Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/791 E. 2023/522 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/791
KARAR NO: 2023/522
İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 15/03/2023
NUMARASI: 2023/28 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili talep dilekçesinde özetle; Müvekkilin uzun yıllardır silah sektöründe faaliyet gösterdiğini, 13. sınıfta yer alan ateşli silahlarda tescilli “…” markasının sahibi olduğunu, müvekkiline ait … numaralı “…” markasının daha önce silah sektöründe faaliyet göstermeyen … Holding adına tescilli olduğunu, müvekkilinin Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2022/377 Esas sayılı dosyasında markanın kullanmama nedeniyle iptali talepli davasından sonra … Holding tarafından 13. sınıfın tamamında müvekkiline devredildiğini, marka devir sonrasında marka üzerindeki tüm hakların başvuru tarihi itibarıyla devralan müvekkiline geçtiğini, İstanbul Anadolu 1. FSHHM’nin 2022/213 D.iş sayılı dosyasında davalının eylemlerine ilişkin tespit yaptırıldığını, tespitte davalının “…” ibaresinin 13.sınıfta yer alan “ateşli silahlar” emtiasında kullanıldığı ve bu kullanımın markayı devir alarak hak sahibi olan davacı markasına iltibas ve karışıklığa sebep olacağı yönünde görüş bildirildiğini, müvekkilinin marka hakkına tecavüzün söz konusu olması nedeniyle iş bu davanın açıldığını, müvekkilinin … numaralı “…” marka hakkına tecavüz eden ürünlerin üretiminin, satışının durdurulmasına, reklamlarında ve tüm tanıtım vasıtalarında kullanılmasının durdurulmasına, internet sitesinde, sosyal medyada yer alan “…” ibareli markaların çıkarılmasına, “…” markalı emtiaların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde el konulmasına, “…” ibaresini taşıyan ürünlerin Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dâhil, bulundukları her yerde elkonulması ve bunların saklanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, müvekkiline ait … numaralı “…” marka hakkına tecavüz oluşturan eylemlerinin tespitine, durdurulmasına ve önlenmesine, … no’lu “…” markasından doğan haklara tecavüz suretiyle üretilen, satın alınan ve satılan ürünlere bulundukları her yerde , gümrüklerde el konulmasına, müvekkilime ait … numaralı “…” markasından doğan haklara tecavüzün önlenmesi için, kaçınılmaz ise, ürünlerin imhasına, https://www…com/ internet sitesine ve davalıya ait sosyal medya hesaplarına erişimin engellenmesine, masrafı davalı tarafından karşılanmak üzere hükmün 3 büyük gazeteden birinin tüm Türkiye ve yurt dışı baskılarında ilan edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 17/02/2023 tarihli ara kararı ile; “İhtiyati tedbir talebinin kabulüne, davacı tarafça 100.000,00 TL nakdi veya muteber bir bankaya ait kesin ve süresiz teminat mektubu ibraz edildiği takdirde, davalının internet sitesinde, Youtube, Facebook, İnstagram ve benzeri sosyal medya hesaplarında ve ateşli silah ürünleri üzerinde, reklam ve tanıtım vasıtalarında “…” markasını kullanmasının tedbiren yasaklanmasına, “…” markalı davalıya ait ateşli silah ürünlerine Türkiye sınırları içinde veya Gümrük ve Serbest Liman veya bölge alanları dahil bulundukları her yerde el konularak muhafaza altına alınmasına,” karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince 15/03/2023 tarihli ara karar ile; “Davalının ihtiyati tedbir kararına itirazının KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, mahkememizin 17/02/2023 tarihli ihtiyati tedbir kararının KALDIRILMASINA, SMK’ nun 152/2 c maddesi uyarınca davalının kararının tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 1 haftalık kesin süre içerisinde 100.000,00 TL nakdi ya da gayri nakdi tazminatın mahkememize depo etmesine, aksi takdirde ihtiyati tedbir kararının ağırlaştırılabileceğinin ihtarına, fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, HMK’ nun 393/1 maddesi gereğince kararın tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 1 hafta içerisinde bu kararın uygulanmasının talep edilmesinin zorunlu olduğunun davacı tarafa ihtarına, talep edilmediği takdirde kararın kendiliğinden kalkmış sayılacağına,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … no’lu “…” markasının 13. sınıfta sahibi olduğunu, devir ile aldığı ve uzun süredir kullandığı işbu marka ile marka hakkından