Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/21 E. 2023/248 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/21
KARAR NO: 2023/248
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 07/10/2022
NUMARASI: 2021/375 E. – 2022/122 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir Ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil …, uzun yıllardır sinema sektöründe faaliyet gösteren son yıllarda da “…”, “…” ve “…” isimli filmlerin yapımcılığını gerçekleştirdiğini, filmler üzerindeki mali hakların ise, davalı … tarafından kullanılmakta olduğunu, söz konusu sinema filmleri üzerindeki umuma iletim hakkını radyo-TV, uydu ve kablo gibi telli veya telsiz yayın yapan kuruluşlar vasıtasıyla veya dijital iletim de dahil olmak üzere işaret ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla yayınlamak, yayınlanması için lisans vermek suretiyle kullandığını, FSEK m.80 “Fonogramlara tespit edilmiş icraların ve filmlerin, her ne suretle olursa olsun umuma iletilmesi halinde, bunları kullananlar, eser sahiplerinin yanısıra, icracı sanatçılara ve yapımcılara veya ilgili alan meslek birliklerine de bu kullanımlara ilişkin uygun bir bedeli ödemekle yükümlüdürler” hükmü uyarınca “…”, “..” ve “…” sinema filmlerinin yapımcısı olan müvekkil …’a, bu filmlerin umuma iletimlerinde kullananıp davalı … Anonim Şirketi’nin “uygun bedel ödeme” yükümlülüğü kapsamında fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 15.000-TL’nin ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkil şirkette 30/04/2021 tarihine kadar belirsiz süreli iş akdi ile çalıştığını, müvekkil şirkette bağımlılık unsuru ile çalışan bir şahıs olması sebebiyle bağımlılık unsuru kapsamında uyuşmazlığa bakmakla görevli mahkemenin İş Mahkemesi olduğunu, davacının işverenin direktifi içinde iş görmesi nedeniyle de işbu davada görevli mahkemenin İş Mahkemeleri olduğunu, davacının iddialarının yerinde olmadığını, yapımcılık karinesi üzerinden esas yapımcıya tazminat davası açılamayacağını, tarafın usule aykırı, haksız ve mesnetsiz davasının arabuluculuk dava şartı eksik olduğuna karar verilerek, tamamlanması için Arabuluculuk Kanunu md. 18/a hükmü gereği davacıya süre verilerek aksi halde bu sebeple dava şartı noksanlığından davanın usulden reddi gerektiğini, belirsiz alacak davası açılmasında HMK md. 107 hükmüne göre sebepler oluşmadığının kabul edilerek davacıya talep etmekte olduğu 10 milyon TL için beyanda bulunmasının HMK md. 107/2 hükmü gereğince karar verilmesine aksi halde dava bedelinin 10 bin TL olarak belirlenmesini, dava değerinin 10 milyon TL olarak belirlenmesi halinde eksik harç yatırılmadığı halde davanın usulden reddini, aktif dava husumeti olmayan ve yapımcı sıfatına ilişkin bir tespit talebi de olmayan davacının tazminat taleplerinin HMK gereğince sıfat yokluğundan usulden reddini, davacı yapımcılık sıfatının tespitini talep etmekte ise talep sonucu belli olmayan davalının bu eksikliği gidermemesi halinde HMK.119 hükmü gereğince davanın usulden reddini, davanın görevsiz mahkemeden açılmasından dolayı usulden reddini, davacının gerek tazminat taleplerinin çeşitlenmesi gerekse FSEK hangi tazminat hüküm talebine dayandığı açık olmadığından talebin açık olmaması karşısında fikri haklar hususunda tahkikat yapılmaya elverişli talep eksikliğinden, sorumlululuğun hangi madde kapsamında talep edildiği açık olmadığından HMK md. 119 hükmü kapsamında davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “Somut olayımızda da yukarıda ifade edildiği üzere iş sözleşmesi ve davacının kendi beyanları ile görev tanımının idari yapımcı ya da genel yapım sorumlusu şeklinde yapımcı adına bir filmin gerçekleştirilmesi için yardımcı pozisyonda olan kişilerden olduğu anlaşılmaktadır. Davacının eser üzerinde mali haklarının bulunmadığı, 02.05.2016 tarihli sözleşmenin davalı ile davacı arasında bir iş sözleşmesi olarak düzenlendiği, sektörel uygulamalar ve işleyiş dikkate alındığında, bir “ortak yapım sözleşmesinin” esaslarını taşımadığı, davacının FSEK md.80 bağlamında yapımcı olarak