Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/258 E. 2023/154 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/258
KARAR NO: 2023/154
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02.12.2022
NUMARASI: 2022/503 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati haciz kararı; İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/228 D.İş sayılı dosyasında, 120.000 USD bedeli bonoya ilişkin olarak, % 15 teminat karşılığında ihtiyati haciz kararı verilmiştir.İhtiyati haciz kararına karşı itiraz; İhtiyati haciz kararına karşı borçlular … ve … Tic Ltd Şti vekilinin 27/07/2022 tarihli dilekçesi ile itiraz edildiği, itiraz dilekçesinde; davacıların davalı şirketin ortaklarından olduğu, …’ın şirket parasını zimmetine geçirdiği, rekabet yasağına aykırı davrandığı, … lehine şirket araçları üzerinde rehin tesis edildiği, yöneticilikten azledilmesi için dava açıldığı, ayrıca suç duyurusunda da bulunulduğu, borçlu …l’ın şirket hesabından şahsi hesabına karşılığı olmaksızın EFT yoluyla 620.000,00-TL geçirdiği ve ayrıca 3.500.000,00-TL’lik araç rehini yapıldığı, diğer yandan evrakta sahtecilik yapıldığı, dosyaya konu asılsız borç teminat altına alındığından verilen ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya aykırı olduğu iddia edilmiştir. İhtiyati hacze itirazın duruşmalı olarak olarak yapılan incelemesi neticesinde İlk Derece Mahkemesi tarafından 02.12.2021 tarihli ara karar ile; ”… alacağa dayalı ödeme ticari teamüllere ve vergi mevzuatına aykırı olarak elden yapıldığı iddia edilmiş olup, audi araç alım aşamasına ilişkin beyan dışında başkaca bir delil sunulmamış olup; asıl ilişkide kambiyo senedi, taşınır rehni verilmesine sebeb olan borcun farklı olduğu davalı tarafça son dilekçesinde beyan edilmiş ise de, gerek cevap dilekçesinde gerekse davalı …’in savcılık ifadesine göre rehnin ve kambiyo senedinden kaynaklanan alacağın aynı esas ilişkiden kaynaklandığı, ayrıca aynı borç ilişkisinden dolayı kambiyo senedi ve rehin verildiği beyan edilmesine rağmen savcılık savunmalarında kambiyodan bahsedilmediği, sonradan da kambiyo senedinin çıktığı, …’in sadece …’ı tanıyıp şirketi bilmediği beyanına göre … alım ilişkisi nasıl davacı şirketle kurulduğu şüphede olup, tüm bunlara göre yaklaşık ispatın ihtiyati haciz açısından bu aşamada kalkmış olduğu, her ne kadar rehinle temin edilmiş alacağın kambiyo senedine de bağlanması halinde öncelikle rehne başvuru zorunluluğu bulunmasa da ihtiyati haczin icra takibi mahiyetinde olmadığı, dava konusu kambiyo senedinin rehne esas ilişki kapsamında verildiğinin cevap dilekçesinde de beyan edildiği, İİK 257’nci maddesinin 1’nci fıkrası uyarınca “Rehinle temin edilmemiş” alacak şartının sağlanmadığı…” gerekçeleriyle itirazın kabulüne, daha önce verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmiş, bu karara karşı davalı yanca istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, …’a … marka aracı satın almak üzere 120.000 USD para verdiğini, ancak, … tarafından ilana konu aracın diğer şirket yetkilisi davacı … tarafından başkasına satıldığı, aynı model başka bir araç getirileceği, paranın şirketin finans işleri ile de ilgilenen …’e teslim edildiği söylenerek müvekkiline … Tic. LTD. ŞTİ. tarafından düzenlenen 120.000 USD bedelli senet verildiğini, Bir diğer borçlu …’ün de itirazlarının haksız ve kötü niyetli olduğunu, zira takip konusu senedin lehtarının da kendisi olduğunu, cirolamak suretiyle senedi …’a devrettiğini, … tarafından da ciro edilerek müvekkiline teslim edildiğini, ciro silsilesinin aynen dava dilekçesinde iddia edilen temel ilişki ile uyumlu olduğunu, Müvekkilinin istediği şartlarda aracın anlaşılan sürede temin edilemediğinden ve davacıların da parayı iade edemeyeceklerini ama istenilen aracı bulacakları söylendiğinden, müvekkilinin dava konusu senedi almayı kabul ettiğini, teslim ileri bir tarihte olacağından ve henüz ortada olmayan bir araç için fatura da kesilemediğinden ödemelerin elden yapılmasının