Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/870 E. 2023/622 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/870
KARAR NO: 2023/622
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 14/04/2023
NUMARASI: 2022/193 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacıya ait ”…” ibareli markanın davalı tarafından marka ve ticaret ünvanı olarak kullanıldığını beyan ederek, davalının “https://www…com/” internet adresine erişimin engellenmesine, müvekkilinin sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesine ve durdurulmasına, SMK m.159/2/c hükmü gereği, müvekkil şirket zararının tazmini amacıyla, davalı tarafından, mahkemenizce belirlenecek teminatın yatırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”… Davacı tarafından davalıya ait olduğu bildirilen www…com isimli internet sitesine erişimin engellenmesi ayrıca tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve teminat yatırılması yönünde tedbir talebinde bulunulmuş ise de tarafların ortak olarak … ibaresini kullandığı bu yönüyle benzerlik olduğu davalı tarafından kullanılan … ibaresi ve … esas unsurlu ticaret unvanının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edip etmeyeceği hususunun ancak tüm deliller toplandıktan sonra kapsamlı yargılama neticesi yapılacağı, davacının bu aşamadaki tedbir talebine göre davalı şirketin 13/12/2007 tarihinden beri … esas unsurlu tescilli ticaret unvanını kullandığı, yine davalının … numaralı … ibareli markanın sahibi olduğunu beyan etmesi karşısında, davalı kullanımlarının ticari unvan bakımından ve … numaralı marka yönünden uzun bir süredir devam ettiği anlaşıldığından, bu aşamada tedbir talebine ilişkin yeterli kanaat oluşmadığından ihtiyati tedbir talebinin reddine…” şeklinde gerekçeyle tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı şirket tarafından marka ve ticaret unvanı olarak kullanılan ve bu doğrultuda davalı şirketin faturaları, internet sitesi vb. üzerinde yer alan “…” ibaresinin, müvekkilinib Sınaî Mülkiyet Kanunu’nda güvence altına alınan haklarına tecavüz ettiği gibi haksız rekabete de yol açtığını, müvekkilliyle aynı alanda (inşaat) faaliyet gösteren davalı şirketin, müvekkilinin piyasadaki ünü ve tanınırlığı üzerinden kendisine menfaat sağlamak maksadıyla, kasti olarak bu unvanı seçtiğini, davalı tarafın her ne kadar patent kurumuna tescil ettirdiği marka adı “…” olsa bile, bu markanın kullanım şekli olarak her zaman başında yuvarlak bir şekil olduğunu ve bu şekliyle markanın ortalama bir tüketici nezdinde “…” olarak görülüp okunmasının amaçlandığını, davalı tarafın kendilerine gönderilen ihtarnameye karşı gönderdiği cevabi yazıda, davalı şirketin kurucu ortaklarının ve temsile yetkili ortaklarının soyisimlerinin … olduğunu belirterek, kullandıkları markanın tescilli hali her ne kadar “…” olsa da aslında kullanım amacının ve şeklinin “…” olduğunu beyan ettiğini, Davalı şirketin, “…” ibaresini ticaret unvanında, internet sitesinde, e-mail adresinde, proje ve faaliyetlerinde kullanarak müvekkilinin markasını taklit ettiğini, müvekkili şirketin SMK m.7/2/c’de anılan tanınmışlık düzeyini haiz olduğunu, bu nedenle, markasının itibarından haksız bir yarar elde edeceğini ve ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki kullanımların yine de anılan madde kapsamında ihlal teşkil edeceğini, İstinafa konu ara kararın dahi talep tarihinden 7 ay sonra verildiği göz önünde bulundurulduğunda, ilk derece mahkemesinde açılan davanın esası hakkında karar verilmesinin de uzun süreceğini, uzayan dava sürecinde, gecikme sebebiyle müvekkili şirketin zarar görmesi, hakkını elde etmesinin zorlaşması ve hatta imkansızlaşmasının söz konusu olacağını, bu mağduriyetin önüne geçilmek amacıyla ihtiyati tedbir kararı talep ettiklerini, Ayrıca davalı aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilmesi konusunda haklılıklarının yaklaşık ispat kuralına uygun olarak, İTO kayıtlarıyla, ulusal gazetede yer alan haberlerle, Türkpatent internet sitesinden temin edilen ve müvekkiline ait markaları gösteren listeyle, davalı şirketin kullanımlarına örnek oluşturacak Beyoğlu … Noterliğinin 18.08.2022 tarih ve …-… yevmiye no.lu e-tespit tutanaklarıyla, Beyoğlu … Noterliğinin 29.04.2022 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesiyle, davalı karşı tarafın cevaben gönderdiği Eskişehir … Noterliğinin 06.05.2022 ve … yevmiye no.lu ihtarnamesiyle ve sair delillerle ispatlandığını beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep, İlk Derece Mahkemesince 14.04.2023 tarihli karar ile verilen ”ihtiyati tedbir talebinin reddine” ilişkin ara kararın istinaf yoluyla incelenmesinden ibarettir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik nedeniyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu anlaşılmaktadır. İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili dava dilekçesinde; davacıya ait ”özsoy” ibareli markanın davalı tarafından marka ve ticaret ünvanı olarak kullanıldığını beyan ederek, tedbir talebinde bulunmuş ise de; davalı kullanımının davacı markasına yaklaştırılarak gerçekleşip gerçekleşmediği, tarafların aynı hizmet sektöründe faaliyet gösterip göstermediği, davacı markasının tanınmış marka olup olmadığı hususları başta olmak üzere, tarafların iddia ve savunmalarının yargılamayı gerektirdiği, bu aşamada davacı iddialarını yaklaşık ispata yeter derecede dosyaya yansıyan delil bulunmadığı anlaşılmakla, Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14/04/2023 tarih ve 2022/193 E., sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 31/05/2023