Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/93 E. 2023/4 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/93
KARAR NO: 2023/4
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 19/09/2022
NUMARASI: 2022/111 Değişik İş- 2022/113 K.
TALEBİN KONUSU: Tespit (D.İş)- Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/01/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Talep eden vekili ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde özetle; Müvekkili … A.Ş.’nin 1971 yılında kurulduğunu, müvekkilinin bünyesinde barındırdığı dünyaca ünlü 400 marka ile …’nun tekstil sektöründeki önemli şirketlerinden biri olduğunu, müvekkili olan şirketin 04.06.1992 yılından itibaren İTO’ya kayıtlı olarak; ticari faaliyetlerini “… A.Ş” ticaret unvanı altında yürütmekte iken 27/08/2019 tarihinde ticaret unvanını … A.Ş. olarak değiştirdiğini, “…” ve “…” markalarının müvekkili olan şirket adına 1994 yılından itibaren Türk Patent ve Marka Kurumu (“TÜRKPATENT”) nezdinde tescilli olarak Korunduğunu, halihazırda TÜRKPATENT nezdinde müvekkili olan şirket adına 260 adet tescilli/ başvuru aşamasında “…” ve “…” esas unsurlu markanın yer aldığını, “…” markasının TÜRKPATENT nezdinde … numara ile tanınmış marka olarak da tescil edildiğini, müvekkili olan … A.Ş.’nin “…” ve “…” esas unsurlu seri markalarını WIPO ve OHIM nezdinde yaptırdığı tesciller ile yurtdışında birçok ülkede de koruma altına aldığını, tüm bunlara ek olarak müvekkilinin markalarında yer alan görsel ihtiva eden markanın … kod numarası ile Türkpatent nezdinde koruma altında olduğu, “…”, ve “…” markalı sahte ürünlere ilişkin yapılan araştırmalar ve alınan ihbarlar neticesinde, karşı yan tarafından müvekkilinin kendi koleksiyonları için kendi tasarımcıları tarafından müvekkiline özel olarak hazırlanan “…”, “…” / markaları ile tescilli ve logosunun yer aldığı taklit ürünlerin üretildiğini ve işbu sahte ürünlerin dilekçede bildirilen internet uzantıları üzerinden ticari faaliyete konu edildiğini, müvekkilinin tescilli “…” ve …” / markası ile tescilli logosu kullanılan, vekil edenin tescilli “…” … / markasının ve vekil edenin ürünleri üzerinde kullandığı tanınmış renkli kuş logosunun kullanıldığı “…” etiketli sahte ürünlerin karşı tarafa tebligat yapılmaksızın, sunulu ürün örnekleri de dikkate alınarak, bildirilen instagram hesapları ve shopier sayfası üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmasına, “…” VE “…” markalı ve logolu sahte ürünlerin karşı yanlar tarafından satışa sunulduğunun ve satılan ürünlerin sahte olduğunun uzman bilirkişiler marifetiyle HMK m.400 uyarınca tespitini, işbu delil tespiti neticesinde açılacak hukuk ve/ veya ceza davalarında taraf teşkilinin sağlanabilmesi amacıyla; … Bankası A.Ş.’ye müzekkere yazılarak dilekçede belirtilen IBAN numarasının ve adresi belirtilen shopier sayfasının kime ait olduğunun sorulmasını, 6769 sayılı Sınait Mülkiyet Kanunu m.159 vd. TTK m.61 ve HMK m.389 vd. maddeleri uyarınca teminatsız olarak, karşı yan tarafından satışa sunulan sahte ürünlerin üretiminin ve satışının durdurulmasını karşı yanlara ait dilekçede belirtilen instagram ve shopier sayfalarının ihtiyati tedbiren erişime engellenmesini, yargılama gideri vekalet ücretinin karşı taraflara yükletilmesini talep etmiştir. İlk derece Mahkemesi tarafından 07.09.2022 tarihli ara karar ile “… 1)6100 sayılı HMK’nın 400 vd. maddeleri gereğince, istek belli bir fiili durumun tespiti olup, talep edenin hukuksal yararı olduğu kanaatine varılmakla, tesbit talebi yasaca uygun ve hukuken hemen korunması zorunlu görüldüğünden şimdilik tebligat yapılmaksızın uzman bilirkişiler yardımıyla tespitine, 2)Dosya kapsamı ve tespit talep dilekçesindeki delil tespiti talepleri nazara alınarak, fotoğraf ve görsel suretlerde eklenmek suretiyle rapor tanzim etmek üzere mahkememizce resen bilirkişi olarak Bilişim Uzmanı … ile Marka Vekili …’ın seçilip görevlendirilmesine, talep doğrultusunda; Ürünler üzerinden ve diğer talepler yönünden sunulan belgeler de dikkate alınarak gerekli incelemelerin yapılarak