Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/99 E. 2023/72 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/99
KARAR NO : 2023/72
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 20/12/2022
NUMARASI: 2022/261 E. – 2022/260 K.
DAVANIN KONUSU: Delil Tespiti- İhtiyati Tedbir (D.İş)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 19/01/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1961 yılından bu yana faaliyet gösterdiği birçok ürünün tanıtımı ve geliştirilmesini sağlayarak bir kalite sembolü olduğunu, müvekkiline ait “…” markasının TPMK nezdinde tanınmış marka olarak tescilli bir marka olduğunu, aynı zamanda müvekkiline ait “…” markasının WIPO nezdinde … no ile tescil edildiğini, “…” ibareli markaların müvekkiline ait tescilli markalar olduğunu, karşı tarafın “…” ibareli ürünlerinin internet üzerinden ve fiziken satışını yaptığını, bu durumun müvekkilinin tescilli markasından doğan haklarına tecavüz olduğunu, bu nedenlerle belirtilen adres ve internet ortamında bilirkişi incelemesi yapılarak iddia edilen tecavüzün tespitini, 6769 sayılı SMK’nın 150. maddesinde yer alan hükme dayanarak “…” ibareli ürünlerinin davalı yanca ne miktarlarda üretildiği, hangi firmalara satıldığı, hangi satış/ pazarlama kanallarında ilgili ürünlerin kullanıldığı, bahse konu ürünlerin davalı yanca hangi ülkelere ihraç edildiği, davalının müvekkili şirket markalarını taşıyan ürünleri üreterek/ satarak ne miktarlarda ciro elde ettiğini ortaya koyar nitelikte olan belgelerin mahkemeye sunulması hakkına karar oluşturulmasına, delil tespiti yapılması aşamasında elde edilecek karşı tarafça üretilen/ pazarlanan/ satılan/ elde bulundurulan “…” ibaresini taşıyan ürün ambalajlarına, bahse konu ibareleri taşıyan sair bütün promosyonel belgelere, eğer ilgili ibareleri taşıyan ambalajların/ promosyonel belgelerin ürünlerden ayırılması mümkün değil ise ilgili ürünlerin tamamına el koyulması ve bahse konu ürünlerin ticari alandan toplanmasına, davalı yanca gerçekleştirildiği iddia olunan müvekkili şirket marka hakkına tecavüz fiillerinin önlenmesi adına mahkemenizce el koyulan “…” ibareli ürünlerin masrafları karşı tarafa yükletilerek imhası ve bahse konu ürünlerin davalı yanca üretiminin durdurulmasına, davalı yanca üretilen/ pazarlanan/ satılan “…” ibareli ürünlerin gümrükte durdurulmasına karar verilmesi talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından 03.11.2022 tarihinde “… Tespit talebinin 6100 sayılı HMK’nın 400 maddesi ve hükümlerine uygun olduğu kanaati ile tespit yapılmasına ilişkin talebin kabulüne, işin önemine ve aciliyetine binaen şimdilik diğer tarafa tebliğat yapılmaksızın, talep edilen hususlarda tespit ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına, … İhtiyati tedbir talebinin bilirkişi raporu geldikten sonra değerlendirilmesine, …” şeklinde ara kararlar kurulmuştur. 10.11.2022 tarihinde bilirkişi raporu sunulmuş olmakla İlk Derece Mahkemesi tarafından 11.11.2022 tarihinde “… HMK’nun 390 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin duruşmalı incelenmesi asıl olduğundan duruşma açılmasına, … Tespit talep dilekçesi, karar ve bilirkişi raporundan bir suretinin duruşma günü ile birlikte karşı tarafa tebliğine, …3-Bilirkişi raporundan bir suretinin duruşma günü ile birlikte tedbir isteyen vekiline tebliğine, …” şeklinde ara kararlar kurulmuştur. 