Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1032 E. 2022/1275 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1032
KARAR NO: 2022/1275
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2016/530
KARAR NO: 2018/1089
DAVA TARİHİ: 13/05/2016
KARAR TARİHİ: 17/10/2018
DAVA: Sözleşmenin Haksız Feshi Nedeni ile Yoksun Kalınan Kar
KARAR TARİHİ: 09/11/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 10/02/2015 tarihinde güvenlik hizmetinin sağlanması için Hizmet Sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasında akdedilen hizmet sözleşmesinin kendiliğinden sona ermediğini, tarafların kendi aralarında yaptıkları görüşmelerle sözleşme süresini uzattıklarını, müvekkili şirketin sözleşme konusu hizmeti vermeye devam ettiğini ve bu hususun davalı şirketin Beyoğlu … Noterliği aracılığıyla gönderdiği 26/08/2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesinde de kabul edildiğini, sözleşme süresi geçmesine rağmen sözleşmenin karşılıklı kabulle devam ediyor olması nedeniyle sözleşme süresine ilişkin ek bir protokol de düzenlenmediğinden fiili devamlılıktan sözleşmenin yenilendiğini, müvekkili şirket sözleşmeden doğan sorumluluklarını eksiksiz yerine getirdiği halde davalı şirketin ihtarname gönderek sözleşmenin 26/09/2015 tarihinde feshedileceğini bildirdiğini, bu haksız ve usulsüz fesih bildirimini kabul etmediklerini, her ne kadar davalı şirket gönderdiği ihtarname ile sözleşmedeki 8.maddeye dayanarak bir neden belirtmeksizin sözleşmeyi feshettiğini belirtse de feshin müvekkili şirketi mağdur etmek için yapıldığını ve yenilenmiş sözleşmenin bitiş tarihinin 15/02/2016 olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin uğramış olduğu şimdilik 1.000,00 TL tutarındaki yoksun kalınan karın sözleşmenin haksız feshedildiği tarih olan 29/09/2015 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 8. maddesinde sözleşme süresinin düzenlendiğini, tarafların kendi aralarında yaptıkları görüşmelerle sözleşme süresinin uzatmış olduğu iddiasının doğru olmadığını, davacı tarafın sözleşmeye aykırı hareket ederek müvekkilini zarara uğrattığını, davacının kendi personeli olan işçilerin, bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediği gerekçesiyle bir kısım davalar açtığını, bu davalarda müvekkilinin asıl işveren olmadığı nedeniyle müvekkili şirketi de davalı olarak gösterdiklerini, müvekkili şirketin davacının sebep olduğu bu davalar nedeniyle yargılama gideri, vekalet ücreti, işçilere ödenen paralar gibi bir çok mali yükümlülükle karşılaştığını ve bu paraları müvekkilinin ödeyerek zarara uğradığını ileri sürerek davacının davasının reddine, davacının hakkı olmadığını bilerek ve kötü niyetle dava açmış olması sebebiyle müvekkili ile anlaşılan 5.800,00 TL den az olmamak üzere mahkemece belirlenecek olan dava değerinin %15’i oranındaki vekalet ücretinin HMK. Md. 329 gereği davacıdan alınarak müvekkili davalıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece; “…Taraflar arasındaki ihtilaf konusu sözleşmenin süresinin bitmesinden sonra davacı tarafın hizmet vermeye devam etmesinden dolayı sözleşmenin süresinin uzayıp uzamadığı, davalı tarafça gönderilen fesih ihtarının haksız olup olmadığı ve davacı tarafın fesih işleminden dolayı mahrum kalınan kar talebin de bulunup bulunmayacağına yöneliktir… Davacı taraf sözleşmenin aynı şartlarla yenilendiğini iddia etmektedir. Davalı taraf ise bu iddiayı kabul etmemektedir. Sözleşmenin 8.md dikkate alındığında belirlenen süresinin bitmesinden sonra, Davacı tarafça hizmetin verilmeye devam edilmesinin sözleşmenin aynı şartlarla devam ettiği anlamanına gelmeyeceği açıktır. Kaldı ki Bilirkişi raporu ile belirlendiği üzere sözleşmenin aynı şartlarla yenilendiği kabul edilse dahi davalı taraf, davacı tarafa 26/08/2015 tarihinde ihtarname göndermiş ve feshin 26/09/2015 Tarihi itibari ile yapıldığını belirtmiştir. Fesih ihtarı bu hali ile Sözleşmenin 8.md uygun olarak bildirilmiştir. Sunulu nedenlerle davacı tarafça açılan dava mahkememizce yerinde görülmediğinden davanın Reddine karar verilmiştir. Davalı taraf 6100 Sayılı Kanunun 329.md uyarınca talepte bulunmuş ise de; davacı tarafın 6100 Sayılı Kanunun 329.md kapsamında hiçbir hakkı olmadığı hâlde dava açan taraf olarak nitelendirilemeyeceği anlaşılmakla davalı tarafın bu yöndeki talebi mahkememizce kabul görmemiştir.” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili yasal süre içerisinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece HMK’nın 266.maddesine aykırı olarak dava konusu sözleşmenin haksız feshedilip edilmediğin tespitinin bilirkişiden istendiğini, mahkemece bilirkişiden aynı zamanda davacının zarara uğrayıp uğramadığı, uğramışsa miktarının tespiti istenmiş ise de bilirkişi heyetinin hukuki mütalaayla yetinerek hesaplama yapmadığını, ikinci bir bilirkişi raporu taleplerinin reddedildiğini, sözleşmenin yenilendiği, müvekkili tarafından hizmetin verilmeye devam edildiği açık olmasına, davalı tarafın müvekkil şirket çalışanlarının tesislerinde çalışmaya devam etmesine göz yumarak sözleşmenin devamı yönünde irade beyanında bulunmasına rağmen davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, davalı tarafından somut bir gerekçe göstermeksizin sözleşmenin feshinin haksız olduğunu beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re’sen gözetilmiş ayrıca HMK’nın 357. maddesindeki “İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz” kuralı nazara alınmıştır. Dava, taraflar arasında imzalanan hizmet sözleşmesinin süresinin uzamış olmasına rağmen davalı tarafından haksız olarak feshedildiği iddiası ile kar kaybı istemine ilişkindir. Taraflar arasında imzalanan 10/02/2015 tarihli Hizmet Sözleşmesinde davacının “…”, davalının “…” olarak anıldığı, sözleşmenin konusunun 3.maddede; “…, … aşağıda belirtilen adresteki hizmet ve üretim binalarında üretim ve kolaylık tesislerinde, temizlik, yemekhane, forklift operatörü hizmetlerini yürütmektedir.” Sözleşmenin Süresi başlıklı 8.maddede; ”Sözleşmenin süresi 16/02/2015-15/08/2015 tarihleri arasında geçerli olup, taraflar arasında bu süre öncesinde yeni dönem için bir sözleşme imzalanmadığı taktirde sözleşme tarafların birbirlerine yazılı ihbarda bulunmasına gerek kalmaksızın kendiliğinden sona ermiş olacaktır. Taraflardan herhangi biri 1 (bir) ay önceden yazılı olarak bildirmek şartıyla dilerlerse yukarıda belirtilen tarihten önce sözleşmeyi fesih edebileceklerdir. Bu nedenle iş akdi fesih edilen personelin/personellerin tazminatlarından … sorumlu değildir.” hükümleri yer almaktadır. Taraflar arasında sözleşmede belirlenen 16/02/2015-15/08/2015 tarihleri arasında hizmet ilişkisi devam etmiş olup, bu hususta ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf ise sözleşmede belirlenen süre sonunda sözleşmenin devam edip etmediği ve davalı tarafından haksız olarak feshedilip edilmediği noktasında toplanmaktadır. Davalı tarafından Beyoğlu … Noterliğinden keşide edilen 26/08/2015 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarname ile taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin sözleşmenin 8.maddesi uyarınca 15/08/2015 tarihinde kendiliğinden sona erdiği ancak davacının hizmet arzı devam ettiğinden sözleşmenin fiilen ayakta olduğu, hukuken sonlanmış olmakla birlikte fiilen ayakta olan sözleşmenin 26/09/2015 tarihi itibariyle feshedileceği ihtar edilmiştir. Davacı tarafından Beşiktaş … Noterliğinden keşide edilen 17/09/2015 tarih ve … yevmiye no.lu cevabi ihtarnamede ise sözleşmenin 8.madde uyarınca 15/08/2015 tarihinde kendiliğinden sona ermediği ve tarafların kendi aralarında yaptıkları görüşmeler neticesinde uzadığı, hizmetin verilmeye devam ettiği ve bu hususun davalı tarafın da kabulünde olduğu, fiili devamlılık ile sözleşmenin yenilendiği, edimler sürerken sözleşmenin hukuken sona erdiğinden bahsedilemeyeceği belirtilerek fesih bildiriminin kabul edilmediği ihtar edilmiştir. Dosya kapsamında yer