve İşverene teslim edecektir. Hakediş formatı ve hakediş kuralları İşveren tarafından belirlenir. Taşeron ilgili hakediş formatını ve kurallarını İşverenden zamanında temin edeceğini ve uygulayacağını kabul ve taahhüt eder. Hakedişlerin onaylandığı tarihe kadar varsa cezalar, kanuni kesintiler vb. İşveren tarafından Taşeronun Hakedişinden mahsup edileceğini Taşeron kabul eder.” Hakedişler için ölçüm kriteri; Hakedişler için ölçüm kriteri sahada çalışan işçi sayısı ve onaylı puantaj cetvelleridir.” Hakedişlerin onaylanması; Taşeron tarafından yukarıdaki esaslara ve periyoda göre hazırlanan ve imzalanan hakedişler İşverene teslim edilir. Teslim edilen Hakedişler, İşverene tesliminden itibaren Şantiye Teknik Ofisi tarafından incelenip varsa gerekli düzeltmeleri yapılacaktır. Taşeron hakedişin düzeltilmiş halini imzalamaktan imtina ederse, düzeltilmiş haline göre hakedişini tekrar tanzim ederek Şantiye Teknik Ofisine sunar. Yukarıda belirtilen esaslara göre tekrar inceleme İşveren tarafından yapılacak, olup, bu sebepten kaynaklanan gecikmeden ötürü Taşeron hiçbir hak ve alacak talebinde bulunamaz.Hakedişin ödenmesi; İşveren tarafından inceleme sonunda onaylanan Hakediş tahakkuka bağlanır ve bu tarihten itibaren 7 (yedi) takvim günü içerisinde Taşeron faturasını keserek İşverene teslim edecektir.Teslim edilen faturanın ödemesi: Hakediş onay tarihinden itibaren otuz (30) takvim günü içinde yapılacaktır. Taşeron hiçbir şekilde işbu sözleşmeden doğan Hakediş ve alacaklarını İşverenin yazılı izni olmaksızın 3. bir tarafa devir veya temlik edemez.” Taşeronun Sorumlulukları başlıklı 8.maddesinin “diğer hususlar” alt başlığında; “…Taşeronun Sözleşme konusu işte çalıştıracağı personelle ilgili sorumlulukları ve buna ilişkin şartlar, İlgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri, İş Kanunu ve Yapım İşleri Genel Şartnamesi ve iş sağlığı ve güvenliği hükümleri uyarınca düzenlerir. Taşeron, çalıştırdığı personelin ve işçilerin sağlığı, güvenliği, çalışma şartları ve ücretleri ile ilgili tüm kanun ve mevzuat hükümlerine uymayı kabul, beyan ve taahhüt eder. Taşeron, işçilerin çalışma süreleri, puantajları ve ödenen ücretlerle ilgili tüm yasal kayıtları güncel olarak tutacak ve tüm işçilerin ibralarını İşverene aylık periyotlar halinde Hakedişden önce verecektir. Taşeron; işçilerin hak ve alacaklarını zamanında ödemeyi kabul, beyan ve taahhüt eder. Aksi halde işçi alacakları Taşeron Hakedişlerinden kesilerek İşveren tarafından hak sahiplerine ödenir. Taşeron bu konuda herhangi bir itirazda bulunmayacağını kabul, beyan ve taahhüt eder…” Sosyal Güvenlik Kurumu ve İşçi Hakları ile İlgili Yükümlülükler ve Giderler başlıklı 9.maddesinde “Taşeron Sosyal Güvenlik Kurumu (“SGK”) ve İşçi Hakları ve bunlardan doğan giderler ile ilgili olarak ilgili mevzuatlardan ve işbu Sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyi kabul, beyan ve taahhüt eder. Taşeron, Sözleşmenin imzalanması ile birlikte şantiye, personeli ve işçileri ile ilgili SGK Mevzuatı, İş Kanunu ve sair mevzuattan kaynaklanan yükümlülükleri yasal süresi içinde yerine getirecektir… …4857 sayılı İş Kanunu’dan (İş Kanunu) ve ilgili meri mevzuatlardan doğan işçi hakları ile işçi ve personelinin kıdem ve ihbar tazminatları, ücret ve fazla çalışma karşılıkları, prim vs. bedellerinin ödenmesi Taşeron’un sorumluluğundadır. Bu konuda İşverenin hiçbir sorumluluğu yoktur. Taşeron bu bedelleri zamanında ve tam olarak ödediğini gösteren bordro, ibraname vb. belgeleri şantiyenin personel ile ilgili birimine sunmak “SGK, İşçi hakları ve ödemeleri ile ilgili herhangi bir sorunu yoktur” ibareli yazıyı almak ve aylık hakkediş ödemelerini almak için hak ediş ekinde sunmak zorundadır.” hükümleri yer almaktadır. Davacı şirket tarafından Beşiktaş … Noterliğinden keşide edilen 24/10/2016 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamede; taraflar arasında imzalanan sözleşme kapsamında davacının edimlerini eksiksiz olarak yerine getirdiği, SGK’dan borcu yoktur yazısını aldığı, hakediş raporlarına göre 1.269.942,52 TL alacağının oluştuğu, davalının fatura kesilmesini çeşitli bahanelerle beklettiği, kalan alacak miktarının 396.408,05 TL olup davalı tarafından 200.248,52 TL masraf yansıtma faturasının kesilerek mahsup edilmesi halinde bakiye bedelin 196.159,43 TL olduğu ancak bu bedelin ödenmediği ifade edilerek 20/10/2016 tarih … no.lu 1.269.942,52 TL faturanın düzenlenerek gönderildiği belirtilmiş ve bakiye 196.159,43 TL alacağın ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde ödenmesi talep edilmiştir. Davalı şirket tarafından Bakırköy … Noterliğinden keşide edilen 01/11/2016 tarih ve … yevmiye no.lu cevabi ihtarnamede; fatura kesilebilmesi için öncelikle