Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/917 E. 2023/715 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/917 Esas
KARAR NO: 2023/715
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 07/03/2023
NUMARASI: 2022/158 E. – 2023/49 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/06/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili adına TPMK tescilli … nolu, … tescil nolu ve … tescil nolu markaların müvekkili firma ile Almanya menşeili … arasında lisans sözleşmesi bulunmakta olduğunu, davalıyı da kapsayacak şekilde alt lisans sözleşmesi ile markanın 25.sınıftaki ayakkabıların satımı ile sınırlı olmak üzere kullanım hakkı verildiğini, müvekkilinin Türkiye’deki faaliyetlerini 2012 senesi sonunda askıya alması sebebiyle alt lisans sözleşmesinin sona erdiğini, ancak buna rağmen davalının “…” marka ve logolu ürünlerin … Ltd. Şti ve … A.Ş, … AŞ’ye satışını yaptığını beyan ederek, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, durdurulmasını, bu markaları taşıyan malın piyasaya sürülmesinin yasaklanmasını, ürünlere el konulmasını ve imhasını, kararın ilanına karar verilmesini yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Lisans veren … şirketinin 28.02.2013 tarihinden itibaren Türkiye’de faaliyetlerinin durdurulmasına karar verilip lisans sözleşmesi fesh edildikten sonra 30.04.2013 tarihi itibariyle markanın kullanımına son verildiğini, davacı şirket ürün faturası sunarak halen satışın yapıldığını iddia etmiş ise de , bu faturanın iade ürüne ait istisnai bir fatura olduğunu, nihai tüketicinin iade ettiği ürüne ilişkin olduğunu, müvekkili şirketin davacı şirketin ürünlerini ayırt edilemeyecek derecede benzer ürünleri üretmemekte, satmamakta ve tecavüz haksız rekabette bulunmadığından ve davacının ürün alışı yaparak sunduğu faturalardaki …- … AŞ nin müvekkili ile bir ilişkisi bulunmadığını, … AŞ 2011 yılında iflas etmiş olup … AŞ ‘nin de devredilmiş bir şirket olduğunu, müvekkil firmanın filen 2013 tarihinden itibaren faaliyetini durdurduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dairemizin kararından önceki İlk Derece Mahkemesince; “Davalı tarafın ticari defter, kayıt ve belgelerine göre, markasal kullanımına ilişkin herhangi bir sahte ve taklit ürünün piyasaya sürüldüğüne ilişkin delil olmadığı, ibraz edilen ürünün davalıya aidiyeti de ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine,” karar verilmiştir.Dairemizin 22.04.2022 Tarih, 2020/1080 Esas, 2022/678 Karar Sayılı Kararı; Dairemizin 22.04.2022 tarih, 2020/1080 esas, 2022/678 karar sayılı kararı ile; taraflar arasındaki lisans sözleşmesi sona erdikten sonra davalı tarafından satış yapılmaya devam edildiği ve taklit ürün satıldığı iddialarına dayanak olarak dosyaya sunulan fatura içeriklerinin ne olduğu, davalı ile …, … ve … firmaları arasında bir bağlantı olup olmadığı, faturaların gerek tarafların ve gerekse davalıyla bağlantısı olduğu iddia edilen firmaların ticari defter ve belgelerinde kayıtlı olup olmadığı (HMK 221.maddesine göre), davalının lisans sözleşmesi sona erdikten sonra adı geçen firmalara satılmak üzere ürün gönderip göndermediği, faturaların ilgili Vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, böylelikle davacı yanca lisans sözleşmesinin sona ermesinden sonra satış yapılıp yapılmadığı hususlarının detaylı bir şekilde araştırılması, tüm iddia ve savunmaların karşılanması, gerektiğinde yeni bilirkişi heyetinden rapor alınmasından sonra varılacak sonuca göre bir karar verilmesi, hangi delilin hangisine hangi sebeple üstün tutulduğu açıklanarak bir karar verilmesi iken, esik araştırma ile hüküm verilmiş olmasının hatalı olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemizin Kaldırma Kararından Sonraki İlk Derece Mahkemesi Kararı; dairemizin kaldırma kararından sonraki İlk Derece Mahkemesi kararında; ”…Dava dilekçesinin tetkikinden davacı vekilinin delil olarak “Karşı tarafın sunacağı her türlü beyan ve delillere karşı beyanda bulunma ve delil bildirme hakkımız saklı kalmak kaydıyla; müvekkiller adına TPE nezdinde tescilli marka sicil dosyaları, müvekkil markalarına ilişkin uluslararası tescil belgeleri; alınmış taklit nitelikli ürünler, bilahare sunulacak deliller, bilirkişi incelemesi vs her türlü kanuni ve takdiri deliller.” şeklinde delil bildirdiği, davalı ve davalıyla bağlı olduğu iddia edilen şirketlerin ticari defterlerine delil olarak dayanmadığı görülmüştür. Yine, davacı vekilince verilen 11/05/2016 tarihli delil listesinde de delillerini hasren bildirmiştir. Yukarıda değinilen bilirkişi raporu ve önceki raporlarda da değinildiği üzere taraflar arasındaki lisans sözleşmesinin feshinden sonra davalının toptancı ve diğer bayilerine ürün gönderdiği ispatlanamamıştır. Davacı vekili kendilerinden ürün satın aldıklarını iddia ettikleri ayrı tüzel kişiliği bulunan şirketlerin davalı şirket ile bağı bulunduğunu iddia etmiş ise de, bunlar arasında ortakları veya yöneticileri arasında bir bağ bulunsa bile davanın niteliğine göre haksız fiil mahiyetindeki eylemlerinden davalı şirketin sorumlu tutulması mümkün değildir. İncelenen ticari defterler de bilirkişi raporlarına göre dava dışı … A.Ş. firması ile 2013 yılında ticari ilişki içerisinde bulunduğu görülmüş olan davalı şirketin, lisans sözleşmesi 28 Şubat 2013 tarihinde sona erdikten sonra tanınan mühlet süresi içerisinde kalan 30 Mart 2013 tarihinden sonra … A.Ş. firmasına satılmak üzere ürün göndermediği tespit edilmiştir. Buna göre, davanın niteliği gereği resen araştırma ilkesi geçerli olmayıp, davacı davasını ispatlamak zorundadır. Başlangıçta delil olarak dayanılmayan üçüncü kişi şirketlere ait ve ulaşılması da mümkün olmayan (iflas, kapanma , vs… Sebeplerle) şirket kayıtlarının mahkememizce incelenmesi mümkün değildir. Bu itibarla ispatlanamayan davanın reddine…” şeklinde gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı ile aralarındaki alt lisans sözleşmesinin sona ermesine rağmen davalının ürün satışı yaptığını, ürünleri satan firmalar ile iletişime geçtiklerinde ürünün davalı tarafından satıldığının öğrenildiğini, … – … – … ve davalı … firmalarının bağlantılı firmalar olduğunu, adreslerinin, ortaklarının ve yönetim kurulu üyelerinin aynı olduğunu, bu hususun Mahkemece aldırılan bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, davalının direkt perakende satıcısı gibi hizmet gösteren söz konusu bu firmaların, … markalı ürün satışına işbu dava tarihine dek devam ettiğini, bu hususun davalının lisans sözleşmesinin sona ermesinden sonra halen müvekkiline ait markalı ürünleri üretiyor olduğunun göstergesi sayıldığını, …’dan alınmış olan ürün örneği incelendiğinde, davalının tecavüz niteliğindeki faaliyetlerini perdelemek adına ayakkabıların içinde … markasının kullanıldığını, dışarıdan … markalı bir ürün olduğu intibası yaratan ancak kesinlikle müvekkiline ait olmayan bir ürün olduğunun anlaşıldığını, Davalı ticari faaliyetlerini 2013 nisan ayı itibariyle durduğunu ileri sürmekteyse de, söz konusu cari hesap ekstreleri uyarınca yalnızca 2013 yılı Aralık ayında … ile aralarında 300.000 TL’nin üzerinde alım satım faaliyetinin gerçekleştiğini, Gerekli fatura, delil ve belgelerin dosyaya sunulduğunu, 2013 yılı Aralık ayına ilişkin fatura, fiş, sipariş formu ve benzeri ticari kayıtların dosyaya sunulması ve bu kapsamda davalıya süre verilmesini talep etmelerine rağmen İlk Derece