Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/282 E. 2023/136 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/282
KARAR NO: 2023/136
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 11/11/2022 tarihli (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/302 E. –
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin spor, yoga vs. alanlarda faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirket ile aynı sektörde aynı müşteri kitlesine hitap eden davalı şirketin müvekkillerinin daha önce tescil ettirdiği ve üstün hak sahibi olduğu “ticaret unvanı ve markasını” hukuka, ticari ahlak ve dürüstlüğe aykırı olarak iltibas yaratacak şekilde, müvekkillerinin marka ile ticaret unvanına tecavüz edecek ve haksız rekabete yol açacak şekilde kötü niyetle ticaret unvanı ve işletme adı olarak kullandığını, içerisinde bulunduğu eylemleri haksız rekabet ve müvekkili ticari ünvanına ve marka haklarına tecavüz oluşturduğunun tespiti ile her türlü mecrada tecavüzün menine davalı şirketin ürün satışını gerçekleştirdiği https://…com sitesindeki alan adının kullanmasının meni ile alan adının terkinine davalı şirketin ticaret ünvanında yer alan “…” ibaresinin ve “…” işletme adının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde ticaret sicil kaydından çıkarılarak terkinine karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; Ticaret unvanının korunmasının TTK’nın 52.maddesinde düzenlendiğini, ilgili maddeye göre ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi; bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebileceğini, talep ve konuların ticari nitelikte Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu, öncelikle davanın görev nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasında aynı konuyla ilgili olarak görülmekte olan davacı tarafından açılan Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/222 E., taraflarınca açılan Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/304 E. Sayılı dosyaların derdest olduğunu, derdestlik nedeniyle davanın reddi gerektiğini, veya bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin yetkilisinin akrabası olan dava dışı … tarafından 2019/55710, 2020/138226, 2021/06850, 2022/134115 numarası ile tescil altına alınan … markalarının kullanılması açısından müvekkil şirket kurduğunu, davacı taraf güya kendisine ait olduğunu iddia ettiği sözün müvekkilin ticaret unvanında iltibas yaratacak şekilde kullanıldığını ifade ettiğini, davacının kendi mülkiyetinde imiş gibi lanse etmeye çalıştığı kelime üzerinde asıl hak ve yetki sahibinin müvekkil olup bu da yapılan yargılama sonucunda ortaya çıkacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 11/11/2022 tarihli ara kararıyla; “Dava dilekçesindeki ekli belgelere göre bu aşamada yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği gibi ticaret unvanı terkin edilmeden kullanım engellenemeyeceğinden davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; “…” ibaresinin ilk defa müvekkilleri tarafından ortaya çıkarıldığını ve müvekkilleri tarafından uzun süredir kullanıldığını, müvekkillerinin gerçek hak sahibi olduğunu, “…” ibaresinin müvekkillerinin hem tescilli markasının hem de ticaret unvanının asli unsuru olduğunu, müvekkil şirketin ticaret unvanının, davalı şirketin ticaret unvanından önce tescil ettirildiğine ve müvekkilin tescil önceliğine dayalı üstün hak sahibi olduğunu, müvekkillerin “…” markasının da, davalının ticaret unvanından önce tescil ettirildiğini, müvekkilleri ile davalı şirketin aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, fiili faaliyet alanlarının ve hitap ettikleri müşteri portföyünün aynı olduğunu, davalı şirketin, müvekkillerinin markası ve unvanı ile aynı sözcükleri birebir olarak ve iltibas yaratacak şekilde unvan ve işletme adı olarak seçtiğini, davalı şirketin bu unvan ve işletme adını “…” gibi ibarelerle internet sitesinde, e-ticaret platformlarında, sanal mağaza isimlerinde öne çıkardığını, ticaret unvanını müvekkil unvan ve marka haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde kullandığını, bu haksız ve kötü niyetli kullanımları sebebiyle tüketicilerin yanılgıya düştüğünü, tüketiciler nezdinde iltibasın gerçekleştiğini, tüm bu sebeplerle davalı şirketin müvekkil unvan ve markasına tecavüz ettiğini, Davalı şirket, müvekkilin markası ile iltibas yaratan ticaret unvanının müvekkillerine ait markalardan çok sonra, markanın tanınmışlığını ve müşteri potansiyelinden haksız kazanç elde amacıyla tescil ettirmiş olduklarını, tedbir kararının doğrudan reddedilmemesi gerektiğini, hak ve menfaat dengesinin korunması bakımından bilirkişi incelemesi öne çekilerek tedbire esas bir rapor almak suretiyle durumun değerlendirilmesi gerektiğini beyan ederek istinaf taleplerinin kabulü ile, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, öncelikle teminatsız olarak, davacı müvekkillerinin maddi ve manevi zararlarının giderek artmaması ve telafisi imkansız zararlar doğmaması adına dava sonuçlanıncaya kadar davalının unvan ve işletme adının; ticari işlerde, basılı kâğıtlarda, reklâmlarda vs. kullanılmasının, devredilmesinin yasaklanması ve yine https://….com/ internet sitesinde, şirket adresinde, varsa mağazasında, e- ticaret platformlarında, “…” instagram hesabında ve diğer sosyal medya hesapları dahil her türlü mecrada her türlü kullanımının derhal durdurulması, internet sitelerine ve sosyal medya hesaplarına erişimin engellenmesini, tüm tedbir taleplerinin kabulü mümkün değil ise, bazı tedbirlerinin kabulüne “örneğin işletme adı ve ticaret unvanının 3. kişilere devrinin (yani ttk m. 49 gereği işletmenin 3. kişilere devrinin) dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren yasaklanmasına” karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 6769 Sayılı SMK’nun 7.maddesinde; marka tescilinden doğan hakların kapsamı ve istisnalarının,1-Bu kanunla sağlanan marka koruması tescil yolu ile elde edilir.2-Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin izinsiz olarak yapılması halinde aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır;-Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması, -Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal ve hizmetleri kapsayan, bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, -Aynı, benzer veya farklı mal ve hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması, 6769 Sayılı SMK’nun 29. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiler; -Marka sahibinin izni olmaksızın markayı 7.maddede belirtilen biçimlerde kullanmak -Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, -Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak, olarak düzenlenmiştir. HMK 389.maddesinde; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesini önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” HMK 394. maddesinde;” …ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak kararı veren mahkemeye itiraz edilebilir. İtiraz hakkında verilen karara karşı kanun yoluna başvurulabilir. Bu başvuru öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır.” HMK 341/1.maddesinde; “İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.” 6769 Sayılı Kanun’un 159.maddesinde; “Bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanım ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir” düzenlemeleri mevcuttur. Davacı tarafın 6100 Sayılı HMK’nın 389. ve 6769 Sayılı Kanun’un 159.maddesi kapsamında tedbir talep edebilmesi için davalı kullanımının, kendi markasına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmesi, mevcut durumda değişiklik olacağını, tedbir kararı verilmediği taktirde hükmün infazının zorlaşacağını, imkansız hale geleceğini, bu fiillerden zararının doğduğunu, doğma ihtimali bulunduğunu yaklaşık ispat kuralları çerçevesinde kanıtlaması gerekir. İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafın ileri sürdüğü iddiaların incelenmesinin yargılamayı gerektirdiği, dosyada herhangi bir raporun mevcut bulunmadığı, yaklaşık ispat olgusunun bu aşamada gerçekleşmemiş olduğu, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olmakla; dosyadaki belgelere, inceleme sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından tedbir talep eden davacılar vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 11/11/2022 tarih ve 2022/302 E. Sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/02/2023