Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/672 E. 2023/494 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/672 Esas
KARAR NO: 2023/494
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 31/01/2023
NUMARASI: 2021/68 E. – 2023/18 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin … adlı şirketin Türkiye şubesi olup; bütün hisselerinin …’ya (…) ait olduğunu, … şirketinin otomasyon sektöründe faaliyet gösteren köklü bir aile şirketi olup, başarıları ile sektörde yer edindiğini, … şirketinin kurulduğu günden bugüne insanların, makinelerin ve çevrenin emniyetini her zaman sağlayacak şekilde ve makineleri ve tesisleri otomatik hale getirmek için çalışmakta olup, Almanya’daki genel merkezinin yanı sıra tüm kıtalarda 40’tan fazla bağlı ortaklık ve şube ile global bir şirket haline geldiğini, davalının ise hali hazırda … Anonim Şirketi’ni (… Şirketi) yöneten sıfatına haiz olup; Müvekkili Şirket’in de eski çalışanı olduğunu, davalı ile davacı arasında 31/05/2014 tarihinde akdedilen “Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi” hükümleri uyarınca Satış Mühendisi (Bölge Satış Yöneticisi) olarak 2016 yılının sonuna kadar davacı şirkette çalıştığını, davalının halen hem şahsi olarak gerçekleştirdiği hizmetlerde, hem de … Şirketi adı altında müşterilerine sunduğu hizmetlerde davacıya ait marka ve yazılımı aynen kopyalayarak kullandığını, bu durumun davacının haklarını ihlal ettiğini, dava dışı … Şirketi’nin müşterisi olan … Ticaret Limited Şirketi hakkında Bakırköy 1. FSHHM’nin 2020/429 D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırıldığını, bu şirkete davalıdan gelen 14/09/2020-17/09/2020 tarihli 12 adet farklı … analiz raporu bulunduğunun tespit edildiğini, davalının “…” markalı … yazılımını aynen kullanarak müşterilerine rapor hazırladığını, davalının 2016 yılında davacı şirkette çalışırken yazılımı kopyaladığı ve ayrıldıktan sonra kullanmaya başladığının anlaşıldığını, davalı aleyhine ise Çorlu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/75 D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti yapıldığını, ancak kullanıcı adı ve şifresi bulunmadığından yeterli incelemenin yapılamadığını, davalının keşif yapılacağını bilmesine rağmen keşfe katılmadığını, davalının davacıya ait FSEK’ten kaynaklanan mali ve manevi haklarını ihlal ettiğini, oluşan zararı tazmin etmesi gerektiği gibi, tecavüzün de ortadan kaldırılmasının gerekli olduğunu, FSEK’nun 68/1. maddesi uyarınca telif bedelinin üç katı kadar tazminat ödemesi gerektiğini, ayrıca FSEK’nun 70. maddesi uyarınca davacının maddi ve manevi tazminat ile 66. maddesi uyarınca tecavüzün ref’ini isteyebileceğini, ayrıca davacının markadan kaynaklanan haklarına da tecavüz edildiğini, eylemin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini, davacının bu tecavüzlerin de menini ve maddi ve manevi zararlarının tazminini talep edebileceğini belirterek; davalının müvekkili aleyhine yarattığı manevi ve mali haklarının ihlali sebebiyle FSEK’nun 66. maddesi gereğince tecavüzün refi ile FSK’nun 68. maddesi gereğince mali hakların ihlali sebebi ile 3 katı telif tazminat tutarının haksız eylem tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile hesaplanmasına, müvekkili şirkete ait eser üzerindeki mali ve manevi hakların ihlali sebebiyle FSEK’nun 70. maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminata hükmedilmesine, müvekkili aleyhine yarattığı haksız rekabet sebebiyle TTK’nun 56. maddesi ve ayrıca marka tecavüzü sebebiyle