Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/204 E. 2023/1430 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/204
KARAR NO: 2023/1430
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 24/11/2022
NUMARASI: 2009/11 E. – 2022/157 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin “…” markasını 90’lı yılların başından beri kullandığını ve markayı uluslararası platformda tanınır bir marka haline getirdiğini, marka ve logosunun davacı şirket ortağı ve yetkilisi … tarafından 1991 yılında, … adlı bir tasarımcıya özel olarak yapılıp tasarlandığını, şirketin “…” markasını ve logosunu … marka tescil numarası ile Hizmet Markası olarak … Tic. Ltd. Şti. adına 35. emtia sınıfında 11/04/2007 tarihinde tescil ettirdiğini ve hizmet kalitesi ile haklı bir üne kavuşturduğunu, şirketin bu marka ile halen hizmet faaliyetlerine devam etmekte olduğunu ve kendisine iyi bir pazar payı oluşturduğunu, “ …+Şekil” ibareli markanın davalı şirket yetkilileri tarafından … başvuru numarası ile 09, 11, 37 ve 42. emtia sınıfından tescilinin yapıldığını ancak davacı şirket tarafından TPE’ye yapılan marka itiraz başvurusunun 08/11/2007 tarihinde kabul edildiğini ve 2007-M-5532 sayılı YİDK kararı ile davalı şirketin marka tescilinin hükümsüz kılındığını, buna rağmen davalı şirketin markayı işletmesinde 35. sınıfta perakende satış yapmak sureti ile hizmet markası olarak kullandığını, bu durumun Kartal 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/268 D. İş sayılı dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporu ile sabit olduğunu, davalıların yapılan tüm sözlü uyarılara rağmen davalıların markayı haksız ve izinsiz olarak kullanmaya devam ettiklerini, davacı şirket adına tescil edilmiş markanın davalı tarafından kullanılmasının hiçbir hak ve izine dayanmadığını, bu durumun haksız rekabet nedeniyle davacı markasına tecavüz oluşturduğunu belirterek, bu nedenlerle davacının marka haklarına teacvüzün önlenmesine, bu markaların kullanıldığı tabelaların sökülmesine, reklam vasıtası, basılı evrak ve ürünlerin toplatılmasına, kararın masrafı davalıdan alınmak suretiyle tirajı en yüksek 5 gazeteden birinde ilanına, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 15.000,00 TL manevi, 10.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile davalı şirketin ortakları olan … ve …’ın murisi olan … ile davacı şirketin %99 ortağı ve yetkilisi olan … arasında İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında 26/10/1993 tarihinde …. Ltd. Şirketi’nin kurulduğunu, davacı şirketin ise 03/10/1991 tarihinde … sicil numarası ile Ankara’da kurulmuş olup, şirketin %99 hissesinin …’ye ait olduğunu, davalı şirket ortaklarının murisi olan … ile davacı şirketin yetkilisi … arasında, …’nin şirkete ihaneti sonucu oluşan anlaşmazlık nedeni ile Kadıköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2005/19 Esas sayılı dava dosyası ile davalar ile birlikte karşılıklı müdürlükten azil ve şirketin fesih ve tasfiye davaları açıldığını, yapılan yargılama sonunda … Ltd. Şirketi’nin fesih ve tasfiyesine karar verildiğini, bu kararın temyiz incelemesinin halen Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2007/7073 E. sayısında devam ettiğini, bu dava dışında taraflar arasında Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemelerinde muhtelif davalar açıldığını, dava dışı …. Ltd. Şirketi’ne ait … numaralı Marka Tescil Belgesi ile “…+Şekil” ibareli marka 06, 07 ve 35. sınıflar için 16/10/2001 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle tescil edilmiş ise de, davacı şirket yetkilisi …’nin bu şirketin %50 ortağı ve yetkilisi olması nedeni ile bu şirkete ait markayı tek taraflı iptal ettirerek davacı şirket adına tescil ettirmesi üzerine, bu tescilin iptali için Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2006/267 Esas sayılı birleşen dava dosyalarında iptal davası açıldığını, dava dışı … Ürn. Paz. Ltd. Şirketi