Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/778 E. 2023/541 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/778 Esas
KARAR NO: 2023/541
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19.01.2023
NUMARASI: 2022/700 E
DAVANIN KONUSU: Sermaye Piyasası Kanunundan Kaynaklanan (İtirazın İptali)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı; davalı ile müvekkili kurum arasında yatırım hizmetleri çerçeve sözleşmesi ve vadeli işlem ve türev araçlarının alım satımına aracılık çerçeve sözleşmesi akdedildiğini ve davalının bu sözleşme çerçevesinde … Anonim Şirketi nezdinde bulunan piyasalar ile vadeli işlemler ve opsiyon piyasasında vadeli işlem ve opsiyon sözleşmesi alın satım işlemleri gerçekleştirdiğini, müvekkilinin bu işlemlerde sadece davalının alın satım emirlerini … nezdindeki ilgili piyasaya iletmekte ve gerçekleşen işlemlerden komisyon geliri elde etmekte olduğunu, davalının almış olduğu ve satım pozisyonları ve pozisyonların dayanağını oluşturan varlıkların fiyatlarında yaşanan değişimler nedeniyle teminatının tamamını kaybettiğini, davalı kayıplarının teminatını aştığını ve davacı şirkete ödenmediğini beyan ederek, ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur. İlk Derece Mahkemesince 02.12.2022 tarihli ara karar ile; ”…İhtiyati haciz talep eden tarafından sunulan ve celbedilen belgeler (Beşiktaş … Noterliği’nin 22/09/2022 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, hesap açılış belgeleri, türev araçlarının alım satımına aracılık çerçeve sözleşmesi, sermaye piyasası araçlarının kredili alım, açığa satış ve ödünç alma verme işlemlerine ilişkin çerçeve sözleşmesi, hisse senedi alım satım aracılık çerçeve sözleşmesi, yatırım hizmetleri çerçeve sözleşmesi, sözleşme öncesi bilgilendirme seti, … Bankası Anonim Şirketi teminat tamamlama dökümü ile hareket raporu vs.) incelendiğinde, alacağın varlığı, miktarı ve muaccel olduğu hususunda kanaat uyandırıcı nitelikte olduğu ve bu haliyle de İİK’nın 257/1. maddesindeki şartların mevcut olduğu ve 258. maddesindeki yaklaşık ispat koşullarının da oluştuğu anlaşıldığından, kat edilmiş ve talep edilen 11.044.475,28-TL üzerinden %15 oranında teminat alınması suretiyle ihtiyati haciz talebinin kabul edilmesi kanaatiyle, davalıya ait menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerde bulunanlar dahil her türlü hak ve alacaklarının üzerine ihtiyati haciz konulmasına…” şeklinde arar karar ile ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmiştir. Bu karara yönelik olarak, karşı taraf vekilince bulunulan itiraz üzerine, bu defa İlk Derece Mahkemesince 19.01.2023 tarihli ara karar ile; ”…Buna göre; taraflar arasında düzenlenen Yatırım Hizmet ve Faaliyetleri Çerçeve Sözleşmesi, Türev Araçların Alım Satımına Aracılık Çerçeve Sözleşmesi içeriği ve hükümleri, 6502 sayılı kanunun 3. maddesindeki tüketici tanımı, somut olayda taraflar arasındaki Türev Araçların Alım Satımına Aracılık Çerçeve Sözleşmesi uyarınca yapılan işlemlerin SPK mevzuatına tabi işlemlerden olup, aleyhine ihtiyati haciz istenen …’nın da, söz konusu işlemleri yapmak üzere … A. Ş. bünyesinde yatırım hesabı açarak, amacının borsada işlem gören hisse senetlerine yatırım yaparak kâr elde etmek olması, bir işlemin tüketici işlemi olarak nitelendirilebilmesi için işlemi yapan taraflardan birinin ticari veya mesleki olmayan amaçla (kâr elde etme amacı olmaksızın) hareket etmiş olmasının gerekmesi, buna göre tarafların amacı ve aralarındaki sözleşmenin niteliği gözetildiğinde 6102 Sayılı TTK’nın 4. ve 5. maddeleri gereğince ihtiyati haciz talebi ile ilgili olarak Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olması karşısında Mahkememizin ihtiyati haciz kararı vermeye görevli olduğu anlaşılmıştır(benzer yönde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16/05/2018 tarih ve 2017/11-22 E,, 2018/1102 K. Sayılı kararı). 