Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/879 E. 2023/714 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/879 Esas
KARAR NO: 2023/714
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/01/2023
NUMARASI: 2022/107 E. – 2023/47 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/06/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; “…Müvekkil …, kapsamlı ticaret ile iştigal etmekte iken,yeni yatırımları nedeniye ekonomik durumunun bozulması sonucu 2011 yılında nakit paraya ihtiyacı olmuş ve yıllardan beridir tanıdığı davalıdan borç para istemiştir. Davalı, müvekkilime ihtiyacı olduğu parayı aylık %3 faiz ile ve Amerikan Doları olarak verebileceğini belirtmiş, müvekkilim de çaresizce davalının bu isteğini kabul etmiştir. Davalı müvekkilime para vermeden önce müvekkilimden önce 5.500.000,00 USD tutarında tanzim ve vade tarihi açık şahsi senedini almış ve bu senet karşılığında değişik tarihlerde ve miktarlarda kısmı ödemelerde bulunmuş ise de; para akışında sıkıntı yaratmış ve borç vermek için yeni senetler istemiştir. Davalı alacaklı bir süre sonra ise; ödediği paraların zamanında ödenmediği gerekçesi ile aylık faiz oranını %4’e çıkararak müvekkilimden 1 Adet 20.000,000 USD, 1 ADET 1.000.000,USD lik imzalı boş senet ile 5 adet her biri 800.000,00 USD bedelli senetleri baskı altında ve zorla almıştır. Müvekkilim davalı alacaklıdan 2011-2015 yılları arasında aldığı paralar ve faizleri karşılığı 7.700.000,00 USD ödemesine karşın 2015 yılının Şubat ayında hesap görüldüğünde davalı alacaklı müvekkilime 20.000.000,00 USD borç çıkarmıştır.Müvekkilim, davalının bu talebine şiddetle karşı çıkmış, kendisine herhangi bir borcu kalmadığını ve kendisinden alınan senetlerin iade edilmesini istemiş, bunun üzerine davalı … adamları ve bunların elebaşı olarak bildiği ve yanında … ve ismini bilmediği kişiler hep birlikte müvekkilimin işletmekte olduğu otele gelerek baskın yapmışlar ve müvekkili tehdit ederek yeni senetler almışlar, yine bu baskı ve tehdit ile müvekkil …’ e ait Florya’da bulunan … otelinin işletmesini ve ayrıca tapunun satışı için adamlarından … isimli kişiye vekâletname verdirmişlerdir. İşletmeye 8.000,000,00 USD bedel koymuşlardır. 1-İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyadan takibe dayanak yapılan bono bedelsiz, müvekkillerden zorla açığa imzaları alınarak icra takibine konulduğundan takip konusu senetten müvekkillerin 30.000,00 TL. BORÇLU olmadıklarının tespitine, takibe dayanak yapılan 09.02.2015 tanzim, 01.08.2015 vade tarihli bononun iptaline, haksız,yersiz ve kötüniyetli takip nedeniyle davalı alacaklının takipte istenen asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini…” talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “davacılar tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü… E. Sayılı icra dosyasının tamamına ilişkin talepte bulunulmuş; ancak 30.000 TL’lik kısım için dava harcı yatırılarak kısmi dava açıldığı ileri sürülmüştür. Dava dilekçesi içeriğinde davacılar, dosyanın tamamına yönelik olarak borçlu olmadıkları iddiasında bulundukları halde, kısmi dava açılmasını kabul etmiyoruz. İcra dosyasındaki toplam alacak tutarı üzerinden dava harcının yatırılması için davacılara kesin süre verilmesini, aksi halde davanın usulden reddine karar verilmesini talep ediyoruz. Davacılar, müvekkile olan borcuna ilişkin 7.700.000 USD ödeme yaptığını ileri sürmüş; ancak bu ödemelere ilişkin hiçbir belge sunmamıştır. Davacı, ödeme iddiasında bulunuyorsa bu iddiasını ispat etmek zorundadır. Hukukumuzda kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur. Davacılar, imza inkârında bulunmadıkları bir bonoda borcun olmadığını ancak senetle ispat etmek zorundadır. Haksız ve mesnetsiz davanın reddine, Davacılar aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine… karar verilmesini…” savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; ”…Dava dilekçesinde davanın harca esas değeri 300.000,00-TL olarak belirtilmiş olup, dava başında 80,70-TL başvurma harcı, 512,33-TL nisbi karar ve ilam harcı yatırılmıştır. Harca tabî davalarda başvurma harcı ve ayrıca nisbi karar ve ilam harcının 1/4’ü peşin olarak alınır (Harçlar Kanunu md. 27-28). dava açılırken harcın eksik olması halinde mahkemece davaya devam olunabilmesi için harcın Harçlar Kanunu 30. ve 33. maddeleri uyarınca tamamlanması yoluna gidilir ve davacıya eksik harcı yatırması için süre verilir. Şayet süreye rağmen eksik harç ikmal edilmez ise dosya işlemden kaldırılır. Somut olayda davacı taraf davası kısmi dava olarak açmışsa da dava dilekçesinin talep ve netice kısmında icra takibine konu 20.000.000 USD ‘lık senede ilişkin borçlu olunmadığının tespiti davası açtığından artık miktarın bu bedel üzerinden alınması gerektiği kanaati mahkememizce oluşmuştur. , 20.09.2022 tarihli duruşmada alınan 1 nolu ara karar ile davacı tarafa eksik olan 5.119.857,39 TL karar ve ilam harcının tamamlanması hususunda süre verilmiş olup, duruşma 24.01.2023 tarihine bırakılmış, iş bu duruşma tutanağı davacı vekiline usulünce tebliğ edilmiştir. Davacı tarafça eksik harç yatırılmamıştır. Böylece usul ve yasa gereği süresinde harcın tamamlanmamış olması nedeni ile Harçlar Kanunu 30. Maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına…” şeklinde gerekçeyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın kısmi dava olarak açılmasının mümkün olduğunu, dava konusu seneteki alacağın çekişmeli olduğunu, bu nedenle Mahkemece harç tamamlattırılmasına yönelik işlemin yerinde olmadığını, Dava açılırken harcın eksik olması halinde mahkemece davaya devam olunabilmesi için harcın tamamlanması yoluna gidilmesi gerektiğini ve davacıya eksik harcı yatırması için süre verileceğini, şayet süreye rağmen eksik harç ikmal edilmez ise dosyanın işlemden kaldırılacağını, HMK’nın 150. