Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/850 E. 2023/565 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/850
KARAR NO: 2023/565
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 20/03/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2023/74 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın 1963 yılında İspanya’da kurulmuş, pek çok firmayı bünyesinde barındıran sektöründe lider bir şirketler grubu olduğunu, müvekkilinin “…” markasını ilk kez yılında İspanya’da tescil ettirdiğini, ayrıca müvekkilinin TPMK nezdinde de “…” esas unsurlu birçok marka tescili bulunduğunu, Ürdün Gümrükleri tarafından müvekkili şirkete yapılan bildirim uyarınca davalının yaptığı sahte “…” ve “…” ibareli markayı taşıyan yüzlerce pantolon cinsi ürünün ülkeye girişi sırasında yakalandığı ve geçici süre ile ürünlere el konulduğu bilgisinin verildiğini, yapılan incelemeler sonucu ürünlerin orijinal olmadığı, müvekkilinin izni ve onayı olmaksızın üretildiğinin tespit edildiğini, gerek Ürdünlü ihracatçı firma tarafından sunulan faturalar gerekse de ürünlerin üzerindeki bilgiler uyarınca söz konusu sahte ürünlerin davalı tarafından Türkiye’de üretildiği ve yurt dışına ihraç edildiğinin tespit edildiğini, davalıların müvekkiline ait tescilli markalarla iltibas derecesinde benzer “…” “…” “…” ve “…” ibareli markaları üzerindeki izinsiz kullanımlarının müvekkili aleyhine marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet yarattığını iddia ederek, davalıların tecavüz teşkil eden söz konusu eylemlerinin tedbiren durdurulmasını ve hükümsüzlüğü talep edilen …, …, …, … ve … sayılar ile tescilli davalılara ait markaların üçüncü kişilere devrinin tedbiren engellenmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 20/03/2023 tarihli ara kararıyla; “Dosya kapsamı deliller ve tespit bilirkişi raporu ile davanın niteliğine göre davacının hükümsüzlüğü istenen davalı markalarının üçüncü kişilere devrinin önlenmesine ilişkin talebi yönünden ihtiyati tedbir talebinin takdiren teminatsız olarak kabulüne, sair ihtiyati tedbir talepleri yönünden yargılama gerektirmesi ve bu aşamada yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davalıların müvekkiline ait … ve … markaları ve iltibas derecesinde benzer “…”, …”, “…”, “…”, “…”, “…” markalarını tek başına yahut tali unsurlar ile birlikte kullanılmasının önlenmesinin talep edildiğini, davalıların kötü niyet mahsulü … sayılı (…), … sayılı “…”, … sayılı … [… (…), … sayılı-(…) ve … sayılı (…) markalarının hükümsüzlüğü ve sicilden terkini ile davalıların bahsi geçen marka tescilleri ve davalıların müvekkiline ait … ve … markaları ve iltibas derecesinde benzer “…”, …”, “…”, “…”, “…”, “…” markaları üzerindeki kullanımları ile müvekkilinin tescilli ve tanınmış … ve … markalarından doğan haklarının ihlali ve bu suretle yaratılan marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i talepleri ve 6769 numaralı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159 ve HMK m. 389 gereğince davalıların dava konusu markalar üzerindeki hukuka aykırı kullanımının ivedilikle tespit, önlenmesinin talep edildiğini, davalıların hukuka aykırı kullanımlarının yoğun bir şekilde devam ettiğini, 2023/13 sayılı değişik iş dosyası kapsamında tanzim edilen 28.02.2023 tarihli resmi bilirkişi raporunda davalılara ait mağazada müvekkiline ait … ve bu markalar ile ayırt edilemeyecek düzeyde benzer “…” ibaresini tek başına ya da “…” ve “…” olarak, müvekkilinin tanınmış markaları/logolarının stilizasyonunu ve yazı tipini kopyalamak suretiyle