2004 Sayılı İİK’nın 258. maddesinde, ihtiyati hacze 50. maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verileceği belirtilmiş, aynı yasanın 50. maddesinde de; “Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.” şeklindeki düzenleme uyarınca ihtiyati hacizde yetkili mahkemenin belirlenmesi hususunda HMK’nın yetkiye ilişkin hükümlerine atıfta bulunulmuştur. 6098 Sayılı TBK’nun 89/1. maddesine göre de, para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilecektir. Talep dayanağı para borcu olup, borcun götürülecek borçlardan olmasından dolayı TBK’nın 89/1. ve HMK’nın 10. maddeleri uyarınca alacaklının kendi yerleşim yeri mahkemesinde ve HMK’nın 6. maddesi uyarınca da borçlunun yerleşim yeri mahkemesinde talepte bulunulabilecektir. Ayrıca, İİK’nın 50. maddesi uyarınca sözleşmenin yapıldığı yer mahkemeleri de yetkilidir. Alacaklının yerleşim yeri olan Sarıyer ilçesinin İstanbul Ticaret Mahkemelerinin yetki sınırları içerisinde kaldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle Mahkememizin yetkisine yönelik itirazın yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. İhtiyati haciz talep eden tarafından sunulan belgeler (Beşiktaş … Noterliği’nin 22/09/2022 tarihli ve .. yevmiye numaralı ihtarnamesi, hesap açılış belgeleri, türev araçlarının alım satımına aracılık çerçeve sözleşmesi, sermaye piyasası araçlarının kredili alım, açığa satış ve ödünç alma verme işlemlerine ilişkin çerçeve sözleşmesi, hisse senedi alım satım aracılık çerçeve sözleşmesi, yatırım hizmetleri çerçeve sözleşmesi, sözleşme öncesi bilgilendirme seti, … Bankası Anonim Şirketi teminat tamamlama dökümü ile hareket raporu vs.) incelendiğinde, alacağın varlığı, miktarı ve muacceliyeti hususunda, İİK’nın 257/1 ve 258. maddesinde öngörülen şartlar gereğince ihtiyati haciz kararı verilebilmesi bakımından yaklaşık ispat koşullarının oluştuğu, ihtiyati hacze itiraz eden tarafın diğer itirazlarının ise İİK 265. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sebeplere dayanmadığı dikkate alınarak, davalı vekilinin, ihtiyati haciz kararına itirazının yerinde olmadığı kanaatine varılarak…” şeklinde ara karar ile itirazın reddine karar verilmiş, bu karara karşı karşı taraf vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur. Karşı taraf vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin tacir olmayıp şahsi birikimlerini değerlendirmek üzere hareket ettiğini, işlemin boyutu dikkate alındığında müvekkilinin hukuki işlem içerisinde tüketici konumunda olması nedeniyle, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin tüketici işlemi olduğunu ve bu davaya bakmakla görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunu, Davacının talebinin, verdiğini iddia ettiği bir bedelin iadesi olmadığını, çünkü müvekkiline verilmiş bir borç para bulunmadığını, davacının müvekkilinin sözleşmeye aykırı hareketi sebebiyle zarara uğradığını iddia ettiğini, bu durumda edim olarak para borcundan bahsetmenin mümkün olmadığını, yetkili