Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/608 E. 2023/414 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/608
KARAR NO: 2023/414
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 14/02/2023
NUMARASI: 2022/153 E
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavazün Meni İstemli)|Fikir Ve Sanat Eseri (Tecavüzün Tesbiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/04/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Taraflar arasında yapılan 10.11.2020 tarihli sözleşmeden kaynaklı muarazanın giderilmesine yönelik açılan asıl ve birleşen davada, davalı birleşen davacı tarafından; piyasada faal olarak film yapımı ve içerik üretimi ile uğraşan bir şirket oldukları, dava ile ilgili olarak davalı hakkında basın-yayın yasağı konulmadığı takdirde ticari itibarının zedeleneceği, bu durumun yalnızca uyuşmazlığa konu ”…” sinema filmi bakımından değil, özellikle de gelecek yıl vizyona girecek ”…” filminin ticari başarısını olumsuz olarak etkileyeceği gerekçeleriyle, basın-yayın yasağı talep edildiği görülmüştür.İlk Derece Mahkemesince; “2022/153 esas sayılı asıl dosyada 06.09.2022 tarihli ara karar ile, 2022/159 esas sayılı birleşen dosyada ise 05.09.2022 tarihli ara karar ile; tedbir talebinin kabulüne, dava ve davalı birleşen davacı ile ilgili dava sonuçlanıp karar kesinleşinceye kadar tüm yazılı, görsel, sosyal medya ve internet ortamında yayın yapılmasının tedbiren önlenmesine,” karar verilmiştir.Bu kararlara karşı davacı birleşen davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine, bu defa Mahkemece duruşmalı olarak yapılan inceleme neticesinde, 28.10.2022 tarihli ara karar ile tedbirlere yönelik itirazların reddine karar verilmiş, bu karar davacı birleşen davalı tarafından istinaf edilmiştir.Dairemizce 29.12.2022 tarih, 2022/1807 esas, 2022/1852 karar sayılı karar ile; Somut olayda, Mahkemece hükmedilen 05.09.2022 ile 06.09.2022 tarihli tedbir ara kararlarının davalı birleşen davacıya 11.09.2022 tarihinde tebliğ edildikleri, ancak yukarıda belirtilen yasal bir haftalık süre içerisinde ihtiyati tedbir kararının uygulanmasının talep edilmediği gerekçesiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesine göre İlk Derece Mahkemesi’nin 28.10.2022 tarihli ara kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 05.09.2022 ile 06.09.2022 tarihli tedbir ara kararlarının kendiliğinden kalkmış sayılmasına karar verilmiştir.Davalı birleşen davacı tarafından yeniden tedbir talep edilmesi üzerine, İlk Derece Mahkemesince 20.01.2023 tarihli ara karar ile; önceki istinaf incelemesinin, karara karşı itirazın süresi yönünden incelendiği, tedbirin mahiyetine ilişkin bir değerlendirmede bulunulmadığı, tedbir şartlarının önceki verilen kararda olduğu gibi halen devam ettiği gerekçesiyle, davalı hakkında, dava sonuçlanıp karar kesinleşinceye kadar tüm yazılı, görsel, sosyal medya ve internet ortamında yayın yapılmasının tedbiren önlenmesine karar verilmiş, davacı vekilince karara itiraz edilmesi üzerine, duruşmalı olarak yapılan inceleme neticesinde 14.02.2023 tarihli ara karar ile; tedbir şartlarının oluştuğu, sözleşme hükümleri dikkate alındığında verilen tedbir kararının orantısız olmadığı, her ne kadar asıl davada tedbir kararının süresinde infaz olunmadığı iddia olunmuş ise de, birleşen davada tedbir kararının talep edene tebliğ olmadığı, infaz başvuru süresinin bu sebeple başlamış sayılamayacağı, dolayısıyla gizlilik kararına ilişkin verilen tedbir kararlarına itirazın yerinde olmadığı gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiş, bu karar davacı birleşen davalı tarafından yasal süresi içerisinde istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davada ilk tedbir kararının verildiği ana göre değişen bir durum ve oluşan yeni koşullar yokken; Bölge Adliye Mahkemesi hükmüyle düştükleri kesin olarak tespit edilen önceki tedbir kararlarının sebepleri bire bir tekrarlanarak yeniden tedbir kararı verildiğini, tedbire yapılan itirazın ise aynı sebeplerle reddedildiğini, böylesi bir uygulamanın Geçici Hukuki Korumalara ilişkin Usul Disiplini’ne aykırı olduğunu,İlk derece mahkemesince; tedbirin verilmesini gerekli kılan şartlarda ne zaman nasıl ve ne tür