içeren yaklaşık 6000 (altı bin) adet kot pantolon, 600 (altı yüz) adet gömlek, ceket ve tulum emtiasının tespit edildiğini, tespit edilen marka kullanımlarının müvekkilinin tescilli ve tanınmış olduğu da bilinmekte olan … yegâne/asli unsurlu markalarının ve müvekkilinin … (…) markasının tescilli olduğu 25. sınıf kapsamındaki emtialara ilişkin olduğunun tespit edildiğini, -Mevcut olayda davalılara ait kullanımların kötü niyetli olduğunun ispat edilmiş olup, tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirkete Ürdün Gümrükleri tarafından yapılan bildirim uyarınca, üretimini davalının yaptığı sahte … ve … markalı yüzlerce pantolon cinsi ürünün ülkeye girişi sırasında yakalandığı ve geçici süre ile ürünlere el konulduğu bilgisi verildiğini, yapılan inceleme sonucu ürünlerin orijinal olmadığı, müvekkili izni ve onayı olmaksızın müvekkili markaları kullanılarak üretildiğinin tespit edildiğini, söz konusu sahte ürünlerin davalı tarafından Türkiye’de üretildiği ve yurtdışına ihraç edildiğinin tespit edildiğini, davalıların müvekkillerinin gerçek hak sahibi olduğu, Türkiye’de ve birçok ülkede tescilli ve tanınmış … markalarını kötü niyetli bir şekilde taklit etmek suretiyle ürün üreterek, depolayarak, satışa arz ederek ve satarak, müvekkili markasına tecavüz ve haksız rekabet yarattığını, -Davalıların müvekkilinin tescilli markalarını birebir aynen kopyalayarak sahte ürün üretimi ve bu ürünlerin yurt dışına ihracatını yapmasının yanı sıra “… Mah. … Sok. No:… Güngören/İstanbul” adresinde mukim “…” isimli mağazasında müvekkiline ait … tescilli “…” markalarının logolarındaki yazı stilini aynen kopyalamak suretiyle, müvekkilinin markalarına ayırt edilemeyecek derecede benzer şekilde oluşturulan “…” ibaresini ve Müvekkilinin markalarının kullanıldığı aynı ürünler üzerinde hukuka aykırı bir biçimde ve izinsiz olarak tanıttığı, satışa sunduğu ve sattığının tespit edildiğini, davalıların …, …, … markalı ürünlerini satarken müvekkilinin tescilli ve tanınmış … markasının özel yazım stilini birebir aynen kopyalaması, kötü niyetli olduklarını tek basına kanıtlamaya yeterli olduğunu, -Davalıların bahsi geçen adresteki mağazada, müvekkilinin “…” markalarının tercümesi olan “…” markasını tescilsiz, izinsiz ve hukuka aykırı olarak kullandığının bilirkişi raporu uyarınca açıkça tespit edildiğini, davalıların davaya konu …, …, …, … markalarını tesadüfen seçmediğinin aksine müvekkili markalarının tanınmışlığı üzerinden haksız kazanç elde amacında olduğunun kanıtladığını, alınan resmi bilirkişi raporu, bu raporda yapılan tespitler, gümrük tarafından yapılan bildiriler ve açıklamalar dikkate alınarak, davalıların kullanımlarının müvekkilinin marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği gerçeğinin yaklaşık ispat koşulunu fazlasıyla sağladığını, -Haksız ve kötü niyetli tescile konu markanın tescilinin devamı ve kullanımı halinde müvekkilinin … markaları üzerindeki haklarına ileride telafisi imkânsız biçimde zarar verileceğini, devam edecek kullanımın, … markası ve müvekkili arasındaki aidiyeti ve tüketiciler nezdindeki marka imajını sarsacağını, diğer müvekkillerine ait markaları aynen veya ayırt edilemeyecek derecede benzer şekilde ve hukuka aykırı biçimde kullanan başka kişiler/firmalar aleyhine açılan ve müvekkili lehine sonuçlanmış olan davalarda. davalıların müvekkiline ait markalar üzerindeki kullanımlarının önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararları verildiğini, davalının davaya konu markasının müvekkili marka haklarını ihlal ettiğinin