mahkemenin, kural olarak, davalı gerçek veya tüzel kişinin yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, müvekkilinin yerleşim yerinin Datça/Muğla olup iş bu sebeple yetkili Mahkemenin, Datça/Muğla Mahkemeleri olduğunu, Davacı tarafın dava dilekçesinde açıkça görüleceği üzere, davacının “ihtiyati tedbir” talep ettiğini, Mahkemenin talebi aşarak ihtiyati haciz kararı vermesinin HMK’ya aykırı olduğunu, Teminat ve risk yönetiminin tamamen aracı kurumlar ve … tarafından yapıldığını, yaşanan tüm olaylar ve kayıpların gerk aracı kurumların ve gerekse …’ın işlemler yapılmadan önce ve sonra risk yönetimini yapamamasından ve davacı da dahil aracı kurumların basiretsiz davranışları sonucunda ortaya çıkan krizin davacı da dahil aracı kurumlar ve … tarafından doğru yönetilememesinden kaynaklandığını, Davacının kendi üzerine düşen yükümlülüklere uygun hareket etmediği gibi, 13.09.2022 tarihi itibarıyla müvekkilinin hesaplarını bloke ettiğini ve müvekkilinin varlıkları üzerinde tasarruf etme yetkisi kalmadığını, davacının müvekkilinin varlıklarının kendi yönetiminde olduğu dönemde, varlıkların “kötü” yönetilmesinden yaşanan kayıplardan müvekkilini sorumlu tutamayacağını, davacı tarafın işlemi “özen”le yapmak zorunda olduğunu, davacının müvekkilinin varlıklarını kendi kontrolü altına aldığı günkü değerle işlem yapılması gerektiğini, Müvekkilinin sahip olduğu varlıkların değer kaybetmesinin temel sebebinin, davacı ve onun gibi özen yükümlülüğüne aykırı hareket eden diğer bazı aracı kurumların, “birlikte/el birliği ile yapıldığı” izlenimi uyandırabilecek kadar, eş zamanlı olarak hisse senetlerine değer kaybettirici ve borsayı aşağı yönde götürecek hareketlerde bulunması olduğunu, SPK m.107 düzenlenen “manipülasyon”un tarifine uyabilecek nitelikteki bu hareketin neticesinde hisse senetlerinin defalarca “taban fiyat”tan işlem gördüğünü, her nasılsa davacının da dahil aracı kurumların hisse senetlerini ellerinden çıkardığını iddia ettikleri 27.09.2022 tarihinden sonra borsanın hızlı bir yükselişe başladığını ve hala da bu yükselişib devam ettiğini, Müvekkiline taraflar arasındaki sözleşmelere ve düzenlemelere aykırı olarak, teminat tamamlama çağrısında bulunduğu anlaşılan davacının, teminatın eksik olduğunu iddia ederek müvekkilinin işlem yetkisini elinden aldığını, Davacının taraflar arasındaki sözleşmelere aykırı olarak müvekkilinden ek teminat talep ettiğini ve müvekkilinin işlem dengesini bozduğunu, neticede “teminat tamamlanmadı” iddiası ile elinden tamamen aldığını, Davacı aracı kurumun kayıtları incelendiğinde, davalı müvekkilin 13/09/2022 tarihinde hesaplarında herhangi bir borcunun bulunmadığını, aksine hesaplarının artıda olduğunu ve satın alınan tüm VİOP sözleşmelerinin, müvekkilinin teminatına uygun olduğunun görüleceğini, Davacının replik dilekçesinde de kabul ettiği üzere müvekkiline hukuka uygun ve geçerli bir tebligat yapılmadan, bizzat davacı tarafından SKBNK, ISGYO, TSKB, kodlu hisse senetlerinin vadeli sözleşmelerinde teminat oranlarının müvekkili aleyhine haksız ve mesnetsiz değiştirilmesi sebebiyle ortaya çıkan teminat eksikliğini tamamlaması talebi ile davacı tarafından işlemler yapılmaya başlandığını ve devam ettiğini, Aracı kurumlardan bir tanesinin başlattığı ve davacı gibi diğer birçok aracı kurumların da eşlik ettiği müvekkilinin ve diğer yatırımcıların hesaplarından yetkisiz hisse satışlarıyla borsada hızlı bir düşüş yaşandığını, davacı