Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/930 E. 2023/641 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/930
KARAR NO: 2023/641
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/05/2023 tarihli ara karar
NUMARASI: 2023/315 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/06/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava ve ihtiyati tedbir talep dilekçesinde özetle; Davalı …’ın hileli işlemler ve tefecilik kapsamında gerçekte alacaklı olmadığı, diğer davalı … tarafından kötü niyetli olarak bono tevdi edildiği iddiası ile bono vasfındaki senedin İstanbul …İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında takibe koyduğunu, davalı …’e borcun ödenmesine rağmen senedin müvekkiline iade edilmediğini, borcun bulunmadığının soruşturma dosyasında davalı … tarafından kabul edildiğini, takibe konu senetler incelendiğinde yazıların farklı kalemlerle yazıldığının tespit edilebileceğini, Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/56047 Soruşturma sayılı dosyasında suç duyurusunda bulunduklarını, senedin sahte olduğunu, ciroların da hukuka uygun olmadığını, takibe konu senedin kim tarafından düzenlendiğinin, imza ve yazıların kimlere ait olduğunun araştırılması gerektiğini, imzanın müvekkiline ait olup olmadığından emin olamadıklarını, senet aslının dosyaya celbinin gerektiğini, müvekkili ile davalı … arasında ticari ilişki olmadığını, çek iradesi dışı çıktığından çek istirdat davası açma açısından keşidecinin de hakkının bulunduğunu, arabuluculuk dava şartının menfi tespit davasında dava şartı olmadığını, telafisi imkansız zararlara sebep olmama adına da tedbir kararı verilmesi gerektiğini beyanla müvekkilinin davalılara İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına konu senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, senedin sahte olduğunun tespitine, davalı … ile müvekkili arasında senet ilişkisi vs. Alacak- borç ilişkisi olmadığının tespitine, takibe konu senedin istirdadına( iadesine), takibin iptaline, takibin mümkünse teminatsız mümkün değilse cüz’i bir teminat mukabilinde ihtiyati tedbir ile acilen durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi “…Talep dilekçesi ve ekleri ile dosya içeriğinin değerlendirilmesi neticesinde, ihtiyati tedbir talep eden tarafından aleyhlerine başlatılan takipten sonra takibin durdurulması talep edilmiş ise de; İİK’nın 72/3 maddesi gereğince “icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla dahi icra takibinin durdurulması yönünde tedbir kararı verilemez” hükmü gereği tedbir talebinin reddine …” karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava ve talep dilekçesi ile yargılama aşamalarındaki beyanlarını tekrarla, taleplerinin haksız şekilde mahkeme tarafından reddedildiğini, senedin sahte olup ve hukuka aykırı elde edilip takibe konulduğunu, senet bedelinin ödenmesine rağmen iade edilmediğini, savcılık soruşturma dosyasının bulunduğunu, borcunun bulunmadığını, müvekkilinin imzasının sahte olabileceğinden şüphelendiklerini, dava açmada hukuki yararlarının bulunduğunu, ara buluculuğun eldeki davada dav şartı olmadığını, telafisi imkansız zararlara sebep olmama adına ihtiyati tedbir ile takibin durdurulması gerektiğini beyanla istinaf başvurularının kabulü ile kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; İİK m.72’den kaynaklanan, takibe konu senedin sahteliği ve borç bulunmadığı iddiasına dayanan menfi tespit istemine ilişkindir. Uyuşmazlığa konu talep; davacının ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulması talebinin reddine dair verilen ilk derece mahkemesinin kararının yerinde olup olmadığına ilişkindir. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389. ve devamı maddelerinde belirtilmiştir. Menfi tespit davasının icra takibine etkisi ise 2004 Sayılı İİK’nın 72. maddesinde özel olarak düzenlenmiştir. İİK’nın 72/3. uyarınca, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında özel düzenleme gereğince, ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, Mahkemeden ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir, ihtiyati tedbirin şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında talebin kabulüne veya reddine karar vermede taktir hakimindir. İİK m. 72/2; icra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir, İİK m.72/3; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir hükmünü haizdir. İhtiyati tedbirin şartları HMK m.389 ” (1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” hükmünü haizdir. Kanun koyucu, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması sebebiyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur. Dosya kapsamına göre; davacının tedbir talebi yönünden tarafların iddia ve savunmalarının henüz yargılamayı gerektirmesi, dosyaya sunulu bilgi, belge ve delillerden yaklaşık ispata henüz kanaat getirilmemesi ile yasa gereğince takipten sonra açılan menfi tespit davasında yasa gereği takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği dikkate alınarak, İİK’nın 72. maddesi gereğince ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik mahkemece verilen kararda usule aykırılık bulunmamaktadır. İstinaf dilekçesinde öne sürülen diğer sebepler ise, yargılamanın esasına ilişkin olup yargılamayla çözümlenecek hususlardır. Saptanan ve hukuksal durum karşısında; tarafların dayandıkları bilgi ve belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre ilk derece Mahkemesinin kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre karar isabetli bulunmuş, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin tüm istinaf sebepleri yapılan inceleme neticesinde yerinde görülmemiş olmakla davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/315 Esas sayılı 05.05.2023 tarihli ara kararına karşı, davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.15/06/2023