SMK’nun 151/2(a) maddesi uyarınca “Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, hak sahibinin elde edebileceği muhtemel gelir” üzerinden müvekkili şirketin davalıdan talep ve tahsile hakkı olduğu tazminat miktarının ayrı ayrı hesaplanmasına, talep sonucunun belirlenebilmesi için gereken bilgiler davalı bünyesinde bulunduğundan, yargılama esnasında yapılacak olan hesaplamaya göre değiştirilmek üzere, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminatın, marka tecavüzü ve haksız rekabetin işlenmeye başlandığı tarihten itibaren, Merkez Bankası’nın Türk Lirasına uygulamış olduğu senelik en yüksek mevzuat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesinin usulüne uygun tebliğ edilmediğini, davanın açıldığını haricen 07/10/2021 tarihinde öğrendiklerini, bu tarihin tebliğ tarihi sayılması gerektiğini, müvekkili tarafından 2020 yılında kurulmuş olan … A.Ş. firmasının ortaklarından olduğu dönemde, davacıya ait olan “www…com.tr” uzantılı internet sitesine üye olunarak siteye üye girişi yaptıktan sonra sayfa içerisindeki arama motoruna “…” ifadesi yazıldığında çıkan ve davacı tarafça ücretsiz indirilmesi için herkese açık şekilde kamuya sunulan demo programı indirdiğini ve hiçbir şifre istemeden kullanılan programı kullandığını, bahse konu sayfaya ilişkin görüntülerin dilekçede sunulduğunu, davacının resmi internet sitesine girildiğinde bu durumun tespit edilebildiğini, davacı tarafa ait internet sitesinden ücretsiz olarak herkese açık şekilde sunulan demo program indirildiğinde herhangi bir şifre istemeksizin kullanılabilmekle olduğunu, ayrıca kullanıcıya program üzerinden 3 farklı proje hazırlama ve hazırlanan bir proje üzerinden defalarca değişim yaparak raporlama yapma imkanı verdiğini, davacı tarafın, demo olarak ücretsiz sunduğu bu yazılımda raporlamalara ilişkin sayfalarda kendi markasının ibaresi görünecek şekilde kullanıcıların faydalanmasını sağladığını, davacı tarafça ücretsiz indirilmesi için herkese açık şekilde kamuya sunulan demo programın kullanılmasını kendi internet sitesinden sağladığını, kullanımı herkese ücretsiz şekilde sağlanan bir programın kullanılması nedeniyle FSEK’e aykırılık iddiası ile haksız rekabet iddiasında bulunulmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının kendisinin ücretsiz kullanıma sunduğu programın kullanılmasını gerekçe göstererek tazminat taleplerinde bulunmasının kötü niyet göstergesi olduğunu, davacı tarafın halihazırda internet sitesinde ücretsiz olarak sunmaya devam ettiği yazılımın kullanılmasını gerekçe göstererek maddi- manevi kazanım elde etme çabasında olmasının hukuk düzenince korunmayacağını, bununla birlikte dilekçede sunulmuş olan belge suretlerinden de anlaşılacağı üzere müvekkilinin demo olarak kullanmış olduğu “…” isimli yazılım programını lisans ücretini ödeyerek satın alabilmek için davacı şirketin bölge satış sorumlusu olan … ve ülke satış sorumlusu olan … isimli personelleri ile hem yazılı, hem de sesli iletişim yolları ile iletişim kurduğunu, fakat müvekkilinin bu talebine davacı firma tarafından cevap verilmediğini, müvekkili tarafından aynı yazılımın satışını gerçekleştirmeye yetkili olan Bulgaristan yetkili bayii olan “… Tic. LTD. ŞTİ.” ne yazılım bedelini ödeyerek “…” isimli yazılımı lisanslı olarak satın alarak kullanılmaya başlandığını, bu hususlara ilişkin bilgi ve belgelerin dilekçe ekinde mahkemeye sunulduğunu, bu yüzden davacı tarafın müvekkilinin “…” yazılımına ilişkin güncel sürümü lisanssız olarak kullandığına ilişkin