değişiklikler meydana geldiği belirtilmeksizin, düşen önceki tedbir kararlarının gerekçesine aynen dayanarak 20.01.2023 tarihinde tedbir kararı verildiğini,Davada geçici hukuki koruma kararı verilmesinde, istemde bulunanın hukuki yararı da olmadığını, çünkü taraflar arasında akdedilen 10 Kasım 2020 tarihli sözleşmenin gizliliğe ilişkin 4. maddesi, kesin hükümle iptal edilmedikçe yürürlükte olduğunu ve koruma fonksiyonunu sürdürdüğünü, Asıl davanın ve birleşen davanın konularına göre; eser sahiplerinin manevi ve mali haklarına tecavüz etmek veya müdahale etmenin söz konusu olmadığını, hal böyle olunca davada; FSEK md. 77’de düzenlenen sebeplerle geçici hukuki koruma kararı verilemeyeceğini, Eldeki olayda tedbir kararı verilebilmesi için herhangi bir kamusal neden olmadığını,Filmin yapımının tamamlandığını ve filmin; yurt içinde, Kıta Avrupası ülkelerinde, Birleşik Krallık’ta, Azerbaycan’da ve Orta Doğu Ülkeleri’ndeki sinema salonlarında umuma sunulduğunu, bu sunumların sona erdiğini, 07 Ekim 2022 tarihinden itibaren ise … Limited tarafından 50 ülkede dijital yolla kamuya sunulduğunu, bu nedenle filmin, yerli ve yabancı basında çokça haber konusu yapıldığını, ayrıca filmin 04.09.2023 tarihinden itibaren … Prodüksiyon A.Ş. tarafından bir Türk televizyonunda umuma sunulması için sözleşme imzalandığını, Türk televizyonunda umuma sunulduğunda da haber konusu yapılabileceğini, kaldı ki; filmin basında haber konusu yapılmasının, onun ”sıhhatını ve itibarini” olumsuz etkilemeyeceğini ve istemde bulunan bundan zarar da görmeyeceğini, aksine, bu durum bilinirliğini arttırarak filmin daha çok izlenmesini, dolayısıyla filmden daha çok gelir elde edilmesini sağlayacağını, öte yandan filmin itibarının; filmin bilinirliğiyle artacağını, hikayesi ve onu meydana getiren diğer her şey hak ediyorsa filmin, uluslararası ve ulusal festivallerde yerini bulacağını, istemde bulunanın asıl amacının; filmin haber konusu olmasını önlemek olmadığını, … A.Ş.’nin filmin yatırımcısı olduğunun bilinmesini önlemek olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen tedbir ve tedbire itirazın reddi kararlarının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep; dava konusu haberler ve paylaşımlar ile ilgili olarak yayın yapılmasının önlenmesi için tedbiren yayın yasağı konulması talebine ilişkin olup, uyuşmazlık; Mahkemece hükmedilen tedbir kararı sonrasında 14.02.2023 tarihli tedbire itirazın reddine ilişkin ara kararın istinaf incelemesine ilişkindir. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı görülmektedir. Kanunda bu konuda hakime oldukça geniş bir takdir yetkisi verilmiş olup, ihtiyati tedbir kararının amacını gerçekleştirmek için ne yönde verilebileceği, örnekleyici bir sayımla belirtilmiş ancak, Mahkemenin gerekli tedbirleri alması sınırlandırılmamıştır. Somut olayda olduğu gibi yayın yasağı olarak bir hukuki koruma türü bulunmadığından, Mahkemece verilen kararın ihtiyati tedbir müessesesi içerisinde değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Ayrıca her ne kadar uyuşmazlığın FSEK kapsamında değerlendirilemeyeceği iddia edilmiş ise de; asıl davanın, film işbirliği sözleşmesinden kaynaklanan muarazanın giderilmesine ilişkin olması dikkate alındığında, Mahkemece FSEK kapsamında yapılan değerlendirmenin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin ”gizlilik” başlıklı maddesine, dosyaya sunulan delillere ve tarafların iddia ve savunmalarına göre, somut olayda ihtiyati tedbir açısından yaklaşık ispat koşullarının gerçekleştiği Mahkemece davayla ilgili yayın yasağına hükmedilmesinde esas itibariyle bir isabetsizlik bulunmadığı, Dairemizce daha önce verilen kararın usûle ilişkin bir karar olup, esasa ilişkin değerlendirmeyi içermemesi nedeniyle Mahkemece tedbir koşulları yönünden yeniden değerlendirme yapılarak karar verilmesinin yerinde olduğu sonucuna varılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı birleşen davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 14/02/2023 tarih ve 2022/153 E., sayılı ara kararına karşı davacı birleşen davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı birleşen davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.13/04/2023