Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1009 E. 2022/1385 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1009
KARAR NO: 2022/1385
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2017/980
KARAR NO: 2019/246
KARAR TARİHİ: 26/03/2019
DAVA: İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/12/2022
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının sanayi buzdolabı, buz makinası, soğuk hava odası satış, tamir, montaj ve bakım servisi … olarak davalı şirketin endüstriyel mutfak cihazlarının tamir ve bakımını yaptığını, davalı şirket her üç ayda bir müvekkiline faks aracılığıyla mutabakat mektubu gönderdiğini, davacının da bunu imzalayarak şirkete ilettiğini, dosyaya sunulan 30/06/2016 tarihli mutabakat mektubundan da anlaşılacağı üzere davalı şirketin bu tarih itibariyle davacıya 5.383,20-TL borcu olduğunu, bu tarihten sonra davacının davalı şirkete bakım onarım hizmeti vermeye devam ettiğini, bu hizmetin bedellerini daha önce olduğu gibi faturalandırarak şirkete ilettiğini, mutabakat mektubundaki bedel ile toplandığında şirketin borcu 8.350,90-TL olduğunu, davalı şirket sonraki dönemde bir kısım ödeme yaptığını, davacının toplam 6.850,90-TL alacağı olduğunu, davalı şirket yönünden icra takibi başlatıldığını, davalı tarafça borca, faize ve ferilerine itiraz edildiğini, itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; borca, işlemiş faize ve borcun bütün ferilerine tümüyle itiraz ettiğini, haksız mesnetsiz ve hukuka aykırı açılan davanın reddi, davacı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece “… Tüm dosya kapsamı ve toplanılan delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı tarafça; Taraflar arasında düzenlenen 30/06/2016 tarihli mutabakat mektubu gereğince, davalı şirketin davacı tarafa 5.383,20-TL borcu olduğunu, bu tarihten sonra da davacı şirketin davalı şirkete bakım-onarım hizmeti vermeye devam ettiğini, bu hizmet bedelleri ile mutabakat mektubundaki bedel olmak üzere toplamda şirketin borcunun 8.350,90-TL olduğunu, davalı şirketin sonraki dönemde bir kısım ödeme yaptığını, davacının toplam 6.850,90-TL alacağı olduğundan bahisle davalı şirket yönünden icra takibine başlandığını, davalı tarafın icra takibine vaki itirazının iptali istemi ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmıştır.Dosya kapsamına alınana ve hüküm kurmaya elverişli bulunan 21.09.2018 tarihli bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere; davacıya ait 2015 ve 2016 yıllarına ilişkin işletme defterinin incelemeye tabi tutulduğu, davacı tarafın ticari defterlerine göre; davacı tarafın, davalı yandan 6.850,90-TL alacaklı göründüğü, davalı tarafın ticari kayıtlarına göre de davacıya 6.850,00-TL borçlu göründüğünü, bu bağlamda taraftarın ticari defter ve belgelerinin birbirini doğrular nitelikte olduğu, ayrıca davacı tarafça dosya kapsamına sunulan mutabakatnamelerin de davalı tarafça imzalı bulunduğu, davacı tarafça 29.12.2016 tarih ve … yevmiye nolu Beyoğlu … Noterliği’nin ihtarnamesi ile davalının temerrüde düşürüldüğü, bu bağlamda davacının takipte işlemiş faiz talep edebileceği anlaşılmış, bu nedenlerle; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında davalı tarafın itirazının iptali ile takibin 6.850,90-TL asıl alacak, 60,81-TL işlemiş faiz ve 91,59-TL ihtarname gideri olmak üzere toplam; 7.003,30-TL üzerinden devamına karar vermek gerekmiş, yine koşulları oluştuğundan davacı taraf lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine” dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; ispat yükü altında olan davacının alacağın varlığını ve miktarını usule uygun delillerle ispatlayamadığı, faturaların tek başına hiçbir zaman akdi ilişkiyi ve hizmetin verildiğine yönelik ispat vasıtası olamayacağı belirtilmiştir .
