Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/450 E. 2023/283 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/450
KARAR NO: 2023/283
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 21/11/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/235 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; Müvekkilinin uzun yıllardır saç kurutma, el kurutma, saç şekillendirici, kişisel bakım ürünleri gibi emtialarının imalatını yaparak ülke sınırları içerisinde bir çok ilde satışını yaptığını, müvekkilinin ekte sunmuş olduğu Marka Tescil Belgelerinde de görüleceği üzere 20.07.2017 tarihli ve … başvuru numaralı ” …” markası ile 20.07.2017 başvuru tarihli ve … başvuru numaralı “…” markalarının sahibi olduğunu, müvekkilinin iş bu markaları ekteki resimlerde de görüleceği üzere 8. sınıftaki emtialar ile ilgili saç şekillendirici ambalajlarında kullandığını, davalının ekte sunmuş olduğu 25.03.2021 başvuru tarihli ve … başvuru numaralı marka tescil belgesinde de görüleceği üzere 8. sınıftaki emtialar için “…” markasının , müvekkili firmanın 8. sınıftaki emtialar için alınan markalar ile hem görsel olarak hem de okunuş olarak benzerlik gösterdiğini, davalı firmanın müvekkiline ait “…” ve “…” markalarından “… ” harfinin yerine “…” harfini ekleyerek değişiklik yaptığını, davalının “…” markasını saç şekillendirici ürününün ambalajında “…” ya da “…” şekillerini kullanarak …, …, …, …, … gibi internet sitelerinde satış yaptığını, tüm açıklamaları sebebi ile: öncelikle ve davalıya tebligat yapılmaksızın, müvekkilinin haklarının acilen ve etkinlikle korunması gereği ve oluşan zararın telafisinin ilerde mümkün olmaması nedeniyle, davalı tarafından kullanıma devam edilen müvekkiline ait marklarla aynı özellikleri taşıyan “…” markasının ticari maksatla kullanımının önlenmesine, davalıya ait web sitesi ile internetteki diğer tüm mecralardaki tüm tanıtım ve kullanımının durdurulmasına, mütecaviz markanın web sitesinden çıkartılmasına, mümkün olmadığı takdirde web sitelerine erişimin engellenmesine, davalı adına tescilli ” …” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesine, ” … ” ibaresi içeren her türlü reklam, afiş, ambalajın ve bu ibareyi içeren her türlü araç gerecin üçüncü kişiler elinde olsa dahi imhasına, gerekçeli kararın hüküm fıkrasının ülke çapında yayın yapan bir gazetede masrafları davalıya ait olmak üzere ilanına, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 21/11/2022 tarihli ara kararıyla; “Alınan bilirkişi raporu, taraflara ait marka tescil kayıtları ve tüm dosya kapsamı ile, davalının … tescil numaralı “…” markasını davacının “…” ve “…” esas unsurlu markaları ile aynı sınıfta tescil ettirdiği tespit edilmişse de, incelenen internet sitelerinde davalının bu markayı kullandığına dair bu aşamada bir tespit yapılamadığı, “…” ve “…” markalarını kullanarak e-ticaret sitelerinde satış yapan kişilerin davalı ile aynı kişi olmadıkları, bu nedenle yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği anlaşılmakla, ihtiyati tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davalının …, …, …, … ve … isimli e-ticaret sitelerinde “…” markalı ürün satışının yapılıp yapılmadığına, bu kullanımın davacının markaları ile iltibas yaratıp yaratmadığına dair rapor istenildiğini, raporda “…” ya da “…” şekilleri kullanılarak …, …, …, …, … gibi internet sitelerinde ürünlere rastlandığını, söz konusu sitelerde internet ortamından ürün satışı yapıldığının beyan edildiğini, dava dilekçesinde iddia ettikleri müvekkiline ait ” ” …” markasının, belirtilen sitelerde “… isminin önüne ” … ” ismi eklenilerek birlikte ” …” ismi ile birlikte kullanılarak tecavüz edildiğini, bahsi geçen sitelerde ” … ” ya da “…” markalarının 8. Sınıftaki ürünlerin satışının yapıldığını, bilirkişi heyetinin hatalı bir nitelendirme ile davalı firmanın isminin ürün satışlarında İnternet ortamında kullanılmadığı tespitinde bulunduğunu, ancak bilirkişi heyetinin tespiti ile sabit olduğu üzere müvekkilinin markasına tecavüz söz konusu olduğundan dolayı talepleri doğrultusunda mütecaviz markaların web sayfalarından çıkarılmasına karar verilmesi gerektiğini, 22.11.2022 tarihli ara kararından dönerek tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Talep, ihtiyati tedbir istemi içeren dilekçede belirtilen internet sitelerine erişimin engellenmesi ve markaya tecavüzün tespiti ve hükümsüzlüğüne istemine ilişkindir.6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Yine HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Görüldüğü üzere HMK’da ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için haklılığın tereddütsüz şekilde ispatı şartı aranmamakta, yaklaşık olarak ispat yeterli görülmektedir. Bu bağlamda, ihtiyati tedbir talep eden tarafa ait markaya tecavüz durumunda da, tecavüzün ref’inin sağlanması amacıyla internet sitesine erişimin engellenmesine karar verilmesi de mümkün bulunmaktadır. Ancak internet sitesi için verilecek erişimin engellenmesi kararı, sitenin maliki aleyhine verilebileceğinden, site maliki belirlenmeden yani taraf teşkili sağlanmadan bu yönde bir karar verilmesinin yerinde olmayacağı düşünülebilir. Somut uyuşmazlıkta alınan bilirkişi raporunda, içerik sağlayıcı ile ilgili herhangi bir bilgiye ulaşılamadığından, ürünler incelendiğinde davalı tarafın ismi ile aynı olan herhangi bir satıcının bulunmadığının tespit edildiği bildirilmiştir.Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri ve bilirkişi raporu birlikte irdelendiğinde, ihtiyati tedbir talep eden şirket adına tescilli bulunan 20.07.2017 tarihli ve … başvuru numaralı “…” markası ile 20.07.2017 başvuru tarihli ve … başvuru numaralı “…” markalarının belirtilen web sitesindeki kullanımlarının davalıya ait olduğunun kanıtlanamadığı bildirilmiş olmakla öncelikle tedbir için taraf sıfatının bulunması gerektiği, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, her ne kadar ihtiyati tedbir talep edilmiş ise de, iddianın bu aşamada yaklaşık olarak ispat edilemediği anlaşılmakla, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 21/11/2022 tarih ve 2022/235 E. Sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/03/2023