20.12.2022 tarihli celsede “…Tedbir isteyen vekili : bilirkişi raporuna yönelik beyanımızı tekrar ediyoruz. Gerek fiziki ortamda g erekse sanal ortamda karşı tarafça “…” ibareli ürünlerin satışının, pazarlanmasının, durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesini talep ediyoruz dedi. … Aleyhe tedbir talep edilen vekili : dilekçelerimizi tekrar ediyoruz. Müvekkil adresinde yapılan incelemede herhangi bir ürün bulunamadı. İnternet ortamında belirtilen bazı internet adresleri müvekkille ilişkili değildir. Sadece metroyatservis.com alan adı müvekkile ait olup, burada da “…” ibaresi kullanılmış ise de “…” markası müvekkil markasıdır. “…” ibaresi marka yanında kullanılmıyor. Sadece ürün cinsini belirtmek için kullanıyor. …, çikolatalı ıslak kek tanımını kullanmaktadır. Markasal kullanımımız yoktur. Tedbir kararı yargılamayı gerektirir. Talep reddedilsin dedi. … 1-SMK 159 ile HMK 389 ve devamı maddelerinde aranan koşullar gerçekleşmediğinden ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada REDDİNE, …” şeklinde kısa karar tefhim edilmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 20.12.2022 tarihli ihtiyati tedbirin reddine ilişkin “… Bilirkişi heyeti 10/11/2022 havale tarihli raporunda sonuç olarak; Google arama motoru üzerinde “…” ibaresi ile aratılması sonucu arama sonuç ekranında ilk sırada “…” , “…” , “…” şeklinde “…” ibareli kullanımların bulunduğunun tespit edildiğini, aleyhinde tespit istenen “www…com” adresinde tespit isteyene ait “…” ibareli markaların “…” , “…” ve ürün ambalajı üzerinde “…” şeklinde kullanımların bulunduğunu, www…com alan adının … A.Ş isimli firma tarafından işletildiğini, aleyhinde tespit istenen “https://www…com/…” ve “https://www…com/…” adresinin “…” ibareli dondurulmuş unlu mamul ürününün tanıtım ve satışının yapıldığını, “www…com” alan adının aleyhinde tespit istenen taraf … Tic. Ltd. Şti. tarafından işletildiğini, aleyhinde tespit istenen https://…com/… adresinde “…” isimli ürün görselinin …com adresli internet sitesinden “…” isimli kullanıcı tarafından “…” (Google Translate’e göre Türkçesi: “…”) açıklaması ile yüklendiği görülen ürün görselinin bulunduğunu, söz konusu “…com” alan adlı internet sitesinin Singapur ülkesi merkezli bir sosyal medya sitesi olduğunu, alan adının yapılan Whois sorgusunda alan adı sahiplik bilgilerinin gizlenerek kayıt edildiğini, aleyhinde tespit istenen “https://tr-tr.facebook.com/…/” internet adresinin “…” isimli Facebook kurumsal sosyal medya hesabı olduğu hesabın “Ürün/Hizmet” tanıtımı ve “…” açıklamasını içerir şeklinde yapılandırıldığını, iletişim bilgilerinde … no.lu telefon numarası, …@gmail.com ve https://…com/…. adreslerinin iletişim bilgisi olarak gösterildiğini, söz konusu sosyal medya hesabının 30.09.2016 tarihinde oluşturulduğunu, söz konusu sosyal medya hesabının da … Tic. Ltd. Şti. tarafından işletildiği, “…” isimli Facebook hesabından yapılan 07.09.2022 tarihli gönderisinde …” açıklaması ve … Hashtag’i kullanılarak yapılan paylaşımın bulunduğu, aleyhinde tespit istenen https://…/… adresinin “…” isimli ürünün tanıtım ve satışının yapıldığı web sitesi olduğu, web sitesinin içeriğinin Almanca dilinde sunulduğu, metro.de alan adlı web sitesinin … adlı şirket tarafından işletildiği, https://www.google.com/… adresinin Google Arama Motoru üzerinde “…e” ibaresi ile aratılması sonucu gelen görsel arama sonuç ekranı olduğu görülmüş olup, söz konusu arama sonuç ekranında ilk sıralarda dosyaya konu “…” ibareli ürünün bulunduğunu, dilekçede belirtilen adreste yer alan mağaza içinde ve deposunda dosya kapsamında yapılan tespitler neticesinde; mağaza ve depoda tespit talebine konu “…” ibareli herhangi bir ürüne rastlanmadığını, mağaza içinde “…” ibareli başkaca ürünler olmakla birlikte bunların tespite konu “…” ibareli ürün olmadıklarını bildirmiştir. … Aldırılan bilirkişi raporuna göre, aleyhe tedbir istenen tarafa ait mağaza ve depolarda davacı markasına tecavüz teşkil eden herhangi bir ürünün bulunmadığı, talep