talep edildiğini, sonuç olarak müvekkilinin, araç fiyatlarındaki artış ve enflasyondan en az etkilenecek şekilde ödemesini gerçekleştirdiğini, bunun dışında vergi yükünden kurtulmak için müşterilerden bu meblağın elden ödenmesinin talep edilmiş olmasının, müvekkilinin senede bağlanmış alacağını ortadan kaldırmadığını, müvekkilinin teslim etmiş olduğu 120.000 USD nakit karşılığında, aynı miktarda senet teslim alındığını, senede karşı senet ile ispat kuralı gereği davacı tarafın, borçlu bulunmadığı iddiasını ancak aynı kuvvette bir belge ile ispat etmesi gerektiğini, İlk derece mahkemesinin usul hukukunun bu temel ilkesini hiçe sayan kararında hukuka uyarlık bulunmadığını, İhtiyati hacze ilişkin senet üzerindeki ciro silsilesi incelendiğinde, alacaklı müvekkilinin iyi niyetli üçüncü kişi olduğunu, iyi niyetli üçüncü kişi ve yetkili hamil olan müvekkiline karşı ortaklar arsındaki defilerin ileri sürülemeyeceğini, nihayetinde iyi niyetli ve yetkili hamil olan müvekkilinin ne aracına kavuştuğunu ne de yapmış olduğu ödemesini geri alabildiğini, Müvekkilinin Emniyet ifadesindeki beyanında; şirketin diğer yetkililerini tanımam, anlamında bir cümle kullandığını, ancak …’ı tanıdığını ve galeri işletmesi olduğunu belirttiğini, kaldı ki müvekkilinin araç satın alırken şirketin tüm yetkili müdürlerini ve personellerini tanımak zorunda da olmadığını, bunun müvekkilinden beklenmesinin kabul edilemeyeceğini, Mahkemece rehin ile kambiyo senedinin aynı temel ilişkiden kaynaklandığı ve rehinle tesisi edilen alacağın ihtiyati hacze konu olamayacağına karar verilmiş ise de; dava konusu kambiyo evrakına dayalı alacak ile rehinle temin edilen alacağın birbirinden farklı olduğunu, aynı hukuki sebebe dayanmadıklarından mahkemenin aksi yöndeki kabulü hatalı olduğunu, davalı tarafça da aksi yönde bir delil dosyaya sunulmadığı halde sadece davacıların iddia ve beyanlarına dayanan bu kabul ile ihtiyati haczin kaldırılmasının hukuka aykırı olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen 02.12.2021 tarihli ara kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep; kambiyo senetlerinden olan 120.000 USD bedelli bonoya istinaden verilen ihtiyati haciz kararına itiraz edilmesi üzerine, İlk Derece Mahkemesince 02.12.2021 tarihli ara karar ile verilen ”ihtiyati hacze itirazın kabulü ile daha önce verilen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına” ilişkin kararının istinaf yoluyla incelenmesine ilişkindir. İhtiyati haciz ve ihtiyati hacze itiraz 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 257. vd maddelerinde düzenlenmiştir. 2004 Sayılı İİK’nın 265/1. maddesi gereğince borçlu, kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haciz kararına karşı; ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı, huzuru ile yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Somut olayda ihtiyati haciz kararı kambiyo senedinden kaynaklansa da, İİK’nun İhtiyati haciz şartları başlıklı 257.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının ihtiyati haciz isteyebileceği, somut olayda kambiyo senedinin düzenlenmesine kaynaklık eden temel ilişkinin araç satım ilişkisi olduğunun iddia edildiği, gerek ihtiyati haciz talep edenin bağlantılı soruşturma aşamasında vermiş olduğu ifade ve gerekse karşı tarafın kabulüne göre, araç satım ilişkisinden kaynaklanan alacağa yönelik olarak başka araçlar üzerinden yapılan bir sözleşme ile teminat sağlandığı görülmekle, rehin ile kambiyo senedinin aynı temel ilişkiden kaynaklandığı ve rehinle tesisi edilen alacağın ihtiyati hacze konu olamayacağına yönelik Mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, somut olayda İİK’nun 257.maddesinde belirtilen şartların gelinen aşamada gerçekleşmediği anlaşılmakla, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında ve gerekçede hata edilmediği, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02.12.2022 tarih ve 2022/503 E. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/02/2023