Mahkemesince bu talebin dikkate alınmadığını, kararın eksik inceleme ve araştırma ile verildiğini,Ürünlerin imhasına ilişkin herhangi bir delil sunulmadığını, Mahkemece Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi’nin kaldırma kararına uyulmadan karar verildiğini, davalı ile davalının perakende satıl noktası olarak hizmet veren dava dışı şirketler arasındaki organik bağın ispatlandığını, ilgili taraflardan örnek ürünler satın alındığını, ürünlerin taklit olduğu ve müvekkilinin marka haklarına tecavüz ettiğinin bilirkişi incelemesi ile sabit olduğunu, dava dışı şirketlerce ürünlerin kaynağının davalı gösterildiğini ve davalının da buna bir itirazının olmadığını, iade ürünler olduğu savunmalarının davalı yanca ispat edilmesi gerektiğini, 27.12.2022 tarihli bilirkişi raporunda, önceki bilirkişi raporları ile paralel şekilde, eldeki bilgi ve belgelerle tespit yapılmasının mümkün olmadığı, bu hususlara ilişkin ek belgelerin dosyaya sunulması gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen, Mahkemece; bu belgelerin temininin mümkün olmadığı ve bunları araştırma yükümlülüğünün bulunmadığı gerekçesiyle hukuka aykırı bir şekilde davanın reddi yoluna gidildiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı ile davalı arasında ”…” markasının kullanımına alt lisans sözleşmesi bulunduğu, davalının sözleşme çerçevesinde ayakkabı satışı gerçekleştirdiği, söz konusu alt lisans sözleşmesinin davacının Türkiye’deki faaliyetlerini askıya alması sebepiyle sona erdirildiği, gerek tarafların iddia ve savunmaları ve gerekse davacı tarafından keşide edilen Beyoğlu … Noterliği’nin 09.05.2013 tarih, … yevmiye numaralı ihtarname içeriğine göre, bu sözleşmenin 28.02.2013 tarihinde sonlandırıldığı, davalının elinde kalan ürünlerin imhası için verilen mühletin 30.04.2013 tarihinde sona erdiği hususları çekişmesizdir.Davacı, sözleşme sona ermesine rağmen, davalı tarafından piyasaya sürülen ürünlerin kendisinin izni dışında gerçekleştiğini, taklit niteliğindeki ürünlerinin marka hakkına tecavüz oluşturduğunu ileri sürmüş, davalı iddiaları inkâr etmiş, Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Mahkemece her ne kadar, Dairemizin 22.04.2022 tarih, 2020/1080 esas, 2022/678 karar sayılı karar gereğinin yerine getirilmediği ve gerekçe olarak davacının, delil listesinde dava dışı şirketlerin ticari defterlerine dayanılmadığı, bu nedenle resen araştırma yükümlülüğünün bulunmadığının belirtildiği görülmüş ise de; Dairemizin önceki kararında İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verildiği, verilen kararın kesin nitelikte olduğu ve İlk Derece Mahkemesince bu karara direnilmesinin hukuken mümkün olmadığı izahtan varestedir. Diğer yandan, HMK’nın 221.maddesi, ”(1) Mahkeme, üçüncü kişi veya kurumun elinde bulunan bir belgenin taraflarca ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu olduğuna karar verirse, bu belgenin ibrazını emreder. (2) Belgeyi ibraz etmesine karar verilen herkes, elindeki belgeyi ibraz etmek; belgeyi ibraz edememesi hâlinde ise bunun sebebini delilleri ile birlikte açıklamak zorundadır.Mahkeme yapılan açıklamayı yeterli görmezse, bu kimseyi tanık olarak dinleyebilir. (3) Belgeyi ibraz zorunda olanlar, tanıklıktan çekinmeye ilişkin hükümlere göre, belgeyi ibrazdan veya bu konudaki tanıklıktan çekinebilirler. Belgeyi ibraz veya bu konuda tanıklık yapmak zorunda olanlar hakkında, tanıklara ilişkin hükümler uygulanır.” hükmünü amir olup, somut olayda; davacının 11.12.2014 tarihinde, adresi, ortakları ve yöneticisi davalı firma ile aynı olduğunu ve davalıyla organik bağının bulunduğunu iddia ettiği … firmasından ayakkabı aldığını ve faturayı sunduğunu, yine 