Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/727 E. 2023/542 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/727 Esas
KARAR NO: 2023/542
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 03.03.2023
NUMARASI: 2022/266 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Talep, davalı karşı davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesince verilen 03.03.2023 tarihli ara kararın istinaf yoluyla incelenmesi talebidir. Davacı karşı davalı tarafından açılan markaya tecavüzün tespiti, önlenmesi ve durdurulması talepli davada; davalı karşı davacının “…”, “…” ve “…” ibareli kullanımlarının, davacı karşı davalının “…” ibareli tescilli markalarına tecavüz oluşturduğu iddia edilerek, davalı karşı davacının kullanımlarının durdurulması, internet siteleri ve sosyal medya hesaplarının mobil uygulamalara erişimin engellenmesi tedbiren talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince, 2022/138 d.iş sayılı dosya üzerinden bilirkişi raporuna itibar edilerek, tedbir talebinin kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince, 2022/138 d.iş sayılı dosya üzerinden verilen ihtiyati tedbir kararına karşı, davalı karşı davacı tarafından itiraz edilmesi üzerine, duruşmalı olarak yapılan inceleme neticesinde; itirazın kısmen kabulü ile tedbirin ters teminat tedbirine çevrilmesine, teminat miktarının 200.000 TL olarak taktirine, belirtilen miktarın 1 haftalık kesin kesin süre içinde yatırılmadığı taktirde 15.11.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmiştir. Diğer yandan davalı karşı davacı, karşı yanın marka kullanımlarının durdurulması ve mobil uygulamalar ile web sitelerine erişimin engellenmesi talebinde bulunmuş, bu talep, İlk Derece Mahkemesince verilen 03.03.2023 tarihli ara karar ile; ” Davalı karşı davacı karşı dava dilekçesi ile davacı karşı davalıya ait mobil uygulama ve web sitelerine erişimin engellenmesi yönünde ayrıca davaya konu edilen “…” ibaresinin kullanmasının yasaklanması yönünde tedbir kararı talebinde bulunduğu mahkememizce asıl davada davacı karşı davalının ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu, mahkememizin 2022/138 Değişik İş sayılı dosyası ile ve dosyasında aldırılan bilirkişi raporunda davacı karşı davalının “…” markası üzerinde 36. Sınıf yönünde davalı karşı davacıya nazaran davacı karşı davalının tescilli marka kapsamında kaldığı, bunun üzerine mahkememizce 15/11/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararı verildiği, esas davanın açılması üzerine davalı karşı davacı tarafından tedbir kararına itiraz üzerine yapılan duruşma neticesi, 24/01/2023 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir kararının ters teminat tedbirine çevrilmesine karar verildiği, dosya içerisinde her iki tarafında “…” esas unsurlu markaların tescilli sahibi olduğu, her ne kadar davalının “…” esas unsurlu marka tescilleri davacı karşı davalının tesciline nazaran daha önceki bir tarihte ise de, davacı karşı davalı marka tescilinin 36. Sınıfta olduğu, dava konumuzun da esas itibariyle 36. Sınıftaki hizmetler bakımından “… ” markasının gerçek hak sahipliğinin tespiti ile buna göre tecavüzün olup olmadığı hususunda asıl dava ve karşı dava yönünden karar verileceği bu aşamada alınan bilirkişi raporuna göre davacı karşı davalının “…” ibaresi üzerinde 36. Sınıfta davalı karşı davacıya nazaran mevcut durum itibariyle markasının 36. Sınıfta tescilli olması nedeniyle öncelik hakkı olduğu yönündeki görüşü doğrultusunda mahkememize verilen ters teminat tedbiri de dikkate alınarak davalı karşı davacı lehine tedbir verilmesinin mahkememizin önceki tedbir kararıyla da çelişeceği bu sebeple koşulları oluşmayan tedbir talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde gerekçeyle reddedilmiş, davalı karşı davacı bu karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur. İhtiyati tedbir talebinde bulunan davalı karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince verilen ters teminat tedbirinin henüz kesinleşmediğini, kesinleşmeyen bir karar ile, istinafa konu edilen kararın çelişmesinin de mümkün olmadığını, bu nedenle kararda vurgulanan gerekçenin hatalı olduğunu, Diğer yandan her ne kadar davacı karşı davalının ”…” ibareli marka tescili 36.sınıfta olsa da, hiçbir tescili bulunmamasına rağmen, 9. ve 42. sınıflarda da kullanımın gerçekleştiğini, kullanımın mobil uygulamalar üzerinden gerçekleştiğini, bu nedenle müvekkilinin bu sınıflardan doğan haklarını ihlal ettiğini, Karşı yanın banka olmadığını, izinsiz olarak finansal ve parasal faaliyetlerde bulunmayacağını, Karşı yanın mal ve hizmet sınıflandırmasına ilişkin olarak belirttiği baskının Türk Hukukunda bir bağlayıcılığının bulunmadığını, Bir ürün üzerindeki tescilin, tek başına o ürünün satışını yapabilme hakkını