Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/500 E. 2023/284 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/500
KARAR NO: 2023/284
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 20/10/2022
NUMARASI: 2022/160 D.İş. – 2022/178 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dilekçesinde özetle; Müvekkili Şirketin, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş olan ve Türkiye’de faaliyetlerini yürütmekte olan bir müzik şirketi olduğunu, faaliyet alanı kapsamında Türkiye’nin en büyük ve en köklü şirketlerinden biri olan Müvekkili Şirketin dijital müzik alanında Dünya’nın sayılı şirketlerinden olduğunu, karşı taraf …, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan …, … ve oğlu … tarafından kurulmuş ve paravan olarak kullanılan bir şirket olduğunu, karşı tarafın; mali hakları müvekkili şirket’e devredilmiş olan müzik eserlerinin ve albümlerin müvekkili şirket tarafından kullanılmasını engellemek amacıyla haksız bir şekilde, düzenli ve sürekli olarak tüm dijital platformlar üzerinden hak sahibi olmadığı eserler üzerinden telif hakkı ihlali bildirimi gönderdiğini, talep konusu tedbir konusu olayda ise karşı tarafın, Youtube platformu üzerinden haksız olarak telif hakkı ihlali bildiriminde bulunduğunu, bu eylemdeki amacın müvekkili şirket’in gelir kaynağını haksız olarak engellemek, müzik sektöründeki ticari itibarını zedelemek ve müvekkili şirket’in maddi ve manevi zararının ortaya çıkmasına neden olmak olduğunu, bu nedenlerle haksız saldırılara karşı olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesinin 20/10/2022 tarihli D.iş kararıyla; “1-6100 sayılı HMK’nun 389-390 maddeleri ile 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 159.maddesi gereğince İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN takdiren teminatsız olarak KABULÜNE, 2-Sanatçı adı … şarkı adı … olup, https://youtu.be/… ve Sanatçı adı … Şarkı adı … olup https://youtu.be/… isimli kanalların KAPATILMASININ ÖNLENMESİNE ŞARKILARIN KALDIRILMASININ ÖNLENMESİNE, Kanalın ve şarkıların kapatılmış olmaları halinde ERİŞİME AÇILMALARINA,” karar verilmiştir. Karşı taraf şirket yetkilisi … 21/11/2022 tarihli dilekçesi ile mahkemece verilen 20/10/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararına itiraz etmiştir. İlk derece mahkemesinin 18/01/2023 tarihli ek kararıyla; “… yine davaya konu eserlerin sahibi dava dışı … ile karşı taraf arasında eserlerin kullanımına ilişkin … sözleşme numarası ile 01/11/2019 tarihinde İhtiyati tedbire konu … ve … isimli eserlerin hak sahipliğinin karşı tarafa devredildiğinin anlaşıldığı bu şekilde taraflar arasında gerçek hak sahipliği sebebi ile uyuşmazlık çıktığı bu uyuşmazlığın d.iş dosyası ile çözümlenemeyeceği ancak esas hakkında yargılama ile çözülebileceği bu sebeple karşı tarafın hak sahipliği belgesi dikkate alınarak karşı tarafında mağdur olmaması bakımından teminatsız verilen tedbir kararımızın 200.000 TL teminat ile devamına karar vermek gerekmiş teminatın yatırılmaması halinde ise tedbirin kendiliğinden kalkacağına” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Karşı taraf …, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan …, … ve oğlu … tarafından kurulmuş ve paravan olarak kullanılan bir şirket olduğunu, talep konusu eserlerin, müvekkili şirket’e ait Youtube kanalında yayınlanmakta olup tüm hakları usule uygun bir şekilde yine müvekkili şirket’e ait olduğunu, telif haklarından kaynaklanan tazminat talep etme ve tazminat talebini güvence altına alma amacıyla tedbir talep edebilmek için, …’nin FSEK kapsamında “eser sahibi” veya “mali hak sahibi” olması gerektiğini ancak olmadıklarını -İşbu dava konusunda, ihtiyati tedbire ilişkin teminat istenmesi için ortada Davalı tarafın maruz kaldığı hukuka aykırı bir durum