doğan haklarını kullanmak istediğini, önceden beri kullandığı “…” markası ile ilgili olarak 13. Sınıfta dava dışı 3. bir kişi adına tescilli olmasından dolayı Ankara FSHM ‘de iptal davası açıldığını, iptal davası sonrasında davalı vekilinin verdiği dilekçe ile karşı yan ile görüşmeler sağlandığını ve dava dışı 3. şahıs … markasını müvekkile devrettiğini, marka devrinden sonra marka üzerindeki tüm haklar başvuru tarihi itibariyle geçmişe dönük olarak devir alana geçmiş olduğunu, markanın devrinin hukuka uygun olduğunu ve markaya ilişkin iptal ve hükümsüzlük nedenleri bulunmadığını, marka sahibinin 3. kişilere dava açma hakkına ve markasal kullanımı durdurmaya ve önlemeye yetkili olduğunu, olayda sessiz kalma yoluyla hak kaybının şartları oluşmadığını, müvekkilinin sessiz kalma eylemi olmadığını, markayı devralır devralmaz davalının eylemlerine karşı dava açıldığını, 2006 yılında markayı tescil ettiren 3. şahsın markayı son 5 senedir kullanmadığını ancak müvekkilin markayı 2011 yılından beri kullandığını, bu kullanıma ilişkin 2011 yıllarına ait belgelerin sunulduğunu, davalının eski sahibin de markayı kullanmadığını ve bunu bilerek bu markayla ilgili bir işlem yapmadığını, markanın gerçek sahibinin kendisi olduğunu iddia ettiğini, belgelerden de görüldüğü üzere … markasının her iki tarafında uzun süredir kullandığını, taraflar arasında 2016 yılına ait sadece Rusya menşeli … firmasına satış yapacağı konusunda anlaşma yapıldığını, 2018 yılında bu sözleşmenin sona erdiğini, sözleşmenin başlığı distribütörlük sözleşmesi olsa da içeriğinin daha çok acente sözleşmesi olduğunu, Rusya bölgesindeki bir çok şirketin davacının müşterisi olduğunu, davalı ve diğer şirketler üretici olarak müvekkilin üzerinden satış yaptığını, taraflar arasında bir ticari ilişki olduğunu, davacının silah sektöründe birçok marka yarattığını birçok üreticinin ürettiği silahları yurtdışına sattığını, davacının davalıdan çeşitli markalarda ürün alıp sattığını, taraflar arasındaki ilişkinin 4 yıl önce bittiğini, bilirkişi raporunda davalının kendi tescil kapsamında markayı kullanmadığını tescilli olmayan bir markayı kullandığını ve tüketiciyi yanılttığını, davalının … şeklinde markayı kullanması gerektiğini, bütün ibarelerin küçücük yazılarak sadece … ibaresinin ön plana çıkarılmasının hukuka uygun olmadığını, müvekkilin davalının … “…”, … ” …” ve …” …” markalarının hükümsüzlüğü nedeniyle dava açıldığını, davacının davalının … ibaresini iltibas yaratacak şekilde kullanımını engellemek istediğini, davacının … markasının 2019 yılından beri Rusya’da tescilli olduğunu, bu sebeplerle dosyanın bilirkişiye gönderilmesine, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın istinaf başvurusunun kabulü ile kaldırılmasına ve mahkemece verilen tedbir kararının uygulanmasına devam edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;… Ticaret ile müvekkil arasında 2016 yılında distribütörlük sözleşmesi imzalandığnı, bu ilişki 2021 yılında sona erdiğini, sözleşme kapsamında …Ticaret, müvekkile ait ürünleri Rusya’da sattığını, Daha sonra müvekkilin karşı taraf ile ticari ilişkisine son verdiğini, müvekkile ait ürünlerin satışından sözleşme döneminde ticari gelir ettiğini, … Dış Ticaret’in üçüncü kişiye ait kullanılmayan … numaralı “…” ibareli markayı kötüniyetli devr almak olduğunu, … Ticaret, …Ticaret’in 07.11.2022 tarih markayı devraldığını Yerel Mahkemeye sundukları 13.03.2023 tarihli dilekçenin 3. konu başlığında “2006 yılında markayı tescil ettiren 3. Şahıs markayı son 5 senedir kullanılmadığını,. …. Dış. Firmasının bu markayı birkaç aydır hatta birkaç “yıldır” kullandığını, müvekkilin marka hakkına tecavüz teşkil etmekte olduğunu, …Ticaret’in tek taraflı beyanı ile verilen ihtiyati tedbir kararına itiraz edildiğini, taraflar “…” ibareli dayalı münhasır hakkı izah edildiğini, Bunun üzerine mahkemece verilen 17.03.2023 tarihli tedbire itiraz kabul edilerek 100.000 TL ters teminat karşılığında tedbir müvekkil lehine kaldırıldığını, müvekkil … (ll ) 1955 yılında kurulmuş olup bu tarihte bir imalathane olarak- hizmetlerine – başladığını, 1967 yılında kurucu … tarafından Kayseri’de Türkiye’nin ilk çift kırma av tüfeği, 1973 yılında Düzce’de Türkiye’nin ilk süperpoze av tüfeği üretildiğini yaklaşık 550 çalışanı olan müvekkil