tarafından müşterek marka olarak kullanılan dosyada mevcut marka tescil belgesinde gösterilen şekil ve ibareyi, …. Ltd. Şirketi’nin ortak ve yetkilisi … tarafından kullanma izni verilmesi nedeni ile davalı şirket tarafından kullanmaya başlandığını, hatta bu markanın tescili için TPE’ye başvuruda bulunduğunu ve davacı şirket yetkilisinin itirazı üzerine tescil talebinin reddedildiğini, davacı şirket yetkilisinin davalı şirketin bilgisi dışında … hizmet markası adı altında 11/04/2007 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle 35. sınıfta kendi adına tescil ettirdiğini, bu tescilin iptali için hak sahibi olan …. Ltd. Şti. tarafından iptal davası açılacağını, davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/145 Esas sayılı dava dosyasında haksız rekabetin tespiti ve men’i ile şirketin ticaret unvanında yer alan “…” ibaresinin ticaret sicilinden terkinine dair davanın mevcut olduğunu ve gidişatı için Yargıtay’da bulunan Kadıköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/19 Esas sayılı dosya sonucunun beklendiğini, İstanbul 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2005/115 Esas sayılı davasının dava dışı …. Ltd. Şirketi tarafından davacı aleyhine marka hakkına tecavüzün men’i ve giderilmesi, davalı şirket unvanının sicilden terkini yönünden açılan tazminat davası olduğunu, İstanbul 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2006/255 Esas sayılı dava dosyasında davacı tarafından dava dışı … Ltd. Şirketi aleyhine marka hakkına tecavüzün men’i, “…” ibaresinin ticaret sicilinden terkini hakkında açılan dava olduğunu, dava dışı …. Ltd. Şirketi tarafından davacı aleyhine Kadıköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/145 Esas sayılı dava dosyasında, haksız rekabetin tespiti ile men’i yönünden açılan dava ve davacı tarafından bu davaya karşı açılan mukabil davaların reddine karar verildiğini ve temyiz kanun yolu ile Yargıtay’a sunulduğunu, bahsi geçen bu davaların dava dışı …. Ltd. Şirketi lehine sonuçlanması halinde davacının dayandığı markanın iptal edileceğini, bu nedenle bu davaların sonucunun beklenmesi gerektiğini, davalı şirket ortaklarının murisi, dava dışı … Ltd. Şirketinin %50 ortağı ve yetkilisi olan … meydana gelen davalar nedeni ile müşterek marka haline gelen “ …” şekil ve ibareli işaretlerin davalı şirket tarafından kullanılmasına muvafakat ettiğini ve bu muvafakat üzerine davalı şirket tarafından verilen izne istinaden bu markanın kullanıldığını, davacı şirket ortaklarının murisi … 26/11/2007 tarihinde vefat ettiğini, bu sebeple müşterek marka haline gelen markayı davalı şirketin aldığı izne istinaden kullanmakta olup, haksız rekabete yol açmadığını, davalı şirketin gerek yapılan tespit ve gerekse dosyaya ibraz edilen tescil belgesi karşısında markasını “…” olarak değiştirdiğini ve davacı adına tescilli markayı kullanmaktan vazgeçtiğini, davacının tescil ettirdiği “ …” şekil ve ibareli markanın 35. sınıfta tescil edilmiş olup, 35. sıra “Büro hizmetleri, iş yönetimi idaresi ve bu konularla ilgili danışmanlık hizmetleri (Muhasebecilik hizmetleri dahil) açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri” olarak davacı adına tescil edildiğini, davalı şirketin bu emtia sınıfında davacı adına tescil edilen markayı ve “… ” ismini aldığı izne istinaden kartvizitlerinde kullandığını, herhangi bir üretim yapmadığını, sadece yurtdışından ithal ettiği ürünlerin pazarlama ve dağıtımını yaptığını, ithal ettiği bu ürünlerin pazarlama ve dağıtımını yaparken bu ürünlerde “…” markasını kullanmadığını, bu suretle üretim yapmaması, sadece yurtdışından ithal ettiği yabancı markalı ürünlerin ithal ve dağıtımını yapması nedeni ile davalı şirketin maddi tazminatla sorumlu tutulamayacağı gibi, manevi tazminat koşullarının da oluşmadığını, ithal edilen ürünlerin davacı markası ile iltibas yarattığı ve tazminata yol açacağı hususunda davacı tarafın dava dilekçesinde bir iddia ileri sürmediğini, diğer taraftan talep edilen manevi ve maddi tazminatın koşullarının oluşmadığını ve talebin fahiş olduğunu, yurt dışından ithal edilen ürünlerin davacı markası ile iltibas yarattığı ve davacının ürettiği mallardan daha kalitesiz olduğunun davacı tarafça ileri sürülüp, bu konuda herhangi bir iddiada bulunulmadığını ve davalı şirketin bu markayı kullanması nedeni ile davacı satışlarında bir düşüş olduğunun iddia edilmediğini, davacının delil olarak dayandığı Kartal 4.