veya zarar dahi bulunmadığını, muhtemel zarar ve hukuka aykırı durum bulunmaması sebebiyle, ihtiyati tedbirin teminatsız olarak devamına hükmedilmesi gerektiğini, hukuka aykırı durum veya zarar bulunma ihtimali olsa bile, teminat olarak talep edilen 200.000 TL tutarında zarar oluşmasının mümkün olmadığını, hükmedilmesi sonucunda müvekkili şirket tarafından ödenen teminatın, mevcut duruma kıyasla fahiş kaldığını, ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karşı ilk derece mahkemesine sunmuş oldukları dilekçeleri tekrar ettiklerini, ödenen teminatın iadesini ve teminatsız olarak ihtiyati tedbirin devamına, aksi kanaatteyse teminat miktarının makul bir tutara düşürülmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Talepte bulunanın, talep dilekçesinde yer alan eserlerin FSEK 80/B maddesi uyarınca “ilk defa tespitini yapan fonogram yapımcısı” olmadığından ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisi almadığından eserler üzerlerinde mali hak, komşu veya bağlantılı hak sahibi olmadığını, talepte bulunanın dosyaya sunmuş olduğu eser işletme belgeleri incelendiğinde, bu eserlerin ilk tespitini yapanın yani fonogram yapımcısının … Org. Ve Tic. Ltd. Şti. olduğunun görüleceğini, ancak bu eserlerin fonogram yapımcısı olan … şirketinin 04.09.2016 tarihinde bu eserlere ait eser işletme belgelerini, FSEK 49. Ve 52. Maddelerinde yer alan şekil şartına uymayarak dava dışı … İletişim Dan. Ve Rek. Ltd. Şti.’ne devrettiğini, bu şirketin de aynı eser işletme belgelerini 05.03.2014 tarihinde, yine FSEK 49 ve 52. Maddelerinde belirlenen şekil şartlarına uymadan talepte bulunan şirkete devrettiğini, talepte bulunanın, bu eserin yapımında organizasyon yeteneğini kullanmadığını, söz ve beste satın almadığını, eserler üzerinde çalışacak müzisyenleri ve aranjörleri belirleyip organize etmediğini, stüdyo kiralamadığını, ilk tespitin yapıldığı medyaya dahi para ödemediğini, FSEK MD 80 ile hedeflenenin, ilk tespiti gerçekleştiren fonogram yapımcısının, ilk tespiti gerçekleştirirken harcamış olduğu emek ve paranın, yani üstlendiği riskin korunması olduğunu, bir kişinin FSEK kapsamında fonogram yapımcısı olarak anılabilmesi için; o müzik eserine para ve emek harcayarak “ilk defa tespit etmesi” ve bunu FSEK md. 52 doğrultusunda mali hakların tek tek belirtildiği, iki tarafın da imzalarının olduğu yazılı bir izin alarak gerçekleştirmesi gerektiğini, oysa ki davalının öyle bir eylemi olmadığını, talepte bulunanın, icracı sanatçıdan böyle bir yetki devralmadığını ve dosya içeriğine bu niteliği taşıyan bir belge sunamadığını, FSEK 80/B maddesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde de, talepte bulunanın, talep konusu eserlerin “ilk tespiti”ni yapmadığı ve icracı sanatçıdan yazılı izin almadığı ortaya konduğundan, gerek doktrin görüşleri, gerek derdest dosyalarda mahkeme eliyle alınmış bilirkişi raporları, gerek Yargıtay Kararları ışığında fonogram yapımcısı sıfatına sahip olamayacağını, bu nedenle de kanunun öngördüğü şartlara sahip olmadığından fonogram yapımcısı hakları’na da sahip olamayacağını,-Talepte bulunanın ilgili eserlerin, eser işletme belgesine sahip olduğu ve bu nedenle mali haklara ve/veya bağlantılı / komşu haklara sahip olduğu iddiasının kanuna aykırı olduğunu, iki tarafın da imzalarının bulunduğu yazılı sözleşmeler ile ispatlanabileceğini, talepte bulunan, ilgili eserler üzerinde hak sahibi olduğunu, dosya içeriğine sunduğu, Kültür Bakanlığı tarafından beyana istinaden, konusu olan eserlerin kaset veya kompakt disk (CD) gibi fiziki ses taşıyıcılar ile çoğaltılması ve yayılması için zorunlu tutulan bandrol uygulaması için verilen ve kanunen bir geçerliliği olmayan belgelere dayandırdığını, talepte bulunanın her ne kadar “hak sahipliğini gösteren resmi belge” tanımlamasıyla