Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/851 E. 2023/585 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/851
KARAR NO: 2023/585
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 01/04/2022
NUMARASI: 2021/413 2022/46
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, kuruluş tarihi olan 1995 yılından itibaren ayakkabı ve terlik üretimi yapmakta olan ve hali hazırda Türkiye’de 1800 perakende noktasına satış ve dünyanın elliden fazla ülkesine ihracat gerçekleştiren olan bir şirket olup, sektörünün en çok bilinen ve tanınan markalarından birisi olarak ticari faaliyetlerini yürüttüğünü … markasının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde “Tanınmış Marka” olarak da kayıt altına alındığını, tüm mal ve hizmet sınıflarında koruma sahibi olduğunu, davalı şirketin ticari unvanında kullandığı “…” ibaresinin müvekkilinin tescilli markasına aynen benzediğinden ve bu durum haksız rekabet nedeniyle müvekkili markasına tecavüz oluşturduğundan tecavüzün menine, müvekkilinin tescilli markasını kullandığı ürün ve reklam malzemelerinin toplatılmasına, davalının müvekkili şirketin tescilli markasını internet ve sosyal medya üzerinden kullanmasının durdurulmasına ve hükmün tirajı en yüksek 3 gazeteden biri ile yayınlatılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Somut olayda davacı, davalının ticari unvanının ve fiili kullanımlarının marka hakkına tecavüz oluşturduğunu ileri sürmüştür. Ne var ki tescilli ticari unvanının varlığı dışında fiili kullanımları ispat edecek herhangi bir delili dosyaya sunmamıştır. Davacı vekili 06/10/2021 tarihli ön inceleme duruşmasında da keşif deliline dayanmadıklarını, incelemenin dosya üzerinde yapılmasını talep ettiklerini beyan etmiş ve bu beyanını imzası ile tevsik etmiştir. Tarafların talepleri ile bağlı olan mahkememizce mahallinde inceleme yapılmamış ve mevcut delil durumu itibarı ile yalnızca ticaret sicili kayıtlarına göre davacı markalarının asli ve ayırdedici unsuru olan “…” ibaresinin ticaret unvanında yer almasının, bu unvanın tescili tarihinden itibaren 10 yıllık bir süre geçmiş olması dolayısıyla, yukarıda anılı hak düşürücü süreye ilişkin ilkeler çerçevesinde” davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sessiz kalma suretiyle hak kaybı şartlarının oluşmadığını, müvekkilin hakkını kötüye kullanmadığını aksine davalının ticaret unvanını seçerken kötü niyetli davrandığını, davalı şirketin eyleminin SMK’ye aykırılık teşkil ettiğini, müvekkil şirketin 1995 yılından beri ayakkabı ve terlik üretimi yaptığını ve sektörün tanınan markalarından biri olduğunu, müvekkil şirketin 2003 yılından bu yana “…” ibaresini marka olarak … sayı ile tescil ettirdiğini, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde de tescil ettirdiği … markasının korunma süresi 31.01.2026 tarihine kadar da devam ettiğini, ayrıca Müvekkil Şirket’in ilgili markasının, Madrid Protokolü uyarınca da Avrupa Birliği ülkelerinde de hukuki koruma altında olduğunu, davalı şirketin … ibaresini müvekkil şirketin izni olmaksızın kullandığını, müvekkil şirketin tescilli markasının SMK ve TTK hükümleri gerekince korunmaya değer olup izni olmaksızın başka bir şirketin ticari unvan ve işletme adı olarak kullanılamayacağını, ilk derece mahkemesi yargılamasında müvekkil şirketin tanınmış marka tescili ve tanınmış marka haklarını dikkate almayarak eksik inceleme yapıldığını, dava dilekçeleri kapsamında dosyaya sunulan müvekkil şirkete ait … markasına dair tanınmış marka tescil belgesi ile yurt dışı tescil kararı ile ortaya konulduğu üzere … markasının tüm mal ve hizmet sınıflarında yurt içi ve yurt dışında hukuki korunma altında olduğunu, Yargıtay içtihat ve doktrinlerine göre tanınmış markanın tanınmışlığından faydalanılarak arklı mal ve hizmetlerde kullanılmasının tanınmış markanın yarattığı algı ve imaja zarar verdiğini, markanın farklı mal ve hizmetler üzerinde kullanılmasının itibarına zarar verdiğini ve ayırt edici karakterinin zedelenmesine sebep olduğunu, toplumda ulaşılan tanınmışlık düzeyinden kastın markanın tanınma derecesinin kalite ve güven yani reklam imajının marak çok farklı mal ve hizmetlerde kullanılsa bile hala tanınmış markanın sahibi olan işletmeden geldiği kanısını uyandırması hali olduğunu, davalının marka tecavüzünü oluşturan eylemlerinin somut deliller ışığında sabit olduğunu, ticaret unvanı tescilinin marka tecavüzü teşkil etmesi için karıştırılma ihtimali olmasının yeterli olduğunu, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İlk derece mahkemesince 01/04/2022 tarihli ilamının ve davacının istinaf başvuru dilekçesinin davalı …ne tebliğin daha önceki ticaret sicilde kayıtlı adresi olan ve tebligat yapılamayan adresine 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35. maddesine göre yapıldığı, ancak Dairemizce Ticaret Sicil Gazetesindeki kayıtların incelenmesinde; 07.12.2022 tarihli ticaret sicil gazetesinde yayınlanan ilana göre davalı şirketin adresini “… Mah … Sok … Apt Sitesi … Apt Blok No:… D…. Merkez Sivas” olarak değiştirdiği, Aynı Kanununun 35. maddesi gereği “Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır” hükmü gereği davalı şirket adına Aynı Kanunun 35. maddesine göre tebligat yapılabilmesi için “Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmemesi ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilememesi” şartı gözetilerek öncelikle davalı şirket adına Aynı Kanunun gösterdiği usullere göre ilamın ve istinaf dilekçesinin davalı şirkete tebliği için ilk derece mahkemesince yeniden tebligat yapılması, usulüne uygun çıkarılan tebligata rağmen davalı şirkete tebliğ yapılamaması halinde ve yeni bir adreste tespit edilememesi halinde Aynı Kanunun 35. maddesine göre tebligat yapılarak HMK’de belirtilen istinaf/istnafa cevap süreleri beklendikten sonra dosyanın davacının istinaf başvurusunun değerlendirilmesi amacıyla Dairemize yeniden gönderilmesi hususunda HMK’nın 352/1-ç maddesi gereği dosyanın geri çevrilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Kanunun gösterdiği usullere göre ilamın ve istinaf dilekçesinin davalı şirkete tebliği için ilk derece mahkemesince yeniden tebligat yapılması, usulüne uygun çıkarılan tebligata rağmen davalı şirkete tebliğ yapılamaması halinde ve yeni bir adreste tespit edilememesi halinde Aynı Kanunun 35. maddesine göre tebligat yapılarak HMK’de belirtilen istinaf/istnafa cevap süreleri beklendikten sonra istinaf incelemesine gönderilmek üzere dosyanın 6100 Sayılı HMK’nın 352/1-ç. maddesi gereğince ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 6100 Sayılı HMK’nın 344. ve 352/(1)-ç. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.31/05/2023