Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/440 E. 2023/265 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/440
KARAR NO: 2023/265
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 30/12/2022
NUMARASI: 2022/306 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; Öncelikle ve ivedilikle davacının zararını önlemek adına teminatsız olarak, sayın mahkeme aksi kanaatte ise uygun bir teminat bedeli karşılığı ihtiyati tedbir olarak davalıya ait markanın kullanımının, üçüncü kişilere devrinin önlenmesi, tabelalarının kaldırılması ve www…com.tr adlı internet sitesine, …grouptr isimli İnstagram sayfasına, … isimli Facebook ve Yotube sayfasına, @… isimli Twitter sayfasına ve bilahare bildirilecek tüm sosyal mecra hesaplarına erişimin engellenmesi kararı verilmesini, davalarının kabulü ile davalı adına … tescil numarası ile sicilde kayıtlı “…” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini yine iltibas, marka hakkına tecavüz, kötüniyet ve fiili kullanım iddiası ile müvekkilinin uğradığı şimdilik 5.000-TL maddi ve 1.000.000-TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi 30.12.2022 tarihli ara kararı ile “… İşbu davada davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü talep edildiği hususu nazara alınarak, dava dilekçesi ve ekli belgelere göre, HMK’nın 389 ve devamı maddeleri ile SMK’nın 159. maddesi uyarınca, markanın davanın devamı sırasında üçüncü kişilere devredilmesi durumunda, taraf teşkili sağlanması hususunda zorluk yaşanması ve verilecek kararın infazında sıkıntı yaşanmaması amacıyla ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, takdiren 10.000,00 TL teminat karşılığında, davalı adına kayıtlı olduğu bildirilen … sayılı marka tescil belgeleri davalı adına kayıtlı ise, 3. şahıslara devrinin önlenmesi açısından TPMK sicil kaydına tedbir konulmasına karar verilmesi gerekmiş; sair ihtiyati tedbir talepleri yönünden, dosyadaki mevcut deliller arasında bilirkişi vasıtasıyla yapılmış bir tespit ve rapor bulunmadığı, ayrıca delil tespiti veya rapor alınmasına yönelik bir talebi de olmadığı anlaşılmakla mevcut aşamada yaklaşık ispat kurallarının bulunmadığı anlaşıldığından sair ihtiyati tedbir taleplerinin bu aşamada reddine …” gerekçesi ile davacı vekili tarafından, takdiren 10.000,00 TL (OnBin TL) teminatın, nakden veya muteber bir bankanın kesin ve süresiz teminat mektubu olarak, kararın tebliğ tarihinden itibaren 1 haftalık kesin süre içerisinde ibraz edilmesi halinde ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile; davalı adına kayıtlı olduğu bildirilen … sayılı marka tescil belgeleri davalı adına kayıtlı ise, 3. şahıslara devrinin önlenmesi açısından TPMK sicil kaydına tedbir konulmasına, sair ihtiyati tedbir taleplerinin reddine, teminat yatırıldığı takdirde kararın uygulanabilmesi için bir örneğinin TPMK’ya gönderilmesine ve taraflara tebliğine, HMK’nın 393/1. maddesi gereğince, 1 hafta içerisinde ihtiyati tedbirin uygulanması talep edilmediği takdirde ihtiyati tedbirin kendiliğinden kalkmış sayılmasına gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 1 haftalık süre içerisinde Mahkeme nezdinde itiraz yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. Mahkemece karara karşı itiraz yasa yolu açık olmak üzere karar verildiğinden davacı tarafından kararın kısmen reddedilen kısmına itiraz edilmiştir. İlk derece Mahkemesi 12.01.2023 tarihli ara kararı ile “…Davacı vekilinin 12/01/2023 havale tarihli dilekçesi ile; davalı tarafından müvekkiline ait marka ve buna bağlı itibar/müşteri kitlesi kullanılarak haksız kazanç elde edildiğinden dolayı “marka hakkının üçüncü kişilere devrinin ve fiilen kullanımının geçici olarak engellenmesi, marka hakkına tecavüz oluşturan internet sitesi ve sosyal medya hesaplarına erişim engeli ve tabelalarının kaldırılması” yönünde ihtiyati tedbir talep ettiklerini, ancak mahkemece sadece üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde talebi kabul ederek sair tedbir taleplerinin reddedildiğini, dava dilekçesinde talep ettikleri şekilde ihtiyati tedbir şartlarının oluştuğunu, taraflarınca davalının kötüniyetinin ve markanın iltibasının ispatlandığını, yargılamanın devamında herhangi bir önlem alınmadığı takdirde müvekkilinin marka hakkına tecavüz edilmeye ve bunun üzerinden haksız kazanç sağlanmaya devam edileceğini, marka itibarı hususunda ise telafisi imkansız zararların doğacağını, bu sebeple mahkemenin ihtiyati tedbirlere yönelik kararına itiraz ettiklerini ve mahkemece belirlenecek her türlü teminatı ödemeye de hazır olduklarını bildirerek yeniden değerlendirilmesini talep ettiği görüldü. … Davacı vekilinin ihtiyati tedbir kararında red edilen taleplere karşı yapılan itirazı hakkında itiraz değil istinaf yolu açık olduğundan itirazlar hakkında karar verilmesine yer olmadığına, … Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi….” şeklinde karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 389. ve 390. maddeleri hükümleri dikkate alınarak dosyaya sundukları deliller gereği davalı tarafın kötü niyetinin, müvekkiline ait marka üzerinden haksız kazanç elde ettiğinin, kayıtlı ve tescilli olmadığı taşınmaz sektöründe faaliyet gösterdiğinin, müvekkilinin tüketici kitlesine hitap ettiğinin, iltibas oluşturarak markayı haksız şekilde kullandığının, müvekkilinin