Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/375 Esas
KARAR NO: 2023/220
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/12/2022
NUMARASI: 2021/771 E. – 2022/805 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir … İcra Müdürlüğü’nün, … esasından gönderilen, 04.11.2021 verilen üçüncü Haciz İhbarnamesinden anlaşıldığına göre; davacıya önceden gönderilen İkinci Haciz İhbarnamesine süresinde itiraz edilmediğinden, ihbarnamede belirtilen 684.540,82 TL’nin davacının zimmetinde sayıldığı, ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde davacının kendi yerleşim yerinde menfi tespit davası açarak borçlu olmadığını ispât edilebileceği, dava açılması halinde ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren 20 gün içinde dava açıldığını gösteren belgenin dosyaya ibrazı durumunda takibe devam edilmeyeceği, aksi halde cebri icraya devam olunacağı usulünce ihtar edilmekte olduğunu, üçüncü haciz ihbarnamesi olarak adlandırılan bildirim elektronik tebligat olarak davacıya gönderildiğini, ihbarnamenin 04.11.2021 tarihinde düzenlendiğinin görülmekte olduğunu, ihbarnameyi havi elektronik tebligat sisteme 05.11.2021 tarihinde düşerek davacıya ulaştığını, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a. maddesinin 4. paragrafında yer alan “Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.” hükmü gereği haciz ihbarnamesihin tebliğ tarihi 10.11.2021 günü sayılacaktır. Tebliğ tarihi sayılan bu günden itibaren geçen yasal süre içerisinde (15 gün) iş bu davanın açılmakta olduğunu, davacının, aynı zamanda haciz ihbarnamesinin de üçüncü şahsı konumundaki … A.Ş.’nin, ihbarname gönderilen icra takip dosyasının borçluları … San. ve Tic. Ltd. Şti. ile…’e hiçbir borcu bulunmadığını, menfi tespit davasında alacaklının veya alacağın var olduğunu iddia edenlerin, alacağın doğumunu ve varlığını ispat etmek zorunda olduğu yolundaki usul hukuku kuralı gerekirse bir tarafa bırakılarak, karşı ispat yetkisi çerçevesinde davacı şirketin 2021 yılı defterleri ve kayıtları incelendiğinde davalılara herhangi bir borç bulunmadığı görülecek ve ispat edilebileceğini, İcra ve İflas Kanunu’nun 89. maddesinin 3. parağrafı gereği, bildirimi (üçüncü haciz ihbarnamesi) alan üçüncü şahsın yerleşim yeri mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belge alarak, icra dosyasına ibraz etmesiyle icra takibi duracağından, bildirime karşı menfi tespit davası açıldığına dair belgenin düzenlenerek bir örneğinin elektronik ortamda İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına bildirilmesini ve aslının verilmesini; davacı üçüncü şahıs … İnşaat ve Taahhüt A.Ş.’nin, İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası borçluları davalılar … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. ile …’e borçlu olmadığının tespitini dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Üçüncü haciz ihbarnamesi olarak adlandırılan bildirim diğer iki haciz ihbarnamesi bildirimi gibi elektronik tebligat olarak davacıya gönderilmiş olup, davacı tarafından yasal sürenin son günü iş bu menfi tespit davası açıldığını, davacı tarafın iddialarının hukuki dayanaktan yoksun ve soyut iddialardan ibaret olup, davacı tarafın iddialarını kabul etmeyip, tüm yönleri ile reddettiklerini, 01 NİSAN 2021 tarihli ekte sunulu (o tarihte şirket adı … Mühendislik İnşaat Ve Taahhüt Aş olan şimdiki adı … Mühendislik İnşaat Ve Taahhüt Anonim Şirketi ) idari bina kaba inşaatı konulu … Yapı İnşaat Taahhüt Sanayi Ve Ticaret Limited Şirket’in yüklenici olduğu ;… İnşaat Ve Taahhüt Aş’in işveren olarak anıldığı 1.507.948,75 TL bedelli sözleşmeden de anlaşılacağı üzere davacı ile … Yapı İnşaat Taahhüt Sanayi Ve Ticaret Limited Şirket’i arasında bir alacak