rapor alınmasına, … 6)İhtiyati tedbir talebinin bilirkişi raporu sunulduktan sonra değerlendirilmesine, 7)6100 sayılı kanunun 402 ve 403. maddeleri gereğince, rapor ibrazından sonra tesbit tutanağı, dilekçe, karar örneği ve raporun karşı yana tebliğine, …” şeklinde karar verilmiştir. İlk derece Mahkemesi tarafından 19.09.2022 tarihli ara karar ile ” … Mahkememizce tedbir talebinin değerlendirilebilmesi yönünden; dosyanın Bilişim Uzmanı ve Marka Bilirkişiye tevdiine karar verilmiş olup; mahkememiz 08/09/2022 tarihli bilirkişi teslim tutanağı ile dosya Bilişim Uzmanı Bilirkişi … ve Marka Vekili …’a tevdi edilmiş olup; bilirkişi raporunu tanzimle 12/09/2022 tarihinde mahkememiz dosyası içerisine ibraz etmiştir. … Alınan raporda,” ….Davacı yana ait davaya mesnet markaları birebir olarak ihtiva eder kullanımların gerçekleştirildiği, Arz edilen gerekçeler ile internet üzerinden tespit edilen ilgili ürünlerin orijinal ürünler olmadığının Sayın Mahkemenizce değerlendirilmesi halinde tespit talep eden yana ait markalardan kaynaklanan haklarının ihlal edildiğinden bahsedilebileceği, yapılması muhtemel malın tedarik ve ithalat zinciri ile muhasabe kayıtlarının incelenmesi işlemlerinin akabinde ilgili ürünlerin orijinal ürünler olduğunun tespit ve değerlendirilmesi halinde ise “markanın tükenmesi ilkesi” gereği herhangi bir ihlalden bahsedilemeyeceği … ” görüş ve kanaatleri belirtilmiştir. … 6769 sayılı Kanun’un 159.maddesinde ihtiyati tedbirler düzenlenmekte olup, madde hükmü “(1) Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.” şeklinde olup, söz konusu ihtiyati tedbir kararı, davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara ya da patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engelleyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil, bulundukları her yerde elkonulması ve bunların saklanması, herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi şeklinde verilebilir. Bu kanunda hüküm bulunmadığı durumda 6100 sayılı HMK hükümleri uygulanır. … HMK 389.maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelecek bir değişiklik nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. … Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimal de olsa aksinin mümkün olduğunu göz ardı etmez. Bu sebepledir ki genelde geçici hukuki korumalara, özelde ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacize karar verilirken haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. … Geçici hukuki korumalarda bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine, tüm delillerin incelenmesine yeterli bir zamanın olmaması gibi sebeplerle, yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. … Burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddiaının yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir. Zira kesin hukuki koruma zaten deliller toplanıp yargılama sonuçlandırıldıktan sonra haklılık durumuna göre sağlanacaktır. Dolayısıyla geçici hukuki korumanın önemi ve amacı verilecek bir tedbir kararı ile gerçekleştirilmiş olacaktır. …” gerekçesi ile talep eden vekilinin ihtiyati tedbir istemine ilişkin talebin mali inceleme ve yargılamayı gerektirdiğinden reddine karar verilmiştir. Talep eden vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; Dosyaya sunulu taraf ürünleri detaylıca incelenseydi, yapılacak karşılaştırmalar sonucu karşı yanlar tarafından satışa sunulan ürünün sahte olduğunun ve buna paralel olarak 12.09.2022 tarihli bilirkişi raporunda da arz edilen gerekçeler ile internet üzerinden tespit edilen ilgili ürünlerin orijinal ürünler olmadığının değerlendirileceğini, tespit talep edene ait markalardan kaynaklanan haklarının ihlal edildiğinden bahsedileceğini, karşı tarafın hukuka aykırı eylemlerinin müvekkilinin markadan doğan haklarını ihlal teşkil ettiğinin tespit edilebileceğini, karşı yanlar tarafından satışa sunulan sahte ürün ile müvekkiline ait orijinal ürünün kıyaslaması yapıldığında ürün tasarımı açısından; karşı yanlar tarafından satışa sunulan ürünün … tarafından hiç tasarlanmamış ve üretilmemiş