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/268 D.İş sayılı tespit dosyasından alınan raporda tespit yapılan yerde halen davalı şirket yanında … Şirketi ile … Ltd. Şirketi’nin bulunduğunu, bu konuda Kartal 4.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/79 D.İş sayılı dosyasından delil tespiti talep edildiğini, tespit sırasında görüldüğü belirtilen davacı adına tescilli “…” isim ve markasının halen aynı yerde bulunan dava dışı … Ltd. Şirketi tarafından kullanıldığını, müşterek marka olan markanın verilen izne istinaden yalnız davalı şirket yetkilisi …’ın kartvizitinde kullanıldığını, başkaca pazarladığı emtialarında bu markayı kullanmadığını, kötüniyetli olmaması nedeni ile maddi ve manevi tazminat koşullarının da oluşmadığını, davacının adına tescil ettirdiği markanın dava dışı … Ltd. Şirketi ile birlikte kullandığı müşterek marka olduğunu, dava dışı … Ltd. Şirketi yetkilisi tarafından müşterek marka haline gelen bu markanın kullanılmasına izin verildiğini, davacı ile dava dışı şirket arasında açılan muhtelif davalar bulunduğunu ve davacı markasının iptalinin talep edildiğini, bu davaların sonuçlanması halinde davacının markaya tecavüzden dolayı talep ve dava hakkı olamayacağını, davalı şirketin herhangi bir üretim yapmadığını, sadece yurtdışından ithal ettiği malların pazarlama ve dağıtımım yaptığı, davada davacı tarafın ithal edilen malların davalıi şirket tarafından üretilen mallara zarar verdiği ve değerini düşürdüğü iddiasının ileri sürmediği, bu nedenle olayda manevi tazminat koşullarının oluşmadığını, maddi tazminat yönünden ise maddi tazminatın koşullarını saptayan davacı satışlarında düşüş meydana geldiği hususunun dava dilekçesinde ileri sürülmediğini, kaldı ki, talep edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu belirterek, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini, davalı şirketin davacıya ait markayı “…” olarak değiştirmiş olduğundan ve davacıya ait tescilli markayı artık bu aşamada kullanmadığından buna göre karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “Somut olaya bakıldığında; davacının dava dilekçesinde … numaralı “… markasına dayandığı, bu markanın da davalı şirketin markayı kullandığı “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri” için tescilli olmadığı, yalnızca 35. sınıfta “Büro hizmetleri, İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık hizmetleri (muhasebecilik hizmetleri dahil), Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri” için tescilli oluğu, bu nedenle “…” markasının farklı sınıflarda kullanılmasının davacının markasına tecavüz teşkil etmeyeceği kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davacı vekili rapora itiraz dilekçesinde … tescil numaralı “…” markasına ve … tescil numaralı “…” markasına dayanarak itirazda bulunmuşsa da, dava dilekçesinde bu markalarla ilgili bir iddiasının bulunmadığı, … tescil numaralı markanı zaten dava tarihinden sonra başvurusu yapılan bir marka olduğu, … tescil numaralı markanın ise esas unsuru “…” olduğu, bilirkişi raporuna itiraz aşamasında ileri sürülen bu itirazın iddianın genişletilmesi niteliğinde olduğu, davalı tarafça buna açıkça muvafakat verilmediğinden bu konuda incelenme yapılmasına gerek olmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen ve kesinleşen 2014/483 Esas, 2020/210 Karar sayılı kararla, davacı şirket yetkilisi … yetkisini