Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/386 E. 2023/222 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/386
KARAR NO: 2023/222
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 09/01/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/252 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının Türk Patent ve Marka Kurumu (“TÜRKPATENT”) nezdinde … tescil numarası ile, 14. ve 35. sınıflarda tescilli “…” markasının, tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler bakımından dava tarihi itibariyle en az 5 yıldır kullanılmaması nedeniyle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (“SMK”) 9. ve 26. maddeleri uyarınca kapsadığı sınıflar yönünden markanın iptali ve sicilden terkinini ve … tescil numarası ile 14. ve 35. sınıflarda tescilli “…” markasının 3. kişilere olası devrinin ve devrin sicile kaydının engellenmesine, davalının dava konusu … no.lu “…” markasına dayanarak 3. kişilere SMK’nın 5/3. maddesi uyarınca muvafakatname vermesinin hüküm kesinleşinceye dek önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir talebinde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin tedbir talebine yönelik verdiği 22/11/2023 tarihli ara kararıyla; Talep Anayasal haklar ile güvence altına alınan başvuru hakkını engellemeye yönelik olduğundan talebin reddine karar verilmiştir.Davacı vekili 21/11/2022 tarihli dilekçesi ile; Davalı tarafından dava konusu markaya dayalı olarak dava hakkında verilen hüküm kesinleşinceye kadar 3. kişilerin marka başvurularına muvafakat verilmesinin engellenmesi hakkındaki taleplerinin değerlendirilerek, talep doğrultusunda da ihtiyati tebdir kararı verilmesini, talep ettiği ve dosya üzerinden mahkememizce 22.11.2022 tarihinde verilen ara karar ile Talep Anayasal haklar ile güvence altına alınan başvuru hakkını engellemeye yönelik olduğundan talebin reddine karar verildiği ve bu karar aleyhine davacı yanca istinaf yasa yoluna başvurulduğu ve Davalının dava konusu … no.lu “…” markasına dayanarak 3. kişilere SMK’nın 5/3. maddesi uyarınca muvafakatname vermesinin hüküm kesinleşinceye dek önlenmesine ilişkin talepte bulunduklarını, ancak mahkemenin duruşma dahi açmadan taleplerini red ettiğini, taleplerinin Mahkemece anayasal haklar ile güvence altına alınan başvuru hakkını engellemeye yönelik olduğu gerekçesiyle reddedildiğini ancak davacı yanca herhangi bir 3. kimsenin ya da davalının başvuru hakkına ilişkin bir taleplerinin mevcut olmadığını, taleplerinin, yalnızca 3.kişilerin marka başvurularına muvafakat vererek kendi markasını klonlamasına, bu sayede de müvekkilin markasının tescilinin önüne başka klon engeli yaratmak suretiyle huzurdaki dava sonucunda verilecek hükmün yalnızca kağıt üzerinde yazılı hiçbir etkinliği olmayan bir duruma gelmesinin engellenmesine yönelik olduğunu, bu nedenle ilk derece mahkemesinin kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir. İlk derece mahkemesinin 09/01/2023 tarihli ara kararıyla; “Marka hakkı sahibinin muvafakat etmesiyle, sonraki tarihte yapılan aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer marka başvurusunun tesciline izin verilip verilmeyeceği idari bir konu olup, bu aşamada davacının talebinin kabulüne dair bir karar verilmesi halinde infazı kabil olmayan bir karar tesis edilmiş olacağı gibi( henüz hangi alanda hangi sınıflarda bir başvuru alacağı belli olmadığı gibi başvurunun ilanı ile birlikte davacının itiraz hakkı bulunduğu da açık olduğundan) her ne suretle olursa olsun başvurunun engellenmesinin davalı yada muvafakat yoluyla 3.kişilerin Anayasa ile güvence altına alınmış haklara aykırılık oluşturacağı da açık olduğundan , yasal düzenleme ile muvafakat verilmesi ile sicilde tescilli olan bir marka ile aynı ya da ayırt edilmeyecek kadar benzer olan ve yine aynı ya da ayırt edilmeyecek mal ve hizmetleri kapsayan markaların her zaman gerçek hak sahibinin itirazı ile