olduğunu, logo nakış açısından; karşı yanlar tarafından satışa sunulan ürünlerdeki nakışlı logonun orijinal ürünlerde hiç kullanılmamış, parlak bir nakış iplikten yapıldığını, sahte üründe logo nakışında seçilen renklerin orijinal üründekilere benzetilmeye çalışıldığını ancak nakış ipliklerinin renk tonlarında (özellikle turuncu ve yeşil) gözle görünür farklılıklar mevcut olduğunu, kazın başının hafif yukarı doğru durması gerekirken taklit üründe yere paralel olduğunu, nakış ipliklerinin sargı tekniğinin taklit üründe gözle görünür şekilde farklı olduğunu, kuyruk kısmındaki yeşil nakışın olduğu yerde orijinale göre artworkun belirgin şekilde farklı olduğunu, ayrıca kahverengi kanatların tepesinde de farklılıklar mevcut olduğunu, düğme açısından orijinal … ürünlerde düğmenin dış çeperinde lazer baskı ile belli belirsiz … yazdığını, sahte üründe marka adının olmadığını, ürün paketlemesi açısından müvekkiline ait orijinal … üzerinde markanın kendisine has bir kurdele ile paketlenerek sevk edildiğini ancak karşı yanlardan satın alınan ürünün marka logosu bulunan bir şeffaf poşet içinde ürün gönderildiğini, ürünün katlamasında kullanılan ataşların müvekkilinin orijinal paketleme malzemeleri gibi olmadığını, karşı yandan alınan ürün üzerinde plastik beyaz ve plastik şeffaf olarak 2 farklı ataş görüldüğünü ancak müvekkili tarafından orijinal paketleme malzemesi olarak çapraz metal ataş kullanıldığını, plastik kullanılmadığını, marka etiketi yönünden taklit üründe marka etiketinin renk tonu, marka adının yazı karakterinin orijinale göre farklı olduğunu, fit bilgisi etiketi yönünden … fitlerinin sadece SLIM FIT ve COMFORT FIT olarak yapıldığını, REGULAR FIT diye bir fit hiç olmadığını ayrıca orijinal üründe fit bilgisinin yazdığı etiket taklit üründeki gibi geniş değil, daha dar olduğunu, beden pulu etiketi açısından karşı yandan satın alınan üründe beden pulu etiketinin taklit üründe … harfinin tam tepesinden görünecek şekilde dikildiğini, buna karşılık müvekkiline ait orijinal ürünlerde beden pulundaki harf alt ve üstten ortalanarak dikildiğini, yıkama talimatı etiketi yönünden; karşı yandan satın alınan sahte üründe yıkama talimatı etiketinin çok özensiz şekilde etiketin yarısı overlok dikişine kaptırılarak dikildiğini, oysa müvekkiline ait orijinal ürünlerde böyle bir işçiliğe rastlanmadığını, karton etiketi yönünden; sahte üründeki karton kalitesinin dokusuz ve dümdüz olduğunu, karton renk tonunun da daha gride kaldığını, oysa müvekkiline ait orijinal üründeki orijinal karton etiketinin daha sarı tonda olduğunu, taraf ürünlerinde “PAMUKLU ÜRÜN BAKIMI” ve altındaki yazının yazı karakteri ve kartonun arka yüzündeki yazı karakterlerinin tamamen farklı olduğunu, ürün kodu yönünden karşı yandan satın alınan ürün üzerinde ürün kodu … olarak belirtildiğini ancak müvekkiline ait … markası altında … kodlu bir ürün hiç var olmadığını, bu kapsamda, delil tespiti dosyası kapsamında alınan 12.09.2022 tarihli bilirkişi raporunda da arz edilen gerekçeler ile internet üzerinden tespit edilen ilgili ürünlerin orijinal ürünler olmadığının değerlendirilmesi halinde tespit talep eden yana ait markalardan kaynaklanan haklarının ihlal edildiğinden bahsedilebileceğini, mukayeseye sunulan tarafların ürünleri kıyaslandığında karşı tarafın ürünlerinin sahte olduğunun rahatlıkla anlaşılabileceğini, ancak eksik inceleme ve değerlendirme neticesinde ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verildiğini beyanla İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2022/111 D.İş dosyasında verilen 19.09.2022 tarihli İhtiyati Tedbirin Talebinin Reddi kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep; HMK m.400 uyarınca delil tespiti ile işbu delil tespiti neticesinde açılacak hukuk ve/ veya ceza davalarında taraf teşkilinin sağlanabilmesi amacıyla … Bankası A.