değerlendirilmeyeceği , sektörel işleyişte yapımcının film ile alakalı olarak eser sahipleri ve icracı sanatçılarla devir anlaşmaları yapan konumda bulunduğu, davacının bu tür bir sözleşmesel konumunun olmaması nedeniyle bu bakımdan da FSEK md. 80 bağlamında yapımcı sayılamayacağı, bu doğrultuda, davacının, “eserin ilk yapımcısı”na tanınan FSEK tarafından tanımlanan bağlantılı hak sahipliği sıfatına sahip olmadığı, diğer bir deyişle, davacının FSEK md.80 hükmü anlamında bağlantılı hak sahibi olmadığı; yapımcı sıfatının bulunmadığı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2015/21-139 Esas, 2018/316 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere hizmet Akdi kapsamında, FSEK’ten kaynaklanmayan işçi işveren arasındaki uyuşmazlıklara bakma görevinin İş Mahkemelerine ait olacağına ilişkin hüküm uyarınca iş veren direktifi altında yapılan faaliyetin yapımcılık sıfatı kazandırmayacağına dair somut olay bakımından yapılan değerlendirme sonucu taraflar arasındaki davada 5846 Sayılı Yasadan kaynaklanan bir hakkın varlığı, yokluğu veya ihlale ilişkin bir uyuşmazlığın bulunmadığı, uyuşmazlığın ayrıntılı olarak açıklandığı üzere iş sözleşmesinden kaynaklandığı, bu meyanda davalı yanın itirtazları haklı görülerek mahkememizin görevli olmadığı sonucuna varılarak davanın görevsizliğine” dair karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı tarafından yasal süresi içinde cevap dilekçesi ibraz edilmediğini, ilk cevap süresi iki hafta daha uzatılmakla 16/11/2021 tarihine kadar uzadığını, cevap dilekçesinin 17/11/2021 tarihinde süresi geçtikten sonra ibraz edildiğini, cevap süresinin geçmesi ile davalı tarafın iddia ve savunmasını değiştirme ve genişletme yasağı kapsamına girdiğini, muvafakatları bulunmadığını, davalının müvekkilin kanuni gereği ve fiilen davaya konu filmlerin yapımcısı olduğu hususunun aksini ispat edemediğini, müvekkilinin yapımcı olduğu yönünde karine mevcut olduğunu, karineyi destekler şekilde dava dilekçesine sunulan deliller incelendiğinde de müvekkilin filmin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcı olduğunun açıkça anlaşıldığını, FSEK madde 80 uyarınca filmleri kullanan davalıdan uygun bedel alınarak müvekkile verilmesi gerektiğini, Yargıtay’ın süregelen içtihatları uyarınca da FSEK madde 80’in tek başına uygun bir bedel olarak tazminat talep etme hakkı olarak değerlendirildiğini belirterek istinaf talebinin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Gerekçeli karar tebliğ edilmeden istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi sunulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, süresi içinde istinaf yoluna başvurulmaması nedeniyle kararın 27/12/2022 tarihinde kesinleştiğini belirterek davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine ve kesinleşme şerhi düzenlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; davacının “…”, “…” ve “…” isimli sinema filmlerinin yapımcısı olduğu iddiasına dayalı mali hak ihlaline dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. Davalı, görevsizlik ve davanın reddi gerektiği savunmasında bulunmuştur. Davacının, işçi sıfatı ile davalı şirket nezdinde 02.05.2016 tarihli belirsiz süreli iş akdi ile bağımlılık unsuru kapsamında çalıştığı; taraflar arasında görülen iş davası kapsamında SGK kayıtlarına göre 23/06/2016 tarihinden 01/03/2021 tarihine kadar 2654.03 Meslek Kodu altında net 30.000-TL Aylık Ücret ile “Sinema Yapımcısı” görevinde sigortalı çalıştığı, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1068 Esas sayılı dosyasında davalının/ işbu dosya davacısının davalı şirkette Ceo olarak çalştığını, hem yapımcılık hem de şirket yönetiminde sorumlu olduğuna dair beyanlarda bulunduğu, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinin 5. maddesi kapsamında tarafların görevleri, 12. maddesi kapsamında fikri ve sınai mülkiyet hakkı belirlenmiştir. Görev; 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c; 115/1-2 maddeleri gereği dava şartları re’sen gözetilen hususlardandır. Fikri ve sınai haklar mahkemeleri ihtisas mahkemeleridir. İş