aşarak ve kötü niyetli olarak davalı şirket yetkililerinin murisi … ile birlikte yetkilisi oldukları dava dışı … Limited Şirketi’ne ait … tescil numaralı “…” markasını iptal ettirerek aynı gün %99 hisse sahibi ve yetkilisi olduğu davacı şirket adına … tescil numaralı “…” markasını tescil ettirdiğinin yargı kararı ile kesinleştiği, … tescil numaralı markanın terkin işleminin iptal edildiği, davacıya ait … tescil numaralı markanın hükümsüz kılındığı, davacı şirketin kötü niyetle elde ettiği marka hakkına dayanarak Mahkememizdeki bu davayı açtığı, hukukun kötü niyeti korumayacağı, davalı şirketin dava dışı … Ltd. Şirketi yetkilisi … veridği 24/12/2004 tarihli izin belgesi uyarınca “…” markasını ve ticaret unvanını kullandığı, Ankara 3. Fikri ve Sınai haklar Hukuk Mahkemesi’nin kararı ile “…” markasının haklarının yeniden davalıya marka kullanma izni veren dava dışı … Ltd. Şirketi’ne döndüğü, bu nedenle de davalının marka kullanımının markaya tecavüz teşkil etmediği anlaşılmakla,” davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporları ile tespit edilen hususların ilk derece mahkemesi tarafından dikkate alınmadığını, daha önce İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013 / 728 E. sayılı kesinleşmiş kararı ile davalı şirketin unvanında yer alan “…” ibaresinin unvandan ve sicilden terkinine karar verildiğini, davalı şirketin müvekkil şirket tarafından daha eski tarihte tescil ettirdiği ticaret ünvanının ayırt edici ve yönlendirici unsurunu oluşturan “…” ibaresini ticaret ünvanı olarak tescil ettirmesi ve kullanmasının davacının daha eski tarihli tescil ile kazandığı yasal ve kazanılmış haklarına aykırılık oluşturduğundan mahkemece davalının ünvanından davacı müvekkilin ünvanı ile iltibas oluşturan “…” ibaresinin çıkartılmasına ve sicilden terkinine karar verildiğini, davacısı müvekkil … San. ve tic. Ltd. Şti. tarafından davalı …San. ve Tic. Ltd. Şti aleyhinde Ankara 1. FSHHM 2015 / 360 E. sayılı dosyası ile açılan dava müvekkil şirket lehine sonuçlandığını, kararın Yargıtay 11. H.D. tarafından onaylandığını, davalı şirketin karar düzeltme talebi de reddedilmek suretiyle kararın kesinleştiğini, davalının markaya tecavüzünün huzurdaki dava tarihinden sonra da devam ettiğini, İstanbul Anadolu 8. ATM’nin 2013 / 728 E. sayılı dosyası ile; … kelimesinin davalı şirketin ünvanından ve sicilden terkinine karar verilmesini takiben de davalının tecavüzünün, www…..com.tr alan adlı web sitesinin başlığında “…” ibaresini kullanım şekli ve yine site içeriğinde 35 / 06 grupla ilgili perakendecilik hizmeti sunması ve www…com.tr sitesinde de yine perakendecilik hizmeti sırasında kullandığı … ibaresiyle devam ettiğini, Ankara 1. FSHHM 2015 / 360 E., 2016 / 169 K. sayılı kararı ile ;davalı şirketin müvekkilin … sayılı ve … sayılı markalarından doğan haklarına tecavüz ettiği ve haksız rekabet yarattığının tespitine, her iki site içeriğinde de perakendecilik hizmet faaliyetlerinin bu markalar adı altında yapılmasının men ve ref’ine, her iki site içeriğinde … ibaresi ve … ibaresi altında 35/06 grupla ilgili perakendecilik hizmeti verilmesinin önlenmesine karar verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, ilk derece mahkemesi tarafından huzurdaki davanın reddine karar verildiğini, yargılama esnasında tazminat hesabı yapılan tarih aralığının da hatalı olduğunu, bu yöndeki itirazlarının ilk derece mahkemesi tarafından dikkate alınmadığını, 28.06.2021 tarihli bilirkişi raporunun 15. Sayfasının ilk paragrafında markanın üzerindeki kullanıldığı emtiaların satışa etkisinin miktarının %15 olarak değerlendirilmesinin afaki olduğunu, tarihsiz yeni bilirkişi raporunda da aynı tutarın hesaplandığını, buna karşı itirazlarının da dikkate alınmadığını, bu oranın bilirkişiler tarafından somut verilere dayandırılmadığını, ilk derece mahkemesi gerekçeli kararının 5.sayfasında davalı şirket ortağı … tarafından 24.12.2004 