Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/650 E. 2023/452 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/650
KARAR NO: 2023/452
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/02/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2023/78 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı şirketlerden … firması ile olan alış veriş ilişkileri sebebi ile Müvekkili tarafından …’a … çek numaralı, 31.01.2023 tarihli, 20.500 TL bedelli çekin borca karşılık verildiğini, Davalı … firması tarafından Müvekkilinin keşide ettiği çek ve başkaca çeklerin zayi olduğunu, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/891 E. Sayılı dosyası ile çek zayi davası ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nda suç duyurusunda bulunulduğunu, bunun üzerine müvekkili tarafından bankaya başvuru yapıldığında çekip ibraz edilerek arkasının yazdırıldığının öğrenildiğini, müvekkilinin çeki keşide ettiği davalı … firması tarafından müvekkiline zayi olan başka bir çeke ilişkin aleyhlerinde icra takibi başlatıldığını, imza itirazı ile itiraz davasını ikame edildiğini, çekte bulunan cirantalar hakkında haciz işlemleri yapıldığı bilgisi verildiğini, Müvekkilinin hiç bir borcu olmamasına rağmen icra takibi ve haciz tehtidi altında olduğunu, hiçbir borcu olmamasına rağmen, dava konusu çeke ilişkin müvekkili icra takibi ve haciz tehlikesi altında olduğunu, iş bu hususta İİK md. 72/2 hükümlerince olası bir icra takibi yapılması halinde takibin tedbiren durdurulması ve varsa konulmuş hacizlerin terkin edilmesi gerektiğini, müvekkili firmanın davalı … firmasına olan borcu sebebi ile keşide etmiş olduğu ve işbu davalı firma elinde zayi olan dava konusu çeke ilişkin davalılara borcu bulunmadığının tespit edilmesinin, müvekkilinin dava konusu çeke ilişkin hiçbir borcu olmadığının tespitine; teminatlı veya mahkeme tarafından belirlenecek teminat karşılığında olası bir icra takibi olması halinde tedbiren takibin durdurulmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 06/02/2023 tarihli ara kararıyla; “Davacı yanca sunulan dilekçe değerlendirildiğinde davacının ihtiyati tedbir talebini yaklaşık olarak ispatlanamadığı, alacağın mevcudiyeti ve miktarının tespitinin ancak tüm delillerin ortaya koyup muhakeme yapılması ile mümkün olabileceği, bunun da esas hakkındaki yargılamayı esas hakkında hüküm kurulabilir bir delil durumunu gerektirdiği, henüz açılmış bir icra takibi olmadığı ve yargılamayı gerektirdiği, bu nedenle İİK 257/1 madde uyarınca yaklaşık yerleşik ispat koşullarınında gerçekleşmediği anlaşıldığından, ihtiyati tedbir talebinin reddine ” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Müvekkilinin olası bir kötü niyetli icra takibi ve haciz işlemi ile karşı karşıya kalma tehlikesinde olduğunu, davaya konu çekin Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/891 E. Sayılı dosyası ile ikame edilmiş olan zayi davasına konu çeklerden biri olduğunu, işbu çeke ilişkin icra takibi başlatıldığını, çekin keşidecisi tarafından 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/70 E. Sayılı dosya ile menfi tespit davası ikame edildiğini, keşideci ve yine davalı Kama firması hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile borçları olmadığı halde koyulmuş olan hacizlerin borcun tamamı depo edilerek terkin edilmek zorunda kalındığını, zayi olan çeklere ilişkin İstanbul 18. ATM 2023/91 E. , İstanbul 4. ATM 2023/77 E., İstanbul 5. ATM 2023/103 E. Sayılı dosyalar ile takipten önceki menfi tespit davaları ikame edilmiş olduğunu, zayi olan çeklerin keşidecileri aleyhinde icra takipleri başlatılmış olduğunu, Mahkemelerde ikame edilmiş olan davalara konu çeklerin ikame edilen çek zayi davasından