alan kayıtlar incelendiğinde taraflar arasındaki ilişkinin 16/02/2011 tarihinden itibaren süregeldiği, ilk olarak 16/02/2011-15/02/2013 tarihleri arasında geçerli hizmet sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşme süresinin bitiminde 16/02/2013-15/02/2015 tarihleri arasında geçerli hizmet sözleşmesinin ve son olarak dava konusu olan 16/02/2015-15/08/2015 tarihleri arasında geçerli hizmet sözleşmesinin imzalandığı anlaşılmıştır. Mahkemece bilirkişi heyeti vasıtası ile düzenlenen rapor ile ”davacı tarafın inceleme gün ve saatinde ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, davalının 2014 ve 2015 yılı defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yapıldığı, taraflar arasında düzenlenmiş bulunan 6 aylık hizmet sözleşmesi sonunda, tarafların cari hesap bakiyesinin sıfır olduğu, sözleşmenin bitiminden sonra davacı tarafça Eylül ayı için verilen hizmet bedelinin davalı tarafça ödendiği, davalı tarafından 26/08/2015 tarihinde davacıya keşide edilen ihtarname ile fesih ihbarı yapıldığı, davalının fesih işleminde haklı olduğu, davacının talebinin yerinde görülemeyeceği” şeklinde görüş bildirilmiştir. Müspet zarar (olumlu zarar) sözleşme tam olarak ifa edilmiş olsa idi alacaklının mal varlığının oluşacağı durum ile sözleşmeden ifa edilmemiş olması nedeniyle mevcut durum arasındaki farktır. Yoksun kalınan kar da müspet zararın bir parçasını oluşturur. Borca aykırı davranış olmasaydı, alacaklının malvarlığının göstereceği artışa yoksun kalınan kar denir. Burada sözleşmenin ihlali malvarlığında meydana gelecek muhtemel bir artışı engellemiş, önlemiştir… Yoksun kalınan kar ya malvarlığının aktif kısmının artmamasından yada pasif kısmının azalmamasından meydana gelir (Prof. Dr. Fikret Eren, Dr. Ünsal Dönmez, Eren Borçlar Hukuku Şerhi, Cilt III, s. 2261, 2261). 6102 sayılı TTK’nun 18/2 maddesinde “Her tacirin, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerekir.” hükmü yer almaktadır. Sözleşmenin 8.maddesinde 16/02/2015-15/08/2015 tarihleri arasında geçerli olduğu, taraflar arasında bu süre öncesinde yeni dönem için bir sözleşme imzalanmadığı taktirde tarafların birbirlerine yazılı ihbarda bulunmasına gerek kalmaksızın kendiliğinden sona ermiş olacağı düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki ticari ilişkinin 16/02/2011 tarihinden itibaren devam ettiği, önceki dönemlerle sürenin bitiminden önce sözleşme imzalanmasına rağmen yeni döneme ilişkin sözleşme imzalanmadığı, yani taraflar arasında imzalanan sözleşme olmamasına rağmen ilişkinin devam ettiğine dair bir teamül oluşmadığı, tarafların kendi aralarında yaptıkları görüşmelerle sözleşme süresini uzattıkları davacı tarafından ileri sürülmesine rağmen bu yönde bir delil sunulmadığı, sözleşme 15/08/2015 tarihinde sona ermesine rağmen davacı tarafından bu tarihten sonra hizmet verilmeye devam edilmiş ise de davalının Beyoğlu … Noterliğinden keşide edilen 26/08/2015 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshedeceğini bildirdiği ve bir ay sonra geçerli olacak şekilde sözleşmenin feshedildiği, sözleşmenin sona erdiği tarih ve fesih bildiriminin yapıldığı tarih de dikkate alındığında sözleşmenin feshinin hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olmadığı kanaatine varıldığından, davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına göre ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu ulaşılan maddi olay ve hukuki değerlendirme usul ve yasaya uygundur. HMK’nın 355. maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususunda re’sen ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak inceleme yapılmış, kamu düzenine aykırı herhangi bir husus tespit edilmemiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçelerle yerinde olmadığı anlaşılmakla istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, 3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davacıya ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 09/11/2022