engellenebileceği de açık oluğundan davacı itirazının reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Mahkeme tarafından düzenlenmiş olan 14.11.2022 tarihli tensip tutanağı uyarınca, … no.lu “…” markasının 3. kişilere olası devrinin ve devrin sicile kaydının engellenmesine ilişkin ihtiyati tedbir taleplerinin kabul edildiğini, diğer tedbir talepleri hakkında bir karar verilmediğini, talepte bulunduklarını, Mahkemece, 22.11.2022 tarihinde oluşturmuş olduğu ara kararı ile dava konusu … no.lu “…” markasına dayanarak 3. kişilere SMK’nın 5/3. maddesi uyarınca muvafakatname vermesinin hüküm kesinleşinceye dek önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir taleplerinin, Anayasal haklar ile güvence altına alınan başvuru hakkını engellemeye yönelik olduğu gerekçesiyle reddedildiğini, ancak, taraflarınca herhangi bir 3. kimsenin ya da davalının başvuru hakkına ilişkin bir talep mevcut olmadığını, yalnızca 3.kişilerin marka başvurularına muvafakat vererek kendi markasını klonlamasına, bu sayede de müvekkilinin markasının tescil edilmesinin önüne başka klon engeller yaratmak suretiyle huzurdaki dava sonucunda verilecek hükmün yalnızca kağıt üzerinde yazılı hiçbir etkinliği olmayan bir duruma gelmesinin engellenmesine yönelik olduğunu, ret kararının, dava sonucunda verilecek olan hükmün etkinliğini ciddi anlamda tehlikeye düşürdüğünü, ret kararının kaldırılarak; davalının, dava konusu … no.lu “…” markasına dayanarak 3. kişilere SMK’nın 5/3. maddesi uyarınca muvafakatname vermesinin hüküm kesinleşinceye dek önlenmesine yönelik tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini -Mutlak redde mesnet marka sahibinin muvafakat etmesiyle, sonraki tarihte yapılan aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer marka başvurusunun tesciline izin verilerek tescil engelinin aşılması durumunda klon markaların var olabildiğini, tescilli bir markayla aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer marka tescil başvurusu, TÜRKPATENT tarafından re’sen reddedilecek iken, tescilli marka sahibinin markanın başka biri tarafından kullanılmasına rıza göstermesi halinde marka tescil edilebileceğini, talep edilen tedbir kararı verilmediği takdirde müvekkili marka başvurusuna engel başka klon markalar oluşturulacağını ve huzurdaki dava nihayetinde ulaşılmak istenen sonucun, hüküm etkinliğini tamamen kağıt üzerinde kalacağını, -TÜRKPATENT nezdinde 3. kişi tarafından “…” ibaresiyle 14. ve/veya 35. sınıflardaki mal ve hizmetleri kapsayan yeni bir marka tescil başvurusu yapıldığı takdirde, yeni marka tescil başvurusu -tıpkı müvekkil marka başvurusunda olduğu gibi- SMK’nın 5/1 (ç) maddesi uyarınca dava konusu … no.lu “…” marka tescilinin varlığı nedeniyle re’sen reddedileceğini, ancak davalının kötü niyetli olarak ve tamamen huzurdaki davanın etkinliğini kaldırmak üzere 3. kişilerin marka başvurularına muvafakat ederek, müvekkili aleyhine birden fazla klon marka yaratma riski olduğunu, burada dikkat edilmesi gereken hususun, 3. kişilerin marka başvurusu yapma tasarrufu hakkında herhangi bir şekilde engelleme tedbir talebinin söz konusu olmadığı olduğunu, 3. kişilerin diledikleri şekilde marka başvurusu yapmaya devam edeceklerini, dava konusu … no.lu “…” markasına dayanarak 3. kişilere SMK’nın 5/3. maddesi uyarınca muvafakatname vermesinin hüküm kesinleşinceye dek önlenmesine ilişkin ihtiyati tedbir taleplerinin Anayasal haklar kapsamındaki başvuru hakkı ile değil, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 26. maddesi kapsamındaki tarafların sözleşme düzenlemesi ilkesi ile bağlantılı olduğunu, -Müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde … başvuru numarası ile bir başvuruda bulunduğunu, söz konusu marka başvurusunun davalı marka mesnet gösterilerek reddedildiğini, bu nedenle dava açtıklarını, kullanmama nedeniyle iptal davasının esas amacının kullanılmayan markaların marka