Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/383 E. 2023/263 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/383
KARAR NO: 2023/263
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 10.01.2023
NUMARASI: 2022/231 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin hak sahibi olduğu … numaralı ve 24., 25. ve 35. sınıflarında tescilli “…, … numaralı 24., 25. ve 35. sınıflarda tescilli “…”, … numaralı ve 24., 25. ve 35. sınıflarda tescili “…”, … numaralı 24. ve 35. sınıflarda tescilli “…” ve … numaralı 24., 25. ve 35. sınıflarında tescilli “…” markalarına ayırt edilemeyecek surette benzer olduğunu iddia ettiği davalının …, …, … markalarının tescilsiz ve kötü niyetli kullanımlarının bulunduğunu, neticesinde meydana gelen marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’ine ve davalının dava konusu marka ve içinde “…” ibareleri geçen her türlü marka üzerindeki hukuka aykırı kullanımının ivedilikle tespiti ve durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi “… Tüm dosya kapsamı, yaklaşık ispat şartı dikkate alınarak talebe konu tedbir yönünden yasal şartların oluşmadığına kanaat getirilmekle …” gerekçesi ile davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanları tekrarla, müvekkilinin kendi adına tescilli markaları (…- … numaralı 24, 25 ve 35. sınıflar üzerinde “…”, … numaralı 24, 25 ve 35. sınıflar üzerinde “…”, … numaralı 24 ve 35. sınıflar üzerinde “…” ve … numaralı 24, 25 ve 35. sınıflar üzerinde “…”) üzerinde tek ve gerçek hak sahibi olduğunu; davalının tescilsiz olarak “…”, “…” veya “…” markaları ile doğal içerikli kumaş boyaları olarak müvekkilinin markalarından ayırt edilmeyecek ölçüde benzer mahiyette ürün üretip sattığını, kesin delil niteliğinde noter tespiti bulunduğunu, davalının https://linktr.ce/… ve https://www.instagram.com/… bağlantılarında “…” esas unsurlu markalarının kullanımlarının bulunduğunu, davalının müvekkilinin markası ile özdeşleşen …nın ön plana çıkarıldığını, esas unsurun birebir kullanıldığını, benzer alanlarda faaliyet gösterdiklerini, taklit suretiyle tecavüzün ve haksız rekabetin oluşturulduğunu, haksız kazanç elde ettiğini, görsel- işitsel- anlamsal olarak iltibas suretiyle benzerlik oluşturulduğunu, tüketici nezdinde karışıklığa neden olacağını, hizmet sınıflarının da benzediğini, emsal kararlara göre tedbir kararı verilmesi gerektiğini, tedbir kararı verilmediği taktirde telafisi güç zararlar ortaya çıkacağını beyanla kararın kaldırılmasını, tedbirin verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Uyuşmazlığa konu talep; davalının … kelimesini içerir sair şekillerdeki kötü niyetli kullanımlarının bulunduğu, bu kullanımların müvekkilinin önceki tarihli ve yüksek tanınmışlık düzeyine sahip tescilli …, …, …, … marka tescilinden ve ilgili ibare üzerindeki sair fikri mülkiyet unsurlarından kaynaklanan haklarına marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil ettiği iddiası ile; söz konusu hukuka aykırılıkların hükmün kesinleşmesine kadar devamı halinde ortaya çıkabilecek telafisi imkânsız zararlar olacağı dikkate alınarak, davalıya tebligat yapılmaksızın “1.Davalının … kelimesini içerir sair şekillerdeki markaları tek başına yahut tali unsurlar ile birlikte işletmekte olduğu iş yerlerinde veya sair herhangi bir fiziki yahut online mecrada kullanmasının, bu markaları taşıyan hizmetleri sunmasının/ sağlamasının, ürünleri üretmesinin, ürettirmesinin, sağlamasının, elde bulundurmasının, satmasının, internet üzerinde ve sair mecralarda tanıtmasının ve bu amaçlarla kullanmasının tedbiren durdurulması ve önlenmesi, 2.Davalıya ait “… Mah. …. Sokak No:../ Ergene/ Tekirdağ”, “… Mahallesi … Yanyol Cad. No:…/…/… Ergene/ Tekirdağ” ve sair adreslerindeki işyerlerinde ve ilgili iş yerlerinin depolarında, ardiyelerinde arama ve el koyma işlemi yapılarak … kelimesini içerir sair şekillerdeki markaların tek başına yahut sair tali unsurlar ile birlikte kullandığı ürünler, ambalajlar, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı evraklar, faturalar ve benzeri her türlü ticari evraka ve malzemeye el konulması, el konulanların toplanması ve dava sonunda verilecek hükmün kesinleşmesine kadar emin bir yerde tedbiren muhafaza altına alınması, 3.Davalının https://linktr.ee/… uzantılı websitesi, https://www.instagram.com/… uzantılı INSTAGRAM hesabı ile diğer online platformlarda … esas unsuru barındıran markalarının kullanıldığı tüm sayfalara erişimin tedbiren engellenmesi” yönünde ihtiyati tedbire karar verilmesi istemine ilişkindir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 389. maddesi ile ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki koruma niteliğindedir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartı gerekmektedir. Ayrıca tescilli markalar ve patentler bakımından 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m.159’da özel bir düzenleme yer almakla 6769 Sayılı SMK 159/1 maddesi uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde kullanımların olduğunu ispat etmek şartıyla ihtiyati tedbir verilmesini isteyebilir. İhtiyati tedbir kararı, talep edildiği tarih itibariyle dosya kapsamında mevcut deliller değerlendirilerek verilmesi gereken geçici hukuki koruma türüdür. Bu sebeple yasa koyucu, mutlak ispatı değil yaklaşık ispatın varlığını yeterli görmüştür. Kanun koyucu, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “Elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını, “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması sebebiyle kanun koyucu tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, dosya kapsamına göre; yukarıda izah olunduğu üzere talep edenin tedbir talebi yönünden dosyaya sunulu bilgi, belge ve delillerden henüz bu aşamada yaklaşık ispata kanaat getirilmemesi isabetli bulunmuş olup davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik verilen ilk derece mahkemesinin kararında usule aykırılık bulunmamaktadır. İstinaf dilekçesinde öne sürülen diğer sebepler ise, yargılamanın esasına ilişkin olup yargılamayla çözümlenebilecek hususlardır. Saptanan ve hukuksal durum karşısında; tarafların dayandıkları bilgi ve belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre ilk derece Mahkemesinin kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre karar isabetli bulunmuş, yapılan inceleme neticesinde davacı vekilinin tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiş olmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine kesin olmak üzere karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 10.01.2023 tarih ve 2022/231 E sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.16/03/2023