Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/281 E. 2023/137 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/281
KARAR NO: 2023/137
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 26/12/2022
NUMARASI: 2022/352 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kozmetik sektöründe faaliyet gösterdiğini, 2013 yılından beri faaliyetleri yoğunlaştırarak arttırdığını, müvekkili şirketin yerel ve uluslararası piyasada tüketicinin ihtiyacı, talebi ve istekleri doğrultusunda ürünler tasarladığını ve bunların piyasaya arzını gerçekleştirdiğini, müvekkili şirketin … tescil nolu markanın hak sahibi olduğunu, davalının colorinn ismi ile müvekkilin markasının ayırt edici özelliği ile kullanım şeklini gösteren ürünlerinin dava dilekçesi ekinde yer alan pdf dosyasında mevcut olduğunu pdf dosyasında taklit konusu şekil, ibare işaretin görüldüğünü, davalının kozmetik sektöründe olduğunu, davalının ithal veya ihraç ettiği ürünlerin ambalajlarında, müvekkil şirketin tescilli markasında mevcut olan iç içe geçmiş S harfleri ile oluşan markanın belirgin ögesine iltibas yolu ile benzerlik gösteren şekil mevcut olduğunu, davalı tarafın müvekkilinin markadan doğan haklarına tecavüzde bulunduğunu, haksız kazanç elde ettiğini, davalının müvekkili şirket ile aynı sektörde faaliyet gösterdiğini, haksız kazanç elde ettiğini beyanla, bahse konu fiillerin önlenmesini, durdurulmasını, ve el konulmasına yönelik ihtiyati tedbir talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava şartı arabuluculuğun gerçekleşmediğini, müvekkil şirketin, 25/12/2014 tarihinde tescil ettirdiği “…” markasını tescil tarihinden bu yana kullanmakta olup marka işareti olarak da iç içe geçmiş iki adet C harfini yine bu tarihten beri fiilen, 12/05/2022 tarihinden beri de tescilli olarak kullandığını (Ek: 25/12/2014 tarih … ve 28.11.2022 tarih … numaralı marka tescil belgeleri) müvekkil şirketin kullandığı bu işaretin davacının tescil ettirdiği iç içe geçmiş yarı eliptik çizgiler ile oluşturulmuş S harfine benzememekle, tüketici tarafından bu işaretle karıştırılabilmesinin imkanı bulunmadığını, davacı vekilinin dosyaya sunduğu 15.04.2022 tarih 2021 … numaralı marka tescil belgesinden de açıkça görülebileceği üzere davacı taraf sadece dava dilekçesinde belirttiği S harfini değil “…” şeklinde bütün logoyu tescil ettirdiğini, davacı vekilinin dilekçesinde belirttiğinin aksine davacı şirketin ne “S” ne de “…” işaretlerini piyasadaki hiçbir ürününde kullanmadığını, kendilerine ait “…com” alan adlı internet sitesinde dahi farklı bir logo kullandığını ,davacı şirket piyasadaki hiçbir ürününde belirtilen logoyu kullanma dığını, dava konusu marka işaretinin sektörde ve tüketici nezdindeki karşılığında davacının herhangi bir katkısı bulunmadığını, Müvekkil şirketin 2014 yılından beri fiili olarak kullandığı logosunu, davacı tarafın logosuna benzeterek elde edeceği bir menfaat bulunmadığını, ortada iddia edildiği gibi bir marka hakkına tecavüz bulunmadığını belirterek haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 26/12/2022 tarihli ara kararıyla; “Dava dilekçesi, ekli belgeler ve dosyadaki markanın tescil tarihine göre, yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece ihtiyati tedbire yönelik verilen ret kararı hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin markası tescilli marka olduğunu, tescilin ayni etkileri bakımından herkese karşı ileri sürülebileceğini, davalının herhangi bir yasal veya iradi gerekçeye dayanmadan müvekkilin tescilli markasına yönelik tecavüz fiilini gerçekleştirdiğini, tecavüz teşkil eden eylem müvekkilinin markasındaki en belirgin ögenin davalının ürünlerinde kullanıldığını, iç içe geçmiş yarı eliptik çizgiler incelendiğinde marka hakkına tecavüz söz konusu olduğunu, davalı internet sitesinde sunduğu ürünleri müvekkilinin tescilli markasına yönelik tecavüz fiilini gösterdiğini, bu durumun açıkça ortada olduğunu, mahkemenin ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerek 6769 sayılı kanunun atfıyla gerek 6100 sayılı kanundaki ihtiyati tedbire yönelik düzenlemeler somut uyuşmazlık bakımından görülen davada ihtiyati tedbir kararını gerekli kıldığını, devam eden tecavüz eylemlerinin durdurulmaması, önlenmemesi; gecikmesinde sakınca bulunan haller kapsamında olacağından ayrıca tescilli markanın korunacağına ilişkin tescilli bir hakkın ayni etkileri ve 6769 sayılı kanunda düzenlenen korumalar bakımından hukuken yerinde olmadığını belirterek istinaf başvurusunun kabulüne mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. 6100 Sayılı HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut olayda, tescilli bir marka hakkına davalı tarafından haksız eylemleri neticesiyle tecavüz edildiği belirtilmek suretiyle, ihtiyati tedbir talebinin kabulü, haksız fiil teşkil eden marka hakkına tecavüz fiillerinin durdurulmasına ve önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı talep edilmiş ise de; bu durumun ancak yargılama sırasında gerekli deliller toplanarak, toplanan delillere göre teknik uzman bilirkişiler aracılığıyla yaptırılacak inceleme sonucu anlaşılabileceği, 6100 Sayılı HMK’nın 390/3. madde gereğince ihtiyati tedbir talebinde bulunulabilmesi için, talep eden tarafça haklılığının yaklaşık olarak ispatı gerektiği bu aşamada, yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığı kanaatiyle, mahkemece bu aşamada tedbir talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin tarih ve 2022/352 E. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/02/2023