tescil kütüğünü işgal etmesinin önlenmesi olduğunu, davalarının da esas amacının, müvekkilinin tescil engeli olarak karşılaştığı dava konusu marka tescilinin, kullanılmaması gerekçesiyle iptal edilerek tescil engelinin aşılması ve markayı kullanmak isteyen müvekkili adına tescilinin sağlanması olduğunu, 3. kişi marka başvurusunun davalının dava konusu marka tesciline dayanarak muvafakat vermesiyle tescil edileceğini, müvekkili markasının önüne yeni bir tescil engeli çıkacağını ve bu durumun müvekkili bakımından telafisi güç hatta imkansız sonuçlar doğuracağını, dava konusu markaya dayalı olarak 3.kişilere muvafakat verilmesi ve 3. kişilerin tescil ulaşması halinde, müvekkilinin yine arzu ettiği tescile ulaşamayacak olduğunu, hukuk güvenliğinin sağlanması adına SMK 5/3. maddesi kapsamında davalının 3. kişilerin marka başvurularına dava konusu markaya dayalı olarak muvafakatname vermesinin hüküm kesinleşinceye dek ihtiyati tedbir kararı verilerek engellenmesini, bu hususun da TÜRKPATENT’E bildirilmesini, talepleri doğrultusunda ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Mahkeme tarafından davalı müvekkili adına tescili “…” markasının üçüncü şahıslara devrini engellemeye matuf bir ihtiyati tedbir kararı verilmiş olduğunu, işbu ihtiyati tedbir kararının, davalı müvekkili tarafından verilecek olan “…” markasının üçüncü kişiler tarafından kullanımına matuf muvafakati de kapsayacağını beyanla Mahkemenin 22.11.2022 tarihli kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Uyuşmazlık; ilk derece Mahkemesinin 3. Kişilere markanın tesciline dair muvafakatname vermesinin önlenmesine dair tedbir kararının reddinin yerinde olup olmadığına dairdir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. SMK m.159 ”(1)Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir. (2) İhtiyati tedbirler özellikle aşağıda belirtilen tedbirleri kapsamalıdır: a) Davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması. b) Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara ya da patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dâhil, bulundukları her yerde el konulması ve bunların saklanması. c) Herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi. (3) İhtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.” hükmünü haiz olmakla, mezkur yasa ihtiyati tedbir talebi ve ihtiyati tedbirin niteliğini bu şekilde düzenlemiştir.İddia ve tüm dosya kapsamına göre; neticeten talep eden taraf ihtiyati tedbir yolu ile dava konusu markanın 3. kişilere muvafakat verilerek kendi markasını klonlamasına önlenmesini talep etmiş olup, tedbire konu talep acele işlerden olan ihtiyati tedbir değerlendirmesini aştığı gibi, tedbirin değerlendirmesi açısından mevcut bir tehlikenin varlığı gerekmekte olup, tedbire konu istemin mevcut bir tehlikenin varlığına istinaden istenmediği, geniş kapsamlı bir tedbir olup, her ne kadar tedbir talep eden tarafça 3. kişilerin haklarının kısıtlanmadığı savunulmuş ise de, doğrudan olmasa da dolaylı olarak mevcut bir tehlike ya da kötüniyet olduğuna dair delillerin bulunmadığı, ihtiyati tedbirin şartlar başlıklı HMK’nın 389. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talep eden tarafın, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu, somut olayda ise tedbire konu istem yönünden yaklaşık ispat için yeterli delil bulunmadığı, saptanan ve hukuksal durum bu olunca; talep eden tarafın dayandığı bilgi ve belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre ilk derece Mahkemesinin kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ihtiyati tedbir isteyen vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, yapılan inceleme sonucunda ilk derece Mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla talep eden davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 09/01/2023 tarih ve 2022/252 E. Sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 16/03/2023