Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/28 E. 2023/24 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/28
KARAR NO: 2023/24
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 20/09/2022
NUMARASI: 2022/22 E. – 2022/130 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/01/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetme; Müvekkili şirketin, restoran sektöründe faaliyet gösterdiğini, kendisine ait oluşturduğu markaları TPMK nezdinde koruma altına aldığını, müvekkilinin, “…” ve “…” ismini taşıyan birden fazla markanın sahibi olduğunu, bu markaları eski sahibi …’den büyük yatırımlarda bulunmak amacıyla devraldığını, söz konusu markaların müvekkili tarafından aktif olarak da kullanıldığını, aynı zamanda müvekkili, markasının ismini taşıyan ve İstanbul’da birçok şubesi bulunan “…” restoranlarının da sahibi olduğunu, bu restoranlar hâlihazırda bu marka ve müvekkilinin adı altında işletildiğini bu ad ve ibare ile bilinmekte ve faaliyetlerine bu markalar ile devam ettiğini, bu süreçte ise uzun yıllar adı ile kebapçılık alanında restoran hizmetleri veren “…” markası artık müvekkili lehine ayırt edilebilirlik kazandığı gibi müvekkili, gıda sektöründeki çeşitli faaliyet alanlarında bu marka ile tanındığını, müvekkili, “…” ismini taşıyan birden fazla markanın sahibi olduğunu, bu markalar uzun yıllardan beri müvekkille ait olduğu gibi, söz konusu markalar müvekkili tarafından aktif olarak da kullanıldığını, ancak, davalının tescil aldığı … başvuru numaralı “…” “…”” markası, müvekkiline ait markalar ile iltibas oluşturabilecek nitelikte olduğundan söz konusu markanın 43. sınıftaki hizmetlerinin tümü hakkında hükümsüzlük kararı verilmesi gerektiğini, davalının Usul ve Yasaya Aykırı Olarak Marka Tescil Belgesi Aldığı “…” “…” Markası ve Şekli, Müvekkil Adına Tescilli Olan “…” İbaresi Taşıyan Markalar ile Ayırt Edilemeyecek Düzeyde Benzer olduğu bu benzerlik iltibasa neden olacağını, ancak davalının ise, müvekkilini markalarına benzer ve iltibas oluşturacak şekilde dava konusu “…” “…” ve buna bağlı şekil markasını tescil ettirdiğini, davalının tescil ettirdiği marka, zamanla tanınmış olan müvekkiline ait markanın gücünün ve etkileme alanın zayıflamasına neden olacağını ve “…” ibaresinin tüketici gözünde ürün veya hizmetin kaynağını belirtme fonksiyonunu giderek zayıflatacağını, sonuç olarak müvekkilinin, faaliyet alanındaki saygınlığını, kalitesini ve ayırt edilebilirliğini korumak ve artırmak için kullandığı markalarını Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescil ettirerek üçüncü şahıslara karşı koruma sağladığını, ancak, davalı tarafından tescil edilen markanın ise, müvekkilinin marka sahipliğinden doğan haklarına tecavüz edici nitelikte olduğunu beyan ederek, davalı tarafından tescil ettirilen dava konusu markanın 43. sınıftaki hizmetlerinin hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkili arasında konusu ve tarafları aynı olan davacının aynı hukuki vakıalarla aynı şeyleri talep ettiği derdest bir dosya bulunduğunu, dosyanın Mahkemenin 2020/54 E. Sayılı dosyasında görüldüğünü, (İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/54 E. Sayılı dosyası) bu sebeple işbu dava açısından derdestlik itirazlarının bulunduğunu, davacının işbu davayı açmakta hiçbir hukuki yararı bulunmadığını, huzurdaki davanın açılmasının hukuka aykırılık taşıdığını, davanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu madde 114-115 gereği usulden reddi gerektiğini, diğer sebeplerle öncelikle derdestlik itirazları dikkate alınarak dava şartı noksanlığından ve diğer usuli red sebepleri ile davanın usulden reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde ise davacının haksız ve mesnetsiz davasının tüm talepler yönünden esastan reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; ”… dava, davalı adına tescilli … numaralı “…, …” markasının 43. Sınıflar bakımından davacı markasına benzerlik , gerçek hak sahipliği nedenleri ile hükümsüzlüğüne ilişkin olup, mahkememizin 2020/54 esas sayılı dosyasında yine davalıya ait iş bu davaya konu … numaralı markanın 43. Sınıfta yer alan hizmetler bakımından hükümsüzlüğüne ilişkin olduğu, 2020/54 esas sayılı dosyanın davacının dava dışı … olduğu, dava dışı …’ün hükümsüzlüğe dayanak olarak gösterdiği … esas unsurlu bir çok markanın tescilli sahibi olduğu, dava devam ederken …’ün … esas unsurlu markaların dosyamız davacısı … Limited Şirketine devrettiği mahkememizce de HMK.125/2 md gereğince …’ün davacı sıfatı silinerek davacı olarak … Limited şirketinin eklendiği bu şekilde mahkememizin 2020/54 esas sayılı dosyasının … numaralı markanın hükümsüzlüğüne ilişkin olarak davacısının … Limited Şirketi davalının ise … olduğu ve mahkememizin iş bu 2022/22 esas sayılı dosyası ile tarafların ve dava konusunun aynı olduğu anlaşıldığı, HMK nın dava şartlarını düzenleyen 114/ı maddesi gereğince aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması şartının dava şartı olarak belirtildiği, bu şekilde derdestlik nedeni ile dava şartı oluşmadığından davanın usulden reddine …” şeklinde gerekçeyle davanın derdestlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; “…” ve “…” ibareli markaların, eski sahibi olan …’den devralındığını, bu markaların aktif olarak kullanıldığını, davacının gıda sektöründeki çeşitli alanlarda bu marka ile tanındığını, Dava konusu “…” “…” ibareli markanın müvekkili markası ile iltibas oluşturduğunu, Diğer yandan Mahkemece derdestlik değerlendirmesine esas alınan İstanbul Anadolu 2. FSHHM’nin 2020/54 esas sayılı dosyasının davacı tarafından açılmadığını, davalısı aynı olsa da, bu davanın markalar davacı tarafından devralınmadan önce dava dışı … tarafından ikame edildiğini, her iki dava arasında bağlantı bulunduğunu, dolayısıyla bu davaların birleştirilmelerine karar verilmesi gerektiğini beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Eldeki dava, davalı adına tescilli … numaralı “…, …” markasının 43. sınıf bakımından iltibas nedeni ile hükümsüzlüğüne ilişkin olup, aynı Mahkemenin 2020/54 sayılı dosyasında; davacının dava dışı …, davalının ise eldeki davalıyla aynı olduğu, dava konusunun yine eldeki dava konusu ile aynı olup, aynı markanın 43. sınıf bakımından hükümsüzlüğünün talep edildiği bir dava görüldüğü, ancak bu dava devam ederken markanın eldeki davanın davacısına devredildiği, bu hususta yanlar arasında bir çekişme bulunmadığı ve Mahkemece markayı devralanın davaya taraf olarak dahil edildiği, dolayısıyla mevcut durumda her iki dosyada da, davaların konusunun sebebinin ve taraflarının aynı hale geldiği, her ne kadar derdestliğe esas alınan davanın ilk haliyle davacısı farklı olsa da; bu davada markanın hükümsüzlüğü talep edilmiş olmakla, verilecek kararın ancak markanın adına tescilli olduğu kişi hakkında infazı kabil olacağından ve HMK’nun 125.maddesi hükmüne göre, davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişinin, görülmekte olan davada davacı yerine geçeceği ve davanın kaldığı yerden itibaren devam edeceği anlaşıldığından, markayı devralanın sonradan davaya taraf olarak dahil edilmiş olmasında bir usûlsüzlük bulunmadığı, bu nedenle konusu, sebebi ve tarafları aynı olan dava nedeniyle eldeki davanın HMK’nun 114. ve 115.maddeleri uyarınca derdestlik dava şartından dolayı usûlden reddedilmesinde bir isabetsizlik olmadığı görülmüştür.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 2. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20/09/2022 tarih ve 2022/22 E., 2022/130 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 12/01/2023