Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/447 E. 2023/322 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/447
KARAR NO: 2023/322
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 31/01/2023 ara karar
NUMARASI: 2022/210 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İlk Derece Mahkemesince verilen 02/11/2022 tarihli tedbir kararı ile; ”davacının ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne kısmen reddine, SMK’ nun 159/2-c maddesi uyarınca davalı tarafça 100.000,00 TL (Yüzbin TürkLirası) teminatın kararın tebliğ tarihinden itibaren 1 haftalık kesin süre içinde depo edilmesine, kesin süre içinde teminatın depo edilmemesi halinde ihtiyati tedbirin ağırlaştırılacağının davalı tarafa ihtarına, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine” karar verildiği, davacı vekilinin yasal süre içerisinde kararın uygulanmasını talep etmesine ve karar davalı tarafa tebliğ edilmesine rağmen süresi içinde teminatı yatırmadıkları, bunun üzerine davacı vekilinin yeniden ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince 08/12/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile; 02/11/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile ilgili süresinde teminat yatırılmamış olduğundan bu karara karşı yapılan itirazlar hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne kısmen reddine, davacı tarafça 100.000,00 TL nakdi veya muteber bir bankaya ait kesin ve süresiz teminat mektubu ibraz edildiği takdirde, davalının “…” ibareli markasını “Maden suları, sofra suları, sodalar, sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar, enerji içecekleri, sporcu içecekleri” ürünleri üzerinde kullanmasının tedbiren yasaklanmasına, davalıya ait olan ve “…” markasını taşıyan stoklanmış, depolanmış, dağıtılmış ve/veya satışa sunulmuş dava konusu bu ürünlere ve bu ürünlerin dağıtımı ve tanıtımı için hazırlanmış basılı materyallere, sair tanıtım malzemelerine ve araçlara el konulmasına ve muhafaza altına alınmasına, bu ürünlerin tanıtımlarının ve satışının tedbiren yasaklanmasına, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı tarafça ihtiyati tedbir kararına itiraz edilmesi üzerine İlk Derece Mahkemesince 19/12/2022 tarihli ara karar ile tedbire itirazın duruşmalı olarak değerlendirilmesine karar verilmiş, ”…bilirkişi raporunda davalı adına tescilli “…” markasının davacı adına tescilli “…” esas unsurlu markalarla iltibasa neden olacak derecede benzer olduğuna dair görüş bildirildiği, her iki tarafın markalarının da TPMK nezdinde 32.sınıfta yer alan “Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsantreleri ve özleri, meşrubatlar. Enerji içecekleri (alkolsüz); proteinle zenginleştirilmiş sporcu içecekleri.” için tescilli oldukları, davalının tescilli markasını bu ürünler üzerinde kullandığının tespit edildiği, davalının markasının hükümsüzlük şartlarının mevcut olup olmadığının yargılamayı gerektirdiği, ancak yargılama sonuna kadar davalının bu markayı kullanmasından dolayı davacının zarara uğrayabileceği, davalı tarafça bu zararın teminat altına alınması için ihtiyati tedbir kararı ile hükmedilen teminatın, davalıya teminat yatırmadığı takdirde ihtiyati tedbir kararının ağırlaştırılabileceğinin ihtar edilmesine rağmen davalı tarafça süresinde yatırılmadığı, davacının zarara uğramaması için davalının markayı bu şekilde kullanmaya devam etmesinin önlenmesi gerektiği, davalının markaların benzer olmadığına ve davanın sonucunu halledecek şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğine dair itirazlarının alınan bilirkişi raporu ve SMK’nun 159. maddesi karşısında yerinde olmadığı, özel kanun niteliğindeki SMK’nun 159. maddesi ile sınai mülkiyet haklarına tecavüz edildiğinin ispatlanması halinde bu tecavüzün önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilebileceğinin düzenlendiği, hükmedilen 100.000,00 TL nakdi teminatın da, davaya konu ürünlerin niteliğine göre yeterli olduğu, bu aşamada davalının dava konusu ürünlerden ne kadar ürettiğinin ve gelir elde ettiğinin henüz tespit edilemediği, yargılama aşamasında bu konuda yeni tespitler yapılması halinde gerekirse teminat tutarının her zaman değiştirilebileceği…” gerekçesiyle tedbire itirazın reddine karar verilmiştir.