Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/766 E. 2023/504 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/766
KARAR NO: 2023/504
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/03/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/797 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na … sicil numarası ile kayıtlı müvekkili … Tic. A.Ş’ nin (“…”), Ana Sözleşmesi’nin ilgili maddesinde belirtilen alanlarda faaliyetlerde bulunmak üzere Türk kanunları mucibince 13 Aralık 1999 tarihinde kurulmuş bir şirket olduğunu, müvekkili şirketinin merkezinin İstanbul’da bulunan, maliyet avantajlı özel entegratörlük hizmetleri kapsamında e-fatura, e-arşiv, e-defter, e-irsaliye, e-makbuz, e-mutabakat gibi ürünler konusunda faaliyet göstererek şirketlerin kayıtlarını dijitalleştirmesine ve alıcı ile satıcılar arasında mutabakat işlemlerine yardımcı olduğunu ve sağladığı bu kurumsal çözümler ile e-dönüşüm sektöründe Türkiye’nin öncü firması konumunda bulunduğunu, müvekkili şirketin, e-fatura uyumluluğu, vergi belirleme ve raporlama alanlarında yine öncü firmalardan olan yurt dışında mukim (dava dışı) …(“…”) bünyesinde faaliyet gösteren (dava dışı) … Anonim Şirketi (“…”) tarafından devralınmış olup, devralma tarihi itibariyle faaliyetlerine aynı şekilde devam ettiğini, davalı … tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nde … E. Sayılı dosyasında müvekkili şirket aleyhinde kambiyo senedine dayalı haksız bir icra takibi başlatıldığını, İİK’nın “Menfi Tespit ve İstirdat Davaları” başlıklı 72. Maddesi ile; “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir…” hükmünü amir olduğunu, işbu davanın ikamesine sebebiyet veren kambiyo takibine dayanak gösterilen senedin düzmece olarak ve suç teşkil eder şekilde tanzim edildiğini ve icraya konulduğunu, bu olağanüstü durum karşısında Mahkemece verilecek tedbirin öncelikle teminatsız olarak verilmesini talep ettiklerini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında Takip Alacaklısı olarak gösterilen … ile müvekkili Şirket arasında herhangi bir ticari, hukuki ve/veya müvekkilinin davalıya takip tutarınca veya başkaca bir şekilde borçlu olmasını gerektirir herhangi bir ilişki olmadığını, hatta müvekkilinin, davalı …’i hiçbir şekilde tanımadığını, müvekkili Şirket kayıtlarında gerek … ismi ile gerekse davalının T.C Kimlik numarası yolu ile yapılan araştırmada da bu kişi ile müvekkili Şirket’in herhangi bir şekil ve suretle bir ticari, hukuki ve/veya müvekkilimizin davalıya takip tutarınca veya başkaca bir şekilde borçlu olmasını gerektirir herhangi bir ilişkisinin olmadığının da tespit edildiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından gönderilen ödeme emri ve ekindeki bir adet (düzmece) senedin incelenmesi sonucunda ise suç teşkil eden eylemler silsilesinin anlaşıldığını, müvekkili Şirket ile herhangi bir hukuki ve/veya fiili ilişkisi bulunmayan davalı tarafından icra dosyasına konu edilen ve (sözde) müvekkili Şirket adına borçlanıldığı görülen senet içeriği incelendiğinde, bu senette müvekkili Şirket Ankara Şubesi adına bir imza atıldığının anlaşıldığını, oysa icra takibine konu edilen 2.150.000.- Amerikan Doları tutarlı senet, belli ki düzmece olarak düzenlenmiş olup, gerçek bir alacak-borç ilişkisine dayanmadığını ifade ederek işbu menfi tespit davasına konu icra takibinin dayanağı senedin açıkça düzmece olarak ve suç teşkil eder şekilde tanzim edildiği belirtilerek Mahkemece öncelikle teminatsız olarak haksız icra takibine ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve takibin durdurulmasını talep ettikleri anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesinin 26/12/2022 tarihli ara kararıyla; davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile davacının icra dosyasındaki asıl alacak miktarı olan 40.114.915,00 TL’nin %15’i oranında 6.017.237,15 TL teminatı nakit olarak mahkeme veznesine yatırdığı ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile yapılan takibin tedbiren durdurulduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilinin 02/01/2023 tarihli