tarihinde …’a … ismini kullanmak için izin verdiğinin tespit edildiğini, ancak daha önceki yazılı beyanlarında da belirttikleri üzere söz konusu belgenin tek imzalı ve geçersiz olduğunu, şirketin kuruluşuna göre marka kullanımının izni gibi önemli işlerin her iki ortağın imzası ile yapılabileceğini, tüm bu nedenlerle istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; bilirkişi kurulunun davada davacının dayandığı … sayılı … markasının Ankara 3. FSHHM’nin 2006/267 E 2011/206 K sayılı ilamı ile hükümsüzlüğe karar verildiğini, bu davanın 30.01.2019 tarihinde açıldığını, terkine ilişkin dava tarihinin 03.10.2005 olduğunu, mahkemece bu davanın sonucunun beklendiğini, davada davacının dayandığı … sayılı markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verildiğini ve kesinleştiğini, dava sebebi yapılan … sayılı markadan dolayı talepte bulunamayacağının mahkeme kararında kabul edildiğini, davacının davada dayandığı diğer tescilli markası … sayılı …+şekil markası olup 35.sınıfta tescilli olduğunu, davacı iddiası olan 35/5 alt grubunu kapsamadığını, davanın ise bu gerekçe ile açıldığını bu nedenle davalı tarafın … ibaresini satış hizmetlerinde veya ticari faaliyetinde kullanmasının davacının marka tescil sınıfında kaldığının söylenemeyeceği yönündeki bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, bu nedenle davacının davada dayandığı … sayılı tescilli markasına müvekkilinin herhangi bir tecavüzü bulunmadığı tespit edildiğini, mahkemenin gerekçeli kararının 7/8.sayfasında da ; “davacının dava dilekçesinde … numaralı … markasına dayandığını, davacı vekilinin raporların mahkemece dikkate alınmadığı yönündeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığını, davacının İstanbul Anadolu 8. ATM’deki 2013/728 Esas sayılı dosyasında davacının … isminin müvekkil şirkette kullanılmasının haksız rekabet oluşturduğu yönündeki davasının reddine karar verilip kesinleştiğini, terkin kararı kesinleştikten sonra müvekkilin ticaret sicilindeki ismini “…” olarak değiştirerek tescil ettirdiğini, davacı vekilinin … ve … sayılı markalarından tecavüz etmesi nedeni ile Ankara 1.FSHH Mahkemesinin 16.06.2020 tarihinde kesinleşen kararı ile tazminat hesabının 03.11.2008-16.06.2020 tarihleri arasındaki ticari defterler incelenerek yapılması yönündeki talebi iddianın tevsii talebi olup muvafakatleri bulunmadığını, tazminat hesabı yönünden %15 oranına fahiş olduğundan bahisle gerekçeleri belirtilmek suretiyle cevap verildiğini, … dava dışı şirketi tek başına temsil ve ilzam yetkisi bulunduğundan verdiği muvafakatin geçerli olduğunu, tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilerek ilk derece mahkemesi kararının onanmasını talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davanın konusu, davacı adına tescilli “…” markasının davalı tarafından iltibas oluşturacak şekilde kullanılması sebebiyle meydana geldiği iddia edilen tecavüzün önlenmesi ile maddi ve manevi tazminat talebidir. TPMK kayıtlarına göre; dava dışı … Ltd. Şirketi adına tescilli … numaralı “…” markasının 06, 07, 35. sınıflarda 16/10/2001 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle tescilliyken müddet olduğu, … tescil numaralı “…” markasının davacı şirket adına 06, 07 ve 35. sınıflarda tescilli olduğu, 11/04/2007 başvuru, 03/03/2008 tescil tarihli, … tescil numaralı “…” markasının da davacı … A.Ş. adına 35. sınıfta “Büro hizmetleri, İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık hizmetleri (muhasebecilik hizmetleri dahil), Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri” için tescilli olduğu, davalı …Ticaret Ltd. Şirketi’nin … tescil başvuru numaralı “…+Şekil” markasının 09, 11, 37 ve 42. sınıflarda tescili talep edilmişse de, davacı şirketin … tescil numaralı markasına dayanarak yaptığı itirazın kabul edildiği ve başvuru işlemden kaldırılarak markanın müddet olduğu görülmüştür. Ticaret sicil kaydına göre; davacı şirketin “… Ticaret Ltd. Şirketi” unvanıyla 01/10/1991 tarihinde kurulduğu, 02/02/2007 tarihinde “… Sanayi Tic. Ltd. Şirketi” unvanını, 31/12/2008 tarihinde ise “… Tic. A.