Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/2 E. 2023/34 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/2
KARAR NO: 2023/34
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 20/10/2022
NUMARASI: 2022/7 E. – 2022/131 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/01/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …’e ait Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde 10. ve 35. sınıflarda tescilli … sayılı “…” markası ile 03. ve 05. sınıflarda tescilli … sayılı “…” markalarının kullanılmadığının tespit edilmesi ve bu sebeple anılan markaların iptal edilmesini, müvekkili şirketin ilaç sektöründe önde gelen şirketlerden biri olduğunu, davalı tarafça Marka Hukuku anlamında kullanımı bulunmayan … sayılı “…” ve … sayılı “…” markalarına dayalı olarak müvekkili şirket aleyhine kötü niyetli olarak İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/66 Esas sayılı davasının açıldığını, davalı yana ait markalara dair araştırma gerçekleştirildiğinde “…” ibaresinin markaların tescilli olduğu sınıflarda pazar payı oluşturacak seviyede kullanımının bulunmadığını, “…” ibaresine dair araştırma yapıldığında da, davalı yana ait ürünlerin değil, yabancı bir firmaya ait ürünlerin çıktığının tespit edildiğini, davalı yana ait markaların marka hukuku anlamında kullanımının bulunmadığını, marka hakkıyla tanınan geniş yetkiler kötü niyetli olarak kullanılabilecek nitelikte olup,, davalıya ait markaların marka hukuku anlamında ciddi bir biçimde kullanılmadığını belirterek, bu kapsamda … sayılı “…” ve … sayılı “…” markalarının SMK’nun 27/2. maddeleri çerçevesinde markalarının kullanılmama nedeniyle iptali şartlarının oluştuğu tarih itibariyle iptaline/hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkilin ikametgahının Mersin ili olup; yetkili mahkemenin müvekkilinin yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, bu nedenle öncelikle yetkisizlik nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacının, davaya konu … sayılı “…” ve … sayılı “…” markalarını marka hukuku anlamında ciddi bir biçimde kullanmadığını, bu sebeple markaların kullanıldığının ispat edilmesi gerektiğini iddia etmişse de, davacının iddialarının kötü niyetli olup, Mahkemeyi yanıltmaya yönelik olduğunu, davacının huzurdaki davayı açmasının tek nedeninin müvekkili tarafından davacı aleyhine İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/66 Esas sayılı dava dosyası ile ikame edilen marka hükümsüzlüğü talepli dava açılması olduğunu, davacının davalı müvekkiline misilleme yaptığını, İstanbul Anadolu 1. Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/66 Esas sayılı dava dosyasını sürüncemede bırakmaya çalıştığını, , müvekkilinin “… Mah. … Sok. No:… … Apt. K:… No:… Akdeniz/MERSİN” adresinde 01/02/2010 tarihinden beri faal olarak tıbbi, cerrahi ve ortopedik ürünlerin perakende ticaretini yaptığını, müvekkilinin ticaret unvanı ile 13/02/2012 tarihinde … tescil numarası ile “…”, 22/04/2014 tarihinde … tescil numarası ile “…” marka başvuruları yaptığını ve markaların tescil edildiğini, müvekkilinin mesleki faaliyet alanına 2010 yılından beri “…” ve “…” markaları ile devam ettiğini, bu süre zarfında TÜRKPATENT nezdinde tescilli markaları ile sektörde haklı bir saygın mevkii edindiğini ve müvekkilinin birçok Avrupa ülkesi ve uzak doğu ülkesine tescilli markaları ile ürün satışı ve dağıtımı yapmış olduğunu, “…” markalarının tescili işlemleri ve tüm resmi kayıtları önce davalı … üzerine kayıtlı iken 2017 Kasım ayından itibaren … Otraklığına giderek %1 …, %99 … olmak Üzere … Ltd. Şti. olarak devam ettiğini, “…” markalı ürünlerin Türkiye Odalar Borsalar Birliğinin (TOBB) Türkiye’de temsilciliğini