eser işletme belgelerine ve MÜ-YAP kayıtlarına dayansa da; sanatçı ile yapımcı arasındaki hak devirlerinin, ruhsatın veya iznin yazılı şekille yapılması ve hakların ayrı ayrı gösterilmesi gerektiğini, kanun hak devirlerinin, ruhsat ve izinlerin sadece bu iki taraflı sözleşmeler ile yapılacağını şekil şartı olarak öngördüğünü, talepte bulunan tarafından mahkemeye sunularak ilgili eserler üzerinde hak sahibi olduğunu gösterdiğini iddia ettiği Kayıt Tescil Belgesinin; kanuna korsan kaset ve CD’nini önüne geçmek için konulduğunu, hak ihdas etme amacı taşımayan, beyan üzerine verilen, veren mercinin hiç bir hukuki sorumluluğu olmadığını, ispat kolaylığı dışında hiç bir hukuki geçerliliği olmayan, sözleşme ile desteklenmedikçe hiç bir işe yaramayan bir belge olduğunu, -Talepte bulunanın sunmuş olduğu eser işletme belgelerinin, yapımcı-üretici sıfatıyla … Hizmetleri Org. Ve Tic. Ltd. Şti. adına ve sadece plak, kaset ve kompakt disk gibi fiziki ses taşıyıcılar ile sınırlı olarak düzenlendiğini, bir an için anılan eser işletme belgelerinin bir hak devri veya kullanım yetkisi sağlayacak olduğunu düşünülecek olsa dahi, bu hakların kaset ve CD gibi fiziki ses taşıyıcıların çoğaltılması ve yayılması ile sınırlı olduğunu, -Dava dışı … Org. Ve Tic. Ltd. Şti. ve … İlet. Dan. Ve Rek. Ltd. Şti tarafından, talepte bulunana yapılan devirlerin FSEK md 49, 52 ve 54 kapsamında hukuka aykırı olduğunu, bir an için eser işletme belgelerinin devrinin bir mali hak veya bağlantılı hak devri niteliği taşıdığı düşünülecek olsa dahi, ilgili esere ait eser işletme belgelerinin arka yüzünde yer alan devir silsilesinin, sanatçıdan FSEK md. 49 ve 52’de belirlenen şekil şartlarına uygun şekilde yazılı izin almadan, talepte bulunan doğan müzik şirketinde son bulmasının, yani yapılan mali hak devirlerinin geçerli olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, talepte bulunan doğan müziğin, geçerli şekilde hak devir almadığından, ilgili eserler üzerinde mali hak sahibi olamayacağını ve bu nedenle işbu davada taraf sıfatı dahi olmadığını, bir an için bu devirlerin hukuka uygun olduğu düşünülecek olsa dahi, tüm bu devir silsilesinin sadece CD ve kaset çoğaltımlarıyla sınırlı olacağını,-MÜYAP tarafından, davacının ilgili eserlerin fonogram yapımcısı olduğunu belirten belgelerin hiç bir geçerliliği olmadığını -FSEK 52, TBK 12/2 ve doktrin görüşleri gereği hangi koşullar altında olursa olsun, gerek fonogram yapımcısına , gerek üçüncü kişilere olsun, mali bir hak ancak ve ancak yazılı, konusu olan hakları ayrı ayrı gösteren, iki tarafın da imzasını taşıyan bir sözleşme ile devredilebileceğini, Mahkemenin, yorum yoluyla var olmayan veya geçerli olmayan bir sözleşmeyi, tesis edemeyeceğini, veya geçerli kılamayacağını, ilgili kanun hükümleri uyarınca, talepte bulunanın, talep konusu eserler üzerinde hak sahibi olduğunu, yani bu talepte bulunmakta taraf sıfatı olduğunu kanıtlayan hiç bir belge dosya içeriğinde yer almadığını, -Tedbir kararında yer alan eserlerin vücuda getirildiği dönemde dijital hakların mevcut olmadığını, dijital hakların sanatçıların benliklerinde olduğunu, kanun ile eser üzerinde ve eser sahibinin benliğinde doğan dijital haklar ve bu hakların kullanımı sadece ve sadece eser sahibine tanındığını, eser sahibi bu haklarını münhasıran, yani tek başına kullanacağını, eser sahibinin ayrıca üçüncü kişilerden bir izin veya ruhsat almak zorunluluğu olmadığını, eser sahibinin, münhasıran sahip olduğu bu hakları dilediği kişilere devir edebileceğini, eserlerin vücuda getirilmesi ve çoğaltılması, yayılması ve umuma iletilmesinden sonra ortaya çıkmış olan bu “dijital iletim hakları”nın sanatçıların kendilerine ait olduğunu, -Müvekkili şirketin talep konusu eserlerin eser sahipleriyle FSEK 52. madde kapsamında yazılı