dilekçesinde bahsi geçen internet adreslerinin çoğunun karşı tarafa ait olmadığı, karşı tarafın internet sitesinde de kendi markası olan “…” markasını “…” ibaresi ile birlikte kullanıldığı, bu kullanımın markasal kullanım olup olmadığı hususunun ancak yargılama ile belirlenebileceği ve bu aşamada ihtiyati tedbir için aranan yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı anlaşılmakla, ihtiyati tedbir talebinin reddi gerekmiştir. …” şeklinde gerekçesi bulunmaktadır. Talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili adına, karşı tarafın haksız kullanımlarının müvekkilinin marka haklarına tecavüz oluşturması ve haksız rekabete sebebiyet vermesi sebebiyle karşı taraf aleyhine Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde 2022/261 D.İş sayılı dosyası ile karşı tarafın müvekkilinin marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin tespitinin talep edildiğini, aynı zamanda tespit dilekçelerinin ayrıntıları ile gerekçelendirildiğini, dosyaya sunulu bilirkişi raporu ile de sabit olan karşı tarafın müvekkilinin marka haklarını ihlal eden ve haksız rekabet oluşturan eylemlerinin ileride telafisi ve ölçülmesi güç zararlara neden olacağını, karşı tarafın haksız kullanımlarının durdurulması için ihtiyati tedbir talebinde bulunduklarını ancak mahkemece tedbir taleplerinin haksız olarak reddedildiğini, … ibarelerinin müvekkili adına tescilli markalar olduğunu ve müvekkilinin tanınmış marka statüsünün bulunduğunu, aleyhine tespit istenen tarafın gerek dosya içerisinde yer alan savunmalarında gerekse ihtiyati tedbir duruşması sırasında “…” ibarelerini ıslak kek adı olduğunu ve markasal bir kullanımın gerçekleşmedini savunduğunu, aleyhine tespit istenen tarafın işbu savunmalarının mesnetsiz olduğunu, yargılama sürecinde itibar edilmeyerek ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerekmekte iken esas davada görülmesi gereken bir uyuşmazlığın olduğuna yönelik kanaatin hukuka aykırı olduğunu, zira tespit dilekçesinde ayrıntılı izah edildiği üzere müvekkili şirketin “…” ibarelerini ilk kez 1961 yılında kendi adına tescil ettirdiğini ve piyasaya işbu ibareli markalarını sürdüğünü, mezkur ibareli markalarını piyasaya sürdüğü günden bu yana aralıksız, fasılasız, kesintisiz bir şekilde yoğun kullanım gerçekleştirerek markaların işletmesi ile bütünleşmesini ve markalarının tüketici nezdinde tanınır hale gelmesini sağladığını, öyle ki müvekkili şirket markalarına gerçekleştirmiş olduğu yatırım, sermaye, emek ve AR-GE çalışmaları sayesinde tüketici nezdinde markanın tanınan, bilinen ve sevilen bir marka olduğu müvekkili şirket işletmesi ile bütünleştiğinin Yüksek Mahkeme kararlarında alınan mütalaalarda tespit edilerek sübuta erdiğini, tanınmış marka statüsüne sahip olan işbu markaların cins adı olduğuna yönelik beyanların mesnetsiz olduğunu, dosyada mübrez mütalaada da ayrıntılı izah edildiği üzere müvekkili şirketin işbu ibareleri piyasaya sürdüğü dönemde ülke kapsamında işbu ibarelerin anlamlarının bilinmediği gibi bir kek adı olarak da bilinmediği tespit edildiğini, müvekkilinin gerçekleştirmiş olduğu emek ve sermaye ile işbu ibarelerin tüketici ile buluştuğunu, öyle ki işbu ibarelerin cins adı olsaydı TÜRKPATENT tarafından mutlak ret kapsamında reddedileceğini yine dosyada mübrez Yüksek Mahkeme kararlarında, bilirkişi heyeti raporlarında ve mütalaalarda açıkça ifade edilerek müvekkili şirketin “…” ibareleri üzerinde markasal haklarının korunduğunun sabit hale geldiğini, tüm bunlarla birlikte “…” ibarelerinin müvekkili şirket adına onlarca marka üzerinde tescilli olduğu ve müvekkili şirketin işbu markaları piyasada maruf ve atıf hale getiren kimse olduğu gözetildiğinde