yaptığı Merkezi Belçika’da olan dünyanın şirketlerinin ve markalarının anlaşmalar ile kabul ettiği ve Türkiye İlaç Ve Tıbbi Cihaz Kurumunun (TİTCK) Türk ilaç pazarına arz edilecek tüm ürünleri zorunlu tuttuğu Ticaretin Küresel dili olan GS1 sistemine kayıtlı olduğunu, “…” markalı ürünlerin barkod numaralarının … organizasyonu ve TOBB tarafından lisanslı olarak işletmelere sağlandığını, her sene belli bir üyelik aidat ücreti yatırıldığını, müvekkilinin “…” markalı ürünlerinin barkod numaralarının https://gepir.org.tr/GTINArama üzerinden araştırılarak kimin üzerine kayıtlı olduğu bilgisine ulaşılabilineceğini, 2012 yılından bugüne kadar üretimde ve kayıtlı olan barkod numaralarının önce … Firmasına kayıtlı iken, vergi levhası değişikliği ile … Ltd. Şti.ye kayıt ettirilerek 2017 de devamlılığı sağladığını, … Ürün ailesinin 2012’den bugüne piyasada olduğunu ve ayrıca tıbbı bir ürünü piyasaya verebilmek için TİTCK ruhsatlandırma sürelerinin 3 günden 365 güne kadar sürdüğünü, aynı zamanda TİTCK ürüne ruhsat iznini yani ÜTS’deki onayını vermeden önce ürünlerin testlere tabi tutulması halinde bu süre minimum 2-3 ay alabileceğini, bu nedenle piyasaya bir ürün arz etmenin yıllar alabileceğini, ürünün geliştirilmesi, üretim aşaması, üretilip sevkiyatının sağlanması, sevkiyat sürelerinin üretildiği yere veya ülkeye göre değiştiğini, maddi külfetlere katlanmanın da o kadar kolay olmadığını, depolarda bu faturaları giren muhasebe elemanlarının davalı müvekkilin “…” markalı ürünleri ile davalının “…” markalı ürünlerini karıştırdıklarını, her iki marka da “…” harfi ile başladığı için kullanılan ticari programlarda faturaya aktarılacak ürünün karıştırıldığını, bu nedenle her ay sonunda maliyeye bildirilen 5.000,00 TL üzeri fatura bildirimi (BA-BS formu) muhasebe formlarında mutabakatta sorunlar yaşandığını, yanlış bildirimde maliye tarafında ciddi cezalar doğurduğunu, her ay karışan bu faturaları ayıklamanın muhasebe açısından ciddi zaman ve iş gücü kaybına neden olduğunu belirterek, tüm bu nedenlerle davacı yanın haksız, yersiz, usul ve yasaya aykırı olarak ikame ettiği davanın reddine, yetkisizlik itirazının kabulüne karar verilmeisni talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davalı vekili süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmuş olduğundan öncelikle yetki itirazı incelenmiştir. SMK’nun 156/5. Maddesinde üçüncü kişilerin sınai mülkiyet sahibi aleyhine açacakları davalarda davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu düzenlenmiştir. Dosya incelendiğinde, davalının yerleşim yerinin “… MAH. … SK. NO:… İÇ KAPI NO:… Yenişehir/ MERSİN” olduğu tespit edilmiştir. Davacı, davalı adına tescilli markaların iptali için bu davayı açtığından, davalının yerleşim yerine göre yetkili mahkeme Mersin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesidir.SMK’nun 156/5. maddesi uyarınca yetkili mahkemenin davalının yerleşim yerinin yargı alanı içinde bulunduğu MERSİN 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi sıfatıyla) olduğu, davalı tarafça yasal süre içerisinde yetki itirazında bulunulduğu anlaşılmakla, davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine,” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Yerel mahkeme tarafından 20.10.2022 tarihinde tesis edilen kararda, “Davalı vekili süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmuş olduğundan öncelikle yetki itirazı incelendiğini, SMK’nun 156/ 5. Maddesinde – üçüncü – kişilerin – sinai mülkiyet sabibi aleyhine açacakları davalarda davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu düzenlendiğini, davalının yerleşim yerinin “… Mah. … Sk. No:… Iç Kapı No:… Yenişebir/ Mersin” olduğunu, tespit