Ş.” unvanını aldığı, tek ortağının … olduğu, davalı şirketin ise 11/05/2005 tarihinde tescil edildiği, ortaklarının … ve … oldukları, şirket yetkilisinin … olduğu tespit edilmiştir. Ankara 1. FSHHM’nin 2015/360 E. 2016/169 K. sayılı kararında davacının … Tic. A.Ş. davalının … Tic Ltd Şti olduğu, mahkemece davanın kabulü ile davalının …com.tr alan adlı web sitesinin başlığında … ibaresini kullanım şekli ve yine site içeriğinde 35/06 grupla ilgili perakendecilik hizmeti sunması ve www…..com.tr sitesinde de yine perakendecilik hizmeti sırasında kullandığı … ibaresi nedeniyle davacının … sayılı ve … sayılı markalardan doğan haklarına tecavüz ettiği ve haksız rekabet yaptığının tespitine karar verildiği, Yargıtay tarafından kararın onandığı, karar düzeltme isteminin Yargıtay 11. H.D. 16.06.2020 gün, 2019/131 E. 2020/2917 K. sayılı kararı ile reddine karar verildiği görülmüştür.Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2006/267 Esas (Yargıtay bozma kararından sonra aldığı yeni Esas 2014/483 Esas) numaralı dava dosyasının sonucu bekletici mesele yapıldığı, Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2006/267 Esas, 2011/206 Karar sayılı kararı incelendiğinde; asıl davada davacıların … Limited Şirketi ve …, davalıların Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı ile … olduğu, birleşen davada davacının … Limited Şirketi, davalıların Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı ve … San. Ve Tic. A.Ş. oldukları, birleşen davada özetle; …’nin hem davcı şirketi ortağı, hem de davalı şirket yetkilisi olduğu, dava konusu … sayılı “… +Şekil” ibareli markanın davacı şirket adına tescilli iken … tarafından yapılan başvuru üzerine TÜRKPATENT tarafından sicilden terkin edildiğini, bunun üzerine davalı şirketin 03/11/2004 tarih ve … sayılı “…+şekil” ibareli aynı marka için aynı mal ve hizmetleri kapsayacak şekilde başvuruda bulunduğu, başvurunun ilanına yaptıkları itirazların önce Markalar Dairesince reddedildiği, ancak yeniden inceleme sonrası ve nihai olarak reddedildiği, oysa “…” ibaresinin gerçek hak sahibinin davacı olduğu, bu ibarenin ayrıca davacı şirketin ticaret ünvanının ayırt edici ilavesi niteliğinde bulunduğu, önceki … sayılı markanın iptali işleminin iptali talebiyle dava açtıkları, anılan marka iptalinin kötü niyetli ve hukuka aykırı olduğu gibi; sonraki … sayılı başvurunun da kötü niyetle yapıldığı iddiasıyla TÜRKPATENT YİDK’nın … sayılı kararının iptaline, … sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve hükmün ilanına karar verilmesi dava edilmiştir. Davalı şirket, dava konusu markanın yaratıcısı ve gerçek hak sahibi olduğunu, markanın …’nin izni ve haberi olmadan tescil edildiği ve yetkisini kullanarak markayı sicilden terkin ettirdiği, daha sonra markanın adına tescili için … sayılı markanın tescili için başvurduğu, başvuruya konu markanın davalı şirkete ait olduğu, YİDK kararının yerinde olduğu savunmasında bulunmuştur.Asıl dava ile ilgili olarak TÜRKPATENT’ten getirtilen kayıtlar incelendiğinde; davacı şirkete ait … sayılı markanın “…+ŞEKİL” ibaresinden oluştuğu, 16/10/2001 tarihli başvuru üzerine 19/08/2002 tarihli bültende ilan edildiği, ilana itiraz gelmediğinden 30/06/2003 tarihinde tescilin kesinleştiği ve düzenlenen tescil belgesinin başvuru sahibine tebliğ edildiği, daha sonra davacı şirketi temsilen marka vekili … 03/11/2004 tarihli dilekçe ile, 2001/21028 sayılı markanın iptalini talep ettiği, ancak evrakta eksiklik tespit edilerek vekilin uyarıldığı, bunun üzerine davacı şirket müdürü davalı … Ankara ….Noterliği’nin 09/12/2004 tarih ve … yevmiye nolu vekaletname ile şirketi temsilen marka vekili … iptal yetkisi tanıdığı, bu vekalete dayalı olarak 09/12/2004 tarihli dilekçeyle noksan