müvekkili şirket markalarının hükümsüz kılınmadığı sürece müktesep hakkının korunacağının da gözetilmesi gerektiğini, emsal Yüksek Yargı kararları bulunduğunu (Yargıtay 11. HD., E. 2020/1834 K. 2021/1273 T. 16.2.2021 sayılı ilamı; Yargıtay 11. HD., E. 2020/1243 K. 2021/1077 T. 10.2.2021 sayılı ilamı; Yargıtay 11. HD., E. 2019/4274 K. 2021/3166 T. 31.3.2021 sayılı ilamı; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2019/2200 E. 2020/321 K. Sayılı ilamı; Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/47 E. 2014/208 K. Sayılı kararı; Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 13.07.2007 tarihli, 2006/608 E., 2007/157 K. sayılı kararı; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 14.05.2009 tarihli, 2007/10930 E, 2009/5834 K. sayılı onama ilamı; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23.03.2010 tarihli, 2008/7468 E., 2010/3214 K. sayılı ilamı; Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12.02.2019 tarihli, 2017/3925 E., 2019/995 K. sayılı ilamı), aleyhine tespit istenen tarafın “BROWNİE” ibaresinin cins adı olduğuna yönelik beyanlarının abesle iştigal olup müvekkili şirketin markasal haklarını ihlal etmek adına kanunu dolanmaya çalıştıklarının açık göstergesi olduğunu, işbu sebeple de işbu beyanlara itibar edilmemesi gerektiğini, aleyhine tespit istenen şirketin “…” ibaresini markasal kullanım gerçekleştirmekle müvekkili markalarına tecavüz eden eylemlere neden olduğunu, mahkemenin “…” ibaresinin markasal kullanım olup olmadığının yargılama gerektiğine kanaat edinmesinin hukuka aykırı olduğunu, aleyhine tespit istenen tarafın Türk Patent ve Marka Kurumu’na … başvuru numarasıyla “…” ibareli markasını 29. ve 30. Sınıfta tescil ettirmek için başvuru gerçekleştirdiğini, işbu durumun dahi aleyhine tespit istenen tarafın “…” ibaresini markasal kullanım gerçekleştirdiğini sabit hale getirdiğini, zira … ibaresinin hem kek adı olmadığı gibi hem de 2011 yılında aleyhine tespit istenen tarafça markasal haklarını koruma altına almak için kendi adına tescil ettirmek istediğini, aleyhine tespit istenen tarafın gerçekleştirmiş olduğu marka başvurusuna karşı taraflarınca süreç kapsamında Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu Kararı’na karşı Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde 2014/227 E. sayılı dava ikame edildiğini, yargılama neticesinde Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2014/227 E. 2016/ 158 K. 06.06.2016 T. İlamında “…556 sayılı KHK.nın 8/1-b maddesi (ILTIBAS) ve diğer açılardan değerlendirme: Tescilli bir marka ile başvuru konusu isaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları nazara alınarak münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle; davacının “… – …” markalarıyla davalının “…” ibareli başvuru markası arasında görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makul düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürünler için ayırdığı satın alım süresi içinde, davalının başvuru markasını gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun davacının “… – …” ibare ve biçimli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, bu açıdan 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesinde belirtilen iltibasın bulunduğu….” gerekçesi ile haklı davalarının kabul edildiğini, davalı şirket tarafından temyiz kanun yoluna götürülen dosyada Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 27/06/2018 tarih ve 2016/13337 Esas, 2018/4888 Karar sayılı ilamı ile yerel mahkeme kararının onandığını, davalı şirketin karar düzeltme taleplerinin reddedildiğini, dosyanın kesinleştiğini, bu kapsamda kesinleşen mahkeme kararında da sübuta erdiği, sabit hale geldiği üzere