Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/674 E. 2023/437 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/674 Esas
KARAR NO: 2023/437
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2022
NUMARASI: 2021/761 Esas – 2022/837 K.
DAVANIN KONUSU: 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı takip alacaklısı … İnş. , davacı üçüncü şahıs davacıya davalı takip borçlusu … Makine İnş, in davacı üçüncü şahıs davacı şirket nezdinde doğmuş ve doğacak tüm hak ve alacakları için, haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz edilmediği gerekçesiyle borcun davacı şirket zimmetinde sayıldığı, 15 gün içinde ödenmesi veya malın teslim edilmesinin gerektiğini, davacının takip borçlusu … İnş. Şirketine borcu olmadığının tespit edilmesini, davalının haksız ve kötüniyetli haciz ihbarnameleri nedeni ile dava değerinin %20 sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı … Nak. İnş. alacaklarının tahsili amacıyla diğer davalı … İnş. Şirketi hakkında Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takip ve haciz işlemlerinin gerçekleştiğini, davanın ikame edilmesinde davalı şirketin hiçbir kusurunun olmadığından yani davanın açılmasına davalı şirketin sebebiyet vermediğinden davalı şirketin yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu olmadığına karar verilmesini, davacının … İnş. Şirketine borcu olmadığının tespitine ilişkin talebini kabul ettiklerini, bu davada kendisini vekil ile temsil ettirmek zorunda kalan davalı şirket lehine vekalet ücretine hükmedilerek davacıdan tahsiline karar verilmesini, davacının haksız kötüniyet tazminatına ilişkin talebinin reddini, davalı şirket bu davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi “… İİK’nın 89. maddesinin üçüncü fıkrasının açık hükmü gereğince, icra dairesi tarafından gönderilen haciz ihbarnamelerine süresinde itiraz etmeyen ve menfi tespit davası açan üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur.Borcun kaynağını açıklamak ise davalı alacaklının görevidir. Davalı alacaklı borcun kaynağına ilişkin bir sebep ve delil bildirmemiştir. … Davalı tarafından takip borçlusunun davacıdan alacaklı olduğunu belirten borç doğuran somut bir ilişkiye dayanılmaması, davalı …Ltd. Şti. Vekilinin beyan dilekçesinde davanın ikame edilmesinde davalı şirketin hiçbir kusurunun olmadığından yani davanın açılmasına davalı şirketin sebebiyet vermediğinden davalı şirketin yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu olmadığına karar verilmesini, davacının … İnş. Şirketine borcu olmadığının tespitine ilişkin talebini kabul ettiklerini, bu davada kendisini vekil ile temsil ettirmek zorunda kalan davalı şirket lehine vekalet ücretine hükmedilerek davacıdan tahsiline karar verilmesini ifade etmesi, davacı ile davalı … İnşaat Ltd. Şti. arasında alacak borç ve sair ticari ilişki bulunmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmiştir. … Bu sebeplerle davacının mevcut takip ve takibe konu ilam nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine, davalı tarafın davacı 3.kişiye İİK 89 maddesi uyarınca haciz ihbarnamesi gönderilmesini talep etmiş olması davalının kötü niyetli olduğu sonucunu doğurmayacağından tazminat talebinin reddine …” gerekçesi ile davanın kabulüne, davacının Konya … İcra Dairesinin … Esas sayılı takip borçlusu … San. Ltd. Şti’ye borcu olmadığının tespitine, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının vekalet ücreti ve kötüniyet tazminatı yönünden hukuka aykırı olduğundan bahisle kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili istinafa cevap dilekçesinde ve istinaf dilekçesinde özetle; Davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini savunmakla davalı müvekkili lehine hükmedilmesi gereken vekalet ücretine hükmedilmemesi ile yine müvekkili aleyhine hükmedilen harçlar ve yargılama giderlerinden davalı müvekkili şirketin sorumlu olmaması nedenleriyle kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir: Dava; İİK m.89/3’ten kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Hukuk mahkemelerinin hangileri olduğu ve bunların kuruluşu 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 4 ve 5 inci maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakar. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2 nci maddesiyle de teyit edilmiştir. Anılan maddenin ikinci bendi Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğunu vurgulamıştır. Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 sayılı Kanunun 5. maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5. maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Dava; İcra ve İflas Kanunun 89/ 3. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış olup; menfi tespit istemine ilişkindir. İş bu eldeki dava ticari dava değildir. Dava, İİK. nun 89. maddesine dayalı menfi tespit davasıdır. Davacı ile davalı arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmamaktadır. Tarafların tacir olması da davayı ticari kılmamaktadır. Uyuşmazlık takip hukukundan kaynaklanmakta olup görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yukarıda izah olunan ticari davalardan hiç bir kategoriye de girmediği, davanın ticari dava olmadığı da değerlendirilmiştir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca TTK nun 4 ve 5 maddeleri kapsamında “ticari dava” olarak nitelendirilemeyeceği ve davaya bakmanın Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevi kapsamında olduğu anlaşılmıştır. 6100 Sayılı HMK’nın 1. maddesi hükmüne göre; göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, aynı yasanın 114/1-c bendi gereğince dava şartı olan bu husus, HMK nun 115/1 maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılır, göreve ilişkin dava şartı noksanlığının sonradan giderilmesi mümkün değildir. Dava konusu talebin temelinin 2004 Sayılı İİK 89/3. maddesine dayanan menfi tespit istemine dayandırıldığı anlaşılmakla ilk derece Mahkemesinin görevsizliği sebebi ile 100 Sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/1-2. maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği tespit edilmiş, davacı ile davalı … Ltd. Şti.’nin istinaf başvurularının ayrı ayır kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının re’sen gözetilen sebeplerle 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince kaldırılarak, görevsizlik kararı verilmesi için kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekili ile davalı … Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜ ile; yukarıda izah olunan ve re’sen gözetilen nedenlerle; 2-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/12/2022 tarih, 2021/761 Esas- 2022/837 K. sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendilerine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuranlar tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 04/05/2023