şirket, milyon dolarlık ihracat rakamlarıyla Türkiye ekonomisine de büyük katkı sağladığını, Müvekkili başta dava konusu “…” ibaresini içerir markalar olmak üzere TÜRKPATENT ve yurt dışı patent ofisleri nezdinde pek çok markanın sahibi oluduğunu, distribütörlük sözleşmesi kapsamında, müvekkilden ürün alıp yurtdışında satılması faaliyetinin … Dış Ticaret’e marka hakkı sahipliğini sağlamayacağını, tam aksine, … Dış Ticaret, “…” markasının müvekkile ait olduğunu, müvekkil ile “…” markasını ihtiva eden ürünlerin satışı hakkında sözleşme imzaladığını, halihazırda işbu markanın kendine ait olduğunu, uzun süredir bu markayı kullandığını iddia ettiğini, şirket tarafından sunulan Rusça gümrük beyannameleri-giriş belgeleri olduğunu, Fakat bu ürünlerin Türkiye’den çıkış beyannamelerine bakıldığında ise bu ürünlerin yine müvekkil firmaya ait ürünler olduğu görüldüğünü, Bununla birlikte, karşı tarafın sunduğu faturaların müvekkilin ürünlerine ait olduğunu, … Dış Ticaret’in sunduğu evraklarda yer alan “…” ibaresinin de, müvekkile ait olduğnuu, karşı tarafın müvekkile ait ürünleri müvekkilden satın alarak yurt dışında satıldığnı, şirket tarafından sunulan “tanıtım evrakları” Rusça ve tercüme edilmeden sunulduğunu, ülkesellik prensibinin geçerli olduğu marka hukuku ilkeleri bağlamında Rusya’daki tescil süreçlerinin ülkemiz hukukunda geçeli olmadığını davacının Rusya’daki kötüniyetli 17.09.2019 tarihli tescili de 28.03.2023 tarihli duruşmada Rus mahkemeleri tarafından iptal edildiğini, Rusça evraklar da müvekkil lehine sonuçlanan davanın evrakları olduğunu, bu sebeplerle ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi ile ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma niteliğindedir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartı gerekmektedir. Ayrıca tescilli markalar ve patentler bakımından 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.159’da özel bir düzenleme yer almakla 6769 Sayılı SMK 159/1 maddesi uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde kullanımların olduğunu ispat etmek şartıyla ihtiyati tedbir verilmesini isteyebilir. İhtiyati tedbir kararı, talep edildiği tarih itibariyle dosya kapsamında mevcut deliller değerlendirilerek verilmesi gereken geçici hukuki koruma türüdür. Bu sebeple yasa koyucu, mutlak ispatı değil yaklaşık ispatın varlığını yeterli görmüştür. Kanun koyucu, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması sebebiyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur. 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Mahkemece 17/02/2023 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir talebinin teminat karşılığında kabulüne karar verildiği, ihtiyati tedbire itiraz üzerine istinafa konu 15/03/2023 tarihli ara kararı ile; Mevcut dosya kapsamı, taraflara ait marka tescil kayıtları, davalı tarafça dosyaya sunulan sözleşme örneği ve tüm dosya kapsamı ile; davalının en eskisinin başvuru tarihi 2010 yılı olan ve içinde “…” ibaresinin yer aldığı markalarının 13. sınıfta tescilli oldukları, markanın 2013 yılından bu yana davalı tarafça kullanıldığına dair fatura örneklerinin sunulduğu, her ne kadar davacının … tescil numaralı “…” markası da 13. sınıfta tescilliyse de, davalı tarafın da markalarının tescilli olması ve uzun süredir kullanıldığına dair bir kısım delillerin sunulması nedeniyle, marka üzerinde kimin hak sahibi olduğunun yargılama sonucunda tespit edilebileceği, ancak yargılama süresince her iki tarafın da haklarının zarar görmemesi için SMK’nun 151/2-c maddesi uyarınca davalı tarafça uygun bir teminat yatırılması karşılığında 17/02/2023 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasının hakkaniyete uygun olacağı gerekçesiyle davalının ihtiyati tebdir kararına yaptığı itirazın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen karar isabetlidir. Saptanan ve hukuksal durum karşısında; tarafların dayandıkları bilgi ve belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre ilk derece mahkemesinin kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre karar isabetli bulunmuş, davacı vekilinin tüm istinaf sebebleri yerinde görülmemiş olmakla davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 15/03/2023 tarih ve 2023/28 E. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.18/05/2023