iddiasının yersiz olduğunu, hiçbir şekilde lisansa aykırı, haksız rekabet teşkil eden kullanımın olmadığını, davacı tarafın SBL uzantısının “…” yazılımına ait olduğunu iddia ettiğini, ancak SBL dosyalarının asıl kaynağının “…” isimli ücretsiz bir program olduğunu, bahse konu bu programın ücretsiz olarak https://www…de/ifa/… uzantısındaki internet sayfasından indirilebildiğini, söz konusu SBL uzantısının davacıya ait programa ait uzantı olmadığını, dava dilekçesinde belirtilen 273 adet SBL uzantılı belgenin davacıya ait “…” programı ile bir alakası olmadığını belirterek, müvekkilinin lisans bedelini ödediği programı ve daha önceki dönemde de davacıya ait olan “www…com.tr” isimli sitede davacı tarafça ücretsiz indirilmesi için herkese açık şekilde kamuya sunulan demo programı kullanmak dışında FSEK’e aykırı ve haksız rekabet teşkil eden bir eylemi olmadığı için davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Her ne kadar davacı tarafından davalının “…” markasına teacvüz edildiği iddiasıyla marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi talep edilmişse de, “…” markasının davacı adına tescilli olmadığı, dava dışı … şirketi adına tescilli olduğu, dava dilekçesinde bu şirket ile davacı şirket arasında “…” markasıyla ilgili inhisarı lisans sözleşmesi yapıldığına veya marka haklarının davacıya devredildiğinde dair bir iddiada bulunulmadığı ve delil de sunulmadığı, SMK’nun 149. maddesi uyarınca marka hakkına tecavüz halinde hukuk davasını marka üzerinde hak sahibi olan kişilerin açabileceği, bu kişilerin de marka sahibi veya SMK’nun 158. maddesindeki koşullarla inhisari lisansa sahip kişiler olabileceği, davacının dava tarihi olan 22/04/2021 tarihinde sonra yargılama sırasında dosyaya sunduğu 21 Ekim 2022 tarihli belgede … şirketi tarafından davacı şirketin bu şirketin yasal bir iştiraki olduğu, yasal iştiraklerin kendi ülkelerinde … şirketine ait her türlü hak, lisans ve marka adını kullanmalarına, sunmalarına ve korumalarına izin verildiği, bu durumun davacı için de geçerli olduğuna dair açıklamaların mevcut olduğu görülmüşse de, davacının bu şirketin yasal iştiraki olduğuna dair bir ticaret sicil kaydının veya resmi bir belgenin mevcut olmadığı, dava açıldıktan sonra dava dışı marka sahibi şirket adına bu davayı açabileceğine ilişkin muvafakat edildiğine dair belge sunmasının davacı tarafa aktif dava ehliyeti kazandırmayacağı, bu nedenle davacı şirketin marka haklarına tecavüz edildiğinin ve haksız rekabette bulunduğunun tespiti ve önlenmesi davasını açmak için aktif taraf ehliyetinin bulunmadığı anlaşılmıştır.Yine davacı tarafça “…” isimli bilgisayar yazılımının davalı tarafından izinsiz olarak kullanıldığı iddiasıyla, FSEK’ten kaynaklanan maddi ve manevi haklarına tecavüz edildiği iddiasıyla dava açılmışsa da, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı ile davaya konu yazılımın davacıya ait olduğunun kanıtlanamadığı, yazılımın … şirketi tarafından geliştirildiğinin tespit edildiği, FSEK’nun 66. maddesi uyarınca dava açma hakkının mali ve manevi hak sahibine ait olduğu, davacının dava açılırken dava konusu yazılımla ilgili mali ve manevi hakların kendisine ait olduğunu belirttiği, dava tarihi olan 22/04/2021 tarihinde sonra yargılama sırasında dosyaya sunduğu 21 Ekim 2022 tarihli belgede … şirketi tarafından davacı şirketin bu şirketin yasal bir iştiraki olduğu, yasal iştiraklerin kendi ülkelerinde … şirketine ait her türlü hak, lisans ve marka adını kullanmalarına, sunmalarına ve korumalarına