30.12.2014 tarihinde, ortakları ve yöneticisi davalı firma ile aynı olduğunu ve davalıyla organik bağ içinde olduğunu iddia ettiği … ve … isimli firmalardan ayakkabı alıp, ürün ve faturalarını sunduğunu iddia etmiş olmasına, yine davacı tarafından düzenlenmiş 30.03.2013 tarih, … numaralı faturayı iddiasının delili olarak göstermiş olmasına, söz konusu faturalara delil listesinde dayanmış olmasına, adı geçen dava dışı şirketlerin davalıyla organik bağının alınan bilirkişi raporunda ve Mahkeme kabulüne göre tespit edilmiş olmasına rağmen, dayanak faturalar kapsamında davalının adı geçen firmalara ürünleri sattığı iddiasına yönelik olarak bir araştırma yapılmadığı, bilirkişi raporunda anılan faturalar yönünden bir değerlendirme yapılmadığı, yapılan değerledirmelerin ise hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli olmadığı görülmüştür.Mahkemece yapılacak iş; HMK’nın 31.maddesi bağlamında hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü dikkate alınıp, taraflar arasındaki lisans sözleşmesi sona erdikten sonra davalı tarafından satış yapılmaya devam edildiği ve taklit ürün satıldığı iddialarına dayanak olarak dosyaya sunulan fatura içeriklerinin ne olduğu, davalı ile …, … ve … firmaları arasında bir bağlantı olup olmadığı, faturaların gerek tarafların ve gerekse davalıyla bağlantısı olduğu iddia edilen firmaların ticari defter ve belgelerinde kayıtlı olup olmadığı (HMK 221.maddesine göre), davalının lisans sözleşmesi sona erdikten sonra adı geçen firmalara satılmak üzere ürün gönderip göndermediği, faturaların ilgili Vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği, böylelikle davacı yanca lisans sözleşmesinin sona ermesinden sonra satış yapılıp yapılmadığı hususlarının detaylı bir şekilde araştırılması, tüm iddia ve savunmaların karşılanması, gerektiğinde yeni bilirkişi heyetinden yeni bir rapor alınmasından sonra varılacak sonuca göre bir karar verilmesi, hangi delilin hangisine hangi sebeple üstün tutulduğu açıklanarak bir karar verilmesi iken, esik araştırma ile hüküm verilmiş olması ve önceki kararda direnilmesi hatalı görülmüştür.Yukarıda açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince esasa münhasır delil toplanmadan, eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı olarak karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olması ve ilk derece mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 07/03/2023 tarih, 2022/158 E. 2023/49 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy çokluğu ile karar verildi. 15/06/2023
MUHALEFET ŞERHİ: Taraflar arasında lisans sözleşmesi bulunduğu konusunda ihtilaf bulunmadığı ancak lisans sözleşmesinin üretim hususunu da kapsayıp kapsamadığının sunulan evrak ve dosya içeriğinden anlaşılamadığı, davalının dava konusu ürünleri kendisinin üretip satması halinde marka hakkına tecavüz nedenli aykırılık oluşacağı, dava konusu ürünlerin üretim faaliyetinin davacı tarafça gerçekleştirilmesi halinde ise marka hakkına tecavüzden söz edilemeyeceği, bu durumda sadece lisans sözleşmesine aykırılık ve haksız rekabet hükümlerinin uygulanabileceği aksi halde marka hakkına tecavüz talebi yönünden talebin reddinin gerekeceği, davanın marka hakkına tecavüz istemli olarak açıldığı, marka hakkına tecavüz olduğunun kabul edilebilmesi için davalının aynı zamanda üretim faaliyetini de gerçekleştirmesi gerektiği, bu durumda taklit ürün nedenli marka hakkına tecavüz eyleminden söz edilebileceğinden alınacak bilirkişi raporunda ve araştırılacak belgelerde davalının üretici olup olmadığının da belirlenmesi görüşünde olduğumdan, sayın çoğunluğun sadece lisans sözleşmesine yönelik yapılacak inceleme gerekçesine muhalif kalmaktayım.