Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/196 E. 2023/180 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/196
KARAR NO: 2023/180
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 08/12/2022 (Ara Karar)
NUMARASI: 2022/230 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İhtiyati tedbir talep eden vekili talep dilekçesinde özetle; müvekkilinin 22/06/2012 tarihinden bu yana “…” markası ve “…” ibareli ticaret unvanı altında basım-yayın ve eğitim hizmetleri üzerinde faaliyet gösterdiğini, şirketin kurucu ortağı olan …’ın 2009 yılından itibaren “…” ibareli markası ile bu alanda faaliyet göstermeye başladığını ve markayı etkin bir şekilde kullandığını, ayrıca müvekkili adına TPMK nezdinde tescilli “…” ve “…” esas unsurlu marka tescilleri bulunduğunu, davalıların ise davaya konu “…” ibaresini özel öğretim kurumunun tabelasında, dış cephe reklamlarında, duvarlarında ve basılı ürünler ile Instagram ve Facebook sosyal medya hesaplarında haksız şekilde kullandığını, bu kullanımların Adana 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/33 D.İş sayılı dosyası üzerinden yapılan delil tespiti ile tespit edildiğini, bu sebeplerle davalı tarafın marka ihlali teşkil eden fiillerinin ve özellikle “…” ibaresini içeren marka kullanımının engellenmesine, davaya konu “…” markasının davalının başta www.instagram.com/… ve www.facebook.com/… olmak üzere sosyal medya hesaplarından, tanıtım vasıtaları ve tabelalar üzerinden kaldırılmasına, “…” ibaresini içeren reklam vasıtaları ile tabelalara el konulmasına ve bunların dava sonuna kadar muhafaza altına alınmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 17/10/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararıyla; “… Hizmetleri Limited Şirketi’nin “… mahallesi, … Kavşağı, … Bulvarı, No:… Çukurova/ADANA” adresindeki eğitim kurumunun tabelasında ve tanıtım evrakında ve www…..com/… isimli sosyal medya hesabında “…” markasının 41. sınıfta “eğitim ve öğretim hizmetleri” için kullanıldığının tespit edildiği, bu markanın davacı adına tescilli “…” esas unsurlu ve aynı sınıfta tescilli markalar ile iltibasa neden olacağına dair görüş bildirildiği, ancak davalılardan …’in … tescil başvuru numaralı “…” markasının tescil başvurusuna davacı şirketin yapmış olduğu itirazın reddine karar verildiği, tescil işlemlerinin devam ettiği, TPMK’nun itirazın reddine dair verdiği karar da dikkate alındığında, davalıların kullandıkları markanın davacının markalarına tecavüz teşkil edip etmediğinin yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla, her iki tarafın da menfaatlerinin korunması için davacının yargılama süresince muhtemel zararlarının teminatı olmak üzere davalı tarafın 6769 sayılı SMK 159/2-c bendi gereğince 50.000,00 TL nakdi teminatı yada kesin ve süresiz banka teminat mektubunu mahkememize 2 hafta içerisinde depo etmesi, aksi halde ihtiyati tedbir kararının ağırlaştırılabileceğinin ihtarına” karar verilmiştir. İhtiyati tedbire itiraz eden davalılar vekili 14/11/2022 tarihli itiraz dilekçesinde özetle; Mahkemenin 17.10.2022 tarihli ihtiyati tedbir kararına itiraz ettiklerini, tedbir talep eden davacının marka hakkına ve ticari unvanına tecavüzün veya haksız kullanımın söz konusu olmadığını, tarafların çalışma sahalarının farklı olduğunu, dolayısıyla iltibasa sebebiyet vermesinin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin ticaret unvanı ile davacının markasının farklı olduğunu, müvekkiline ait unvanda “…” unsurunun ön planda olması, davacı şirketin markası ile davalı şirketin ticari unvanının kullanıldığı ürünlerin çok farklı olması, ortalama tüketicinin her ikisini de karıştırma ihtimalinin bulunmaması, müvekkili şirketin haksız kazanç sağlamasının mümkün olmaması, müvekkili şirketin iyi niyetli olması, davacı şirketin sektörde kendi tekelini oluşturma, piyasayı baskı altına alma niyeti de dikkate alınarak haksız ve kötü niyetli ihtiyati tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, müvekkili şirketin dürüstlük kuralları