itibarını zedeleme/ faydalanma eylemlerinin devam ettiğinin ve müvekkilinin uğradığı zararın tazmininin (bilhassa itibar kaybı ve müşteri profili) yargılama süreci sonunda temin edilmesi gerektiğinin yaklaşık olarak ispatlandığı iddiası ile SMK m.159/1 hükmü de dikkate alınarak tedbir talebinin tam kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyanla kararın kaldırılmasını, taleplerinin yeniden değerlendirilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemenin ihtiyati tedbirin kısmen kabulüne ilişkin kararına karşı HMK’nın m.394 hükmü gereği itiraz yasa yoluna; mahkemenin ihtiyati tedbirin kısmen reddine ilişkin kararına karşı HMKm.341 hükmü gereği istinaf yasa yoluna başvurulabilir. İlk derece Mahkemesi’nin yasa hükmünü dikkate almadan kısmen redde ilişkin yasa yolunu istinaf olarak belirlememesi, usul ekonomisi gereği ile süre yönünden tarafların hak kaybı bulunmamakla eleştiri konusu yapılmakla yetinilmiştir. Dava; iltibas, marka hakkına tecavüz, kötü niyet ve fiili kullanım iddiası ile, davalı adına … tescil numarasıyla sicilde kayıtlı “…” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, uğranılan 5.000-TL maddi zararın ve 1.000.000-TL manevi zararın tazminine karar verilmesi istemine ilişkindir. Davacının zararını önlemek amacı ile mümkünse teminatsız olarak/ aksi kanaatte uygun teminat mukabilinde davalıya ait markanın kullanımının durdurulması, üçüncü kişilere devrinin önlenmesi, tabelalarının kaldırılması ve www…com.tr adlı internet sitesine, ….grouptr isimli instagram sayfasına, … isimli Facebook ve Yotube sayfasına, @… isimli twitter sayfasına ve bilahare bildirilecek tüm sosyal mecra hesaplarına erişimin engellenmesi yönünde davacının ihtiyati tedbir talebi bulunmaktadır. İlk derece Mahkemesi tarafından 10.000-TL teminat mukabilinde davalı adına kayıtlı … sayılı markanın 3. şahıslara devrinin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbire karar verilmiş olmakla bu konuda istinafa konu uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davalıya ait markanın kullanımının durdurulması, tabelalarının kaldırılması ve www…com.tr adlı internet sitesine, …grouptr isimli instagram sayfasına, … isimli Facebook ve Yotube sayfasına, @… isimli twitter sayfasına ve bilahare bildirilecek tüm sosyal mecra hesaplarına erişimin engellenmesi yönünde ilk derece Mahkemesi’nin ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının isabetli olup olmadığı noktasındadır. Marka hukukundan doğan hak, mülkiyet hakkı olup, mülkiyet hakkı Anayasa ile teminat altına alınmış ise de; bu koruma sınırsız değildir. Mülkiyet hakkı mahkeme kararı ile geçici hukuki koruma türü olan ihtiyati tedbir yolu ile kısıtlanabilir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi ile ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma niteliğindedir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartı gerekmektedir. Ayrıca tescilli markalar ve patentler bakımından 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.159’da özel bir düzenleme yer almakla 6769 Sayılı SMK 159/1 maddesi uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde kullanımların olduğunu ispat etmek şartıyla ihtiyati tedbir verilmesini isteyebilir. İhtiyati tedbir kararı, talep edildiği tarih itibariyle dosya kapsamında mevcut deliller değerlendirilerek verilmesi gereken geçici hukuki koruma türüdür. Bu sebeple yasa koyucu, mutlak ispatı değil yaklaşık ispatın varlığını yeterli görmüştür. Kanun koyucu, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması sebebiyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Eldeki davada; her ne kadar ilk derece Mahkemesi tarafından 6769 sayılı Kanun’un 159. Maddesi uyarınca hükmün etkinliğini temin etmek için ihtiyati tedbir istenebileceği, hüküm bulunmayan hallerde 6100 Sayılı HMK’nın hükümlerinin uygulanacağı ve 6100 HMK’nın 389.maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelecek bir değişiklik sebebiyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebileceği, geçici hukuki korumalarda karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle, yaklaşık ispatın yeterli görüldüğü, tüm dosya kapsamı ve yaklaşık ispat şartı dikkate alınarak talebe konu tedbir yönünden yasal şartların oluştuğuna kanaat getirilmiş tescilli markanın 3. kişilere devrinin önlenmesine karar verilmiş ise de; davalıya ait markanın kullanımının durdurulması, tabelalarının kaldırılması ve www…com.tr adlı internet sitesine, …grouptr isimli instagram sayfasına, … isimli Facebook ve Yotube sayfasına, @… isimli twitter sayfasına ve bilahare bildirilecek tüm sosyal mecra hesaplarına erişimin engellenmesi yönünde davacının ihtiyati tedbir talepleri yönünden dosyadaki mevcut deliller arasında bilirkişi vasıtasıyla yapılmış bir tespit ve rapor bulunmadığı ayrıca delil tespiti veya rapor alınmasına yönelik bir talebin de olmadığı bu nedenle mevcut aşamada yaklaşık ispata kanaat getirilmediği yönündeki ilk derece Mahkemesi kararı ölçülülük ilkesi gereği ile yaklaşık ispata henüz kanaat getirilmemesi noktasında isabetli bulunmuştur. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yapılan inceleme neticesinde davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30/12/2022 tarih ve 2022/306 E. sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/03/2023