Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/789 E. 2023/634 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/789
KARAR NO: 2023/634
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/02/2023
NUMARASI: 2022/532 E. – 2023/153 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait olmayan sahte senetten dolayı Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, müvekkilinin sağlık sorunları nedeniyle takibe zamanında itiraz edemediğini, senetteki imzanın kendisine ait olmadığını, müvekkilinin borçlu olmadığını belirterek, müvekkilinin Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin murisinden aldığı 90.000 USD borç karşılığındaki icra takibine konu senedi tanzim ederek müvekkillinin murisine verdiğini, borç ödenmediği için icra takibi başlatıldığını, bu süreçte müvekkillerinin murisinin vefat ettiğini ve müvekkillinin yasal mirasçıları olarak takibe devam ettiklerini, davacı borçlunun borçlu olmadığının tespitini talep ettiği tutarın açıkça belli olup, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) düzenlemeleri ve uygulamaları gereği huzurdaki menfi tespit davasının kısmi dava olarak açılması mümkün olmadığını, aleni açık ikrarına rağmen huzurdaki dava ile borcunu inkar eden borçlunun usul hukuku uygulamalarını da hukuka aykırı şekilde menfaatine kullanmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu, hukuk sitemi tarafından himaye görmemesi ve HMK ve Harçlar Kanunu md 30 ve sair düzenlemeler dikkate alınarak öncelikle, yargılamanın başında, davacıya harç tamamlaması için süre verilip, davacının harcı tamamlamaması halinde davanın reddine karar verilmesini, alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “davaya konu bononun parmak izi basılarak davalıya verildiği, davacı tarafın parmak izinin kendisine ait olmadığını da iddia ettiğini, TTK’nın 776. maddesi g bendine göre bono üzerinde düzenleyenin imzasının bulunması gerektiği belirtilmiş olması dikkate alındığında dava konusu bononun kambiyo vasfında olmadığı, geçersiz olduğu, dava konusu bonoda imza bulunmadığından geçersiz olup bu durumda davacının bono nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne,” karar verilmiştir.Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilleri … tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında hacizlerin yenilenmesi amacıyla 16.06.2020 tarihinde talepte bulunulduğunu ve icra müdürlüğü tarafından talebin kabul edilerek İcra Dairesince borçlunun tüm taşınmazlarına haciz konulduğunu, davacı borçlu ve icra dosyasının alacaklısı ile aralarında, borçlunun sadece Beykoz’da bulunan taşınmazlarına haciz konulabileceği yönünde harici anlaşma olduğu iddiası ile Beykoz’daki taşınmaz dışında kaydına haciz konulan taşınmazlardaki haczin kaldırılmasının talep edildiğini, talebinin icra müdürlüğü tarafından reddedilmesi üzerine Bakırköy 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/624 E. Sayılı dosyasında memur işlemini şikayet yoluna başvurulduğunu ve davanın kabul edildiğini, Davacı borçlunun Bakırköy 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/624 E sayılı dosyası ile yaptığı şikayet işleminde, dava dilekçesinde; “Müvekkilimiz yukarıda belirtilen icra dosyasında borçludur”, “Alacaklı ile müvekkilim arasında bulunan harici anlaşma nedeniyle işbu dosya borcu nedeniyle alacaklı … müvekkilim adına yalnızca Beykoz İstanbul’da bulunan taşınmaza haciz koyacaktır” şeklindeki ifadelerle takip konusu bonoyu, alacağı ikrar ettiğini, Senet içeriğinin davacı borçlu tarafından kabul edildiğini, uygun biçimde onaylanmamış olan bir senetteki parmak izinin borçlu tarafından kabul (ikrar) edilmesi halinde, senedin yine geçerli sayılacağını, Yargıtay’ın emsal kararları bulunduğunu, Davacı borçlunun, borcu kabul etmesine rağmen kötü niyetli olarak huzurdaki davayı ikame ettiğini, Nitekim, davacının vekaletnamede ıslak imzası bulunması sebebiyle okuma yazma bildiği hususunda tereddüt bulunmamakla, okuma yazma bilen davacının parmak izi bastığı senedin içeriğini bilmediğine ilişkin kötü niyetli iddiasının dinlenemeyeceğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafından takibe konu senetteki parmak izinin müvekkiline ait olmadığını belirterek menfi tespit davasının kabulü talep ve dava edilmiş olup, davalılar tarafından takip konusu senedin davacının müvekkillerinin murisinden aldığı 90.000 USD borç para karşılığında düzenlendiğini, müvekkillerin murisinin vefat ettiğini belirterek davanın reddini talep etmişlerdir. Mahkemece davanın kabulüne davacının icra takibine konu senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Davalılar istinaf dilekçesinde davacının Bakırköy 7. İcra mahkemesinin 2020/624 E.sayılı dosyasında dava dilekçesinde ; ” müvekkilimiz yukarıda belirtilen icra dosyasında borçludur. Alacaklı ile müvekkilim arasında bulunan harici anlaşma nedeniyle işbu dosya borcu nedeniyle alacaklı … müvekkilim adına yalnızca Beykoz İstanbul’da bulunan taşınmaza haciz koyacaktır. ” şeklinde beyanda bulunduğunun ileri sürüldüğü mahkemece öncelikle Bakırköy 7. İcra mahkemesinin 2020/624 E. sayılı dosyasını getirterek incelemesi, taraflar arasında harici anlaşma olup olmadığının araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme neticesinde karar verildiği anlaşılmıştır. Tüm bu nedenlerle davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalılar vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/02/2023 tarih ve 2022/532 E., 2023/153 K. sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy çokluğu ile karar verildi. 31/05/2023Muhalefet şerhi: Dava, kambiyo senedine dayalı menfi tespit davası olup, dava konusu senette davacıların murisi … keşideci, diğer davacı … aval veren, davalı ise lehtar durumundadır. TTK’nın 776. maddesinde bononun taşıması gereken zorunlu unsurlar belirtilmiş, bu madde kapsamında belirtilen unsurları taşımayan bononun geçerli olmayacağı ise TTK’nın 777. maddesinde hükme bağlanmıştır. Davaya konu bononun davacıların murisi keşideci … tarafından parmak izi basılarak davalıya verildiği anlaşılmaktadır. TTK’nın 776. maddesi g bendine göre bono üzerinde düzenleyenin imzasının bulunması gerektiği belirtilmiş olması dikkate alındığında dava konusu bononun kambiyo vasfında olmadığı, geçersiz olduğu görülmektedir. Davacılardan … aval veren olup sadece dava konusu bonoda şekli noksanlıklardan dolayı borçlu olmadığının tespitini talep edebilecektir. Dava konusu bonoda imza bulunmadığından geçersiz olup bu durumda davacı aval verenin de bono nedeniyle sorumluluğu bulunmamaktadır. Diğer yandan davacı borçlunun Bakırköy 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/624 E sayılı dosyası ile yaptığı şikayet işlemine ilişkin dava dilekçesinde; “Müvekkilimiz yukarıda belirtilen icra dosyasında borçludur”, “Alacaklı ile müvekkilim arasında bulunan harici anlaşma nedeniyle işbu dosya borcu nedeniyle alacaklı … müvekkilim adına yalnızca Beykoz İstanbul’da bulunan taşınmaza haciz koyacaktır” şeklindeki ifadelerinin açık bir ikrar mahiyetinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, dava konusu bononun keşideci tarafından imzalanmadığı bu nedenle kambiyo vasfında olmadığı dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalılar vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi kanaatinde olduğumdan, sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.