ihtiyati tedbire yapmış olduğu itiraz dilekçesinde; takip dayanağı kambiyo senedinin, davalı şirketin kaşesini ve yetkilisinin imzasını taşımadığını, zira davacı tarafça kambiyo senedi üzerinde bulunan imzaya da itiraz edilmediğini, bu sebeple işbu senedin davacı tarafın söylemiyle düzmece senet olma ihtimalinin bulunmadığını, nitekim senedin tanzim tarihinin 02/10/2019 olup bu senetin müvekkiline … isimli kişi tarafından verildiğini, senet üzerinde tanzim tarihinin tespitine yönelik bilirkişi incelemesi yaptırıldığı takdirde , davaya konu bononun, üzerinde yazdığı düzenleme tarihinde keşide edildiğinin ortaya çıkacağını, … isimli kişinin dosyanın davalısı olmadığını, dosyanın davalısının müvekkili …’in ise herhangi bir sebeple tutuklanmadığını, davanın kambiyo senedine dayalı menfi tespit davası olduğunu, davacı vekili davaya konu bononun kendi deyimiyle düzmece olarak müvekkilinin vurguna uğratılması saikiyle şirketin eski Ankara şube müdürü tarafından müvekkilinee verildiğini ancak bu sebeple müvekkilinin bu bonodan dolayı borçlu olmadığının öne sürdüğünü, ancak müvekkilinin … isimli şahsı tanımadığını, icra takibine konu edilen bononun kendisine … isimli kişi tarafından verildiğini, kambiyo senetlerinin illetten mücerret senetler olup temelinde bir hukuki ilişki olması gerekmediği gibi, tarafların bu senetlere dayanarak hak iddia edebilmeleri için temelde var olan bir ilişkiyi ve bu ilişkinin ifa edildiğini ispat etme külfetlerinin olmadığını, kambiyo senetlerinin kurucu kıymetli evrak olmakla bizatihi kendisinin borç doğurucu bir belge olduğunu, bunun aksini iddia eden tarafın iddiasını yazılı delil ile ispatlaması veya bu hususun senet metninden anlaşılması gerektiğini, İcra İflas Kanunu özel, Hukuk Muhakeme Kanunu ise genel bir kanun olduğunu, İcra ve İflas Hukukuna ilişkin tüm usul işlemlerinin İcra İflas Kanunu’nda yer aldığını, uygulamada, hukuki ihtilafa ilişkin eğer özel kanunlarda bir hüküm bulunmaması halinde, genel kanunların bu ihtilafa ilişkin hükümlerinin uygulama alanı bulabileceğini, bu mevzuat gereğince, ( İİK 72/3.m) icra takip dosyasına yatırılan paranın ödenmemesi yönünde bir tedbir zaten var iken ve “icra takibi başlatıldıktan sonra açılacak menfi tespit davasında takibin durdurulmasına karar verilemez ” emredici özel kanun hükmü yer almaktayken HMK 389.M mucibince İcra takibinin durdurulması yönünde karar verilmiş olmasının hukuka, kanunlara ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı tarafından hiçbir hukuki zemine oturtulamayan ve tamamen dürüstlük kuralına aykırı ve kötü niyetle ikame olunan işbu davanın reddi ile ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 15/03/2023 tarihli ara kararıyla; “ihtiyati tedbire itiraz eden-davalı vekili tarafından HMK 394/2. Maddesinde belirtilen itiraz sebeplerinden birini ileri sürmediği ve mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya uygun olduğu, … hakkında Resmi Belgede Sahtecilik, Kamu Kurum ve Kuruluşları vb. Tüzel Kişiliklerin Araç olarak Kullanılması Suretiyle Dolandırıcılık suçlarından kamu davası açıldığı ayrıca karşı tarafın işbu tedbir sebebiyle uğrayacağı zararlar teminat altına alınmış olup, teminat miktarı da uygulamada istikrarlı şekilde ilk derece mahkemelerinde karar altına alınan ve üst mahkemeler tarafından da uygun bulunan oranlar olup yerinde görülmeyen ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine” karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacı tarafın temel hukuk ilkelerini açıkça görmezden gelerek, dürüstlük kuralına aykırı davrandığını ve hakkını da kötüye kullandığını, Davacı tarafın beyanlarının iftira içeren, çarpıtılmış ve gerçek dışı beyanlar olduğunu, tamamı mesnetsiz iddialar olduğunu, ispata muhtaç olduğunu, -Davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinin dayanağı bononun, davalı şirketin kaşesini ve yetkilisinin imzasını taşıdığını, davacı tarafça kambiyo senedi üzerinde bulunan imzaya da itiraz edilmediğini, bu sebeple işbu senedin davacı tarafın söylemiyle düzmece senet olma ihtimali bulunmadığını, senedin