Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/73 E. 2023/118 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/73
KARAR NO: 2023/118
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 19/10/2022
NUMARASI: 2022/34 E. – 2022/221 K.
DAVANIN KONUSU: Markadan Doğan Haklara Tecavüzün Tespiti- Men’i
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin …, … ibareli marka tescil belgelerinin sahibi olduğunu, müvekkilinin tekstil- giyim sektöründe uzun yıllardır faaliyet göstererek “…” esas unsurlu markaları aktif şekilde kullandığını, davalı tarafın da müvekkili firma gibi tekstil giyim ürüleri ürettiğini ve sattığını, Merter semtinde mağazası bulunduğunu, davalı tarafın web sitesinde ve sosyal medya hesaplarında … ibaresini ceket modellerinde kullandığının tespit edildiğini, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2022/20 Değişik İş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırıldığını ve rapor alındığını, rapor ile davalı tarafın, “…” ibaresini kullandığının tespit edildiğini, davalının eyleminin aynı zamanda suç teşkil ettiğini, bu nedenle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2022/15048 Soruşturma numaralı dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, açıklanan nedenlerle marka hakkına tecavüzün tespiti ve men’ine, davalının “…” ibaresini giyim ürün tanıtımlarında ve markasal olarak internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde kullanmasının önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu ihlal iddiasının gerekçesini teşkil eden “…” ifadesindeki “…” ifadesinin bir jenerik ad olduğunu, denim kumaşın özel bir ürünü ifade ettiğini, “…” kelimesinin İngilizce’de ham anlamına geldiğini, bu kelimenin denim sektöründe ham deri olarak adlandırılan özel bir kumaş türünü ifade ettiğini, denim sektörünün mutat uygulamasında “…” ve “…” değişken şekilde kullanılan eş anlamlı terimler olarak kabul edildiğini, “…” kelimesinin ayırt edicilik unsurunu içermediğini beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi “… Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih, 2014/11-696 E., 2016/778 K.sayılı kararında da vurgulandığı üzere, markalar arasında karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi hukuki bir konu olduğundan bilirkişinin oy ve görüşüne başvurulamaz. Ancak tekstil sektöründe “…” ibaresinin bir kumaş türü için kullanılıp kullanılmadığı, aynı ibarenin jenerik ya da tanımlayıcı olup olmadığı, bu kapsamda zayıf olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği gibi hususlar, salt hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün bir husus değildir ve mahkememizce özellikle içerisinde sektör (tekstil) bilirkişisinin bulunduğu heyetçe alınacak raporun tecavüzün varlığı konusunda delil olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Ne var ki ispat yükü kendisinde olan davacı yan mevcut delil durumu itibariyle (mahkememizce bilirkişi incelemesi yapılmaksızın ve sektörel değerlendirmenin bulunmadığı değişik iş raporu ile) karar verilmesini talep etmiş, bu durumda davacının davasını ispatlayamadığı hukuki kanaatiyle …” gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı vekili tarafından ilk derece Mahkemesi tarafından verilen karara karşı süresi içinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurulmuş ise de, davacı vekili e-imzalı 13/02/2023 tarihli dilekçesi ile istinaf kanun yolu başvurularından feragat ettiklerini bildirmiş olup dosyanın incelenmesinde vekaletnamesinde “kanun yollarından feragat etmeye” yetkili ve e-imzasının güvenli olduğu tespit edilmiştir. İstinaf başvuru hakkından feragati düzenleyen HMK m.349/2’de, başvuru yapıldıktan sonra feragat edilir ve dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmiş ve henüz karar bağlanmamış ise başvurunun feragat nedeniyle reddolunacağı hüküm altına alınmıştır. Davacı vekili tarafından 13/02/2023 tarihli dilekçe ile istinaf başvurusundan feragat edildiğinden, vekaletnamenin incelenmesi neticesinde davacı vekilinin kanun yollarından feragat etmeye yetkili ve e-imzasının güvenli olduğu belirlenmekle 6100 Sayılı HMK’nın 349/2 maddesi gereğince istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf aşamasında istinaftan feragat etmesi sebebiyle istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK m. 349/2 gereğince REDDİNE,2-Peşin alınan 80,70-TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde istinaf talebinde bulunan davacı tarafa iadesine,3-İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz başvurusunda bulunma yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 23/02/2023