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK’nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Dava hizmet sözleşmesinden kaynaklı davalı aleyhine başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Dairesi’nin … sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafça ”08.07.2016 -19.11.2016 tarihleri arasında düzenlenip takip talebine ekli sunulan 2.967,70 TL bedelli 5 fatura- … tarafından davalıya yönelik düzenlenen- alacağı, 30.06.2016 itibariyle ödenmemiş 5.383,20 TL hesap alacağı toplamından ödenen 1.500,00 TL sonrası bakiye 6.850,90 TL + 91,59 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 6. 942,49 TL’nin tahsili” talebine dayalı olarak 6.850,90 TL fatura, 60,81 TL işlemiş faiz (yasal faiz) ve 91,59 TL ihtarname gideri olmak üzere 7.003,30 TL’nin davalıdan tahsiline yönelik ilamsız takiple ödeme emri düzenlendiği, ödeme emrinin 20.02.2017 tarihinde davalı tarafa tebliğ edildiği ve davalı tarafça 21.02.2017 havale tarihli itiraz dilekçesinde ödeme emrine, borca ve fer’ilerine itiraz edildiği belirtilmiş olup, dava yasal sürede açılmıştır. Takip talebinin okunup faturaların incelenmesinde, buzdolabı tamiri, buzdolabı motoru, mutfak tezgah tipi buzdolabı, dijital termostat ve servis ücreti, işçilik ücreti, set üstü salat bar tamirine ilişkin olduğu ve Beyoğlu … Noterliği’nce düzenlenen 91,59 TL bedelli noterlik makbuzunun sunulduğu anlaşılmaktadır.Dava dilekçesi ekinde fotokopi şeklinde sunulan mutabakat mektuplarının incelenmesinde, davalının davacıya yönelik şirket nezdindeki hesapla ilgili olarak ”şirketimizdeki cari hesabınız 31.03.2016 tarihi itibari ile 4.377,2 TL alacak bakiyesi vermektedir. Mutabık olup olmadığımızı bildirmenizi rica ederiz” şeklinde ve davalı tarafça düzenlenen başka bir mutabakat mektubunda “şirketimizdeki cari hesabınız 31.12.2016 tarihi itibari ile 3.067,40 TL alacak bakiyesi vermektedir. Mutabık olup olmadığımızı bildirmenizi rica ederiz” şeklinde belirtmenin yer aldığı ve mutabakat mektupların altında miktar kısmının el yazısıyla davalının belirttiği miktarla uyumlu şekilde doldurularak davacının kaşesinin basılı ve imzalanmış olduğu görülmektedir. Davacı tarafça, davalıya yönelik ödenmeyen fatura borcunun (toplam 6.850,90 TL) 7 gün içerisinde ödenmesi hususunda Beyoğlu … Noterliği vasıtasıyla düzenlenen ihtarname, 03.01.2017 tarihinde tebliğ edilmiştir. Mali müşavir bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; davacı tarafın 2015 ve 2016 yılına ilişkin işletme defteri tuttuğu, davalı … davacının ticari defterlerin tam olduğu ve kayıtların usulüne uygun tutulduğu, takip tarihi itibari ile davacı defterlerine göre davalıdan 6.850,90 TL alacaklı göründüğü, davalının ticari defter ve kayıtları incelendiğinde de, davacı defterlerinde bulunan kayıtların aynılarının yer aldığı, davalı defter kayıtlarına göre davacıya 6.850,90 TL borçlu olduğu belirtilmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne dair karar verilmiş olup davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.6102 sayılı TTK’nin 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “… Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/062003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nin m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır… borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nin 222. (6762 sayılı TTK’nin 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir..” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir.Davaya konu somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında düzenlendiği anlaşılan 2 adet mutabakat mektubuna davalı tarafça itiraz ileri sürülmemiş olup, davacının hizmet sözleşmesi çerçevesinde tamir ve bakım hizmetlerinin gerçekleştirilmemiş olduğu iddia edilmiştir. Takibe konu faturaların tamir ve bakım hizmetlerine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Mali müşavir bilirkişi tarafından hükme esas alınan raporda tarafların ticari defter ve kayıtlarının tam olduğu ve usulüne uygun tutulduğu ve incelenen ticari kayıtlara göre davalının, davacıya 6.850,90 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir. Yukarıda da belirtilmiş olduğu üzere, takip talebine konu edilen ihtarname giderine ilişkin makbuz örneği de davacı tarafça sunulmuş olmakla, mahkemece verilen davanın kabulüne dair kararın dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı anlaşılmakla; kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınan 121,30 TL’nin başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf nispi karar harcının, davalı tarafından yatırılan 120,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 39,70 TL’nin istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy çokluğu ile karar verildi. 07/12/2022
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası’nın 2. maddesinde “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu” belirtilmiştir.Harçlar Kanunu Genel Tebliği, (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde “Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı”, 1/e maddesinde “(değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı” belirtilmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E. 2021/7367 K. sayılı ilamında da “… Bölge Adliye Mahkemesi’nce verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK’nin 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi’nce HMK’nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına” dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.