Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/775 E. 2023/506 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/775
KARAR NO: 2023/506
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2022
NUMARASI: 2020/441 E. – 2022/734 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili Ankara 15. Tüketici Mahkemesinin 2017/149 esasına kaydedilen dava dilekçesinde; davacının, 01/07/2015 tarihinde imzaladığı sözleşme ile … Projesi kapsamında yer alan Ankara Yenimahalle ilçesi … Mahallesinde bulunan tapunun … ada … parselinde kayıtlı …blok …kat … numaralı bağımsız bölümü satın aldığını, davacının sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirdiğini, ödemelerini gerçekleştirdiğini, 27/02/2017 tarihinde konutunu teslim almak üzere konutun bulunduğu yerde hazır olduğunu, ancak konutun kendisine vaad edildiği gibi yapılmadığını, eksik ve ayıplı olarak teslim edildiğini gördüğünü, ilk teslim aldığı anda gördüğü ayıplar/eksikler yanında başkaca ayıplarında dikkatini çektiğini, bu ayıplara karşın müvekkiline konutun anahtarının teslim edildiğini ve müvekkilinden konut teslim tutanağının imzalanmasının istenilmesini ihtirazı kayıtla imzalamak istediğini, önce “beyan yazılamaz” denildiğini ancak sonrasında ihtirazi kayıt koyarak belgeyi imzalamasının kabul edildiğini, davalılara derhal Ankara … Noterliğinden 01/03/2017 tarih … yevmiye numaralı ihtarname keşide edildiği, ayıp dolayısıyla seçimlik hakkının kullanıldığı, dönülen sözleşmeler kapsamında ödenen 403.000,00 TL’nin iadesinin istenildiğini, Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/40 D.iş sayılı dosyasında tespit yaptırıldığını, taşınmazın ayıplı olduğunu belirterek müvekkilinin sözleşmeden dönme iradesini beyanla sözleşmeden dönme iradesinin haklılığının tespitine, teslim edilen konutun davalılara iadesine ve müvekkili tarafından ödenen 403.000,00 TL’nin faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkilinin davalılardan … AŞ’ne 210.050,49 TL borçlu olmadığının tespitine, D.iş dosyasından yapılan yargılama giderleri/vekalet ücretiyle huzurdaki davadan doğan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yüklenmesini talep etmiştir. Davalı … Ortaklığı Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde; mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğundan bahisle yetki itirazında görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde; süre uzatım talebinde bulunmuş ayrıca yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğundan bahisle yetki itirazında, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olmadığından bahisle görev itirazında bulunmuş, mahkemece süresinde talepte bulunulmuş olmakla 2 hafta ek cevap süresi verilmiş, bu süre içerisinde sunduğu cevap dilekçesinde yetki itirazının, görev itirazını tekrarlamış, esasa ilişkin olarak da; müvekkili şirket aleyhine ayıptan dolayı sorumluluk addedilemeyeceğini, davacının talep sonucunun belirsiz olup HMK gereği talep sonucunun açık olması gerektiğini, davacı tarafın temerrüde düşmüş olup müvekkili şirket tarafından temerrüt nedeniyle sözleşmenin feshedileceğinin noter kanalıyla gönderilen ihtarname ile haklı fesih iradesinin ihtar edildiğini, imalatın projeye uygun yapıldığını, davacının dairesini ihtirazi kayıt koymadan teslim aldığını, müvekkili şirketi ibra ettiğini, sözleşmesinin feshi halinde faiz istenilmesinin haksız olduğunu, talepleri kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili şirket açısından takas mahsup talebinde bulunduğunu belirterek davanın esastan da reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Dava dosyasının işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren ve üç ay geçtiği halde ise taraflarca HMK m.150 hükmü uyarınca yenileme dilekçesi sunulmamıştır. Dava dosyasının işlemden kaldırıldığı tarihten hüküm tarihine kadar üç aylık sürenin geçtiği, davanın da yenilenmediği anlaşılmakla HMK m.150 hükmü gereği davanın açılmamış sayılma şartları oluşmuştur. Yapılan açıklamalar karşısında davanın HMK.m.150/f.5 hükmü uyarınca açılmamış sayılmasına” karar verilmiştir.Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; -İlk derece mahkemesince lehlerine 4.600,00 TL vekalet ücreti hükmedildiğini, diğer davalı ile aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığını, müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulacakları bir durum da bulunmadığını, ayrı ayrı tam vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, -Dosyada daha evvel verilmiş olan görevsizlik kararı ve bunun da sonrasında verilen yetkisizlik kararı bulunduğunu, bu kararlara ilişkin vekalet ücretinin nihai kararda gözetilmesi gerektiğini, bu yönde de vekalet ücreti hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, -Davacı tarafça dava değeri olarak gösterilen toplam 613.050,49 TL bedel üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini bu nedenle kararın kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacı tarafça müştereken ve müteselsilen sorumluluk bulunduğu iddiası ile dava ikame edilmiş ise de; dava konusu talepler bakımından müvekkili şirketlerinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilleri açısından davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine dair karar vermesi gerektiğini, -İlk derece mahkemesince lehlerine 4.600,00 TL vekalet ücreti hükmedildiğini, diğer davalı ile aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığını, müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulacakları bir durum da bulunmadığını, ayrı ayrı tam vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, -Dosyada daha evvel verilmiş olan görevsizlik kararı ve bunun da sonrasında verilen yetkisizlik kararı bulunduğunu, bu kararlara ilişkin vekalet ücretinin nihai kararda gözetilmesi gerektiğini, bu yönde de vekalet ücreti hükmedilmemesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, -Davacı tarafça dava değeri olarak gösterilen toplam bedel üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini bu nedenle kararın kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davalı … A.Ş. vekili istinaf istemlerine ilişkin olarak; Davanın 6100 Sayılı HMK’nın 150. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Taraflar arasında vekalet ücreti konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin Görevsizlik, yetkisizlik, dava ön şartlarının yokluğu veya husumet sebebiyle davanın reddinde, davanın nakli ve açılmamış sayılmasında ücret başlıklı 7. maddesinde; “(1) Ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar davanın nakli, davanın açılmamış sayılması, görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi durumunda bu Tarifede yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verilmesi durumunda tamamına hükmolunur. Şu kadar ki, davanın görüldüğü mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemez. (2) Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet sebebiyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur…” hükmü yer almakta ve Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret başlıklı 13. maddesinde; “(1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7. maddenin ikinci fıkrası, 10. maddenin üçüncü fıkrası ile 12. maddenin birinci fıkrası, 16. maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 7. maddesinin 1. bendinde; Ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar davanın nakli, davanın açılmamış sayılması, görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi durumunda bu Tarifede yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verilmesi durumunda tamamına hükmolunur. Şu kadar ki, davanın görüldüğü mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemez.” hükmünü içermektedir. Somut olayda, davanın ön inceleme duruşmasından sonra davanın taraflarca takip edilmediğinden işlemden kaldırıldığı, yasal 3 aylık süre içinde yenilenmediğinden açılmamış sayılmasına karar verildiği, 7/1. maddesine göre değerlendirme yapıldığı anlaşıldığından davalı vekilinin nispi vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalı vekilinin diğer istinaf sebebine ilişkin olarak, Görevsizlik ya da yetkisizlik hâlinde verilecek karar “usulden ret” kararıdır (HMK m.115/2). Diğer bir anlatımla görevsizlik ve yetkisizlik kararları ile mahkeme davadan elini çekmiş olsa da söz konusu kararlar davanın esasını çözmeyip, davacı bu kararların kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde görevli veya yetkili mahkemeye başvurarak davaya kaldığı yerden devam olunmasını sağlayabilmektedir (HMK m. 20). Ne var ki HMK’nın 331/2. maddesi ile görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmesi hâlinde ilk kararı veren mahkemedeki yargılama için ayrıca bir yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmolunması gerektiği sonucu çıkarılmamalıdır. Çünkü usule ilişkin nihai kararla davanın esası hakkında herhangi bir karar verilmediğinden davanın sonunda hangi tarafın haklı, hangi tarafın haksız olduğu tespit edilemez. Ancak “yargılama giderlerinin, kural olarak aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilmesi” gerektiğine ilişkin HMK’nın 326. maddesi ve “yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği; yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümünün hüküm altında gösterileceği; hükümden sonraki yargılama giderlerini hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceğinin, mahkemece ilamın altına yazılması” gerektiğine ilişkin HMK’nın 332. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde henüz yargılamayı sona erdirmeyen görevsizlik, yetkisizlik kararları üzerine görevli/yetkili mahkemede davaya devam edildiği hâllerde uyuşmazlığın esası hakkında verilecek nihai kararda haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin hüküm altına alınması yerinde olacaktır. İlgili maddenin gerekçesinde de; HMUK’da bu konuda açık bir düzenleme bulunmaması sebebiyle yerel mahkemeler ile Yargıtayın birbirinden farklı kararlar verdiği ve uygulamada yaşanan bu karışıklığın önlenmesi bakımından maddenin ikinci fıkrasında “görevsizlik, yetkisizlik kararlarından sonra, dosyanın gönderildiği mahkemede dava görülmeye başlanmış ise yargılama giderlerine davayı gören ikinci mahkemece hükmedileceği” hususunun düzenlendiği ifade edilmiştir. Öte yandan, görevsizlik, yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ederek davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edeceği de maddede belirtilen diğer bir husustur. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.02.2019 tarihli ve 2017/2-3004 E., 2019/217 K. sayılı kararında da yer verilmiştir. Davacının süresinde başvurusu üzerine görevli mahkemede davaya devam edilmiş ve davada açılmamış sayılması kararı verilmiş olup, davacı aleyhine yargılama giderlerine hükmolunmuştur. Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında görevli mahkemede devam eden davada, “kabul görmüş bir görev itirazının varlığı” dikkate alınarak davalı lehine ayrıca bir yargılama giderlerine hükmedilmeyeceği anlaşılmakla davalının bu konudaki istinaf isteminin de reddi gerekmiştir. Vekalet ücreti yönünden istinaf istemi değerlendirildiğinde; somut olayda davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmamakla birlikte, Avukatlık Asgari Ücret tarifesinin: “Avukatlık ücretinin aidiyeti, sınırları ve ortak veya değişik sebeple davanın reddinde davalıların avukatlık ücreti” başlıklı 3 maddesinin 3 fıkrası; “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” düzenlemeleri uyarınca İlk Derece Mahkemesi’nin davalılar lehine tek vekalet ücreti uygulamasının usul ve yasaya uygun olduğu, taşınmazın ayıplı ve eksik olmasından kaynaklı olarak sözleşmenin feshi ve sonrasında bedel iadesinin ve kalan borç yönünden de borçlu olmadığının tespitinin istendiği, taleplerin ayrı bir talep olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, aynı sebebe bağlı talepler olduğu, sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. Davalı … A.Ş. vekili istinaf istemlerine ilişkin olarak; Davalı … her ne kadar husumet nedeniyle red kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf isteminde bulunmuş ise de, taşınmazın ayıplı olduğunu belirterek sözleşmeden dönme iradesinin haklılığının tespitine, teslim edilen konutun davalılara iadesine ve müvekkili tarafından ödenen 403.000,00 TL ‘nin faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talebinin, taşınmazı yapan tarafın davalı olması nedeniyle taraf sıfatının ve husumetinin bulunduğu bu nedenle bu konudaki istinaf isteminin reddinin gerektiği anlaşılmıştır. Davanın 6100 Sayılı HMK’nın 150. maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.Taraflar arasında vekalet ücreti konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır. Yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin Görevsizlik, yetkisizlik, dava ön şartlarının yokluğu veya husumet sebebiyle davanın reddinde, davanın nakli ve açılmamış sayılmasında ücret başlıklı 7. maddesinde; “(1) Ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar davanın nakli, davanın açılmamış sayılması, görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi durumunda bu Tarifede yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verilmesi durumunda tamamına hükmolunur. Şu kadar ki, davanın görüldüğü mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemez. (2) Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet sebebiyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur…” hükmü yer almakta ve Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret başlıklı 13. maddesinde; “(1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7. maddenin ikinci fıkrası, 10. maddenin üçüncü fıkrası ile 12. maddenin birinci fıkrası, 16. maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 7. maddesinin 1. bendinde; Ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar davanın nakli, davanın açılmamış sayılması, görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi durumunda bu Tarifede yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verilmesi durumunda tamamına hükmolunur. Şu kadar ki, davanın görüldüğü mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemez.” hükmünü içermektedir. Somut olayda, davanın ön