Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/846 E. 2023/564 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/846
KARAR NO: 2023/564
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2023
NUMARASI: 2022/626 E. – 2023/211 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından davacı müvekkili … aleyhine İstanbul … İcra Dairesi … esas sayılı dosyasında takip başlatıldığı, takip kesinleşmiş ve müvekkilinin mal varlıklarına haciz konulduğu, davalı aleyhine İstanbul 43. İcra Hukuk Mahkemesi 2022/205 esas sayılı dosyasında icranın geri bırakılması talebinde bulunduğu ve yargılamanın devam ettiğini, yargılama dava tarihi ile devam ettiği, icranın geri bırakılması davası açılmasının menfi tespit davası açılmasına engel teşkil etmediğine dair Yargıtay kararı bulunmakta olduğu, kambiyo takiplerinde TTK gereği zamanaşımı süresi son haciz işleminin yapıldığı tarihten itibaren 3 yıl olduğu, poliçeyi kabul eden muhabata karşı yapılacak takiplerde zaman aşımı süresi vadeden itibaren 3 yıl olduğu, 3 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra bu süreden itibaren davalı alacaklı tarafından TTK gereği 1 yıllık süre içerisinde sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak davalı alacaklı tarafından dava açılması gerekirken bu süre içerisinde de herhangi bir dava açılmadığı, müvekkili hakkında başlatılan takip nedeniyle müvekkilinin alacaklı görünen davalıya herhangi bir borcunun olmadığına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı borçlu hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını ve ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiği, dosya borcu diğer borçlu asaf metal ..ltd.şti. tarafından tahsilatların dosyaya bildirimi ve harçların ödenmesi yükümlülüğü borçluya ait olmak üzere ödendiği, dosya borcu 2013 mayıs ayından başlamak üzere Av. … & …’in … Bankası Osmaniye Şubesindeki müşterek hesabına ödenmek suretiyle tahsil edildiği, borçlu … yetkilisi ile tahsil harçlarının dosyaya bildirimi ve ödenmesi yükümlülüğü borçluya ait olmak üzere aylık ödeme yapılacak şekilde anlaşma yapıldığı, ödemelerin dosyaya bildirimi ve harçların ödenmesi borçlu şirket …e ait olduğundan ödemeler icra dosyasına bildirilemediği, dosya tahsil edildikten sonra dosyada herhangi bir işlem yapılmadığı, tahsil edilen dosyada işlem yapılması hukuken mümkün olmadığını, yapılması halinde hukuki sorumluluk doğacağından herhangi bir işlem yapılmadığı, dosya borcu haricen tahsil edildiğinden dosyada işlem yapılmamış olduğu, açılan davanın reddi gerektiği, takipsizlik nedeniyle düşen icra dosyası yenilenmediği, davacı tarafa yenileme emri gönderilmediği, davacının huzurdaki davayı açmakta hukuki menfaati bulunmadığı, dosya borcunun haricen tahsil edildiğinden dosyada işlem yapılmamış olup açılan davanın reddi gerektiği,takipsizlik nedeniyle düşen icra dosyası yenilenmediği, davacı tarafa yenileme emri gönderilmediği, davacının huzurdaki davayı açmakta hukuki menfaati bulunmadığı, menfi tespit davası asıl alacak üzerinden açılabileceğini, ancak davacı tarafından dosya kapak hesabı üzerinden açıldığı, dava konusu icra dosyasından icraya konulan senetlerin toplam asıl alacakları 2.000,00 TL olduğu, menfi tespit davasının konusu takip konusu evraktan dolayı borçlu olunmadığının tespiti hakkında olmadığı, değilse tüm dosya borcu üzerinden menfi tespit davası açılamayacağı, davacı hakkında devam eden icra işlemi bulunmadığından davacının %20 kötüniyet tazminat talebi de hukuki dayanaktan yoksun olduğu, davacı taraf dava dilekçesinde alacağın %20’si oranında kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuş olduğu, zaman aşımına uğramış borçlar eksik borç olduğu, borçlu aleyhine açılacak davalarda ilk itiraz ve defi olarak ileri sürülebileceğinden ve bu şekilde borcu ödemekten imtina edebileceğinden mücerret zamanaşımı nedeniyle menfi tespit davası açılamayacağı, bu yönden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Tüm bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; uyuşmazlığa konu kambiyo senetlerine mahsus İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından borçlu olunmadığının tespiti ve takibin iptalinin talep edildiği, İstanbul 43. İcra Hukuk Mahkemesi’nin ilgili dosyasının dosyamız arasına alındığı, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının takipsizlik ile kapatıldığı ve dosyanın imha edildiği, davalı yanca aşamalarda dosya borcunun ödendiği, iş bu dosya bazında alacak iddiasının ve icra dosyasının yenilemesi talebinin de olmadığı anlaşılmakla; davanın hukuki yarar yokluğundan reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davalı alacaklının, dosya borcu ödendikten sonra dahi müvekkili hakkında icra işlemlerine devam ettiğini, bu durumun davalı alacaklı beyanları ile sabit olduğunu, müvekkili hakkında icra tehditi bulunduğunu, her davanın açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre karara bağlanacağını, Davalı alacaklının, elde ki bu davanın taraflarınca açılmasından sonra alacak iddiasında bulunmaması, davanın açılmasından önce alacak iddiasında bulunmadığına karine teşkil etmediğini, hatta davalı alacaklının 2013 yılında dosya borcunu tahsil ettiğini beyan etmesine rağmen müvekkili davacı borçlu aleyhine PTT çek hesabı haczini 2017 yılında gerçekleştirdiğini, kötü niyetli alacaklıya karşı dava açmakta hukuki yararlarının olduğunu, alacağın %20 si oranın kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini ve kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen karar miktar itibariyle kesin olduğundan istinafı mümkün olmadığını istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava; menfi tespit istemine ilişkindir. 6100 Sayılı HMK’nın istinaf kanun yoluna başvurulabilen kararlar başlıklı 341. maddesinde; “(1) İlk derece mahkemelerinin aşağıdaki kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir: a) Nihai kararlar. b) İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlar. (2) Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir. (3) Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda üç bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. (4) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. (5) İlk derece mahkemelerinin diğer kanunlarda temyiz edilebileceği veya haklarında Yargıtaya başvurulabileceği belirtilmiş olup da bölge adliye mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işlere ilişkin nihai kararlarına karşı, bölge adliye mahkemelerine başvurulabilir.” düzenlemesi yer almaktadır. HMK m.346 ”İstinaf dilekçesinin reddi (1) İstinaf dilekçesi, kanuni süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir ve 344 üncü maddeye göre yatırılan giderden karşılanmak suretiyle ret kararını kendiliğinden ilgiliye tebliğ eder. (2) Bu ret kararına karşı tebliği tarihinden itibaren bir hafta içinde istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf yoluna başvurulduğu ve gerekli giderler de yatırıldığı takdirde dosya, kararı veren mahkemece yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilir. Bölge adliye mahkemesi ilgili dairesi istinaf dilekçesinin reddine ilişkin kararı yerinde görmezse, ilk istinaf dilekçesine göre gerekli incelemeyi yapar. ” hükmünü haizdir. İstinaf aşamasında ön incelemeyi düzenleyen 6100 sayılı HMK’nın 352. Maddesi ” Ön İnceleme (1) Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda aşağıdaki durumlardan birinin tespiti hâlinde öncelikle gerekli karar verilir: a) İncelemenin başka bir dairece veya bölge adliye mahkemesince yapılmasının gerekli olması b) Kararın kesin olması c) Başvurunun süresi içinde yapılmaması ç) Başvuru şartlarının yerine getirilmemesi d) Başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi (2) Ön inceleme heyetçe veya görevlendirilecek bir üye tarafından yapılır ve ön inceleme sonunda karar heyetçe verilir. (3) Eksiklik bulunmadığı anlaşılan dosya incelemeye alınır.” hükmünü haizdir. Kanun yasa yoluna başvuru açısından miktar ve değer belirlenirken; 6100 Sayılı HMK ek m.1 (6763 SK ile eklenen) gereğince her takvim yılı başında belirlenen yeniden değerleme oranlarına göre hesaplanan parasal sınıra göre yasa yolu belirlenir. Eldeki dava miktarı/ değeri 3.572,01 -TL’dir. Dava, hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddedilmiştir. Kararın verildiği 21.03.2023 tarihi itibarı ile istinaf yasa yoluna başvuru açısından parasal sınır 17.830-TL olmakla kararın kesin nitelikte olduğu belirlenmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce davanın reddine karar verilmiştir. HMK’nın 341/2, HMK’nın Ek 1. maddesine göre 01.01.2023 tarihinden itibaren miktar veya değeri 17.830-TL’yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Somut olayda dava değerinin 3.752-TL olduğu, tamamının reddedildiği, davacılar vekili tarafından reddedilen 3.752-TL için istinafa gelindiği, istinafa ilişkin reddedilen hükmün kesinlik sınırı içinde bulunduğu anlaşılmakla; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca, kararın kesin nitelikte olduğu, dava değerinin istinaf parasal sınırının altında kaldığı belirlenmekle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 341/2., 346/1., 352/1-b. maddeleri uyarınca usulden reddine kesin olmak üzere karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstinafa konu hüküm kesin olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 341/2., 346/1., 352/1-b. maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE, 2-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince kendisine iadesine, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin kendi üzerilerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6100 Sayılı HMK’nun 352/1-b. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-a. maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 31/05/2023