İlk Derece Mahkemesince 31/01/2023 tarihli ara karar ile verilen ”ihtiyati tedbire itirazın reddine” ilişkin kararın istinaf yoluyla incelenmesi talebinden ibarettir.İhtiyati tedbir kararına itiraz eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; Karara esas alınan bilirkişi raporunun yaklaşık ispat şartını karşılamadığını,Davalı markasının ”…” olup, davacıya ait marka ile iltibasa neden olabilecek, çağırışım sağlayabilecek ve tüketici tarafından karıştırılabilecek niteliğe haiz olmadığını, davalının 22 yıldır ”…” markası ile tanınan ve bilinen bir firma olduğunu, salt marka üzerindeki ”…” ibaresi ile ürünler arasında benzerlik gösterildiğinin iddia edilmesinin hatalı olduğunu, yani markalar üzerinde bir değerlendirme yapılacak ise ”…” ibaresi ayrılarak … ibaresi üzerinde durulmaması gerektiğini, ”…” ibaresi bitişik olup bu şekilde karşılaştırma yapılması gerektiğini, ”…” markasının tedbir konusu edilen ürünlere ait ambalaj üzerinde açıkça ve belirli bir şekilde herkes tarafından ayırt edilebilecek biçimde etiket üzerine yazılı olduğunu, ”…” ibaresinin ürün etiketi üzerinde rahatlıkla gözle görülür şekilde ve büyük punto ile yazılı olduğunu, Davacıya ait etiket incelendiğinde ise yalnızca ”…” ibaresinin bulunduğunu, görselin tamamen farklı olduğunun görüldüğünü, … ve … ibarelerinin gerek görsel olarak olarak gerekse fonetik olarak tüketici algısında birbirine çağrışım yapabilecek ve karışıma neden olabilecek niteliğe haiz olmadığını, ürün ambalajlarının da birbirinden tamamen farklı olduğunu, Davalıya ait ürünlerin yalnızca … isimli mağazada satışa sunulmakta iken davacıya ait ürünlerin … mağazası hariç bütün her yerde satışa sunulduğunu, bu durumun davacının dava dilekçesinde de kabul edildiğini, dolayısıyla taraflar arasında herhangi bir haksız rekabetten söz edebilmenin mümkün olmadığını, bununla birlikte her iki ürüne ait tüketici kitlesinin de farklılık gösterdiğini, fiyat farklılığının da ürünlerin birbirinden ayırt edilmesini kolaylaştırdığını, Açıklanan nedenlerle davacının zarara uğrama ihtimalinin de bulunmadığını, uyumazlığı çözecek mahiyette tedbir kararı verildiğini, bu durumun hukuka aykırı olduğunu, İhtiyati tedbir açısından yaklaşık ispat koşulunun sağlanamadığını, kaldı ki davalının tedbir nedeniyle imajının sarsıldığını, zarara uğrama ihtimalinin doğduğunu, 100.000 TL teminatın davalının zararını karşılayacak nitelikte bir miktar olmadığını, teminat miktarının arttırılması gerektiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Talep; İlk Derece Mahkemesince 31/01/2023 tarihli ara karar ile verilen ”ihtiyati tedbire itirazın reddine” ilişkin kararın istinaf yoluyla incelenmesinden ibarettir.6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik nedeniyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu anlaşılmıştır.Somut olayda dosyaya sunulan bilirkişi raporunda yapılan bilimsel ve teknik değerlendirmelere ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesine göre; davalının kullanımları itibariyle, tedbir koşulları bakımından yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmiş olduğu, ilk derece mahkemesince tedbire itirazın reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik durumuna, davanın kapsam ve niteliğine göre alınan teminat miktarının yeterli olduğu anlaşılmış olmakla, aleyhine tedbir kararı verilen tarafça ileri sürülen istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 31/01/2023 tarih ve 2022/210 E sayılı ara kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/03/2023