bu mahkemeler, 5846 sayılı Yasa’nın 76. maddesi uyarınca Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan davalara, SMK ile düzenlenmiş olan marka, patent, tasarım gibi uyuşmazlık konusu davalara bakmakla görevlidir. Davacı, FSEK md. 80 bağlamında sinema filmi yapımcısı sıfatını taşıdığını iddia etmektedir ancak eldeki davada iş sözleşmesi ve davacının kendi beyanları ile görev tanımının idari yapımcı ya da genel yapım sorumlusu şeklinde yapımcı adına bir filmin gerçekleştirilmesi için yardımcı pozisyonda olan kişilerden olduğu belirlenmiştir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca, İş Mahkemeleri Kanunu m.5 kapsamında iş mahkemelerinin görevli olduğu, davanın iş sözleşmesinden kaynaklanana alacağa ilişkin olduğu yönündeki ilk derece Mahkemesinin kararı isabetli bulunmuştur. Davacının istinaf başvurusu yerinde bulunmamakla 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak oy çokluğu ile aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 4. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 07/10/2022 tarih ve 2021/375 E., 2022/122 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70-TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20-TL daha harcın davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz başvurusunda bulunma yasa yolu açık olmak üzere, oy çokluğuyla karar verildi. 16/03/2023
MUHALEFET ŞERHİ: Davacı dava dilekçesinde “…”, “…” ve “…” sinema filmlerinin yapımcısı olduğunu ileri sürerek davalı şirketten FSEK 80. madde kapsamında fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 15.000,00 TL ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece davacının davalı şirkete bağımlılık unsuru ile çalışan bir personel olduğu, görev tanımının idari yapımcı ya da genel yapım sorumlusu şeklinde yapımcı adına bir filmin gerçekleştirilmesi için yardımcı pozisyonda olan kişilerden olduğu, eser üzerinde mali haklarının bulunmadığı, 02/05/2016 tarihli sözleşmenin ortak yapım sözleşmesi esaslarını taşımadığı, davacının FSEK 80. madde bağlamında yapımcı olarak değerlendirilemeyeceği, sektörel işleyişte yapımcının film ile alakalı olarak eser sahipleri ve icracı sanatçılarla devir anlaşmaları yapan konumda bulunduğu, davacının eserin ilk yapımcısına tanınan FSEK tarafından tanımlanan bağlantılı hak sahibi sıfatına sahip olmadığı, hizmet akdi kapsamında FSEK’ten kaynaklanmayan işçi-işveren arasındaki uyuşmazlıklara bakma görevinin İş Mahkemeleri’ne ait olacağından görevsizlik kararı verilerek dosyanın talep halinde İstanbul Nöbetçi İş Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir. FSEK 76. maddeye göre bu kanunun düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan dava ve işler ile, bu kanundan kaynaklanan ceza davalarında görevli mahkeme Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 156. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen mahkemelerdir. Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 156. maddesine göre bu kanunda öngörülen davalarda görevli mahkeme Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi ile Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi’dir.Davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü alacak talebinin, her üç filmin yapımcısı olduğu iddiası ile davalıdan FSEK 80’e göre talep edilen tazminat istemi olduğu, davacının talebi gözönünde bulundurulduğunda, bu davaya bakma görevinin FSEK 76 madde,6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 156. maddesi gereğince Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla, mahkemece davanın esasına girilerek ve davacının yapımcı olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken anılan gerekçeyle iş mahkemesinin görevli olduğundan bahisle verilen görevsizlik kararı, bu nedenle hukuken yerinde değildir. Tüm bu nedenlerle davacının istinaf başvurusunun 353/1-a-3 maddesi gereğince kabulüne, mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına, dosyanın inceleme yapılmak üzere ait olduğu ilk derece mahkemesine iade edilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.