ilişkisinin olduğunu, bu nedenle 89/1.,2,3 haciz ihbarnamelerinin tebliğ tarihinde, borçlular … Yapı İnşaat Taahhüt Sanayi Ve Ticaret Limited Şirket ile …’in; davacı … Mühendislik İnşaat Ve Taahhüt Anonim Şirketi’nin istenebileceğini, kesin nitelikte bir alacağının olduğunun yapılacak bilirkişi incelmesi ile görüleceğini, davacı … İnşaat Ve Taahhüt Anonim Şirketi İle … Yapı İnşaat Taahhüt Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’nin ticari defterlerindeki kayıtlarda alacak ilişkisini doğrulayacağını, kaldı ki davacı yan tarafından davanın açılmasının son güne bırakılması da aslında … Yapı İnşaat Taahhüt Sanayi Ve Ticaret Limited Şirket ile …’in İzmir … İcra Dairesi … sayılı dosya borcunu ödeme ihtimali olmasını düşünenleri olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı bir an için davacının; … Yapı İnşaat Taahhüt Sanayi Ve Ticaret Limited Şirket ile …’e borcu olmadığını ve açılan menfi tespit davasının kabulüne karar verilmesi gerekse bile İzmir … İcra Dairesi … sayılı takip dosyasında alacaklı olan davalı müvekkilinin talebi üzerine davacıya İİK’nin 89. maddesi gereğince 1. ve 2. haciz ihbarnameleri gönderildiğini, davacı tarafından bu ihbarnamelere süresinde itiraz edilmediğini, 3. haciz ihbarnamesinin düzenlenmesinin doğru olduğu ve eldeki davanın açılmasına davalı alacaklı …’ nun sebebiyet vermediğinin anlaşılmakta olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın açılmasında kusuru bulunmayan davalı müvekkili aleyhine davacı … İnşaat Ve Taahhüt Anonim Şirketi nin vekalet ücreti ve yargılama gideri ve buna bağlı diğer talepleri hukuka uygun olmadığını, bunların tahsilinin davalı müvekkilinden talep edilmesinin doğru olmadığını, İş bu taleplerinin reddi gerektiğini, davanın açılmasına davalı alacaklı …’ nun sebebiyet vermediğinden yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini, ayrıca iş dava sonunda alacağın netleşmesi halinde şüpheli/üçüncü kişilerin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 89/4 maddesi uyarınca ihbarnameye konu alacak ve işlemiş faizi tutarında tazminata ve 338/1 maddesi uyarınca da hapse mahkum edilmesine karar verilmesini sağlamak için icra ceza mahkemesine şikayette haklarını ayrıca kullanacaklarını, arz ve izah olunan nedenlerle fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları ile 338/1 maddesi uyarınca da icra ceza mahkemesinde şikayet hakları da saklı kalmak kaydıyla; müvekkiline karşı açılmış davanın reddine, dava değerinin %20 sinden aşağı olmamak üzere; davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine yargılama gideri ve vekalet ücreti gibi tüm taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “6100 sayılı HMK ‘nın 150/4 maddesi gereğince taraflarca usulüne uygun olarak 3 aylık yasal süre içerisinde yenilenmediğinden, HMK.nun 150/5 maddesi gereğince; davacı tarafından açılmış bulunan iş bu davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İİK md. 89/3 hükmüne uyularak, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde menfi tespit davası açıldığını, davacının, haciz ihbarnamelerinin gönderildiği İzmir … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takip dosyasının borçlularına hiçbir borcu olmadığını, alacaklısıyla da hiçbir borç ilişkisi bulunmadığını, Davanın, davacının vekili Av. …’ın mahkemeye verdiği dava dilekçesiyle açıldığını, davacının, işi takip eden birden fazla vekili bulunduğunu, davayı takip eden vekillerden biri olarak 09.12.2021 günlü dilekçesinin dosya içerisinde bulunduğunu, diğer vekil Av. …’ın, 25.07.2022 günü davacı vekilliğinden çekildiğini ve durumun davacı asile bildirilmesini istediğini, Mahkemenin bu vekilin vekillikten çekilme dilekçesini davacı asile 01.08.2022 günü e-tebligat