olarak tesis etmiş olduğu kanuna uygun dijital hak devir sözleşmeleri mevcut olduğunu, talepte bulunanın hukuken geçerliliği olmayan belge ve işlemlerle, ilgili eserler üzerinde hak sahibi olduğunu belirlemenin, eser sahiplerinin haklarını zedeleyeceğini ve “eser sahibi lehine yorum ilkesi”ni ortadan kaldıracağını, -Müvekkiline ait dijital haklara tecavüz nedeniyle, müvekkili …. tarafından A.B.D. Kaliforniya eyaletinde … ŞİRKETİ, … VE Davacı aleyhine dava açıldığını, tüm nedenlerle talepte bulunanın istinaf taleplerinin reddini, istinaf taleplerimizin kabulünü, İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/160 D.İş 2022/178 K. Sayılı ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, eğer talepte bulunan tarafından süresi içerisinde yatırılmışsa; 200.000,00 TL teminatın, müvekkili şirket tarafından talepte bulunan aleyhine açılacak tazminat davası içerisine alınması için muhafaza altına alınmasını talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.İhtiyati tedbir talep eden vekili; mali hak sahipliği iddiasına dayalı olarak hakkın kendisinde bulunması nedeniyle kendisine karşı telif ihlali bildirimleri ve bu hakların ileri sürülmesinin yönelik ihtiyati tedbir talebinde bulunmuştur.İlk derece mahkemesince ihtiyati tedbir isteminin öncelikle teminatsız kabulüne, itiraz neticesinde teminatlı olarak karar verilmiştir. Bu karara karşı ihtiyati tedbir talep eden vekili teminatsız tedbir verilmesi ve karşı taraf vekili de tedbirin kaldırılması istemli olanak yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Somut uyuşmazlıkta, davacı mali hak sahipliği iddiasına dayanmış olup, FSEK’te eser sahibine, mali hakkını veya mali haklarının kullanma yetkisini devir hakkı tanınmıştır. Mali hak devrinde hak devreden kişinin malvarlığından çıkarak devralana geçtiği halde, mali hakların kullanma yetkisinin devri (ruhsat) halinde, hak sahibinde kalmakta, devralana sadece kullanma yetkisi geçmektedir. (FSEK 48/2.maddesi) FSEK m. 80/I/B’de “bir icra ürünü olan veya sair sesleri ilk defa tespit eden fonogram yapımcılarının eser sahibinden ve icracı sanatçıdan mali hakları kullanma yetkisini devraldıktan sonra (…) haklara sahip olacağı belirtilmiş olup, takiben (1) numaralı bendinde “eser sahibinin ve icracı sanatçının izni ile yapılan tespitten söz ettiğinden, Türk Hukuku’nda ilk tespitten doğan hakların kullanılabilmesi için; hem eser sahibinden hem de icracı sanatçıdan “mali hakları kullanma yetkisinin” devralınmış olması gerekir. Maddede mali hakları kullanma yetkisi ruhsat, lisans anlamında kullanılmıştır. Davacı taraf işletme belgesi sahibi olduğu iddiasında olup, hak sahipliği konusunda bir karine ihdas etmiş olup, bu karinenin çürütülmesi, aksinin ispatı her zaman için mümkündür. Dava konusu olayda işletme belgesinin, davacı tarafın sahip olduğu hakların, davalı karşı taraf vekilini hak sahibi olup olmadığına ilişkin hususların yargılama gerektirdiği, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde belirtildiği üzere talep edenin mali hak sahipliği iddiasının esas yargılamada incelenerek değerlendirilmesi gerekli olmakla bu aşamada talep yargılamayı gerektirdiğinden teminat alınarak istemin kısmen kabulüne karar verilmesi yerindedir. Açıklanan nedenle talep eden vekilinin ve karşı taraf vekilinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince istinaf istemlerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20/10/2022 tarih ve 2022/160 D.İş., 2022/178 K. sayılı kararına karşı davacı ve davalı vekili tarafından yapılan istinaf taleplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davalı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,4-Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,7-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/03/2023