evrak tamamlanarak iptal talebinin yinelendiği, TÜRKPATENT tarafından marka iptal edilmek suretiyle 24/01/2005 tarihinde bu işlemin vekile bildirildiği tespit edilerek, yapılan yargılama sonucunda; … ve davacı …’ın davacı şirketi tek imzayla temsile yetkili oldukları, ancak şirketin markasından vazgeçme işleminin fevkalade işlerden olduğu, … markadan vazgeçtiği gün %99 ortağı olduğu diğer şirket için aynı markanın tescili için başvuruda bulunmasının özen yükümlülüğüne aykırı ve kötü niyetli bir davranış olduğu gerekçesiyle 2001 267 numaralı markanın TPE tarafından yapılan terkin işleminin iptaline ve birleşen davalı … San. Ve Tic. A.Ş. dına tescil ettirilen … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine karar verildiği, kararın davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nce TPMK hakkında tazminata hükmedilemeyeceği gerekçesiyle bozulduğu, 2014/483 Esas numarasını aldığı, yeniden yapılan yargılama sonucunda 2020/210 Karar sayılı kararla asıl davada davalı TÜRK Patent aleyhine açılan davanın reddine, asıl davada … aleyhine verilen karar ile birleşen davada verilen karar kesinleşmiş olduğundan yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verildiği, kararın kesinleştiği tespit edilmiştir. Kadıköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/19 Esas, 2007/73 Karar sayılı kararı incelendiğinde; …’nin açtığı dava sonucunda dava dışı …. Ltd. Şirketi’nin tasfiyesine karar verilmiştir. 24/12/2004 tarihli izin belgesinde, aynı zamanda davacı şirketin de ortağı ve yetkilisi olan dava dışı … Ltd. Şirketi yetkilisi … “…“ ismi ile ” …” isimlerini …’ın yeni kuracağı şirkette kullanması için izin verdiği, belgenin ekinde de … Ltd. Şirketi’nin daha sonra … tarafından iptal ettirilen … tescil numaralı “…” markasının mevcut olduğu tespit edilmiştir.Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, yeni marka uzmanı bilirkişi tayin edilerek yeni eklenen marka uzmanı bilirkişinin katılımı ile oluşturulan bilirkişi heyetine ait 01/08/2022 tarihli raporda; dava açılış tarihi (03/02/2009) itibariyle davacı adına 35. sınıfta tescilli … tescilli “…” markasının 35. sınıfta, … tescil numaralı “…” markasının 06, 07, 30 ve 35. sınıflarda tescilli olduğu, … tescilli “…” markasının 35. sınıfta “Büro hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık hizmetleri (Muhasebecilik hizmetleri dahil). Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” hizmetlerini kapsadığı, 2004 36136 başvuru numaralı markanın Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2006/267 Esas sayılı dosyasında verilen karar gereği 29/09/2020 tarihinde hükümsüz kılındığı, inceleme tarihinde her iki şirketin de unvanlarının dava açılış tarihinden sonra değişmiş olduğunun tespit edildiği, davalı tarafın ticaret unvanından “…” ibaresinin 26/12/2012 tarihinde çıkarıldığı, davacı şirketin ise nevi değişikliği yaparak Anonim Şirket haline geldiği, davacı şirketin 1991 yılından beri faaliyette olduğu, tarafların iştigal konularının marka tescil sınıfları bakımından değerlendirilmesinde davacı şirketin iştigal konusunun 07, 11, 35 (05. Alt grup) , 37, 40. sınıflara karşılık geldiği, davalı şirketin iştigal konusunun 07, 08, 37 ve 35 (05) sınıflara karşılık geldiği, davalı şirketin resmi adresi olan “… MAH. … SOK. … MALTEPE, İSTANBUL” adresinde 21/07/2022 tarihinde yapılan incelemede iç mekan, dış mekan, tabela, promosyon ve kırtasiye malzemeleri ile faturalarda “….” ibaresinin kullanıldığı, unvan değişikliğinin yapıldığı 26/12/2012 tarihinden itibaren “…” ibaresinin kullanıldığı, davalı tarafın ticaret unvanının değişmesinden sonra “…” olarak kullanımların devam ettiği ve “…” ibareli herhangi bir kullanım bulunmadığı, davacı adına … tescil numarası ile tescilli “…” markasının 35. sınıftaki tescilinin alt grubu kapsamadığı, davalı tarafın “…” ibaresini satış hizmetlerinde kullanmasının 556 sayılı KHK 9/a ve b bentleri