Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1022 E. 2022/1376 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1022
KARAR NO: 2022/1376
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2015/1037
KARAR NO: 2019/177
KARAR TARİHİ: 28/02/2019
DAVA: Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 16/10/2015
KARAR TARİHİ: 07/12/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketi tarafından sigortalı konutun, davalının ürettiği bulaşık makinesinin içerisindeki tesisattan kaynaklanan yangın nedeniyle hasara uğradığını, işbu olay sebebiyle eksper tarafından hasar tespiti yaptırılarak zarar gören daire ve eşyalar için 16.877,30-TL sigorta tazminatı ödendiğini, dava açılmadan önce davalıya rücu ihtarı gönderildiği ancak davalı tarafça ödeme yapılmadığını beyanla rücuen tazmin istemine yönelik huzurdaki davayı ikame etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Düzce 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde ikame edilen yangından kaynaklı tazminat davasının bekletici mesele yapılmasını, davacı tarafından yapıldığı iddia edilen ödemeye ilişkin herhangi bir dekont sunulmadığını, sigorta poliçesinin imzasız olması nedeniyle huzurdaki davanın kabul edilemeyeceğini, davaya konu yangının müvekkili şirketin ürününden kaynaklanmadığını ayrıca yangının bulaşık makinasından mı yoksa elektrik tesisatından veya mutfakta bulunan başka bir elektrikli üründen mi çıktığının belli olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ”… dava dışı sigortalının konutunda meydana gelen yangın sebebiyle bir takım eşyaların hasar gördüğü sabittir. Mevcut iddia nazarında yangın olayının çıkış kaynağının ve mahiyetinin tespiti yönünde 6100 Sayılı HMK 266-(1) maddesince uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerekmiştir. Sunulan rapor teknik açıdan yeterli izahata sahip ve hükme esas alınabilir niteliktedir. Dosya kapsamında celbedilen deliller irtibatlandırılmak suretiyle dava dışı sigortalının konutunda bulunduğu binada meydana gelen yangının; 25/04/2015 tarihli olay sonrası tanzim olunan tutanakta da belirtildiği üzere binanın ikinci katında sigortalının dairesinde bulunan bulaşık makinesinin motor kısmında oluşan kaçak akımın etkisiyle meydana geldiği açıkça ortaya konulmuştur. Bunun yanında taraflara yüklenen sorumlulukta davalı üretici firmanın mevzuat kapsamında iç tesisatın korunması yönünde makinenin bağlanacağı yerde kaçak akım rölesi bulundurma zorunluluğunu tüketiciye bildirdiğine dair bir kanıt olmadığından, kaçak akım koruma rölesi bulundurma zorunluluğuna yönelik davalı firmanın gerekli ve yeterli bilgilendirmeyi yapmamış olduğunun kabulüyle asli düzeyde ve sigortalı mal sahibinin ise aynı minvalde müterafik kusur atfıyla tali düzeydeki sorumlulukları dosya kapsamına göre yerinde görülmüştür. Sigorta eksperi bilirkişi tarafından yapılan tespit nazarında da hasar ödemesiyle kusur durumu re’sen oranlanmak suretiyle netice olarak 13.501,84-TL’nin ödeme tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair neticeden Davanın kısmen kabulü ile; 13.501,84-TL’nin 28/05/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; müvekkiline kusur yüklenemeyeceğinden bahisle kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nun 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, eşya sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına ödeme yapan davacının, ödediği bedeli zarardan sorumlu olduğu ileri sürülen davalıdan rücuen tahsiline ilişkindir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; dava dışı sigortalının konutunda çıkan yangından dolayı oluşan hasarın, yangının çıkmasında kusurlu olduğu iddia olunan davalı şirketten rücuen tahsili için açılan davanın tarafların kusur oranına göre kısmen kabulüne karar verilmiştir. TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. 6102 sayılı TTK ‘nun 4/1-(a) maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu sebeple, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. maddesine göre, sigortacı, sigorta tazminatını ödedikten sonra, hukuken sigortalının yerine geçerek, sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hakkın, tazmin ettiği bedel kadar sigortacıya intikal edeceği, sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacının, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilecektir. Bu durumda da, görevli mahkeme, dava dışı sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki içeriğine göre belirlenecektir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k ve l maddelerinde, tüketici ve tüketici işlemi tanımlanmıştır. Buna göre tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere, ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere, her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.Yine aynı yasanın 73/1. maddesi, “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” hükmünü, 83. maddesi ise, “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır. Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili, diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmüne amirdir. Somut uyuşmazlığın incelenmesinde, dava dışı sigortalı … ile davacı arasında … Sigorta Poliçesi ile sigortalıya ait eşyanın sigortalandığı, 25/04/2015 tarihinde çıkan yangın sebebi ile konuttaki eşyaların zarar gördüğü, yangının çıkış sebebinin davalı firmanın üretimindeki bulaşık makinesinden kaynaklandığının iddia edildiği, bu haliyle dava dışı sigortalı ile davalı arasında 6502 Sayılı Yasanın 3., 73. maddeleri gereğince tüketici ilişkisi olduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Kanunun 83/2 maddesindeki ” Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması ,bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmü uyarınca sigorta ile ilgili düzenlemenin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunda düzenlenmiş olmasına rağmen bu durumun görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerçeğini değiştirmeyeceği de sabittir. Buna göre de davacının, tüketici olan sigortalısına halefen bu davayı açmış olması sebebiyle 22/03/1944 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun kararı uyarınca davaya bakma görevi Tüketici Mahkemesindedir.Açıklanan nedenlerle mahkemece, tüketici mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, HMK’nın 114/1-c, 115/2. maddesi uyarınca davanın, mahkemenin görevine ilişkin dava şartı yokluğundan, usulden reddine karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlığın esası hakkında hüküm tesis edilmesi hatalı olduğundan kararı istinaf eden davalı tarafın istinaf talebinin HMK nın 353/1.a.3 maddesi gereğince kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve görev dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilerek sair işlemlerin yapılması için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun sair istinaf sebepler incelenmeksizin KABULÜ ile İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemenin 2015/1037 E. 2019/177 K. Sayılı 28/02/2019 tarihli kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1.a.3 bendi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dairemizin kararı doğrultusunda işlem yapılması için dosyanın mahkemesine İADESİNE,3-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına, davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davalı tarafın yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,6-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.a.3 ve 362/1.g bendi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 07/12/2022