Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/451 E. 2023/339 K. 31.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/451 Esas
KARAR NO: 2023/339
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 20/01/2023
NUMARASI: 2023/45 E. – 2023/45 K.
DAVANIN KONUSU: 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … tarafından, 20/04/2015 tanzim ve 20/05/2015 vade tarihli 16.200 TL değerinde ve 20/06/2015 vade tarihli 13.600 değerinde iki senede istinaden borçlular … İnşaat Nakliyat ve Turizm Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, … ,…, … ve … aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takip (Örnek 10) yoluyla icra takibine geçildiğini, İİK uyarınca 89/1 , 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnameleri gönderilmesi yoluyla müvekkilinin haksız olarak davaya konu icra dosyasına borçlu olarak eklendiğini, tüm bu işlemlerin usul ve esas itibariyle haksız olması nedeniyle bu davayı açtıklarını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından müvekkili bağlamında borçlu olmadığının (30.871 TL) tespitine, tespit edilene kadar tedbir kararı verilmesini, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Somut olayda, davanın 14/11/2022 tarihinde açıldığı, davanın açıldığı tarih itibariyle davalı …’ın 27/06/2020 tarihinde vefat ettiğinin anlaşıldığı, 04.05.1978 tarihli 1978/4-5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca ölü kişi aleyhine açılan davanın dinlenme imkanı olmadığı gibi bu eksikliğin sonradan giderilmesi de mümkün olmadığından davanın dava şartı yokluğu ile usulden reddine” karar verilmiştir Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Ölü kişi aleyhine dava açılması mümkün değil ise de taraflarınca davalının vefat ettiğini bilme imkanı bulunmadığını, mirasçılarının müteveffanın yerine geçerek davayı takip edebilmeleri usul ekonomisi de dikkate alındığında mümkün iken dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin hukuken kabul edilemeyeceğini beyan ederek istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafından İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/782 E. sayılı dosyasında açılan davada 19.01.2023 tarihli ara karar gereğince davalı … yönünden dosyanın tefrikine karar verilerek mahkemenin 2023/45 E. sayılı dosyasına kaydedildiği, dosya üzerinden istinafa konu kararın verildiği ve davanın ölü kişiye karşı açılamayacağı gerekçesiyle davanın HMK 114/1-d ve 115/2 gereği dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Hukuk davalarında taraf ehliyetinde [6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 50] olduğu gibi, icra takibinin taraflarının (alacaklı ve borçlunun) da taraf ehliyetine sahip olmaları gerekir. Hak ehliyeti bulunan her gerçek [4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 8] ve tüzel (TMK m. 48) kişi icra takibinde taraf ehliyetine (yeteneğine) de sahiptir. Medeni usul hukukundaki dava ehliyetinde (HMK m. 51) olduğu gibi, icra takibinin taraflarının da takip ehliyetine sahip olmaları gerekir. Takip ehliyeti, bir kişinin bizzat veya iradesi ile tâyin ettiği bir temsilci (avukat) vasıtasıyla alacaklı olarak icra takibi ve bununla ilgili işlemleri yapabilmesi veya icra takibinin borçlusu olarak haklarını koruyacak işlemlerde bulunabilmesi (meselâ, ödeme emrine itiraz edebilmesi) ehliyetidir. Fiil ehliyetine sahip olan bütün gerçek ve tüzel kişiler, takip ehliyetine de sahiptir. Takip ehliyeti, fiil ehliyetinin (ve davadaki dava ehliyetinin) icra-iflâs hukukunda büründüğü şekildir (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 155, 156, 163, 165). Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 50. maddesinde medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların, davada taraf ehliyetine sahip olacağı hüküm altına alınmıştır. Medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan istifade (hak) ehliyetinin medeni usul hukukunda büründüğü şekil olan taraf ehliyetini haiz olup olunmadığı hususu TMK’ya göre belirlenir. Buna göre medeni haklardan istifade ehliyeti bulunan her gerçek (TMK m. 8) ve tüzel (TMK m. 48) kişi davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 51. maddesine göre dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. Dava ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki TMK’nın 9. maddesinde düzenlenen medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Buna göre; medeni hakları kullanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişi dava (takip) ehliyetine sahiptir. HMK’nın 52. maddesi uyarınca medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olmayanlar davada kanuni temsilcileri, tüzel kişiler ise yetkili organları tarafından temsil edilir. Diğer taraftan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) iradî taraf değişikliği hakkında açık bir hüküm içermemekle birlikte, yerleşik Yargıtay uygulaması ile genel olarak, davada iradî taraf değişikliğine izin verilmemiştir. Bu durumun özellikle usul ekonomisi açısından eleştirilere tabî tutulmasını dikkate alan yasa koyucu da HMK’nın 124. maddesi ile belirli hâllerde iradî taraf değişikliğine olanak veren bir düzenleme getirmiştir. Bu düzenlemeye göre bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür (HMK m. 124/1). Ancak yasa koyucu bu konuda yasalarda yer alan özel hükümleri saklı tutarak (HMK m. 124/2) hâkimin izni ile taraf değişikliği yapılabilecek hâllere de yer vermiştir. Maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edileceği gibi, tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması durumunda da hâkimin izniyle taraf değişikliği yapılabilecektir (HMK m. 124/3,4). İradî taraf değişikliğine ilişkin hükme istinaden gerek davacı gerekse davalı tarafta, iradî taraf değişikliği yapılması mümkündür. İradi taraf değişikliği yapılmasının amacı, gereksiz yere dava açılmasını önlemek ve taraf değişikliği yapılmasından önceki yargılama sonuçlarından yararlanılmasını sağlamak suretiyle usul ekonomisini gerçekleştirmektir (Korkmaz, Hülya, Taş: Medenî Usul Hukukunda İradi Taraf Değişikliği, Ankara 2014, s. 169-170). Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli, 2017/20-1124 E., 2020/90 K. ile 08.07.2020 tarihli ve 2017/15-2929 E., 2020/544 K. ve 2017/(6)8-1845 E. 2021/1320 K. sayılı kararlarında da aynı tespitlere yer verilmiştir. Somut olayda davalılardan …’ın tefrikten önceki ilk dava tarihi 14.11.2022 tarihinden önce 27.06.2020 tarihinde vefat ettiği, ölmüş kişiye karşı dava açılamaz ise de 6100 sayılı HMK 124. maddesinde, bir davada taraf değişikliği ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür; ancak maddi hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir, düzenlemesinin yer aldığı, Somut olayda HMK 124. maddesi uygulanması gerekirken anılan gerekçeyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi hukuken yerinde değildir.Tüm bu nedenlerle davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/01/2023 tarih, 2023/45 E. 2023/45 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 31/03/2023