Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/832 E. 2023/576 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/832
KARAR NO: 2023/576
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 20/03/2023
NUMARASI: 2023/76 E. – 2023/76 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talep eden vekili; müvekkili şirketin franchise alan ve davalılardan … nin ise franchise veren sıfatına haiz olarak 01/01/2019 tarihli alt imtiyaz (franchise) işletme lisansı/bayilik) sözleşmesi imzalandığını, tekel bölgesine ilişkin işbu sözleşmenin 2.3 maddesinde “…, satış noktasının bulunduğu bölgenin bir veya birden fazla satış noktası açılmasını gerektirecek nitelikte olduğuna karar verir ise ilk teklif FRANCHİSE alana yapılacak, teklife 1 hafta içinde olumlu bir cevap verilmediği takdirde aynı bölgede ek satış yeri/yerleri açma ve bunun 3. Şahıslara franchise verme hakkına sahiptir. Ancak … satış noktasına 2 (iki ) kilometre mesafede başka satış noktası açılamayacağını taahhüt etmektedir.” hükmünün yer aldığını, davalı franchise veren tarafından bu hüküm ihlal edilerek, müvekkilinin işlettiği şubenin hemen yan tarafına yeni bir şube açtığını, yeni açılan şubenin müvekkilinin işlettiği şubenin hemen bitişiğinde olduğunu, karşı tarafın kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin tekel bölgesinden doğan haklarının ivedi olarak korunmasının elzem olduğunu, haksız ve hukuka aykırı şekilde yeni açılan şubenin faaliyetlerine devam etmesinin müvekkilinin telafisi olmayan zararlara uğratacağını, açıklanan nedenlerle, tazminat davasına esas teşkil etmek üzere, müvekkilinin telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasının önlenmesi amacı ile haksız ve hukuka aykırı şekilde müvekkiline ait şubenin hemen bitişiğinde açılan şubenin tabelasının indirilmesi de dahil olmak üzere faaliyetinin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Talep eden yanın talebine dayanak hukuki uyuşmazlığın sınai mülkiyet hakkına dayanmadığı, frnachise sözleşmesi gibi nisbi bir hakka dayandığı, sözleşmeye aykırılık iddiasının ise yalnızca akdin diğer tarafına ileri sürülebileceği, üçüncü kişi durumunda olan … Gıda Sanayi Anonim Şirketi’ne ait işyerinde uygulanacak şekilde tedbir talep edilemeyeceği, bütün bunların dışında söz konusu uyuşmazlık yönünden de mahkememizin görevli olmadığı, zira uyuşmazlığın temelini bir sınai mülkiyet hakkının oluşturmadığı, Yüksek Yargıtay’ın da benzer ve esasa ilişkin uyuşmazlıklarda aynı görüşü tekrarladığı (“Y.11. HD. 17/05/2013 T., 2013/7512 E., 2013/10247 K.”, “Y.11. HD. 11/01/2016 T., 2015/14146 E., 2016/78K.”, “Y.11. HD. 01/06/2016 T., 2016/6038 E., 2016/6035 K.”) görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu anlaşıldığından,” gerekçesiyle talep eden vekilinin tespit ve tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin franchise alan ve davalılardan …’nin ise franchise veren sıfatına haiz olarak 01/01/2019 tarihli alt imtiyaz (franchise) işletme lisansı/bayilik) sözleşmesi imzaladığını, tekel bölgesine ilişkin işbu sözleşmenin 2.3 maddesinde “…, satış noktasının bulunduğu bölgenin bir veya birden fazla satış noktası açılmasını gerektirecek nitelikte olduğuna karar verir ise ilk teklif FRANCHİSE alana yapılacak, teklife 1 hafta içinde olumlu bir cevap verilmediği takdirde aynı bölgede ek satış yeri/yerleri açma ve bunun 3. Şahıslara franchise verme hakkına sahiptir.Ancak … satış noktasına 2 (iki) kilometre mesafede başka satış noktası açılamayacağını taahhüt etmektedir.” hükmünün yer aldığını, davalı franchise veren tarafından bu hüküm ihlal edilerek, müvekkilinin işlettiği şubenin hemen yan tarafına yeni bir şube açtığı yeni açılan şubenin müvekkilinin işlettiği şubenin hemen bitişiğinde olduğunu, karşı tarafın kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin tekel bölgesinden doğan haklarının ivedi olarak korunmasının elzem olduğunu, haksız ve hukuka aykırı şekilde yeni açılan şubenin faaliyetlerine