Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/693 E. 2023/434 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/693
KARAR NO: 2023/434
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 09.03.2023 tarihli (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/935 Esas
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava ve talep dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı- alacaklıya borcu olmadığının tespiti ile İİK m.72/3 uyarınca icra veznesine yatırılacak paranın davalı- alacaklıya ödenmemesi konusunda İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas ve İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyalarında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece Mahkemesi 25.11.2022 tarihli ara karar ile “… İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. … İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir. Hükmüne amir olup takip açıldıktan sonra menfi tespit davası açıldığı anlaşılmakla …” gerekçesi ile tarafların ileride zarar görmelerine meydan verilmemesi için kararın, taraflara tebliğinden HMK 394-(2) maddesi uyarınca 1 hafta içerisinde itirazı kabil olmak üzere; ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında ve İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında; takip konusu alacağın tamamının borçlu/ davacı tarafından icra veznesine yatırılması ve/ veya icra yoluyla tahsil edilmesi (davacı/ borçlunun hacizli mal ve haklarının satılması yahut 3.kişilerdeki alacaklarının dosyaya intikali yoluyla tahsili sağlanan paranın) halinde icra veznesindeki paranın davalı/alacaklıya ödenmemesi için iş bu dava sonuna kadar ihtiyati tedbir konulmasına, takip konusu toplam alacak 91.903-TL üzerinden %20 si olan 18.380,60-TL’nin nakit veya bu miktarda süresiz koşulsuz kesin banka teminat mektubunun güvence olarak alınmasına ve güvence koşulu yerine getirildiğinde ve davacı vekilinin talebi üzerine karardan bir suretin ilgili İcra Dairesi’ne gönderilmesine karar vermiştir. Davalı vekili ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde özetle; Davacı tarafından iddia olunan vakıaları inkar ile ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gereken yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığını, takiplere konu senetlerin davacı ile lehtar arasındaki ticari ilişki gereğince düzenlenen fatura ile tevsik edilmek sureti ile faktoring mevzuatına uygun olarak düzgün ciro silsilesine göre cirolanarak devralındığını, çeklerin ibrazında karşılıksız olduğunun ortaya çıktığını, karşılıksız çek keşide eden, çekin karşılıksız kalmasına sebebiyet veren davacı hakkında 11/06/2021 tarihinde İstanbul 21. İcra Ceza Mahkemesi’nin 2021/173 E. Numaralı dosyası ve 01/07/2021 tarihinde İstanbul 16. İcra Ceza Mahkemesi’nin 2021/115 E. Numaralı dosyaları ile şikayette bulunulduğunu, her iki dosyada da davacı/ sanığın cezalandırılmasına karar verilmiş olup kararların kesinleştiğini, davacının mezkur yargılamalarda imza inkarında bulunmadığını, suç duyurusunda bulunmadığını, iddialarının soyut iddialardan ibaret olduğunu, çeklerde kaşe değil imzaların bulunduğunu, iddiaların izaha muhtaç olduğunu, emsal mahiyette İstanbul BAM 12. HD’nin 09.09.2019 tarih, 2019/1516 Esas- 2019/1077 Karar sayılı kararının bulunduğunu, davacının salt alacağın tahsilini sürüncemede bırakmaya yönelik talebi üzerine verilen ihtiyati tedbir kararı sebebiyle, alacağını tahsil için her türlü hukuki yolu denemiş olan müvekkili şirketin alacağını tahsil edememe ve zarara uğrama tehlikesi ile karşı karşıya bırakıldığını beyanla ihtiyati tedbir kararına itiraz etmiştir. İlk Derece Mahkemesi istinafa konu 09.03.2023 tarihli ara kararı ile “… Mahkememizce, itiraza konu 25/11/2022 tarihli ara karar ile HMK’nun 389. Maddesi ile İİK 72. maddesine ilişkin düzenleme değerlendirilmiş, anılan yasal düzenlemedeki şartların mevcut olduğu yönünde Mahkememizde yeterli kanaat hasıl olmakla, HMK 389. maddesi gereğince tedbir talebinin kabulüne dair karar verilmiştir. … Gelinen durum itibariyle Mahkememizde, tedbir kararı verilmesi aşamasında oluşan kanaatte bir değişiklik bulunmadığı gibi tedbirin kaldırılmasını gerektirecek bir gelişme de bulunmadığı, değerlendirilmiş …” gerekçesi ile davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına itirazının reddine karar vermiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İtiraz dilekçesindeki beyanları tekrar ile ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gereken yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığını, çeklerin usule uygun ciro silsilesi gereği faktoring mevzuatına uygun olarak tevsik edici belge ile devralındığını, çeklerde sadece imza bulunduğunu, kaşe bulunmadığını, davacının kaşe ve imzanın sahte olduğuna ilişkin iddiasının soyut kaldığını, müvekkili şirketin dava konusu çeki, müşterisinin üstündeki keşideciden (davacıdan) olan ve fatura ile tevsik edilmiş alacağına istinaden aldığını, davacının kötü niyetli olarak alacağı sürüncemede bıraktığını beyanla kararın eksik ve hatalı inceleme neticesinde tesis edildiğini, ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine yönelik Mahkeme kararının kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir: Dava ve talep; İİK m.72’den kaynaklanan; imza sahteciliği iddiasına dayanan menfi tespit istemi ile icra veznesine yatırılacak paranın davalı- alacaklıya ödenmemesi konusunda İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas ve İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyalarında ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının yerine olup olmadığı ile davalı tarafın ihtiyati tedbire itirazın reddi kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Kanun koyucu, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması sebebiyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur. İİK’nın 72/2. maddesi, borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir şeklinde düzenlenmiştir. İİK’nın 72/3.maddesinde ise, icra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez ancak göstereceği teminat karşılığında mahkemeden icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir denilmiştir. Bunun yanında menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir koşulları değerlendirilirken İİK’nın 72. maddesi yanında HMK 389 vd. maddelerinin de gözönünde bulundurulması gerekir. HMK’nın 389. maddesi, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir şeklindedir. Aynı yasanın 390/3 maddesi, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır düzenlemesini içermektedir. Somut olayda; dosya kapsamına göre; davacının tedbir talebi yönünden tarafların iddia ve savunmaları, dosyaya sunulu bilgi, belge ve delillerden yaklaşık ispata kanaat getirilmesi dikkate alınarak, takip konusu çeklerde davacı keşideci tarafından imzaların sahteliğinin ileri sürülmesi karşısında yargılama esnasında alınacak teknik bilirkişi raporu neticesinde veya yargılama neticesinde haklılığa ilişkin bir kanaate varılabileceği ancak bu aşamada ihtiyati tedbire ilişkin tedbir kararı verilmesini haklı kılacak yaklaşık ispat koşulunu oluşturmaya yeterli delil bulunduğu, ölçülülük ilkesi gereği yaklaşık ispat şartının sağlandığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla ihtiyati tedbir koşullarının oluştuğu bu nedenle mahkemece ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karşı davalı itirazının reddine karar verilmesi doğru görülmüştür. Saptanan ve hukuksal durum karşısında; tarafların dayandıkları bilgi ve belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre ilk derece Mahkemesinin kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre karar isabetli bulunmuş, ihtiyati tedbire itirazı reddedilen davalı vekilinin tüm istinaf sebepleri yapılan inceleme neticesinde yerinde görülmemiş olmakla davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine kesin olmak üzere karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09.03.2023 tarihli ve 2022/935 Esas sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.04/05/2023