Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/198 E. 2023/152 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/198
KARAR NO: 2023/152
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 16/11/2022
NUMARASI: 2022/257 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talep eden talep dilekçesinde özetle; Davalı tüzel kişilik … Anonim Şirketi ve gerçek kişiler … ve … ile birlikte yapılan… Çözüm Ortaklığı (LİSANS) Sözleşmesinde yer alan marka hakkını ve bu sözleşmede yer alan markaya bağlı hakkını, davalı tüzel kişilik ve davalı gerçek kişiler tarafından sözleşme kabul edilmeyerek kötü niyet çerçevesinde kullandırmamaları neticesinde markadan doğan haklarına tecavüz gerçekleştirmiş olduklarını, halen İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2022/579 Esas numaralı genel kurul butlan davasının devam ettiğini, davaya konu … tescil numaralı “…+ŞEKİL” markasının haklarının kendisine ait olduğunu, davalılar tarafından markanın kullanılması suretiyle markadan kaynaklanan haklarına tecavüz edildiğini belirterek, dava sonuna kadar; Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından 35, 39 ve 41.sınıflarda tescil edilen markanın tescil sınıfları kapsamındaki faaliyetlerinin, “…” uzantılı e-posta adreslerinin ve “…” uzantılı web sayfası kullanımlarının ve gerek internet ortamında, gerekse fiziki ortamlarda marka işaretinin, marka isminin ticari firma unvanı olarak kullanımının ve davalı tüzel kişilik ve davalı gerçek kişilerin sözleşmeden doğan marka haklarını kullanmalarının dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Tedbir talebinin yargılamayı gerektirdiğinden bahisle talebin reddine, karar verilmiştir. Tedbir talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Marka tescilinin lisans konusu olabildiğini, mülkiyet hakkı anlamına gelmediğini, 17.11.2022 tarihinde Türk Patent ve Marka Kurumuna “Lisansın Sicile Kaydı” işlemi başlığında “Lisansın İptali” işlemini başlattığını, ilgili başvurunun işleme alındığının elektronik posta maili ile bildirildiğini, Lisansın sicile kaydı işlemi sırasında istenen belgenin Lisans Sözleşmesi olduğunu, ilgili sözleşmenin kurum ile paylaşıldığını, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 148/5. maddesinde, “Hukuki işlemler taraflardan birinin talebi, ücretin ödenmesi ve yönetmelikle belirlenen diğer şartların yerine getirilmesi hâlinde sicile kaydedilir ve Bültende yayımlanır.” hükmü yer aldığını, bu doğrultuda lisans sözleşmelerinin sicile kaydedilebileceğinin düzenlendiğini, ancak lisans sözleşmelerinin sicile kaydedilmesinin kurucu nitelik taşımayıp yalnızca açıklayıcı nitelikte olduğunu, marka tescilinin ilgili davalı firmada olmasının, tedbir talebinin reddi için geçerli bir sebep olmadığını, İstanbul Anadolu 1. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/257 davası içinde tüm dosyası istenen ve dava dosyasında muhafaza edilen 2022/579 E. Dosya numaralı davasında 05.09.2022 tarihli cevap dilekçesi ve 19.10.2022 tarihli istinafa cevap dilekçesinde yapılan açıklamaların ikrar olup kesin delil niteliğinde olduğunu, Sözleşmenin yazılı şekle bağlı geçerli bir sözleşme olduğunu ve bu sebeple marka hakkı sahibi olup olmadığının yargılamayı gerektirir bir durum olmadığını, Davalı tüzel kişilik ve davalı gerçek kişilerin, sözleşmeye bağlı yükümlülüklerin tamamının kendisi tarafından yerine getirilmesine rağmen, borç ödeme ve sözleşmeye bağlı diğer hakları kullandırmayarak anayasaya ve anayasal haklarına aykırı hareket ettiklerini, Marka hakkıma tecavüz edildiğinin sabit olduğunu ve bu tecavüzün tespit edilip, önlenmesi, tecavüz fiillerinin durdurulması ve tecavüzün fiilinin ortadan kaldırılmasına kadar yani dava sonuna kadar … Markası adına No:…- Ticaret – Hizmet Marka Tescil Belgesi ile tescili alınan 35,39,41 Mal/Hizmet sınıfları kapsamındaki faaliyetlerinin, … uzantılı e-posta adreslerinin ve … uzantılı web sayfası kullanımlarının ve gerek internet ortamında gerekse fiziki ortamlarda marka işaretinin, gerek internet ortamında gerekse fiziki ortamlarda marka isminin ticari firma unvanı olarak kullanımının ilave olarak davalı tüzel kişilik yöneticileri ve marka ortağı davalı gerçek kişi … ve davalı gerçek kişi …’ un lisans sözleşmesinden doğan marka haklarının dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasının zaruri olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen 16.11.2022 tarihli ara kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Talep; İlk Derece Mahkemesince 16.11.2022 tarihli ara karar ile verilen ”ihtiyati tedbir talebinin reddine” ilişkin ara kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına karar verilmesinden ibarettir. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. HMK’nın 389/1. maddesinde, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenlemesinin yer aldığı, düzenlemeye göre, tedbir kararına hükmedilebilmesi için; şartlara uygun tedbir kararı verilmemesi halinde mevcut durumda olabilecek değişiklik sebebiyle hakkın elde edilmesinin zor hatta imkansız hale gelmesine yönelik kuvvetli endişenin bulunması gerektiği, ayrıca HMK’nın 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” şeklinde düzenleme yer aldığı, düzenleme gereği, ihtiyati tedbir kararının verilmesi için tam bir ispat aranmadığı, talebin yeterliliği hususunda mahkemeye kanaat verecek delilerin varlığının yeterli olduğu bilinen bir gerçektir. Yukarıda içeriği açıklanan deliller dikkate alındığında; dava marka hakkına tecavüzün tespiti ve önlenmesi davası olup, dava dilekçesinin ekinde yer alan marka tescil belgesi örneğine göre 2020 120813 tescil numaralı “…+ŞEKİL” markası davalı .. Turistik Servisleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi adına tescilli olduğu ve tarafların iddia ve savunmalarına göre, davacının marka üzerinde hak sahipliğinin yargılamayı gerektirdiği yönündeki değerlendirmede bir isabetsizlik bulunmadığı, dolayısıyla somut olayda yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmemiş olduğu, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine yönelik olarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış olmakla, istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16/11/2022 tarih ve 2022/257 E. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/02/2023