ayrıntılı bir şekilde ispat edildiğini, tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, tedbir taleplerinin reddi yerine en azından bilirkişi raporu alması ve sonrasında değerlendirmesi gerektiğini, Bakırköy 1. FSHHM’nin 2023/13 D. İş sayılı dosyasının bir suretinin huzurdaki dosyaya eklenmek üzere celbine, Davalıların …, … markaları ile iltibas düzeyinde benzer olan “…”, …”, “…”, “…”, “…”, “…” markaları ve benzer markaları tek başına yahut tali unsurlar ile birlikte markaları/logolarının stilizasyonunu ve yazı tipini birebir olarak kopyalamak suretiyle işletmekte olduğu iş yerlerinde/depolarında/üretim yerlerinde veya sair herhangi bir fiziki yahut online mecrada kullanmasının, bu markaları taşıyan ürünleri, etiket, çıkartma, ambalaj, kutu, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela, kartvizit ve sair her türlü tanıtım malzemesini, basılı evrakları, faturaları ve benzeri her türlü ticari evrakı ve malzemeyi üretmesinin, ürettirmesinin, sağlamasının, elde bulundurmasının, satmasının, satışa arz etmesinin, depolamasının, dağıtımını yapmasının, ithal ya da ihraç etmesinin, internet üzerinde ve sair mecralarda tanıtmasının ve bu amaçlarla kullanmasının durdurulmasına, önlenmesine ve kaldırılmasına. davalıların “… Mah. … Sok. No:… Güngören/İstanbul” adresi başta olmak üzere, tespit edilecek her türlü üretim yeri, mağaza, depo, satış ve sair her türlü adreslerinde ve bunların eklentilerinde bulunan arama ve el koyma işlemi yapılarak müvekkile ait …, … markaları ile iltibas düzeyinde benzer olan “…”, …”, “…”, “…”, “…”, “…” markaları ve benzer markaları tek başına yahut tali unsurlar ile birlikte kullandığı ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı evraklar, faturalar ve benzeri her türlü ticari evraka ve malzemeye tedbiren el konulmasına, .https://www.instagram.com/…/, uzantılı Instagram hesabına, https://www.facebook.com/… uzantılı Facebook hesabına, https://www.facebook.com/… uzantılı Facebook hesabına, https://twitter.com/…, uzantılı Twitter hesabına https://www.google.com/… uzantılı Google Maps hesabına https://www…com/…, uzantılı … hesabına https://www…com/… uzantılı … hesabına https://www…com/… uzantılı … hesabına, https://www…com/ alan adlı internet sitesine ve sair online platformlarda müvekkil markaları ve sair markalarla benzer markaların tek başına yahut sair tali unsurlar ile birlikte kullanıldığı tüm online platformlara erişimin engellenmesine dair tedbiren karar verilmesini ve verilecek ihtiyati tedbir kararının dava sonunda verilecek esas hüküm kesinleşene kadar devamına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Talep, marka hakkına tecavüzün tespiti ile hükümsüzlüğü ve tecavüz teşkil ettiği iddia olunan her türlü fiillerin tedbiren önlenmesini ve durdurulması istemine ilişkindir. Tedbir talebi kısmen reddedilmiş olup, davacı tarafça tedbirin tam kabulüne karar verilmesi istemli istinaf talep edilmiştir. 10/01/2017 tarih ve 29944 Sayılı Resmi Gazete yayınlanıp aynı gün yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun “İhtiyati tedbir talebi ve ihtiyati tedbirin niteliği” başlıklı 159. Maddesinde; “(1) Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.(2) İhtiyati tedbirler özellikle aşağıda belirtilen tedbirleri kapsamalıdır: a) Davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması. b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara ya da patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dâhil, bulundukları her yerde elkonulması ve bunların saklanması.c) Herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi. (3) İhtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.” düzenlemesi yer almaktadır.6100 Sayılı HMK’nın 389. Maddesinde” (1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 390.maddesinde ise “(1) İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir.(2) Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir.(3) Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmü düzenlenmiştir. Davacı marka tescil kayıtları sistem üzerinden incelenmiş, … markasının, davalının faaliyet gösterdiği ev tekstil ürünleri sınıfı olan 24. Sınıfta ve mağazacılık sınıfı olan 35. Sınıfta davacı adına tescilli olduğu, 24. Sınıfta en eski davacı markasının 19/06/1997 başvuru tarihli … markası, … başvuru numaralı 20/03/2001 başvuru tarihli … markası ve 24. Ve 35. Sınıfta tescilli … başvuru numaralı 21/12/2004 başvuru tarihli … markası olduğu, davacının 35. Sınıfta en eski tescilli markasının … başvuru numaralı ve 20/07/2000 başvuru tarihli … markası olduğu, 35. Sınıfta tescilli … ibareli başka markalarının da bulunduğu anlaşılmıştır. Davacının … markasının 01/02/2011 tarihinde … numarası ile tanınmış marka olarak tespit edilerek özel sicile kaydedildiği anlaşılmaktadır. Davalının da “…”, …”, “…”, “…”, “…”, markalarının tescilli olduğu, davalıların … sayılı (…), … sayılı “…”, … sayılı … [… (…), … sayılı-(…) ve … sayılı (…) markalarının olduğu ve kullanımlarının tescilli marka kullanımı olduğu, tümden davalının tescilli markasının kullanımının dava sonucu beklenmeden kısıtlanmasının usul ve yasaya uygun olmadığı, tescil hükümsüz kılınıncaya kadar ilgili markanın kullanımının kısıtlanamayacağı, hükümsüzlük talebine ilişkin taleplerin yargılamayı gerektirdiği, davacı tarafça kötü niyetli tescil iddiasına dayanıldığı, somut olayda, davalının markasının da tescilli marka olması karşısında, davalı adına kayıtlı markanın yargılama süresince üçüncü kişilere devrinin önlenmesi dışındaki tedbirler açısından yaklaşık ispatın bu aşamada gerçekleştiğini kabul etmek ve tedbirlere hükmetmek mümkün olmamakla birlikte, davalının kendi markasını aşar şekilde davacı markasını markasal olarak kullandığının da tespiti yapılamadığından, markanın hükümsüzlüğüne karar verilinceye kadar marka sahipliğinden doğan haklar kullanılabileceğinden ve bu kullanımın hukuk dışı olarak nitelendirilemeyeceği dikkate alınarak, davalının marka tescillerinden doğan haklarının tescillerin hükümsüzlüğüne karar verilinceye kadar engellenmesi için ciddi bir tehlikenin bulunması gerekmekte olup, aldırılan bilirkişi raporuna göre ciddi tehlikenin mevcut olduğuna dair dosyada yeterli delil bulunmadığı, sunulan delillerin ciddi zarar tehlikesini gerektirir delil niteliğinde olmadığı, kesinleşmiş kararların olduğu ve bu kararlar sebebiyle tedbir kararını gerektirir şartların bulunduğu ileri sürülmüş ise de, her dosyanın ayrı bir dava konusu olup, ayrı niteliklerde bulunabileceği, taraflar arasındaki yarar dengesi ve yargılamada bilirkişi raporunun da bulunmadığı yaklaşık ispat koşulunun yerine getirilmemiş olması sebebiyle tedbir talebinin kısmen reddine karar verildiği, deliller toplandıktan sonra da tedbir kararı verilebileceği, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte irdelendiğinde, bir sonuca varılması için öncelikle yapılacak esas yargılamada, marka hakkına dayalı tescil belgelerinin de incelenmesi gerektiği bu sebeple, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20/03/2023 tarih ve 2023/74 E. Sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 31/05/2023