vermediğini, Davacı karşı davalının 36. Sınıftaki ”sigorta hizmetleri” ve ”finansal hizmetler” alanındaki kullanımlarının, müvekkilinin 09.03 alt sınıfında yer alan ”manyetik/optik okuyuculu kartlar” ile benzerlik gösterdiğini, yerel Mahkemenin gerekçelerinin hukuka aykırı olduğunu, haklılık bakımından tam kanaat değil, yaklaşık bir kanaatin oluşmasının yeterli olduğunu, Ayrıca davacı karşı davalının ”…” ibareli markalarının üçüncü kişilere devrinin engellenmesi talep edilmesine rağmen, herhangi bir gerekçelendirme yapılmadan talebin reddedildiğini, Karşı yanın tecavüz eylemlerini sürdürdüğünü beyan ederek, Mahkemenin 03.03.2023 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararının kaldırılarak tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Talep; davacı/karşı davalı markalarının hükümsüzlüğü istemiyle açılan davada, davalı/karşı davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin İlk Derece Mahkemesince verilen 03.03.2023 tarihli ara kararın istinaf yoluyla incelenmesi talebidir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik nedeniyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu anlaşılmaktadır. Gerek marka hakkına tecavüz istemli asıl dava ve gerekse hükümsüzlük istemli karşı davada ileri sürülen iddia ve savunmalar dikkate alındığında; marka kullanımlarının nasıl gerçekleştiği, marka tescillerinin bulunduğu emtia ve hizmet alt sınıfları arasında bir benzerlik olup olmadığı, nihayetinde gerçek hak sahibinin taraflardan hangisinde bulunduğu hususlarının yargılamayı gerektirdiği, yukarıdaki paragrafta yapılan açıklamalar kapsamında, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gelinen aşamada henüz yaklaşık ispat koşulunun sağlanamadığı, daha önce Mahkemece davacı karşı davalı lehine verilen ihtiyati tedbir kararının, ters teminata çevrilerek taraflar arasında bir menfaat dengesinin kurulduğu anlaşılmakla, davalı karşı davacının, karşı yanın kullanımlarının engellenmesine yönelik tedbir talebinin yerinde olmadığı, dolayısıyla bu hususta Mahkemece verilen kararın yerinde olduğu, aksi yöndeki istinaf sebeplerinin haklı olmadığı kanaatine varılmıştır. Ancak eldeki hükümsüzlük davasında, dava konusu olan markanın üçüncü kişilere devredilmek suretiyle taraf teşkilinde sorunlar yaşanmaması ve usul ekonomisi prensipleri gereği tedbir kararı verilmesinin gerek ilk derece mahkemesi kararları, gerekse Dairemizin kararları ile yerleşik uygulama haline geldiği, markaların devrinin önlenmesi tasarruf yetkisine getirilen bir sınırlama ise de bu yönde tasarrufu gerektiren bir zorunluluğun ya da zararın davacı/karşı davalı tarafça ileri sürülmediği anlaşılmakla, talebin haklılığı hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, bu kapsamda, davalı/karşı davacının markanın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tedbir kararı verilmesi talebinde haklı olduğu, bu yönüyle ilk derece Mahkemesi kararında isabet bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Bu kapsamda, verilmesi gereken tedbirin mahiyeti dikkate alınarak takdiren teminat alınmasına yer olmadığı kanaatine varılmıştır. Açıklanan sebeplerle, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 03.03.2023 tarihli ara kararın kaldırılarak, yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı/ karşı davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 2- İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 03.03.2023 tarih, 2022/266 E., sayılı ara kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, bu kapsamda; 3-Davalı/karşı davacının ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne, 4-Karşı davaya konu olan ve davacı/karşı davalı adına tescilli ”…” ibareli markaların üçüncü kişilere devrinin TEDBİREN ÖNLENMESİNE, 5-Takdiren teminat alınmasına yer olmadığına, 6-HMK’nın 393/1 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararının uygulanması, tedbir isteyen tarafından tefhim veya tebliğinden itibaren 1 hafta içinde talep edilmediği takdirde kendiliğinden kalkmış sayılmasına, 7-İhtiyati tedbir kararının uygulanması talep edildiği takdirde, kararın uygulanabilmesi için bir örneğinin TPMK’ya gönderilmesine, 8-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, 9- İhtiyati tedbire ilişkin karar uygulamasının ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 10- İstinaf talebi kabul edildiğinden talep eden tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 11-İstinaf yargılaması için yapılan yargılama giderlerinin ileride haksız çıkan taraftan tahsiline, 12- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 13- 6100 Sayılı HMK’nın 302/5. maddesi uyarınca kararın tebliği ile infazının yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi hükmü gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 18/05/2023