sonra aynı firmalarca cirolanıp, banklara ibraz edilmesi, davalı … firmasının açıkça imza itirazı olduğunu beyan etmesi, bahsi geçen mahkeme dosyalarında da davalı … firması haricinde diğer davalı firmalar ile hiçbir ticari ilişki bulunmadığı iddialarının hayatın olağan akışına açıkça aykırı olduğunu, bu sebeplerle hiçbir borcu olmamasına rağmen, dava konusu çeke ilişkin müvekkilinin icra takibi ve haciz tehlikesi altında olduğunu; işbu hususta İİK md. 72/2 hükümlerince olası bir icra takibi yapılması halinde takibin tedbiren durdurulması ve varsa konulmuş hacizlerin terkin edilmesi gerektiğini, ihtiyati tedbirin reddine ilişkin kararın kaldırılarak tedbir taleplerinin kabul edilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; -Davacının, dava konusu çekin keşidecisi olup, imzasına itirazı bulunmadığını, Davacı tarafın beyanları çerçevesinde; davacının çeki keşide ederek dava dışı … şirketine verdiğini beyan etmiş olduğu için hem çekteki imzayı hem de borç ilişkisini kabul ettiğini, bu kapsamda davacının, çek dolayısıyla müvekkiline karşı sorumlu olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli yetkili hamil olduğunu istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın tarafın talebi; icra takibine konu edilmiş ve edilecek çeklerdeki yazı ve imzanın lehtara ait olmadığından bahisle sahtelik ve borçlu olmadığı iddiasına dayalı menfi tespit davasında, takibin dava sonuna kadar durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir taleplerinin mahkemece reddine dair verilen kararın kaldırılmasına ilişkindir. Karar aleyhine davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. 2004 Sayılı İİK’nın 72. maddesinin 1. ve 2. fıkrası ile 3. fıkrasının ilk cümlesi; “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında, ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir. HMK 209. maddesi; “Adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz” şeklinde düzenlenmiştir. HMK tüm davalara ilişkin tedbir usulünü düzenleyen genel bir yasa olup, İİK ise, takip hukukundan doğan ihtilaflara ilişkin özel bir yasadır. Hukukun genel kuralı uyarınca, ihtilafa ilişkin özel yasa mevcut ise genel nitelikteki HMK’nın tedbire ilişkin hükümleri uygulanmaz. HMK 209. maddesinde adi senede ilişkin düzenleme mevcut olup, takip konusu çek kambiyo vasfına sahip olduğundan 209. maddenin davada uygulanması mümkün değildir (Yargıtay 11.HD’nin 03/02/2014 tarihli 2014/445-1840 E – K sayılı karar). 2004 Sayılı İİK’nın 72. maddenin 3. Fıkrasında “….İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Maddenin düzenleniş biçimi nazara alındığında, düzenlemeyle borçluya alacaklının gecikmeden doğan zararlarını karşılamak üzere teminat yatırarak, icra veznesindeki paranın alacaklıya ödememesini isteme hakkı tanınmıştır. Dolayısıyla İİK’nın 72. maddesi menfi tespit davalarında ihtiyati tedbir ile ilgili özel düzenleme olduğuna göre, bu durumda mahkemenin yine tedbir koşulları yönünden değerlendirme yaparak HMK’nun 389.maddesi kapsamında yaklaşık ispat koşulları çerçevesinde karar vermesi gerekmektedir. 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu, yukarıda içeriği açıklanan deliller dikkate alındığında, somut olayda; çekin sahte olduğunu, çek sebebiyle karşı tarafa borçlu bulunulmadığına, çekin bedelsiz olduğuna ilişkin tüm istinafa yönelik iddiaların yargılamaya muhtaç olduğu, gelinen aşama ve sunulan deliller itibariyle yaklaşık ispat olgusunun somut olayda gerçekleşmediği, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olmakla, davacı vekilince ileri sürülen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/02/2023 tarih ve 2023/78 E. Sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 04/05/2023