inceleme duruşmasından sonra davanın taraflarca takip edilmediğinden işlemden kaldırıldığı, yasal 3 aylık süre içinde yenilenmediğinden açılmamış sayılmasına karar verildiği, 7/1. maddesine göre değerlendirme yapıldığı anlaşıldığından davalı vekilinin nispi vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalı vekilinin diğer istinaf sebebine ilişkin olarak, Görevsizlik ya da yetkisizlik hâlinde verilecek karar “usulden ret” kararıdır (HMK m.115/2). Diğer bir anlatımla görevsizlik ve yetkisizlik kararları ile mahkeme davadan elini çekmiş olsa da söz konusu kararlar davanın esasını çözmeyip, davacı bu kararların kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde görevli veya yetkili mahkemeye başvurarak davaya kaldığı yerden devam olunmasını sağlayabilmektedir (HMK m. 20). Ne var ki HMK’nın 331/2. maddesi ile görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmesi hâlinde ilk kararı veren mahkemedeki yargılama için ayrıca bir yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmolunması gerektiği sonucu çıkarılmamalıdır. Çünkü usule ilişkin nihai kararla davanın esası hakkında herhangi bir karar verilmediğinden davanın sonunda hangi tarafın haklı, hangi tarafın haksız olduğu tespit edilemez. Ancak “yargılama giderlerinin, kural olarak aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilmesi” gerektiğine ilişkin HMK’nın 326. maddesi ve “yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği; yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümünün hüküm altında gösterileceği; hükümden sonraki yargılama giderlerini hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceğinin, mahkemece ilamın altına yazılması” gerektiğine ilişkin HMK’nın 332. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde henüz yargılamayı sona erdirmeyen görevsizlik, yetkisizlik kararları üzerine görevli/yetkili mahkemede davaya devam edildiği hâllerde uyuşmazlığın esası hakkında verilecek nihai kararda haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin hüküm altına alınması yerinde olacaktır. İlgili maddenin gerekçesinde de; HMUK’da bu konuda açık bir düzenleme bulunmaması sebebiyle yerel mahkemeler ile Yargıtayın birbirinden farklı kararlar verdiği ve uygulamada yaşanan bu karışıklığın önlenmesi bakımından maddenin ikinci fıkrasında “görevsizlik, yetkisizlik kararlarından sonra, dosyanın gönderildiği mahkemede dava görülmeye başlanmış ise yargılama giderlerine davayı gören ikinci mahkemece hükmedileceği” hususunun düzenlendiği ifade edilmiştir. Öte yandan, görevsizlik, yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinden bu durumu tespit ederek davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edeceği de maddede belirtilen diğer bir husustur. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.02.2019 tarihli ve 2017/2-3004 E., 2019/217 K. sayılı kararında da yer verilmiştir. Davacının süresinde başvurusu üzerine görevli mahkemede davaya devam edilmiş ve davada açılmamış sayılması kararı verilmiş olup, davacı aleyhine yargılama giderlerine hükmolunmuştur. Yukarıda yapılan açıklamalar dikkate alındığında görevli mahkemede devam eden davada, “kabul görmüş bir görev itirazının varlığı” dikkate alınarak davalı lehine ayrıca bir yargılama giderlerine hükmedilmeyeceği anlaşılmakla davalının bu konudaki istinaf isteminin de reddi gerekmiştir. Vekalet ücreti yönünden istinaf istemi değerlendirildiğinde; somut olayda davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmamakla birlikte, Avukatlık Asgari Ücret tarifesinin: “Avukatlık ücretinin aidiyeti, sınırları ve ortak veya değişik sebeple davanın reddinde davalıların avukatlık ücreti” başlıklı 3 maddesinin 3 fıkrası; “Müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur.” düzenlemeleri uyarınca İlk Derece Mahkemesi’nin davalılar lehine tek vekalet ücreti uygulamasının usul ve yasaya uygun olduğu, taşınmazın ayıplı ve eksik olmasından kaynaklı olarak sözleşmenin feshi ve sonrasında bedel iadesinin ve kalan borç yönünden de borçlu olmadığının tespitinin istendiği, taleplerin ayrı bir talep olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, aynı sebebe bağlı talepler olduğu, sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, her iki davalılar vekilinin istinaf taleplerinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/11/2022 tarih ve 2020/441 E., 2022/734 K. sayılı kararına karşı davalılar … A.Ş. Ve … A.Ş. vekilleri tarafından yapılan istinaf taleplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davalı … A.Ş.’den tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davalı … A.Ş. tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-Davalılar taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 18/05/2023