davalı şirketin “…” ibareli markalarının, müvekkili şirket markalarına ayırt edemeyecek derecede benzer olup müvekkili şirket markalarına iltibas yarattığını, kesinleşen yargı kararı kapsamında tescilinin mümkün olmadığına karar verilen “…” ibareli markanın tescilsiz kullanımının piyasaya sürülmesinin, ticari faaliyetlerde kullanılmasının, ihraç edilmesinin davalı şirketin kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, müvekkili şirketin markasal haklarını bilerek ve isteyerek ihlal ettiğini, 6769 sayılı SMK’nın 29. maddesinde yer alan mütecaviz eylemleri gerçekleştirdiğini sübuta erdirdiğini, bu minvalde aleyhine tespit istenen tarafın “…” ibaresini markasal kullanım gerçekleştirdiği ve işbu markasal kullanımın müvekkili şirket adına tescilli ve tanınmış marka statüsüne sahip markalarına iltibas yarattığının yüksek mahkeme kararları ile sabit olup ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, HMK m.389 ve SMK m.159 gereği ihtiyati tedbir yaklaşık ispat koşullarının oluştuğunu, ihtiyati tedbire karar verilmediği durumda müvekkili şirket markaları üzerinden davalının haksız kazanç elde ederken müvekkili şirket markalarının zarara uğrayacağını, markalarının sulandırılacağının sabit bir gerçek olduğunu, müvekkilinin telafisi mümkün olmayan zararlara uğrayacağının da sübuta erdiğini beyanla ilk derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İstinafa konu talep hakkındaki uyuşmazlık; ihtiyati tedbir talep edenin, delil tespiti yapılması aşamasında elde edilecek aleyhine tedbir istenen karşı taraf tarafından üretilen/ pazarlanan/ satılan/ elde bulundurulan “…” ibaresini taşıyan ürün ambalajlarına, bahse konu ibareleri taşıyan sair bütün promosyonel belgelere, eğer ilgili ibareleri taşıyan ambalajların/ promosyonel belgelerin ürünlerden ayırılması mümkün değil ise ilgili ürünlerin tamamına el konulması, bahse konu ürünlerin ticari alandan toplanması, karşı tarafça gerçekleştirildiği iddia olunan tedbir talep edenin marka hakkına tecavüz fiillerinin önlenmesi adına el konulan “…” ibareli ürünlerin masrafları karşı tarafa yükletilerek imhası, bahse konu ürünlerin karşı tarafça üretiminin durdurulması, karşı tarafça üretilen/ pazarlanan/ satılan “…” ibareli ürünlerin gümrükte durdurulmasına tedbiren karar verilmesi istemine dair ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının yerinde olup olmadığına ilişkindir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi ile ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma niteliğindedir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartı gerekmektedir. Ayrıca tescilli markalar ve patentler bakımından 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.159’da özel bir düzenleme yer almakla 6769 Sayılı SMK 159/1 maddesi uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde kullanımların olduğunu ispat etmek şartıyla ihtiyati tedbir verilmesini isteyebilir. İhtiyati tedbir kararı, talep edildiği tarih itibariyle dosya kapsamında mevcut deliller değerlendirilerek verilmesi gereken geçici hukuki koruma türüdür. Bu sebeple yasa koyucu, mutlak ispatı değil yaklaşık ispatın varlığını yeterli görmüştür. Kanun koyucu, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması sebebiyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur.Değişik iş dosyasına sunulu bilirkişi raporunda; aleyhinde tespit ve tedbir talep edilen internet adresinde yapılan incelemede; adresinin Google Arama Motoru üzerinde “rioba brownie” ibaresi ile aratılması sonucu gelen arama sonuç ekranı olduğunun görüldüğü, söz konusu arama sonuç ekranında ilk sırada “…”, “…” , “…” şeklinde “…” ibareli kullanımların bulunduğunun tespit edildiği, aleyhinde tespit istenen www…com adresinde tespit isteyene ait “…” ibareli markaların “…”, “…” ve ürün ambalajı üzerinde¸ şeklinde kullanımların bulunduğu, www…com alan adının … A.