izin verildiği, bu durumun davacı için de geçerli olduğuna dair açıklamaların mevcut olduğu görülmüşse de, dava açıldıktan sonra dava dışı şirket adına bu davayı açabileceğine ilişkin belge sunmasının davacıya aktif dava ehliyeti kazandırmayacağı,” gerekçesi ile davanın HMK’nun 114/1-d ve 115/2 mad. uyarınca usulden reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dosyadaki mübrez evraklarla da işbu husus kanıtlanmış olup yerel mahkeme tarafından, taraf ehliyetinin sağlanamadığına dair gerekçe ile verilmiş olan kararın hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin …’nin Türkiye’deki yasal iştiraki olduğunu, buna ilişkin 18.07.2022 tarihli dilekçe ekinde sundukları evrakta müvekkili şirketin …’nin her türlü hak, lisans ve marka adını kullanma, sunma ve koruma yetkisine sahip olduğunu açıkça ortaya koyduğunu, bu evraka rağmen yerel mahkeme tarafından niçin taraf ehliyetinin bu aşamada sağlanamadığı gerekçesi ortaya konulmadan, haklı davalarının reddine karar verildiğini, alınan bilirkişi raporları incelendiğinde, davalının “…” markasını ticari amaçla kullandığını, davalı tarafından müvekkili şirkete ait … yazılımı kullanılarak müvekkili şirketin marka hakkı ihlal edildiğini, müvekkili şirket …’ye ait tüm hak, lisans ve marka adını kullanma ve korumaya yetkili olduğundan müvekkili şirketin marka ve FSEK kapsamında yer alan haklarının ihlal edildiğini, bilirkişi raporunda müvekkili şirket ile dava dışı …’nin arasında haklarını kullanmaya ilişkin bir belge ibraz edildiğinde yeniden değerlendirme yapılacağı yer almaktayken 18.07.2022 tarihli dilekçe ekinde sundukları yazı doğrultusunda müvekkili şirketin marka hakkını kullanmaya ve korumaya yetkili olduğunu, işbu evrakı incelemeden yeniden bir bilirkişi raporu alınmadan davanın reddine karar verildiğini, HMK madde 115/2. ye göre, mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder. Mahkeme bu maddeye göre hareket etmeden taraflarına süre vermeden davalarını usulden red ettiğini, taraflarınca işbu eksiklik tamamlandığını, müvekkil şirketin …’nin her türlü hak, lisans ve marka adını kullanma, sunma ve koruma yetkisine sahip olduğu ispatlandığını, davalı taraf müvekkili şirkete ait … programını onay almadan, ticari amaçla ve hukuka aykırı olarak kullandığını, bilirkişi raporunda davalının lisans alım tarihinin 07.01.2021 olduğu ve öncesinde yazılımın ücretsiz sürümünün kullandığı, … markasını ticari amaçla kullandığı, davalı tarafça … isimli projenin 23.06.2020 tarihinde yaratıldığını, … yazılımı müvekkil … tarafından geliştirilen lisanslı bir yazılım olup tüm hakları …’e ait olduğunu, ilgili yazılımın başka firma ve kişilerce kullanılması için …’den izin veya onay alması gerekmekte olup bu durum Fikir ve Sanat Eserleri Kanun’u (FSEK) uyarınca sabit olduğunu, davalı taraf demo sürümü kullandığını iddia ettiğini, … lisansının demo sürümü … adresinden indirildiğini, demo lisanstır ve ticari amaç ile kullanılamayacağını, davalı FSEK hükümlerine aykırı olarak rapor çıktılarının üzerinden bulunan “…” filigranını kaldırmış ve müşterilerine lisanslı program üzerinden hazırlanmış gibi raporlarını sunduğunu, davalı …’ın müşterilerine göndermiş olduğu raporun hiçbir sayfasında …’in adı geçmediğini, davalının müvekkili şirket bünyesinde çalıştığı dönemde … programını kopyalayarak raporlama yapıp ticari işlemlerinde kullandığı sabit olduğunu, müvekkili şirketi zarara uğrattığından dolayı maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulü gerektiğini, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirketin …’nin her türlü hak, lisans ve marka adını kullanma, sunma ve koruma yetkisine sahip olduğu ispatlanmış olduğundan istinaf başvurusunun kabulünü mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davanın konusu; davacıya ait olduğu iddia edilen ve “…” markası ile satışa sunulan bilgisayar yazılımını, davalının izinsiz kullandığı iddiasıyla, marka haklarına, FSEK’ten kaynaklanan haklarına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve maddi ve manevi tazminat davasıdır.Türk Patent ve Marka Kurumuna ait kayıtta; … tescil numaralı “…” markasının 07, 09, 37, 41 ve 42. sınıflarda 03/12/2019 tarihinde dava dışı … adına tescil edildiği görülmüştür. İTO kaydına göre; Davacı şirketin 25/04/2005 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği, davacı şirketin tek ortağının … olduğu anlaşılmıştır. 6769 sayılı SMK 149.md.göre Sinai mülkiyet hakkı tecavüze uğrayan hak sahibi mahkemece fiilin tecavüz olup olmadığının tespiti muhtemel tecavüzün önlenmesi tecavüz fiillerinin durdurulması tecavüz fiilinin kaldırması ile maddi ve manevi zararının tazminini isteyebileceği 158.maddede sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise inhisarı lisansa sahip olan kişi 3.bir kişi tarafından sinai mülkiyet hakkına tecavüz edilmesi durumunda hak sahibine bu kanun uyarınca açabileceği davalara kendi adına açabilir. Kadıköy …Noterliğince tercüme edilen 21/10/2022 tarih, … yevmiye nolu onay mektubunda; “… olarak … Tic. Ltd. Şti’nin (bundan böyle “…” olarak anılacaktır.) …’nin yasal bir iştiraki olduğunu, onaylıyoruz. Yasal iştiraklerimizin kendi ülkelerinde … ait her türlü hak lisans ve marka adını kullanmalarını, sunmalarını ve korumalarına izin verilmektedir. Bu aynı zamanda … Türkiye içinde geçerlidir”. denilmektedir. HMK 114.mad. göre tarafların taraf ve dava ehliyetine sahip olmaları dava şartıdır. Mahkeme dava şartının mevcut olup olmadığını, yargılamanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Mahkemece, dava tarihi olan 22/04/2021 tarihinde sonra yargılama sırasında dosyaya sunulan 21 Ekim 2022 tarihli belgede … şirketi tarafından davacı şirketin bu şirketin yasal bir iştiraki olduğu, yasal iştiraklerin kendi ülkelerinde … şirketine ait her türlü hak, lisans ve marka adını kullanmalarına, sunmalarına ve korumalarına izin verildiği, bu durumun davacı için de geçerli olduğuna dair açıklamalar mevcut görülmüşse de, dava açıldıktan sonra dava dışı şirket adına bu davayı açabileceğine ilişkin belge sunmasının davacıya aktif dava ehliyeti kazandırmayacağı,” gerekçesi ile davanın HMK’nun 114/1-d ve 115/2 mad. uyarınca usulden reddine karar verilmiş ise de, HMK 115/3 fıkraya göre; dava şartı noksanlığı mahkemece davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu eksiklik giderilmiş ise başlangıçtaki dava şartı yokluğundan dava usulden red edilemeyeceğinden, Kadıköy …Noterliğince tercüme edilen 21/10/2022 tarih, … yevmiye nolu onay mektubu gözetildiğinde mahkemece davanın esasına girilerek inceleme yapılması gerekir iken anılan gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmesi isabetsizdir.Tüm bu nedenlerle davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, iade gerekçesi ile sınırlı yargılama yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması için dosyanın ait olduğu mahkemeye iadesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 31/01/2023 tarih, 2021/68 E. 2023/18 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 04/05/2023