devam etmesinin müvekkilinin telafisi olmayan zararlara uğratacağını, açıklanan nedenlerle, tazminat davasına esas teşkil etmek üzere, müvekkilinin telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasının önlenmesi amacı ile haksız ve hukuka aykırı şekilde müvekkiline ait şubenin hemen bitişiğinde açılan şubenin tabelasının indirilmesi de dahil olmak üzere ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2023/76 D.iş – 2023/76 Karar nolu ve 20.03.203 tarihli ilamı ile taleplerinin reddedildiğini, tedbir talebinin konusunun 01.01.2019 tarihli Franchise sözleşmesinin hükümleri ihlal edilmek sureti ile, tabelada ve ürünlerde kulanım hakkı müvekkile ait olan marka kullanılmak sureti ile müvekkile ait tekel bölgesinde yeni bir şube açılması (müvekkilin hemen bitişiğinde) nedeni ile tekel bölgesi ihlal edilerek markanın haksız kullanımının önlenmesi talebi olduğunu, Franchise sözleşmesinden ve özellikle bu sözleşmeye istinaden markanın haksız kullanımdan doğan ihtilaflara özel ihtisas mahkemesi olan Fikri ve Sınai Haklar mahkemesince bakılması gerektiğini, yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca da Franchise sözleşmesi aynı zamanda mahiyeti gereği marka hakkının kullanımınıda kapsadığından Fikri ve Sınai haklar Hukuk Mahkemesi’nin davaya bakmakla görevli olduğunu, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İlk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından karar istinaf edilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 341/1 maddesinde, “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.” denmiştir. Geçici Hukuki Koruma tedbirlerinden olan “ihtiyati tedbir” 6100 Sayılı HMK’nun 389-399. maddelerinde düzenlenmiştir. HMK’nın 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları, 391. maddesinde ihtiyati tedbir kararının kapsam ve içeriği, 393. maddesinde ihtiyati tedbir kararının uygulanması, 394. maddesinde ihtiyati tedbir kararına itiraz ve uygulanacak usule yer verilmiştir. HMK’nun 391/3. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddi halinde kanun yoluna başvurma olanağı getirilmiştir. İhtiyati tedbir öğretide, “Kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır.” şeklinde tarif edilmiştir (Medeni Usul Hukuku 12.Baskı Sh.714-Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, Prof. Dr. Oğuz Atalay, Prof. Dr. Muhammet Özekes). Anılan tariften de anlaşılacağı üzere, ihtiyati tedbirin diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu şey üzerinde yeni bir takım ihtilafların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. 6100 Sayılı HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuş, “yaklaşık ispat” kavramından bahsedilerek kabul edilmiştir. Yaklaşık ispat durumunda hakim, o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Yaklaşık ispatta tam ispat aranmamakla beraber basit bir iddia da yeterli kabul edilemez. Karşı tarafı riskle karşı karşıya bırakacak veya onun ticari hayatını ya da yaşantısını zora sokacak nitelikte verilecek tedbir kararının amacına uygun düşeceğinin kabulüne olanak bulunmamaktadır. Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Bu kapsamda bakıldığında davacı iddialarının yargılamayı gerektirdiğinden, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesince sözleşme hükümleri doğrultusunda davacının iddialarının yerinde olup olmadığının yargılamayı gerektirdiği, aleyhine tedbir istenen … Gıda Sanayi A.Ş. ile arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığı, üçüncü kişiyi etkileyebilecek şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden, davacının iddiasının yargılamaya gerektirdiğinden bu aşamada sözleşmenin sonuçlarına yönelik kapsamlı davanın esasını çözer nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesinin dairemizin kararında belirttiği gerekçelerle verdiği kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20/03/2023 tarih ve 2023/76 E., 2023/76 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.