ve diğer aracı kurumların birlikte ve haksız yaptıkları bu işlemleri neticesinde müvekkili ve birçok yatırtımcının zarar görmesine sebebiyet verildiğini, Davacı şirketin müvekkili için yapmış olduğu işlemlerin tamamının hukuka aykırı olduğunu, Sermaye Piyasası Araçlarının Kredili Alım, Açığa Satış Ve Ödünç Alma Ve Verme İşlemleri Hakkında Tebliğ (Seri: V, No: 65)’e göre hareket etmesi gereken davacının, tebliğe ve mevzuata aykırı hareket ettiğini, Seri: .., No: … Numaralı Tebliğin “Özkaynak Tamamlama Bildirimi” Başlıklı 18. Maddesi’nde: “Sermaye piyasası araçlarının kredili alımı işlemi karşılığı yatırılan özkaynak tutarı, işleme konu kıymetlerin cari değerindeki değişmeler sonucunda GEREKLİ ÖZKAYNAK TUTARININ ALTINA DÜŞTÜĞÜ TAKDİRDE, aracı kurumlar eksikliğin tespit edildiği gün itibarıyla, özkaynak oranını 17. maddede yer alan başlangıç özkaynak oranına(%50) tamamlayacak şekilde nakit ve/veya sermaye piyasası aracı yatırmak üzere MÜŞTERİYE en seri iletişim aracı ile (faks, telefon, elektronik ortam ve benzeri) ulaşarak özkaynak tamamlama bildiriminde bulunur ve teyit alırlar. Sermaye piyasası araçlarının kredili alımı işlemlerinde özkaynak tamamlama bildirimine ilişkin hesaplama örneği Tebliğin 1 numaralı ekinde yer almaktadır. ÖZKAYNAĞIN, tamamlama bildiriminin müşteriye yapıldığı tarihten itibaren İKİ İŞ GÜNÜnü geçmeyecek şekilde sermaye piyasası araçlarının kredili alımı işlemi çerçeve sözleşmesinde belirlenen süre içerisinde TAMAMLANMAMASI halinde, aracı kurum ayrıca bir ihbarname göndermesine gerek kalmaksızın, kredili olarak alınan ve/veya özkaynak olarak verilen sermaye piyasası araçlarını satarak krediyi kapatma yetkisine sahiptir. Kendisine özkaynak tamamlama bildirimi gönderilmiş müşterinin hiçbir alım emri, bildirim gününden özkaynak tamamlanıncaya kadar geçecek süre boyunca yerine getirilmez.” denildiğini, müvekkiline ilgili Tebliğin 18. maddesine göre yapılması gereken bildirim yapılmadan ve teyit alınmadan, kanunen tanınması gereken iki günlük özkaynak tamamlama süresi tanınmadan yapılan satışın hukuka aykırı olduğunu, Davacının, müvekkiline bildirimin yapıldığını, yasadaki açık hükme uygun olacak şekilde bildirimin yapıldığına dair teyidin alındığını da ispat edecek şekilde ortaya koyması gerektiğini, kaldı ki davacı şirketin, sözleşmeden ve yasadan kaynaklanan yetkilerini kullanırken özen yükümlülüğüne uyması gerektiğini, sözleşmeye ve kanuna aykırı işlemleri nedeniyle müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet veren davacının, yönelttiği iddialarına itibar edilebilmesi, taleplerinin kabul edilebilmesinin mümkün olmadığını, Vadeli işlem sözleşmesinin; sözleşmenin taraflarına standartlaştırılmış miktar ve kalitedeki bir malı , kıymeti veya finansal göstergeyi, belirlenen illeri bir tarihe, bugünden üzerinde anlaşılan fiyattan alma ve satma yükümlülüğünü getiren sözleşmeler olup, borsalarda işlem yapabilmek için başlangıç teminatının … kurumuna yatırılması gerektiğini, oluşan zararlar ya da nakit dışı teminatların değerlerinin düşmesi sonucunda teminat seviyesinin sürdürme teminatının altına düşmesi durumunda ilgili yatırımcılara teminat çağrısı yapıldığını, Vadeli İşlem ve Opsiyon Sözleşmelerinde vade tarihinde uzlaşma , fiziki teslimat ve nakdi uzlaşı şeklinde gerçekleştirildiğini, fiziki teslimat üzerinde anlaşılan dayanaklı varlığın el değiştirildiğini, nakdi uzlaşıda ise sözleşme fiyatı ile vade tarihindeki