Ş.’ye müzekkere yazılarak dilekçede belirtilen IBAN numarasının ve adresi belirtilen shopier sayfasının kime ait olduğunun sorulması, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.159 vd. TTK m.61 ve HMK m.389 vd. uyarınca teminatsız olarak karşı yan tarafından satışa sunulan sahte ürünlerin üretiminin ve satışının durdurulması, karşı yanlara ait dilekçede belirtilen instagram ve shopier sayfalarının ihtiyati tedbiren erişime engellenmesi istemine ilişkindir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389/1. maddesi gereğince; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. 6100 Sayılı HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (6769 sayılı) “İhtiyati tedbir talebi ve ihtiyati tedbirin niteliği” başlığını taşıyan 159. maddesinde, bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişilerin dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilecekleri, ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Aynı Kanunu’nun 159. maddesinde öngörülen ispat şartı tam bir ispat değildir. Delillerin değerlendirilmesi sonucu ulaşılacak ön ispat tedbir kararı verilmesi için yeterlidir. Mahkeme tarafından ön ispatın tespiti, yargılama aşamasında Kanun gereği yapılması gereken bir tespit olup, ihsası rey olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Yine, ileride verilecek olan hükmün etkinliğini temin etmek üzere verilen ihtiyati tedbir kararının dava konusu ile aynı sonucu doğuracak bir ihtiyati tedbir kararı olduğunu iddia etmek mümkün değildir. Kanun koyucu, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması sebebiyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur. Bilirkişi raporu ile; “instagram.com/…” internet erişim adresli, …” rumuzlu İçerik Sağlayıcı hesap üzerinde; “instagram.com/…” internet erişim adresli, “…” rumuzlu İçerik Sağlayıcı hesap üzerinde; “instagram.com/…” internet erişim adresli, “…” rumuzlu İçerik Sağlayıcı hesap üzerinde; …com” internet alan adlı web sitesi nezdinde açık ve halihazırda umuma tekstil ürünlerinin satışını gerçekleştirdiğinin anlaşıldığı, “….com/…” internet erişim adresli “…” adlı hesap içeriğinde talep edene ait davaya mesnet markaların birebir olarak ihtiva eder kullanımların gerçekleştirildiği; arz edilen gerekçeler ile internet üzerinden tespit edilen ilgili ürünlerin orijinal ürünler olmadığının Mahkeme tarafından değerlendirilmesi halinde tespit talep edene ait markalardan kaynaklanan haklarının ihlal edildiğinden bahsedilebileceği; yapılması muhtemel malın tedarik ve ithalat zinciri ile muhasabe kayıtlarının incelenmesi işlemlerinin akabinde ilgili ürünlerin orijinal ürünler olduğunun tespit ve değerlendirilmesi halinde ise “markanın tükenmesi ilkesi” gereği herhangi bir ihlalden bahsedilemeyeceği yönünde teknik değerlendirmenin yapıldığı tespit edilmiştir. Raporun, talep edene tebliğ edildiği ve talep edenin rapora itirazının mevcut olduğu belirlenmiştir.Dosya kapsamına göre; davacının tedbir talebi yönünden tarafların iddiasının yargılamayı ve mali incelemeyi gerektirmesi, dosyaya sunulu bilgi, belge ve delillerden ve sunulu teknik bilirkişi teknik raporundan yaklaşık ispata henüz kanaat getirilmemesi dikkate alınarak ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik mahkemece verilen kararda usule aykırılık bulunmadığına kanaat getirilmiştir. İstinaf dilekçesinde öne sürülen diğer sebepler ise, yargılamanın esasına ilişkin olup yargılamayla çözümlenecek hususlardır.Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; talep eden tarafın dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, talep edenin istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, yargılamanın bu safhasında ilk derece Mahkemesi tarafından talep edenin istinaf ile talep ettiği ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilemeyeceği değerlendirilmiş, yapılan inceleme sonucunda ilk derece Mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla talep eden vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 19/09/2022 tarih ve 2022/111 Değişik İş sayılı kararına karşı, talep eden vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın daha talep eden tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Talep eden tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 12/01/2023