tanzim tarihi 02/10/2019 olup bu senedin müvekkiline … isimli kişi tarafından verildiğini, -Kambiyo senetleri illetten mücerret senetler olup temelinde bir hukuki ilişki olması gerekmediğini, kambiyo senedinin bir hukuki ilişki kapsamında verildiğini iddia eden ve bu hukuki ilişkiye yönelik edimlerin yerine getirilmediğini iddia edenin bu iddiasını yazılı delil ile ispatlaması gerektiğini, -İİK Madde 72. Maddesine göre icra takibinden sonra tedbir kararına özel düzenleme bulunduğunu, ( İİK 72/3.m) icra takip dosyasına yatırılan paranın ödenmemesi yönünde bir tedbir zaten var iken ve “icra takibi başlatıldıktan sonra açılacak menfi tespit davasında takibin durdurulmasına karar verilemez ” emredici özel kanun hükmü yer almaktayken HMK 389.M mucibince icra takibinin durdurulması yönünde karar verilmiş olmasının hukuka, kanunlara ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, bu karara karşı yaptıkları itirazlarımız ise hukuki dayanağı olmayan gerekçelerle yerel mahkemece reddedildiğini, tedbirin HMK 389.maddenin hukuki şartlarını haiz olmadığını, uygulanması gereken kanun hükmünün İİK.72.madde olması gerektiğini, hukuka aykırı icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İhtiyati tedbirin şartlarını düzenleyen HMK m. 389’un somut olayda uygulanmasına yönelik hiçbir sebep ileri sürülmediğini, sahtecilik iddiasının savcılık soruşturması ile elde edilen deliller ile soyut olmaktan çıkıp somut bir hal aldığında HMK m. 389 vd hükümlerine göre durdurulabileceğini, Davalı … ve senedi imzalayan … aleyhine resmi belgede sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşları vb. Tüzel kişilerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılıktan kamu davası açıldığını, senetten imzası bulunan …’in tutukluluk halinin devam ettiğini, Davalı … hakkında ise adli tedbirler uygulanmaya devam ettiğini, şube yetkilisi olma sıfatı ortadan kalkan şahıs tarafından atılan imza geçersiz yetki ile atılmış olduğundan senette yer alan imzanın da geçersiz olduğu ve şirketi temsili haiz olmadığını, …’in müvekkilini borçlandırmak için yetkisiz, düzmece ve dolayısıyla sahte bir senet düzenlediğini, Davalı … ve dava dışı … hakkında kamu davası açıldığını, İhtiyati Tedbir Kararının yargılama sonuna kadar aynen devamına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep, Mahkemece 26.12.2022 tarihli ara karar ile; İcra takibinin durdurulmasına yönelik talebin kabulüne ilişkin olarak verilen kararın istinaf yoluyla incelenmesi talebidir. İlk derece mahkemesince verilen karar icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası olup, 2004 Sayılı İİK’nın 72/2. maddesi uyarınca icra takibinin durdurulamayacağı, ancak aynı kanunun 72/3. maddesi uyarınca icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilebileceği düzenlemeleri dikkate alınarak karar verilmesi gerekir ise de; eldeki dava 6100 Sayılı HMK’nın 208/3. maddesi kapsamında açılan ”senedin sahteliğinin tespiti” davası olup, somut tedbir talebinin 2004 Sayılı İİK’nın 72. maddesi kapsamında takip hukukuna etki edecek şekilde değerlendirilmesinin hatalı olduğu, bu itibarla tedbir talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklinde düzenleme yer aldığı, kanunda bu hususun genel olarak düzenlendiği, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakıldığı anlaşılmıştır. Somut olay bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; Soruşturma dosyasına sunulan beyanlar, savcılık dosyasında alınan beyanlar, senedin yetkisiz temsilci tarafından düzenlendiğine ilişkin deliller ve gerekse tarafların iddia ve savunmaları dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek, 6100 sayılı HMK’nun 389. maddesi kapsamında yaklaşık ispat koşulunun sağlanmış olması sebebiyle icra takibinin tedbiren durdurulmasına karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, somut olayda yaklaşık ispatın oluştuğunun kabulünde ve gerekçede hata bulunmadığı, dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/03/2023 tarih ve 2022/797 E. Sayılı ara kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18/05/2023