çerçevesinde hareket ettiğini, haksız rekabet şartlarının oluşmadığını, davacının TMK’nun 2.maddesi uyarınca sessiz kalma yoluyla hak kaybına da uğradığını, ayrıca davacının herhangi bir zararının söz konusu olmadığını belirterek, bu nedenlerle Mahkememizin 17/10/2022 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 08/12/2022 tarihli ara kararıyla; “Bilirkişi raporunda … Hizmetleri Limited Şirketi’nin “… mahallesi, … Kavşağı, … bulvarı, No:.. Çukurova/ADANA” adresindeki eğitim kurumunun tabelasında ve tanıtım evrakında ve www.instagram.com/… isimli sosyal medya hesabında “…” markasının 41. sınıfta “eğitim ve öğretim hizmetleri” için kullanıldığının tespit edildiği, rapora eklenen görsellerle bu kullanımın ticaret unvanı kullanımı sınırını aştığı ve markasal kullanım niteliğinde olduğu, bu markanın davacı adına tescilli “…” esas unsurlu ve aynı sınıfta tescilli markalar ile iltibasa neden olacağına dair görüş bildirildiği, ancak davalılardan …’in … tescil başvuru numaralı “…” markasının tescil başvurusuna davacı şirketin yapmış olduğu itirazın reddine karar verildiği, tescil işlemlerinin devam ettiği, TPMK’nun itirazın reddine dair verdiği karar da dikkate alındığında, davalıların kullandıkları markanın davacının markalarına tecavüz teşkil edip etmediğinin yargılamayı gerektirdiği ancak davalının “…” ibaresini marka olarak kullanması halinde davacının zarar görme ihtimalinin mevcut olduğu, her iki tarafın da menfaatlerinin korunması için davacının yargılama süresince muhtemel zararlarının teminatı olmak üzere davalı tarafın 6769 sayılı SMK 159/2-c bendi gereğince 50.000,00 TL nakdi teminatı yada kesin ve süresiz banka teminat mektubunu mahkememize depo etmesi yönünde verilen ihtiyati tebdir kararına yapılan itirazın yerinde olmadığı kanaatine varılmakla, davalının ihtiyati tedbir kararına yaptığı itirazın reddine” karar verilmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacının marka hakkına ve ticari unvanına tecavüz ya da haksız kullanımın söz konusu olmadığını, Müvekkili şirketin ticari unvanı “…” olduğunu, müvekkili şirketin lokal manada kendi alanında faaliyet gösterdiğini, tarafların çalışma sahalarının farklı olup iltibasa sebebiyet vermesinin mümkün olmadığını, -Müvekkili şirketin halihazırda “…” ibaresini tescilli ticaret unvanı olarak kullandığını, müvekkili şirketin ticari unvanı ile davacı şirketin markasının farklı olduğunu, davacı şirketin markasının “…”, müvekkilin ticari unvanının ise “…” olduğunu, müvekkilinin ticari unvanı ile davacının markası arasında aynılık ya da benzerlik söz konusu olmadığını, davalı müvekkili şirketin haksız kazanç sağlamasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin iyiniyetli olduğunu, -Müvekkili şirketin, dürüstlük kuralları çerçevesinde hareket ettiğini, müvekkili şirketin hiçbir şekilde … Yayınlarını içeren herhangi bir test kitabı, kaynak, makale vb. ürünleri eğitim kurumları bünyesinde kullanmadığını, -Davacının marka hakkına ya da ticari unvanına karşı haksız bir kullanımın bulunmadığını, ortalama bir tüketicinin her iki firmanın birbirinden farklı olduğunu algılayabildiğini, TPMK’nın ret sebebinin davalı müvekkilin yargılama süresince haksız bir kazanç sağlama kastının ve davacı şirketin itibarının zarar görme ihtimalinin bulunmadığını kanıtlar nitelikte olduğunu, müvekkili şirketin dürüstlük kuralları çerçevesinde hareket ettiğini, haksız rekabet şartlarının oluşmadığını, huzurdaki davada yaklaşık ispat koşullarının sağlanamadığını, ihtiyati tedbir kararına itirazın reddi kararının kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalının kullanımlarının ticaret unvanı kullanımını aşan markasal kullanım boyutunda olduğunu, davalı “…” ibaresini iş yerine ait tabelada, iş yerinin dışına ve içerisine asmış olduğu afişlerde, sosyal medya hesaplarında marka olarak yoğun bir şekilde kullandığını, esasen davalının bu kullanım şeklinin dosyadaki somut deliller vasıtasıyla da aksi iddia edilemeyecek şekilde ispat edilebildiğini, davalının “…’ ibaresini sektörel vasıf bildiren ibarelerden ayrı bir şekilde müstakilen kullandığını, dava konusu örnek olarak verilen bu işaretlerde “…” ibaresinin ticaret unvanı olarak kullanılmadığını, davalıların ihtilaf konusu marka kullanımlarında “…” markasını aynı sektörde aynı hedef tüketici için asli unsur mahiyetinde kullandığını, bu sebeple hedef tüketici açısından taraf markalarının karıştırılması veya iki marka arasında iktisadi bağlantı bulunduğunun düşünülmesinin son derece kaçınılmaz olduğunu, markayı gören veya işiten tüketici zihninde algılanacak olan tek asli unsurun “…” ibaresi olduğunu, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, marka hakkına tecavüzün önlenmesi ve durdurulmasına yöneliktir. İlk Derece Mahkemesi tarafından, davalı kullanımlarının markasal kullanım olup olmadığı hususunun yargılama gerektirdiği bu nedenle davalı taraftan teminat alınarak tedbirin kısmen kabulüne karar verildiği ve kararın davalı tarafça istinaf edildiği anlaşılmıştır. 10/01/2017 tarihinde 29944 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 159/1. maddesinde “Bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini talep edebilir.” düzenlemesi uyarınca tedbir talep edilebilir, mahkemece 159/2. maddesi uyarınca “davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz eden fiillerin önlenmesi ve durdurulması”, “sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretim veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara yada patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil, bulundukları her yerde el konulması ve bunların saklanması”, “herhangi bir zararın tazmini bakımından teminat verilmesi” konusunda tedbir kararı verilebilir. 159/3. maddesinde; “ihtiyati tedbirler ile ilgili bu kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun uygulanacağı” düzenlemesi mevcuttur. 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesi ise; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından yada tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği”, HMK 390/3 mad. “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü taşımaktadır. Görüldüğü üzere, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 159/1. maddesinde, sinai mülkiyet haklarına tecavüz olduğunu ispatlamak şartıyla ihtiyati tedbir talep edilebileceği, 159/3. maddesinde ise ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 12/01/2011 tarihli ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Eldeki uyuşmazlığın da bu yasal düzenlemeler çerçevesinde çözülmesi gerekmektedir. Davacının davasının Marka hakkına tecavüz iddiaları yönünden değerlendirilmesi gerektiği ancak bu değerlendirmenin davanın esasına ilişkin olup, tedbir kararıyla değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, yargılama gerektirdiği, davacının markasının davalı tarafça kullanımının markasal kullanım olup olmadığı yönünde yapılacak inceleme yönünden yeterli araştırmanın dosya içinde bulunmadığı yargılama gerektirdiği anlaşılmakla talebin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamıştır. Davalı kullanımının tescilli ticaret unvanının tescil olunduğu haliyle TTK hükümlerine uygun bir kullanım niteliğinde olup olmadığı, ticaret unvanındaki “…” sözcüğünün davacının tescilli markasına tecavüz eder şekilde markasal bir kullanım olup olmadığının, diğer kullanımlarının da tescilli ticaret unvanının dışında kullanılıp kullanılmadığının yapılacak yargılama ile anlaşılabileceği, taraflar arasındaki yarar dengesi, dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri birlikte irdelendiğinde, bir sonuca varılması için öncelikle yapılacak esas yargılamada somut deliller ile değerlendirme yapılması gerektiği bu sebeple, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini isteyen davalılar vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/12/2022 tarih ve 2022/230 E. Sayılı ara kararına karşı davalılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalılar tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/02/2023