edildiğini, davalı adına tescilli markaların iptali için açılan bu davanın davalının yerleşim yerine göre yetkili mahkemenin Mersin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğunu, yetkili mahkemenin davalının yerleşim yerinin yargı alanı içinde bulunduğu Mersın 3. Aslıye Hukuk Mahkemesi (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mabkemesi: sıfatıyla) olduğu, davalı tarafça yasal süre içerisinde yetki itirazında bulunulduğu anlaşılmakla, davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar vermek gerektiğinin belirtildiğini, davalı tarafından yetkili mahkeme gösterilmeksizin yalnızca yetki kuralına atıf yapıldığını, ancak açık bir şekilde yetkili mahkeme gösterilmediğini, “yetki itirazının kabulüne” karar verilmesinin talep edildiğini, davalı tarafından yetki itirazında bulunurken yalnızca davalının yerleşim yerinin belirtildiğini, ancak yetkili mahkeme gösterilmediğini, oysaki 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) madde 19’da yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerektiğini, yetki itirazında bulunan tarafın yetkili mahkemeyi birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirmesi gerektiği, aksi takdirde yetki itirazının dikkate alınmayacağı,” şeklinde düzenleme bulunduğunu, davalı tarafından yetki itirazının usulüne uygun bir biçimde yetkili mahkemeyi birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirmek suretiyle, süresi içerisinde yapılması gerektiği aksi takdirde ise yetki itirazının reddine karar verilerek yetkisiz mahkemenin yetkili hale geleceğini, davalı yan tarafından yapılan usule aykırı yetki itirazının esas alınarak karar verilmesinin hukuken yerinde olmadığını, belirterek istinaf başvurusunun kabulüne, davalı tarafından usule uygun yetki itirazı ileri sürülmemesi nedeniyle İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin yetkili mahkeme olarak kabul edilmesine karar verilmesine talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafından davalıya ait Türk Patent nezdinde tescilli … sayılı “…” ve … sayılı “wıllcare” SMK 27/2 çerçevesinde markaların kullanılmama nedeniyle iptali şartlarının oluştuğu tarih itibariyle iptaline hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. Mahkeme SMK’nın 156/5.md.uyarınca yetkili mahkemenin davalının yerleşim yerinin yargı alanı içinde bulunduğu Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesi (Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi ) sıfatıyla olduğu yasal süresi içinde yetki itirazında bulunulduğu anlaşılmakla davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK 19 maddesinde, yetkinin kesin olmadığı davalarda yetki itirazının cevap dilekçesi ile ileri sürülmesi ve yetki itirazında bulunan tarafın yetkili mahkemeyi, birden fazla yetkili mahkeme var ise seçtiği mahkemeyi bildirmesi gerektiği, aksi takdirde yetki itirazının dikkate alınmayacağı, yetkinin kesin olmadığı davalarda davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmaz ise davanın açıldığı mahkemenin yetkili hale geleceği düzenlemesi yer almaktadır.Somut olayda davalı tarafından yasal süresi içinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde, yetki itirazında bulunduğu, yetki itirazının usulüne uygun olduğu, SMK’nın 156/5.md.uyarınca davalının ikametgah mahkemesi yetkili olduğundan mahkemece yetki itirazının kabulü ile Mersin Asliye Hukuk Mahkemesi (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi sıfatıyla) yetkili olduğu gerekçesi ile verilen karar hukuken yerindedir. Tüm bu nedenlerle davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20/10/2022 tarih ve 2022/7 E., 2022/131 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 12/01/2023