cari fiyat arasındaki fark kadar tutar taraflar arasında el değiştirdiğini, …’a aracı kurum tarafından teminat ödemesi yapılması halinde aracı kurumun hisseler üzerinde rehin hakkı doğduğunu, talebe konu alacağın cari bir alacak olduğunu, hesaptaki hisse ve viop kontratlarının değerinde satılıp satılmadığı, tarafların sözleşme kapsamında yükümlülüklerini yerine getirip getirmedikleri, zararın artmasına ya da doğmasına neden olup olmadıklarının yargılamayı gerektiren hususlar olduğunu, Davacı tarafından, müvekkilinin işlem yaptığı hisse senetlerinde manipülasyon yaptığı iddia olunmuşsa da müvekkilinin işlem hacminin ve sermayesinin bahsedilen hisse senetlerinin toplam işlem hacmi içerisinde yok sayılabilecek kadar az olduğunu,Davacı ile müvekkil arasında imzalanan sözleşmenin haksız şart kapsamında olduğunu, kaldı ki imzalandığı iddia olunan sözleşmenin müvekkiline verilmediğini, bu sebeple sözleşmeler ve imzalar, asılllarının müvekkili tarafından incelenebilecek halde dosyaya sunuluncaya kadar, müvekkili tarafından kabul edilmediğini beyan ederek Mahkemece verilen itirazın reddine dair kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep, İlk Derece Mahkemesince 19.01.2023 tarihli ”ihtiyati hacze itirazın reddine” ilişkin ara kararın istinaf yoluyla incelenmesinden ibarettir. Karşı taraf vekilince, davacının “ihtiyati tedbir” talep ettiğini, Mahkemenin talebi aşarak ihtiyati haciz kararı vermesinin hukuka aykırı olduğunu iddia etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 357/1.maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen hususlar re’sen incelemeye tabi olanlar dışında bölge adliye mahkemesinde ileri sürülemez. Karşı taraf vekili gerek itiraz dilekçesinde, gerekse itiraz duruşmasında bu yönde bir iddiada bulunmamış, tüm savunma itirazlarını ”ihtiyati haciz” müessesesi üzerine geliştirmiştir. Açıklanan nedenlerle karşı taraf vekilinin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Karşı taraf vekilince Mahkemenin görevine itiraz edilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; ”yatırım hizmetleri çerçeve sözleşmesi ve vadeli işlem ve türev araçlarının alım satımına aracılık çerçeve sözleşmesi” kapsamında, davalı kayıplarının teminatı aştığı ve davacı şirkete ödenmediği iddiasından kaynaklandığı, yapılan işlemin ve iddia edilen zararın hacmi dikkate alındığında, işlemin tüketici işlemi sayılamayacağı, açıklanan nedenlerle talebe Asliye Ticaret Mahkemesince bakılmasında bir hata bulunmadığı, aksi yöndeki istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Diğer yandan karşı taraf vekilince Mahkemenin yetkisine de itiraz edilmiştir. Ancak eldeki ihtiyati haciz talebi derdest bir dava içerisinde talep edildiğinden, yukarıda göreve ilişkin yapılan açıklamalar ışığında, talebin davaya bakmakla görevli Mahkemece değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla, yetkiye ilişkin istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; ”yatırım hizmetleri çerçeve sözleşmesi ve vadeli işlem ve türev araçlarının alım satımına aracılık çerçeve sözleşmesi” kapsamında, davalı kayıplarının teminatı aştığı ve davacı şirkete ödenmediği iddiası üzerine verilen ihtiyati hacze itirazın reddi kararından kaynaklandığı, taraflar arasındaki ilişkinin hukuki dayanağını, “türev araçların alım satımına aracılık çerçeve sözleşmesi” oluşturduğu görülmektedir.İhtiyati haciz ve ihtiyati hacze itiraz 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 257. vd maddelerinde düzenlenmiştir. 