Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/409 E. 2023/264 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/409
KARAR NO: 2023/264
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 04/01/2023
NUMARASI: 2023/2 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin TPE nezdinde 13.9.2021 tarihinde 20/ 24/ 27/ 35 nice sınıflarında tescil ettirilmiş “…” isimli markasına davalının tecavüzü dolayısı ile müvekkilinin uğradığı maddi ve manevi zararların tazminini, davalının markaya tecavüz ve haksız rekabete neden olan fiillerinin durdurulmasını, mağazalarında, depolarında ve sair iş yerlerinde haksız şekilde yer alan … isimli yatak örtüsü model ismi dahil olmak üzere varsa diğer tüm ürünlerin ve ambalajların değiştirilmesini, değiştirilmesi mümkün değilse imha edilmesini, fatura, sözleşme veya herhangi ticari alanda müvekkilin markası ile iltibas yaratacak şekilde “…” ibaresinin kullanımına derhal son verilmesini, internet sitesinde yer verilen “…” markasının siteden kaldırılmasını, müvekkilinin zararının tazmininin dava sonuna kadar imkansız hale getirilmesini önlemek adına davalının mal varlığının aktifinin boşaltılmasını engellemek adına davalı firmanın 31.000,00 TL teminat göstermesine dair ihtiyati tedbire hükmedilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi “… dosyadaki mevcut deliller arasında bilirkişi vasıtasıyla yapılmış bir tespit ve rapor bulunmadığı, ayrıca delil tespiti veya rapor alınmasına yönelik bir talebi de olmadığı anlaşılmakla mevcut aşamada yaklaşık ispat kurallarının bulunmadığı anlaşıldığından ileride alınacak rapor sonrası yeniden değerlendirilmek üzere …” gerekçesi ile davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İhtiyati tedbir taleplerini tekrarla, usule ilişkin olarak ilk derece mahkemesinin kararının AYM içtihatlarına aykırı olduğunu (emsal mahiyette Anayasa Mahkemesi 13 Haziran 2013 tarihli 2013/1235 sayılı kararı), kararda gerekçenin bulunması gerektiğini, kanun maddesinin zikredilmesinin gerekçe olamayacağını, emsal mahiyette Yargıtay 11. HD’nin 2013/12461 Esas- 2013/17276 Karar- 02.10.2013; 2012/327 Esas- 2012/1023 Karar- 30.01.2012 kararları dikkate alınarak tedbire hükmedilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak müvekkilinin “…” isimli markasını TPE nezdinde 13.9.2021 tarihinde 20 / 24 / 27 / 35 nice sınıflarında tescil ettirdiğini bu sebeple müvekkilinin mevzuat ve sözleşme gereği … markasının perakende ticaret ve her türlü yatak ürünlerinin satışı kapsamındaki tüm haklarına sahip olduğunu, ürünün ve markanın imajının korunması için gerekli tedbirlerin alınmasını talep etmekte menfaati bulunduğunu, davalı firma mağazalarında fiili olarak “…” isimli yatak örtüsü satışı yapıldığını, bununla beraber “https://www…com.tr/…” internet sitesinde yayınlanan yatak örtüsü model ismi olarak “…” ibaresi kullanıldığını, “…”nın bir marka olarak münhasıran kullanılma hakkının müvekkiline ait olduğunu, davalının söz konusu markayı kullanma hakkının bulunmadığını, davalının müvekkili adına tescilli … marka hakkına iktibas veya iltibas suretiyle tecavüz ederek müvekkilinin ticari itibarı, ticari faaliyetleri ve maddi- manevi hak ve menfaatlerinin açıkça ihlal edilmesine sebep olduğunu, dava süresince devam etmesi muhtemel bu haksız durumun neticesinde yaşanan mağduriyetin bir nevi giderilebilmesi için ihtiyati tedbir talep etmelerinin zaruri hale geldiğini, SMK m.159 gereği tedbir verilmesi gerektiğini, müvekkilinin daha fazla zarara uğramaması ve davalının daha fazla haksız rekabet kapsamında haksız yarar elde etmemesi adına; ihtiyati tedbir taleplerinin kabul edilmesi gerektiğini, müvekkilinin marka hakkına tecavüz edildiğine dair “…” marka isminin yer aldığı ambalajların fotoğrafları, yine söz konusu ürünlere ait faturada da marka isminin geçtiğine dair delillerin dava dilekçesinin ekinde mahkemeye sunulduğunu beyanla kararın kaldırılmasını ve ihtiyati tedbire hükmedilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; davacı adına tescilli “…” isimli markaya davalının tecavüzü- haksız rekabeti bulunduğu iddiası ile maddi ve manevi zararların tazmini istemine ilişkindir. İstinafa konu talep; davalı şirketin davacı markasına tecavüzü ve haksız rekabete neden olan fiilleri bulunduğu iddiasına ilişkin olarak tecavüzün- haksız rekabetin durdurulması, davalının mağazalarında, depolarında ve sair iş yerlerinde haksız şekilde yer alan … isimli yatak örtüsü model ismi dahil olmak üzere varsa diğer tüm ürünlerin ve ambalajların değiştirilmesi, değiştirilmesi mümkün değilse imha edilmesi, fatura, sözleşme veya herhangi ticari alanda davacı markası ile iltibas yaratacak şekilde “…” ibaresinin davalı tarafından kullanımına derhal son verilmesi, davalının internet sitesinde yer verilen “…” markasının siteden kaldırılması, davacının zararının davalıdan tazmininin temini, dava sonuna kadar imkansız hale getirilmesini önlemek adına davalının mal varlığının aktifinin boşaltılmasını engellemek adına davalının 31.000-TL teminat göstermesi istemine ilişkin davacı talebinin yerinde olup olmadığı, ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ilk derece mahkemesinin kararının isabetli olup olmadığı noktasındadır. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi ile ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma niteliğindedir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartı gerekmektedir. Ayrıca tescilli markalar ve patentler bakımından 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.159’da özel bir düzenleme yer almakla 6769 Sayılı SMK 159/1 maddesi uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde kullanımların olduğunu ispat etmek şartıyla ihtiyati tedbir verilmesini isteyebilir. İhtiyati tedbir kararı, talep edildiği tarih itibariyle dosya kapsamında mevcut deliller değerlendirilerek verilmesi gereken geçici hukuki koruma türüdür. Bu sebeple yasa koyucu, mutlak ispatı değil yaklaşık ispatın varlığını yeterli görmüştür. Kanun koyucu, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması sebebiyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, dosya kapsamına göre; yukarıda izah olunduğu üzere talep edenin tedbir talebi yönünden dosyaya sunulu bilgi, belge ve delillerden henüz bu aşamada yaklaşık ispata kanaat getirilmemesi isabetli bulunmuş olup davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik verilen ilk derece mahkemesinin kararında usule aykırılık bulunmamaktadır. İstinaf dilekçesinde öne sürülen diğer sebepler ise, yargılamanın esasına ilişkin olup yargılamayla çözümlenebilecek hususlardır. Saptanan ve hukuksal durum karşısında; tarafların dayandıkları bilgi ve belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre ilk derece Mahkemesinin kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre karar isabetli bulunmuş, kararın gerekçesinin olduğu gözetilmiş, yapılan inceleme neticesinde davacı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiş olmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun BAKIRKÖY 2. FİKRİ ve SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 04/01/2023 tarih ve 2023/2 E. sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.16/03/2023