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılması, anılan maddede geçen süre zarfında harç ikmal edilmek suretiyle dava yenilenmediği takdirde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken Yerel Mahkemece bu husus dikkate alınmadan davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, açıklanan nedenlerle Yerel mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırı verildiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava menfi tespit davasıdır. Davacı; davaya dayanak 20.000.000 USD bedelli senet nedeniyle borçlu olmadığını ileri sürmüş, Mahkemece; davaya konu senedin dava edilen 30.000 TL’lik kısmı dışında kalan bakiye tutar yönünden, eksik harcın tamamlattırılmasına karar verilerek duruşmanın ertelenmesine karar verilmiş, daha sonra 24.01.2023 tarihli son celsede Harçlar Kanununun 30. maddesi gereği davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, bu karar yukarıda belirtilen nedenlerle davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı tarafından iddianın ileri sürülüş biçimi dikkate alındığında, dava ve takip konusu 20.000.000 USD bedelli senedin zorla açığa imza attırılarak düzenlendiği, bu nedenle tamamıyla bedelsiz olduğu ileri sürülmüştür. Çözülmesi gereken ilk uyuşmazlık; eldeki menfi tespit davasının kısmi dava olarak açılıp açılamayacağıdır.6100 sayılı HMK’nın 109/1 maddesinde, “Talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda sadece bir kısmı da dava yoluyla ileri sürülebilir”. 02/07/1964 kabul tarihli 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesinin 3. fıkrası “Değer tayini mümkün olan hallerde dava dilekçelerinde değer gösterilmesi mecburidir. Gösterilmemişse davacıya tespit ettirilir. Tespitten kaçınma halinde dava dilekçesi muameleye konmaz”. şeklindedir. 02/07/1964 kabul tarihli 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi 4. fıkrası: “Noksan tespit edilen değerler hakkında 30. madde hükmü uygulanır.” Hukukumuzda kısmi dava ve belirsiz alacak davası açılması mümkündür. (HMK m.107 ve 109, 176 vd.). Kısmi davanın veya belirsiz alacak davası açılmasının mümkün olması, hiç kimsenin kendi lehine olan davayı (yani tam dava) açmaya zorlanamayacağı kuralına (HMK m.24) da uygundur. Borçlar Hukuku bakımından da, alacaklının alacağının bir kısmını istemesine (dava etmesine) bir engel bulunmamaktadır. (TBK m.84). Ancak, alacaklının böyle bir kısmi dava açmada korunmaya değer (meşru) bir hukuki yararının bulunması gerekmektedir. Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 28.05.2018 tarih, 2017/1648 Esas, 2018/2994 Karar sayılı kararında belirtildiği şekilde menfi tespit davasının kısmi dava olarak açılması mümkün değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.10.2019 tarih, 2017/13-688 Esas, 2019/1054 Karar sayılı kararı ve aynı gün 2017/13-687 Esas, 2019/1053 Karar sayılı kararında “kısmi davaya ilişkin olarak davadaki asıl talebin kesinleşen takip miktarı üzerinden borçsuzluğun tespitine yönelik olduğu davanın açılması sırasında ödenmesi gereken harç yönünden eksikliğin söz konusu olduğu Harçlar Kanunu’nun dosyanın işlemden kaldırılmasına atıf yapan ve 30. maddesi hükmü gereğince mahkemece yapılması gereken; davacı tarafa bir sonraki celseye kadar menfi tespit istemine konu takip değeri olan tamamı üzerinden hesaplanacak eksik harcın tamamlanması için süre verilmesi gerektiği” belirtilmiştir. Somut olayda, davacı tarafından her ne kadar dava ve takip konusu 20.000.000 USD bedelli senedin 30.000 TL’lik kısmı yönünden borçlu olunmadığı ileri sürülerek kısmi dava açılmış ise de; senedin zorla açığa imza attırılarak oluşturulduğu ve senedin tamamıyla bedelsiz olduğu iddia edilmiş olmasına göre, eldeki davanın kısmi dava olarak açılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle aksi yöndeki istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Buna bağlamda, Harçlar Kanunu’nun 30.maddesine göre, yargılama sırasında tespit edilen dava değerinin dava dilekçesinde belirtilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnızca o celse için yargılamaya devam edilerek müteakip celseye kadar noksan değer üzerinden harcın ikmali için davacıya süre verilmesi, bu süre zarfında da bakiye harcın yatırılmaması halinde de, HMK’nın 150. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılması, anılan maddede geçen süre zarfında harç ikmal edilmek suretiyle dava yenilenmediği takdirde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, Mahkemece dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmeksizin, doğrudan ”davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmesi doğru olmamış, bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülerek hükmün kaldırılması gerekmiştir. Yukarıda açıklanan sebeplerle, ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olması ve ilk derece mahkemesi kararının tüm istinaf sebepleriyle birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi karşısında, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün bulunmamakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacılar vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/01/2023 tarih, 2022/107 E. 2023/47 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 15/06/2023