yoluyla gönderdiğini, 29.09.2022 tarihli duruşmaya gidilmediğinden bahisle, 6100 sayılı HMK md. 150/1,4 ve 5 hükmü gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, vekille takip edilen işlerde tebligatın vekile çıkarılmasının esas olduğunu, İstinafa konu dava dosyasında davacı asili birden fazla vekilin temsil ettiğinin dosya içeriğindeki verilen dilekçelerle sabit olduğunu, birden fazla vekilin bulunduğu durumlarda, vekillerden birinin istifa etmesi halinde asile yapılması gereken bildirimin, 7201 Sayılı Kanun’un 11. maddesi gereği diğer vekile çıkarılacak tebligatla yapılması gerektiğini, duruşma günü bildirilen vekilin istifası halinde, istifayla birlikte duruşma gününün diğer vekile tebliğ edilmesinin de 7201 Sayılı Tebligat Kanunu md. 11 hükmü gereği olduğunu, duruşma günü usulüne uygun bildirilmeden yargılamanın yürütülmesi savunma hakkının ihlali olduğunu, istifa bildirimi asile yapılırken ona gönderilen duruşma günü usulüne uygun tebliğ işlemi oluşturmadığından, hatalı tebliğ işlemiyle yargılamaya devam olunmasının savunma hakkının ihlali olduğunu, duruşma gününün tensip tutanağıyla verilmediğini, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 11. maddesi gereği ön incelemeye daveti içeren tebligatın davacı asilin diğer vekili Av. …’a 06.04.2022 günü tebliğ edildiğini, bu vekilin 25.07.2022 tarihli yazılı beyanıyla vekillikten çekildiğini, çekilme dilekçesinin asile duruşma günüyle birlikte e- tebligat yoluyla gönderildiğini, istinaf talebinin kabulüyle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 6100 Sayılı HMK’nın 27. maddesinde hukuki dinlenilme hakkı düzenlenmiştir. Bu hak; yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirilmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun vekile ve kanuni mümessile tebligat başlıklı 11.maddesinde ” Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır. Ancak, Ceza Muhakemeleri Usulu Kanununun, kararların sanıklara tebliğ edilmelerine ilişkin hükümleri saklıdır.” hükmü yer almaktadır. Vekil vasıtasıyla takip edilen davalarda tebligat mutlaka vekile yapılır. Asile ( müvekkile) yapılamaz. Vekil varken asile yapılan tebligat usulsüzdür. Çünkü Tebligat Kanunu m. 11,1 hükmü emredici bir hükümdür. Buna uygun olarak vekil aracılığıyla takip edilen davalarda tebligat mutlaka vekile tebliğ edilir, asile tebliğ edilemez. Vekil yerine asile tebligat ile süre işlemeye başlamaz. Vekâletname sunulduktan sonra tebligatların vekile yapılması gerekir. Vekil ile takip edilen davada, asıl duruşmada bizzat bulunsa dahi tebliğin vekiline yapılması zorunludur. Vekil birden çok ise bunlardan birisine tebliğ yapılması yeterlidir.Bu açıklamalar ışığından somut olaya gelince, davacı tarafça 22.03.2020 tarihli vekaletname incelendiğinde Avukat Av. …, Av. … ve Av. …’e davanın takibi konusunda vekaletname verildiği, davacı tarafın birden fazla avukat tarafından temsil edildiği tüm dosya kapsamı ile sabittir. Vekilin istifa dilekçesinin davacı asile tebliği gerekmekle birlikte, Mahkemece yapılacak iş, davacı vekilinin vekillikten çekildiğine ilişkin dilekçesinin davacı asile tebliği, davacı asile tebliğ edildikten sonra bir sonraki duruşmaya davacının vekaletnamesindeki diğer vekillere tebliği ve bu vekillerin gelmemesi durumunda HMK 150. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmekte olup, henüz diğer davacı vekillerinin vekillik görevi devam ettiği sürece dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilemez. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararı doğru görülmemiş, kararın kaldırılması gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/12/2022 tarih, 2021/771 E. 2022/805 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 16/03/2023