bakımından “marka hakkı ihlali” teşkil etmeyeceği, dosyadaki deliller ile de davalı tarafın unvan değişikliği yaptığı 26/12/2012 tarihinden sonra “…” markasını kullandığı, unvan değişikliği öncesi dönem bakımından 556 sayılı KHK’nın 9/c. maddesinin açıkça “Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması.” hükmünü amir olduğu ve taraflar arasında geçmişe dayalı ilişki bulunması, tarafların aynı müşteri portföyüne sahip olması nedeniyle iltibas oluşabileceği, davalı tarafça dosyaya sunulan belgede davalı şirket ortağı … ’ın, 24/12/2004 … ’a … ismini kullanmak için muvafakat verdiği, belge ekine davalı şirket adına tescilli iken geri çekme işlemi neticesi geçersiz kılınan … tescil numaralı “…” markasının eklendiği, muvafakatnameyi veren … isimli gerçek kişinin hem davacı şirketin, hem de davalı şirkette aynı adreste yer alan …. LTD. ŞİRKETİ’ni temsile yetkili müdürü olduğu, muvafakat verilen …’ın daha sonra davalı şirketin ortağı olduğu, dava dışı … LTD. ŞİRKETİ yetkilisinin aynı zamanda davacı şirketi de temsile yetkili olmakla birlikte, bu şirketin davacı sıfatı taşımadığından davacı şirketin, davalı şirketin kuruluşuna muvafakat gösterdiğinin söylenemeyeceği, davalı şirketin kuruluşu tarihi olan 11/05/2005 tarihi ile davanın açılış tarihi arasında 5 yıldan fazla bir süre geçmediğinden Yargıtay İçtihatları ile öngörülen “sessiz kalma” yoluyla hak kaybımın gerçekleşmemiş olduğu, dava konusu olayın SMK’nın yürürlüğe girdiği 10/01/2017 tarihinden önce gerçekleşmesi dolayısı ile davacı lehine 556 sayılı KHK’nın 66/2-b maddesi hükmüne göre; ödenmesi gereken tazminat miktarının 9.421,84 TL olduğu, fiili zararın ispat yükümlülüğünün davacı tarafa ait olduğu, davacının bu hususta bir kayıt veya belge dosyaya sunmadığı, manevi tazminatın mahkemenin takdirinde bulunduğu belirtilmiştir. Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nin uygulanması gerekmektedir.556 sayılı KHK ‘nin KHK’nin 9/1-b. maddesinde, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve /veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılmasının marka sahibi tarafından önlenmesinin talep edilebileceği düzenlenmiştir.Davacı tarafın dava dilekçesinde … tescil numaralı “…” markasına ve … tescil numaralı “…+Şekil” markasına dava dilekçesinde dayanılmadığı, … tescil numaralı markanın başvuru tarihinin dava tarihinden sonra olduğu, … tescil numaralı markanın ise esas unsuru “…” olduğu ve dava dilekçesi incelendiğinde, davacı tarafın davalının … ibareli kullanımlarının önlenmesinin talep edildiği anlaşıldığından, … ibaresi kullanımı ile ilgili inceleme yapılmamasının usul ve yasaya uygun olduğu, bilirkişi raporuna itiraz aşamasında ileri sürülen bu itirazın iddianın genişletilmesi niteliğinde olduğu ve davalı tarafça buna açıkça muvafakat verilmediğinden mahkemece bu konuda inceleme yapılmamış olmasının hukuken yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Davacı şirket yetkilisi … yetkisini aşarak ve kötü niyetli olarak davalı şirket yetkililerinin murisi … ile birlikte yetkilisi oldukları dava dışı … Limited Şirketi’ne ait … tescil numaralı “…” markasını iptal ettirerek aynı gün %99 hisse sahibi ve yetkilisi olduğu davacı şirket adına … tescil numaralı ” … +Şekil” markasını tescil ettirdiğininAnkara 3.FSHHM’nin 2014/483 Esas, 2020/210 Karar sayılı kararı ile kesinleştiği, … tescil numaralı markanın terkin işleminin iptal edildiği, davacıya ait … tescil numaralı markanın hükümsüz kılındığı, hükümsüzlük kararının geriye etkili olarak sonuç doğuracağı dikkate alındığında ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmıştır.Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla yapılan inceleme neticesinde davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 24/11/2022 tarih ve 2009/11 E., 2022/157 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 179,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 23/11/2023