Ş. isimli firma tarafından işletildiği, aleyhe tespit istenen https://www…com/… ve https://www…com/… adresinin “…” ibareli dondurulmuş unlu mamul ürününün tanıtım ve satışının yapıldığı, www…com alan adlarının aleyhine tespit istenen tarafından işletildiği, aleyhinde tespit istenen https://…com/… adresinde “…” isimli ürün görselinin …com adresli internet sitesinden “…” isimli kullanıcı tarafından “…” (Google Translate’e göre Türkçesi: “…”) açıklaması ile yüklendiği görülen ürün görselinin bulunduğu, söz konusu abillion.com alan adlı internet sitesinin Singapur ülkesi merkezli bir sosyal medya sitesi olduğu, alan adının yapılan Whois sorgusunda alan adı sahiplik bilgilerinin gizlenerek kayıt edildiği, aleyhine tespit istenen https://tr-tr.facebook.com/…/ internet adresinin “…” isimli Facebook kurumsal sosyal medya hesabı olduğu hesabın “Ürün/Hizmet” tanıtımı ve “…” açıklamasını içerir şeklinde yapılandırıldığı, iletişim bilgilerinde … no.lu telefon numarası, …@gmail.com ve https://…tr.com/… adreslerinin iletişim bilgisi olarak gösterildiği, söz konusu sosyal medya hesabının 30.09.2016 tarihinde oluşturulduğu, söz konusu sosyal medya hesabının da … Ltd. Şti. tarafından işletildiği, “…” isimli Facebook hesabından yapılan 07.09.2022 tarihli gönderisinde “…” açıklaması ve … Hashtag’i kullanılarak yapılan paylaşımın bulunduğu, aleyhe tespit istenen https://…/… adresinin “…” isimli ürünün tanıtım ve satışının yapıldığı web sitesi olduğu, web sitesinin içeriğinin Almanca dilinde sunulduğu, … alan adlı web sitesinin … adlı şirket tarafından işletildiği, https://www.google.com/… adresinin Google Arama Motoru üzerinde “…” ibaresi ile aratılması sonucu gelen görsel arama sonuç ekranı olduğunun görüldüğü, söz konusu arama sonuç ekranında ilk sıralarda dosyaya konu “…” ibareli ürünün bulunduğunun ekran görüntüsü ile kayda geçirildiği, belirtilen adreste yer alan mağaza içinde ve deposunda dosya kapsamında yapılan tespitler neticesinde; mağaza ve depoda tespit talebine konu “…” ibareli herhangi bir ürüne rastlanmadığı, mağaza içinde “…” ibareli başkaca ürünler olmakla birlikte bunların tespite konu “…” ibareli ürün olmadıklarının tespit edildiği şeklinde teknik değerlendirme yapılmıştır. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, dosya kapsamına göre; talep edenin tedbir talebi yönünden tarafların iddia ve savunmalarının yargılamayı gerektirmesi, dosyaya sunulu bilgi, belge ve delillerden, yine bilirkişi raporundan yaklaşık ispata henüz kanaat getirilmemesi, ayrıca talep edenin yargılama neticesinde elde edebileceği sonuca değişik iş dosyasında tedbir kararı ile ulaşması sonucuna yönelik tedbir kararı verilemeyeceği dikkate alınarak, talep edenin ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik mahkemece verilen kararda usule aykırılık bulunmamaktadır. İstinaf dilekçesinde öne sürülen diğer sebepler ise, yargılamanın esasına ilişkin olup yargılamayla çözümlenecek hususlardır. Saptanan ve hukuksal durum karşısında; tarafların dayandıkları bilgi ve belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre ilk derece Mahkemesinin kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre karar isabetli bulunmuş, ihtiyati tedbir isteyen talep eden vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiş olmakla talep edenin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20/12/2022 tarih ve 2022/261 E., 2022/260 K. Sayılı kararına karşı talep eden vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 19/01/2023