hakediş raporunun onaylanması gerektiği, müvekkili şirket tarafından onaylanan bir hakediş raporu bulunmadığı, bu nedenle fatura düzenlenmesinin sözleşmeye aykırılık teşkil ettiği ifade edilerek fatura aslının ihtarname ekinde iade edildiği belirtilmiş, kesin hesap görüşmeleri ve kesin hakediş raporunun onaylanması için davacı taraf görüşmeye davet edilmiştir. Mahkemece kesin hesap uzmanı inşaat mühendisi bilirkişi …’dan alınan raporda; davacı tarafından dosyaya sunulan CD, dosya kapsamında yer alan kayıtlar üzerinde yapılan inceleme neticesinde davalı tarafından sunulan imzasız kesin hakediş formuna göre davacının 63.460,21 TL alacaklı olduğu, taraflar arasında yapılan mail yazışmalarına göre hakedişin onaylanması için davalı tarafından SGK belgeleri, işçi giriş çıkış belgeleri, prim makbuzları ve kıdem tazminatı belgeleri ile işçi ibranamelerinin istenildiği, hakediş puantaj cetvellerinin davalı şirket saha mühendisi tarafından onaylanarak üst makama gönderildiği, tarafların yaptıkları toplantıda kalan hesap bakiyesinin 190.000,00 TL olarak ödeneceği konusunda sözlü beyanları olduğunun dosyadan anlaşıldığı, hakediş bedellerinden yükleniciye ödenecek toplam net tutar 1.781.299,50 TL olmakla beraber cari hesap ekstresinde daha evvel yapılan ödemeler düşüldükten sonra kalan son hesap bakiyesinin 196.159,43 TL olduğu, taşeron firmanın kesin hesap hakedişinin bakiyesini alabilmesi için sözleşme gereği ilgili SGK belgeleri, işçilerin hak ve alacaklarının ödendiğine dair ibraları işverene ibraz etmesi gerektiği ancak aradan 2 yıl geçtiği için işçi ibralarının alınmasının olanaklı gözükmediği, SGK’dan primlerin ödendiğine dair “borcu yoktur” yazının istenebileceği ve varsa SGK borcunun alacağında düşülerek bakiye alacağının belirlenebileceği yönünde görüş sunulmuştur. Rapora karşı davalı vekili tarafından istinaf dilekçesinde de ileri sürülen nedenlerle itiraz edilmiş, alınan ek raporda; kök raporda tespitler tekrar edilmiş ayrıca dosyaya sunulan SGK belgelerinden davacının bu işyeri numarası için muaccel bir pirim borcu olmadığı belirtilmiştir. Mahkemece, bilirkişi raporu hükme esas alınarak karar verilmiş ise de raporun davacı tarafça dosyaya sunulan ve dökümü yapılmayan CD incelenerek düzenlendiği, taraflara ait ticari defter ve kayıtların incelenmediği anlaşılmaktadır. Savunma hakkı, Anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı 36. maddesinde “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” düzenlemesi ile açıkça hüküm altına alınmıştır. İddia ve savunma hakkı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun hukuki dinlenilme haklı başlıklı 27. maddesi ile usul hukukumuza yansıtılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın “açıklama ve ispat hakkı”nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur. Hukuki dinlenilme hakkı Yargıtay 22. H.D. 22/06/2020 tarih 2017/29720 E. 2020/6157 K. sayılı ilamında; “…6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın, hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir. Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır.Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.” şeklinde açıklanmıştır. Somut uyuşmazlıkta, her iki tarafın delil listesinde yer alan ticari defterler, davalı tarafça sunulan deliller, yapılan mail yazışmaları incelenmeden hüküm kurulması davalının hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğindedir. Mahkemece; davacı tarafından sunulan CD’nin dökümü yaptırılarak fiziki olarak dosya kapsamına alınması, sözleşme kapsamında çalışan işçilerin özlük dosyasının, işe giriş ve çıkış bildirgelerinin getirtilmesi, hakediş konusunda uzman bilirkişi ile mali müşavir bilirkişi heyetine dosyanın tevdi ile tarafların ticari defter ve kayıtları, mail yazışmaları, sözleşme kapsamında çalışan işçilere ilişkin davacı tarafça düzenlenen tüm kayıtlar üzerinde inceleme yaptırılarak denetime elverişli rapor alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi hatalıdır. Ayrıca 6100 sayılı HMK’nun 297.maddesinde hükümde hangi hususların yer alacağı açıkça düzenlenmiştir. HMK’nun 297/1.e bendi uyarınca gerekçeli kararın yazıldığı tarihin hükümde yer almaması yasanın emredici hükmüne aykırıdır. Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin eksik incelemeye dayalı olarak verdiği kararın, 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dairemizin kararına uygun şekilde yargılama yapıldıktan sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/2 E. 2019/172 K. Sayılı 01/03/2019 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahal mahkemesine İADESİNE, 3-Davalı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine, 5-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/04/2022