2004 Sayılı İİK’nın 265/1. maddesi gereğince borçlu, kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haciz kararına karşı; ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı, huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. İhtiyati haciz talep eden alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunmuş, mahkeme tarafından yasal şartların oluştuğu kanaati ile ihtiyati hacze hükmedilmiştir. Somut olayda, istinaf yoluna başvuran karşı taraf her ne kadar, tek taraflı olarak, teminat oranlarını artırma yönünde işlem tesis edip, müvekkiline haksız yere teminat tamamlama çağrısında bulunan, haksız yaptığı bu teminat çağrılarını dahi mevzuata uygun yapmayan ve basiretli tacir olarak hareket etmeyerek müvekkiline ait hisse senetlerinin defalarca taban görmesine sebebiyet verdikten sonra haksız olarak el koyduğu bu senetleri çok düşük bedellerle satan davacının zarara uğradığını iddia etmesinin dayanaksız olduğunu iddia etmiş olup, her ne kadar Mahkemece; Beşiktaş … Noterliği’nin 22/09/2022 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi, hesap açılış belgeleri, türev araçlarının alım satımına aracılık çerçeve sözleşmesi, sermaye piyasası araçlarının kredili alım, açığa satış ve ödünç alma verme işlemlerine ilişkin çerçeve sözleşmesi, hisse senedi alım satım aracılık çerçeve sözleşmesi, yatırım hizmetleri çerçeve sözleşmesi, sözleşme öncesi bilgilendirme seti, … Bankası Anonim Şirketi teminat tamamlama dökümü ile hareket raporuna göre, ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmiş ise de; İİK’nın 258. maddesi hükmüne göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olmasının yeterli olduğu, Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gerekenin, alacağın usul kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi olmadığını, bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesinin aranmadığını, bu konuda mahkemeye yaklaşık kanaat verecek delilleri göstermesinin yeterli kabul edildiği, ancak somut olayda alacağın varlığının yargılamayı gerektirdiği, bu hususun bilimsel ve teknik değerlendirmeyi gerekli kıldığı, ancak henüz gelinen aşamada alacağın varlığını yaklaşık olarak ispata yarar dosyaya yansıyan bir delilin bulunmadığı anlaşılmış olmakla, Mahkemece ”ihtiyati hacze itirazın kabulüne” karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre, karşı taraf vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin tarih, 2022/700 E. sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,Bu kapsamda; 3-İlk Derece Mahkemesince 02.12.2022 tarihli ara karar ile verilen ihtiyati haciz kararına davalı vekilinin itiraz üzerine, Mahkemesince 19.01.2023 tarihli ”ihtiyati hacze itirazın reddine” ilişkin ara kararın kaldırılarak davalı vekilinin itirazın kabulü ile 02.12.2022 tarihli ara kararın kaldırılmasına, 4- Davacının ihtiyati haciz talebinin REDDİNE,5- İstinaf talebi kabul edildiğinden talep eden tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,6- İstinaf yargılaması için yapılan yargılama giderlerinin ileride haksız çıkan taraftan tahsiline, 7- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 8- 6100 Sayılı HMK’nın 302/5. maddesi uyarınca kararın tebliği işlemleri ile infazının yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. ve 2004 Sayılı İİK’nın 258/(3). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. . 18/05/2023